1. allah'in varliğinin ve biRLİĞİNİn delilleri



Yüklə 147,51 Kb.
tarix19.10.2018
ölçüsü147,51 Kb.
#74958

1. ALLAH'IN VARLIĞININ VE BİRLİĞİNİN DELİLLERİ 
     Hiçbir varlık tesadüfen oluşmaz. Örneğin bir bina kendiliğinden var olamaz. Başında ustalar ve işçiler, bunların da malzemeleri olması gerekir. Evren ve içindekiler de tesadüfen olmamıştır. Bir Yaratıcı tarafından yaratılmışlardır. O da Allah'tır. Evrendeki her şey belli bir uyum ve düzen içerisinde hareket eder. Bu durum, evrenin ve içindekilerin bilinçli bir tasarımın ürünü olduğunu gösterir.
      İnsanın beden ve ruh yapısı, başlı başına Allah'ın varlığının delilidir. Beden ve ruhun mükemmel tasarımı ve uyumu, kesinlikle tesadüf eseri olamaz. Örneğin, her insanın parmak uçlarındaki tasarım farklıdır. Hiçbir insanın parmak ucu, diğerine benzemez.
"Eğer yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu..." (Enbiya suresi, 22. ayet)

2. ALLAH HER ŞEYİ YARATAN, YAŞATAN VE GÖZETENDİR
     Allah her şeyi yaratandır: Allah her şeyi bir düzen ve ölçüye göre yaratmıştır. Bu yaratma iki türlüdür. Birincisi yoktan var etmek olan yaratmadır. Örneğin Allah evreni yoktan var etmiştir. "Bir şeyin olmasını dilediğinde O'nun işi "Ol!" demekten ibarettir. O da oluverir." (Yasin suresi, 82. ayet) Yaratmanın diğer biçimi ise var olandan başka bir şey yaratmaktır. Örneğin gökler ve yer bitişikken ayrılmış, yeryüzü canlıların yaşaması için uygun bir hale getirilmiştir. "Yaratmayı ilk başlatan da, devam ettiren de odur. Bu iş O'na göre pek kolaydır." (Rum suresi, 27. ayet) Ayrıca Allah'ın yaratması süreklidir.
     Allah yaşatandır: Allah her şeyi yaşatandır. "Yeryüzündeki her canlının rızkı, yalnızca Allah'ın üzerinedir..." (Hud suresi, 6. ayet) İnsanın yaşaması için ona rızık veren, maddi imkanları sağlayan Allah, manevi olarak da ona yardım etmiştir. İnsana rehberlik etmesi, eğitmesi, öğretmesi için ona peygamberler ve kutsal kitaplar göndermiştir.
     Allah gözetendir: Allah yarattığı varlıkları gözetendir. Yani Allah yarattığı varlıkları korur, ihtiyaçlarını karşılar. Ayrıca insana akıl ve irade vermiş, zaman zaman vahiy göndererek onları uyarmış, bilinçlendirmiş, terbiye etmiştir. 

3. İNSANIN ALLAH'LA İLETİŞİMİ
Dua: İnsan dua vasıtasıyla dileklerini ve isteklerini aracısız olarak Allah'a iletir. Sıkıntılı zamanlarında Allah'tan yardım ister. Sıkıntıları geçince de O'na şükreder. Böylece Allah ile iletişimi güçlü ve devamlı olmuş olur. Dua eden kişi, Allah'ın yardımının kendisiyle olduğunu düşünür, bu yüzden manevi güç kazanır, psikolojik olarak rahatlar.
İbadet: Allah'ın rızasını kazanmak için yapılan her güzel iş ibadettir. İbadetler insanın Allah ile olan iletişiminde önemli bir yere sahiptir. Örneğin namazdaki rükû ve secde, Allah'a bağlılığın ve teslimiyetin ifadesidir. Kişi kendisini Allah'a yakın hisseder. İbadetler bilinçli yapıldığı zaman insanları kötü davranışlardan uzaklaştırır ve kişiyi Allah'a yaklaştırır.
Tövbe: İnsanın işlediği bir günahtan dolayı pişmanlık duyarak Allah'tan af dilemesine ve bir daha aynı günahı işlememeye karar vermesine tövbe denir. Tövbe etmek, ümitsiz ve karamsar olmamak demektir. Tövbe kişiyi Rabb'ine yaklaştırır.
Kur'an Okuma: Kur'an bizim rehberimiz, yol göstericimizdir. Allah'ın rızasını kazanmak için Kur'an'ı okuyup anlamaya çalışmalıdır. Kur'an okuyan bir kişi Allah ile iletişim kurmuş olur.
4. TEMEL İNANÇ ESASLARI (İmanın şartları)
1. Allah'a iman:  Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak, temel inanç esaslarının birincisidir. Bu inanca "Tevhit inancı" denir. Kur'an-ı Kerim bize Allah'ı tanıtır. O'na nasıl inanacağımızı, nasıl ibadet ve şükür edeceğimizi bildirir. Kur'an'da Allah'ı tanıtan kavramlara Allah'ın sıfatları denir. Allah'a inanan insan, bir gün Allah'ın huzuruna çıkıp dünyada yaptıklarının hesabını vereceği düşüncesi ve inancıyla dikkatli, düzenli, bilinçli bir yaşam sürer. Her işinde sorumluluk duygusuyla hareket eder. İyi bir insan olmak için çabalar.

Zati Sıfatları :1- Vücud: Bu sıfat Allah Teâlâ'nın var olduğunu ifade eder, Allah Teâlâ vardır. Varlığı ezelîdir. Vâcib-ül vücûddür, yanî varlığı lazımdır.

2- Kıdem: Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmamasıdır. Allah Teâlâ'nın varlığının evveli yoktur.

3- Beka: Allah Teâlâ'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunmasıdır. Allah Teâlâ'nın varlığının sonu yoktur. Hiç yok olmaz. 

4- Vahdaniyyet: Allah Teâlâ'nın bir olması demektir. Allah Teâlâ'nın zatında, sıfatlarında ve işlerinde ortağı, benzeri yokdur.

5- Muhalefet-ün lil-havadis: Allah Teâlâ'nın sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah Teâlâ, zatında ve sıfatlarında hiçbir mahlûkun zât ve sıfatlarına benzemez.

6- Kıyam bi-nefsihi: Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Allah Teâlâ zâtı ile kaimdir. Mekana muhtaç değildir. Madde ve mekan yok iken O var idi. Zîra her ihtiyactan münezzehdir.
Subûti Sıfatları :1- Hayat: Allah Teâlâ'nın hayat sâhibi olması demektir. Allah Teâlâ diridir. Hayatı, mahlûkların hayatına benzemeyip, zatına layık ve mahsûs olan hayat, ezelî ve ebedidir.

2- İlim: Allah Teâlâ'nın her şeyi bilmesi, ilminin her şeyi kuşatması demektir. Allah Teâlâ herşeyi bilir. Bilmesi mahlûkâtın bilmesi gibi değildir.

3- Sem’: Allah Teâlâ'nın her şeyi işitmesidir. Allah Teâlâ işitir. Vâsıtasız, cihetsiz işitir. İşitmesi, kulların işitmesine benzemez.

4- Basar: Allah Teâlâ'nın her şeyi görmesidir. Allah Teâlâ görür. Aletsiz ve şartsız görür. Görmesi göz ile değildir.

5- İrâdet: Allah Teâlâ'nın dilemesi vardır. Dilediğini yaratır. Her şey Onun dilemesi ile var olur.

6- Kudret: Allah Teâlâ, herşeye gücü yeticidir. Hiçbir şey O'na güç gelmez.

7- Kelâm: Allah Teâlâ'nın harfe ve sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Allah Teâlâ söyleyicidir. Söylemesi alet, harfler, sesler ve dil ile değildir.

8- Tekvîn: Allah Teâlâ yaratıcıdır. Ondan başka yaratıcı yoktur. Her şeyi O yaratır.
2. Meleklere iman:     Temel inanç esaslarından ikincisi meleklere inanmaktır. Melekler Allahü Teala'nın nurdan yarattığı, gözle görülmeyen varlıklardır. Meleklere inanmak, insanın davranışlarını güzelleştirir. Onu iyiye ve güzele yönlendirir. Kötü düşünce ve davranışlardan uzaklaştırır.
3. Kitaplara iman:    Allah'ın insanlara doğru yolu göstermek amacıyla Peygamberler aracılığıyla gönderdiği mesajları içeren kitaplara ilahi kitaplar denir. Kutsal kitapların hepsine Allah'ın gönderdiği şekliyle inanmak, temel inanç esaslarındandır. Ancak bu kitapların bazıları kaybolmuş, bazıları ise değiştirilmiştir. Şu anda hükmü geçerli olan kitap ise Kur'an-ı Kerim'dir.

Suhuf sayfalar aracılığıyla gönderilmiştir.sadece 4 peygambere gönderilmiştir. bunlar;
.HZ. ADEME=10 sf .HZ.ŞİT=50 sf .HZ.İDRİS=30 sf .HZ.İBRAHİM=10 sf
Kutsal Kitaplar:Tevrat:Tevrat, Hz.Musa’ (as)’a gönderilmiş ilahi bir kitaptır. Tevrat Sina Dağı’nda Hz. Musa’ya, Allah tarafından verilen dört büyük kitaptan birincisidir. Hz Musevilik veya diğer bir ifade ile Yahudiliğin kutsal kitabıdır. Tevrat’ın bir diğer adı da Ahdi Atik’tir.

Zebur:Hz. Davut’a gönderilen ilahi bir kitaptır. Zebur kitap anlamına gelir. Zebur’da Yahudiliğin kutsal kitabıdır. Günümüzde  Tevrat’ın sonuna eklenmiştir. Zebur Tevrat’tan sonra gönderilmiştir. Zebur hakkında Kur’an’da diğer kutsal kitaplar kadar açıklayıcı bilgi bulunmamaktadır.

İncil:Hz. İsa’ya gönderilmiş ilahi kitaptır. İncil, kelime anlamı müjde, iyi haberdir. Günümüzde dört çeşit incil vardır. Bu dört İncil, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’dır. İncil, yazı ve yazım malzemelerinin tarihin ilk devirlerinde olmaması nedeniyle Hz. İsa hayatta iken yazılmamıştır. İncil Hz. İsa’dan sonra O’na inana ve Havari denilen kişiler tarafından yazılmıştır.

Kur’an-ı Kerim:Kur’an-ı Kerim en son gönderilen ilahi bir kitaptır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e gönderilmiştir. Kutsal kitaplar içerisinde aslını koruyan ve kıyamete kadar koruyacak olan tek ilahi kitaptır.



4. Peygamberlere iman:     Peygamberler Allah'ın mesajlarını insanlara iletmekle görevli elçilerdir. Allahü Teala ilk peygamber Hz. Adem'den son peygamber Hz. Muhammed'e kadar bir çok peygamber göndermiş ve her millete, her topluma bir peygamber göndermiştir. Allah'ın gönderdiği bütün peygamberlere inanmak, temel inanç esaslarındandır.Her peygamberde insan olmanın da ötesinde birtakım sıfatların bulunması gerekli ve zorunludur. Bunlara vâcip sıfatlar denir. Bu sıfatlar şunlardır:

1.     Sıdk. “Doğru olmak” demektir. Her peygamber doğru sözlü ve dürüst bir insandır. Onlar asla yalan söylemezler. Eğer söyleyecek olsalardı kendilerine inanan halkın güven duygusunu kaybederlerdi. O zaman da peygamber göndermekteki gaye ve hikmet gerçekleşmemiş olurdu. Sıdkın zıddı olan yalan söylemek (kizb), peygamberler hakkında düşünülemez. Bütün peygamberler peygamberlikten önce de sonra da yalan söylememişlerdir.

2.     Emanet. “Güvenilir olmak” demektir. Peygamberlerin hepsi emin ve güvenilir kişilerdir. Emanete asla hainlik etmezler. Bu konuda bir âyette şöyle buyurulur:"Bir peygamber için emanete hıyanet yaraşmaz..." (Âl-i İmrân 3/161). Emanet sıfatının zıddı olan hıyanet, onlar hakkında düşünülmesi imkânsız olan bir sıfattır.

3.     İsmet. ”Günah işlememek, günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler hayatlarının hiçbir döneminde şirk ve küfür sayılan bir günahı işlemedikleri gibi özellikle peygamberlikten sonra kasten günah işlememişlerdir. İnsan olmaları sebebiyle günah derecesinde olmayan birtakım ufak tefek hataları bulunabilir. Ancak onların bu hatası yüce Allah'ın kendilerini uyarmasıyla derhal düzeltilir. Peygamberlerin bu tip küçük hatalarına "zelle"denilir. İsmetin karşıtı olan mâsiyetten (günah işlemek) Allah onları korumuştur.

4.      Fetânet. “Peygamberlerin akıllı, zeki ve uyanık olmaları” demektir. Bunun zıddı olan ahmaklık peygamberlikle bağdaşmaz. Peygamberler zeki ve akıllı olmasalardı hitap ettikleri kişileri ikna edemezler, toplumsal dönüşümü sağlayamazlardı.

5.     Tebliğ. “Peygamberlerin Allah'tan aldıkları buyrukları ve yasakları ümmetlerine eksiksiz iletmeleri” demektir.



5. Kadere iman:     Allah'ın evrende olacak olan her şeyi belli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde önceden planlamasına ve bunları ezeli ilmiyle bilip takdir etmesine kader denir. Evrendeki hiçbir şey başıboş değildir. Her varlığın bir kaderi vardır. Kadere inanmak insanı çaresizlikten, tembellikten korur. Sabırlı ve metanetli olmasını sağlar. İnsanın sorumluluk bilinciyle hareket etmesini sağlar.
6. Ahirete iman:     Ahiret, dünya hayatının sona ermesinden sonra insanın Allah huzuruna çıkması, dünyada işlediklerinden hesap vermesi, sonra da ödüle veya cezaya uğramasıdır. Cennet ve cehennem hayatının olduğu yerdir. İnsanın gerçek yurdudur.
     Bütün Peygamberler gönderildikleri toplumlara ahiret inancını tebliğ etmişlerdir.
     Ahirete inanan insan ölüme hazırlıklı olmaya çalışır, dünya hayatının sıkıntılarına karşı daha dirençli ve sabırlı olur, davranışlarını kontrol eder ve iyi davranışlar yapmaya gayret eder. 

1. İNANÇ-İBADET İLİŞKİSİ

İnanç (iman): Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Allah'tan getirdiği emirlerin, yasakların, öğütlerin hepsinin doğru olduğunu kabul etmek, buna kalbimizle inanmak, inandığımızı dilimizle söylemektir.
İbadet: Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan her güzel iş ve davranışa ibadet denir. Başlıca ibadetler; namaz, oruç, hac, zekat ve kurbandır.
     İnanç ve ibadet birbiriyle ilişki içerisinde olan iki temel unsurdur. Önce inanç, sonra da ibadet gelir. İnsan kalbiyle inanır, davranışlarıyla da (ibadet) inancını gösterir ve pekiştirir. İnanç sadece kalplerde yaşatılacak basit bir duygu değildir. Onun ibadetler vasıtasıyla eyleme dönüşmesi, meyvesini vermesi gerekir. Nasıl ki toprağa ektiğimiz bir fidanı veya tohumu susuz bırakırsak o fidan kurur gider, inancımızı da ibadetlerle beslemez, pekiştirmezsek o inanç gün geçtikçe zayıflar ve bir gün kopma noktasına gelir.

"İman eden kullarıma söyle, namazı kılsınlar; alışverişin ve dostluğun olmayacağı günün gelmesinden önce, kendilerine verdiğimiz rızıktan (bizim yolumuzda) gizli açık harcasınlar." (İbrahim suresi, 31. ayet)
2. BAŞLICA İBADETLER
     İbadetler üçe ayrılır:                     1- Beden ile yapılanlar: Namaz, oruç
                    2- Mal ile yapılanlar: Zekat, kurban                     3- Hem beden, hem mal ile yapılanlar: Hac
      Namaz    :Namaz nedir: Namaz kelimesinin Kur'an'daki karşılığı "salat" kelimesidir. Namaz; tekbir, kıyam, rüku, secde, oturuş ve selam bölümlerinden oluşan, günde beş vakit yerine getirilmesi  Allah tarafından emredilen bir ibadettir. Namaz kılmak farzdır.
Namaz niçin kılınır: Allah'ın emri olduğu için, Allah'ın rızasını kazanmak için, sevap kazanmak için, Allah'ın verdiği nimetlere teşekkür etmek için kılınır.

Kimler namaz kılmakla sorumludur:     - Müslüman      - Akıllı      - Ergenlik çağına ulaşmış herkes namaz kılmakla mükelleftir.

"... Şüphesiz namaz, müminlere vakitleri belirlenmiş bir farzdır." (Nisa suresi, 103. ayet)

"...Namaz dinin direğidir..." Hadis-i şerif

Namazın bireysel ve toplumsal faydaları:- Namaz, insanı Allah'a yaklaştırır.
- Namaz, insanın kalbine huzur verir. - Namaz, insanı kötü davranışlardan uzaklaştırır.
- Cemaatle kılınan namaz, toplum içinde birlikteliği, yardımlaşmayı, dayanışmayı geliştirir.
- Namaz, insanı maddi ve manevi yönden temizler. - Namaz, insanın hayatını düzene koyar.
- Namaz, insana zamanı iyi kullanmayı öğretir. - Namaz insanın duygu dünyasını zenginleştirir
- Namaz insanın ahlakını güzelleştirir

Oruç   :Tan yerinin ağarmasından (imsak vaktinin başlamasından) başlayarak akşam güneş batıncaya kadar Allah rızası için yeme-içme başta olmak üzere nefsî arzulardan uzak durularak yerine getirilen bir ibadettir.
"Ey inananlar! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizlere de farz kılındı." (Bakara suresi, 183. ayet)
"...Öyleyse içinizden kim bu aya (ramazan) ulaşırsa onda oruç tutsun..." (Bakara suresi, 185. ayet)
Ramazan orucu:Ramazan orucu kimlere farzdır:
     -Müslüman      - Akıllı      - Ergenlik çağına girmiş      - Sağlıklı                           kişilere farzdır.
Kimler Ramazan orucunu tutmayabilir:
     - Hamile, bebekli veya özel durumu olan kadınlar      - Sağlık durumu uygun olmayanlar
     - Oruç tutamayacak derecede yaşlı olanlar      - Yolculuğa çıkmış olanlar
Kaza orucu: Hamile veya bebekli kadınlar, yaşlılar, yolculuğa çıkmış kimseler oruç tutmayabilirler. Ancak bu kişiler oruç tutabilecek duruma geldikleri zaman tutamadıkları gün sayısınca oruçlarını tutarlar. Buna kaza orucu denir. Ayrıca tutmakta olduğu farz orucu veya nafile orucu zorunlu nedenlerle bozan bir kişi de bu oruçlarını kaza etmelidir.
Fidye: Sürekli devam eden bir sağlık sorunu veya yaşlılık gibi nedenlerle oruçlarını hiç tutamayan kimseler fidye verirler. Fidye; bir insanın bir günlük yiyecek ihtiyacını karşılayacak miktarda paradır.

Muharrem orucu: - Muharrem ayı, hicrî takvimin ilk ayıdır.
- İslam'dan önce Araplar arasında savaşmanın yasak olduğu dört aydan birisidir.
- Peygamberimiz muharrem ayını "Allah'ın ayı" olarak nitelendirmiş, Ramazan orucundan sonraki en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu belirtmiştir.
- Muharremin 10. günü aşure günü olarak adlandırılır. Aşure günü ile öncesi ve sonrasındaki günlerde, yani muharremin 9. 10. 11. günlerinde oruç tutmak sünnettir ve çok faziletlidir.
- Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin efendimiz hicrî 10 muharrem 61 tarihinde Kerbela'da şehit edilmiştir. Bu günlerde bazı müslüman toplumlarında matem törenleri düzenlenir, Hz. Hüseyin ve aile fertleri için dualar edilir.
- Alevi-Bektaşi geleneğinde de muharrem ayının önemi büyüktür. Aleviler muharremin ilk on günü oruç tutarlar, Hz. Hüseyin için mersiyeler, nefesler okurlar. Muharremin 13. gününde de Kerbela olayından sağ kurtulan Hz. Hüseyin'in oğlu Zeynü'l-Abidin için şükür kurbanı keser ve aşure kaynatırlar.

Orucun bireysel faydaları:
- Kişiyi Allah'ın rızasını kazanmaya yöneltir. - Sevap kazandırır. - Sabırlı olmayı öğretir.
- İnsandaki Allah sevgisini güçlendirir, imanımızı artırır. - İnsanı kötülüklerden, kötü davranışlardan alıkoyar.
- Açların halini anlamamızı ve bu sayede ihtiyaç sahiplerine daha çok yardım etmemizi sağlar.
- Allah'ın verdiği nimetlerin değerini anlamamızı sağlar. - İnsanı faydalı, yardımsever, merhametli, paylaşımcı olmaya yöneltir.
Orucun toplumsal faydaları:- Toplum içinde fakirlerin, kimsesizlerin, muhtaçların daha çok korunup gözetilmesini sağlar. - Toplum içinde yardımlaşma, paylaşma, dayanışma duygularını güçlendirir.
- Ramazan'da verilen zekat, sadaka, fitre gibi ibadetler zengin ile fakir arasında sevgi, saygı ve yakınlık oluşmasını sağlar.
- İftar, teravih, mukabele gibi ibadetler sayesinde Müslümanlar birbirleriyle kaynaşır, yakınlaşır, dostluk ve sevgi bağları güçlenir.

     Zekat 
Zekatın kelime anlamı: Artma, çoğalma, arınma, bereket.

Zekatın terim anlamı: Zengin Müslümanların yılda bir kez malının veya parasının belli bir miktarını Allah rızası için ihtiyaç sahiplerine vermeleridir.

Zekat farz bir ibadettir.

Hicretten iki yıl sonra Medine'de farz kılınmıştır.

Zekatın farz olması ile ilgili bir ayet: "Namazı kılın, zekatı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görür." (Bakara suresi, 110. ayet)

Zekatın amacı: Allah'ın emrini yerine getirmek, toplumsal yardımlaşmayı yaygınlaştırmak ve yoksulları korumak. 

Zekatın bireysel faydaları: 

     1- Müslümanın malını bereketlendirir.

     2- Allah'ın verdiği nimetlere şükür etme imkanı sağlar.

     3- Zekat veren, içinde yaşadığı topluma karşı insanlık görevini yerine getirmiş olur.

     4- İnsandaki cimrilik, bencillik gibi kötü duyguları yok eder; bunların yerini iyilik, hayırseverlik gibi güzel duygular alır.

Zekatın toplumsal faydaları: 

     1- Zenginlerle fakirler arasındaki kıskançlık, düşmanlık gibi kötü duyguları giderir.

     2- Zenginlerle fakirler arasındaki dostluk, saygı ve sevgi bağlarını güçlendirir.

     3- Bir ülkedeki fakir sayısının azalmasına katkı sağlar.

     4- Ekonomik dengesizlikleri önler, ekonomik hayatın canlanmasını sağlar.
Zekat kimlere farzdır:
     1- Müslüman
     2- Hür (esir olmayan, hapiste olmayan)
     3- Akıl sağlığı yerinde
     4- Ergenlik çağına ulaşmış
     5- Zengin (nisab miktarı malı olan)
          Bu özelliklere sahip kişiler zekat vermekle yükümlüdürler.
Nisab miktarı: Bir kişinin bir yıllık gelirinden yeme, içme, barınma, giyinme, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını ve varsa borçlarını karşılayacak miktarı çıkardıktan sonra elinde 81 gram altın (bazı kitaplarda 85 veya 80 olarak geçer) veya buna eş değer mal ya da para kalırsa bu miktara nisab miktarı denir. Bu durumdaki kişi elindeki nisab miktarı malın zekatını vermekle yükümlüdür.
Zekat nasıl verilir:
     - Öncelikle niyet edilmelidir. Çünkü zekat bir ibadettir.
     - Allah rızası için verilmelidir. (itibar kazanmak veya reklam yapmak için değil)
     - Verirken fakiri incitecek davranışlardan kaçınmalıdır. "Öyleyse yetimi sakın üzme, isteyeni azarlama" (Duha suresi, 9. 10. ayetler)
     Hac

Hac: Şartları tutan Müslümanların yılın belirli günlerinde (hicrî aylardan zilhicce ayında) dinimizce önemli kabul edilen Kabe, Arafat ve çevresindeki yerleri ibadet niyetiyle ziyaret etmesidir. 

Hac, farz bir ibadet olup hicretin 9. yılında farz kılınmıştır.

Hac, hem beden hem de mal ile yapılan bir ibadettir.
Haccın farzları: İhram, tavaf, vakfe.

Hac nasıl yapılır:

     - Mikat sınırında yıkanılır, abdest alınır ve ihrama girilir.

     - Hacerül esved'den başlayarak tavaf yapılır.

     - Safa ve Merve tepeleri arasında sa'y yapılır.

     - Kurban bayramı arefesinde öğleden sonra Arafat'ta vakfe yapılır.

     - Aynı gün güneş batınca Müzdelife'ye gidilir. Burada akşam ve yatsı namazları birleştirilir ve bayram sabahına kadar müzdelife vakfesi yapılır.

     - Bayramın birinci günü Mina'da şeytan taşlanır, ardından kurban kesilir.

     - Sonra tıraş olunarak ihramdan çıkılır.

     - Daha sonra farz olan ziyaret tavafı yapılır.

     - Hac görevini böylece yerine getirenler Mekke'den ayrılmadan önce son kez Kabe'yi tavaf ederler. Buna "veda tavafı" denir.



Haccın faydaları: 

- Hac insana zorluklara karşı sabretme alışkanlığı kazandırır.


- Farklı ırk, dil ve kültürden gelen insanların aynı amaç için bir araya toplanmış olmaları kardeşlik duygularını arttırır.
     Kurban  
Kurban: Allah'a yaklaşmak ve O'nun rızasını kazanmak amacıyla belirli bir zamanda (Zilhicce ayında) uygun özellikleri taşıyan bir hayvanı kesmek demektir.

     Kurban kesmek vacib bir ibadettir.


Konuyla ilgili ayet: "Onların ne etleri ne de kanları Allah' ulaşmaz. Fakat sizin takvanız (Allah'ın emirlerine olan bağlılığınız) O'na ulaşır. (Hac suresi, 37. ayet)

Kurban kesmek kimlere vacibtir: 

     - Müslüman

     - Akıllı

     - Ergenlik çağına girmiş

     - Zekat verebilecek seviyede zengin olan Müslümanlara vacibtir.

Kurban ne zaman kesilir: 

     - Kurban, hicrî aylardan zilhicce ayı içerisinde yer alan Kurban Bayramının 1., 2. ve 3. günlerinde kesilir.



Kurbanlık hayvanlar: 
https://2.bp.blogspot.com/-_eesnwwq_ak/u6hx3iq7hii/aaaaaaaacqy/cdnggqfjxym/s1600/kurban.jpg
Kurban nasıl kesilir: Kurban kesecek kişinin öncelikle bu konuda bilgili olması gerekir. Eğer kendisi kesemiyorsa kesim işini iyi bilen birisini yerine vekil tayin eder. Kesmeye götürlürken hayvana iyi davranılmalı, eziyet edilmemelidir. Kurbanlık hayvan kıbleye doğru yatırılır, "Bilmillahi Allahü ekber" denilerek kesilir. Bu ibadet yapılırken temizlik kurallarına uyulmalıdır.

Kurban etinin paylaştırılması: Kurban etini üçe ayırmak sünnettir.

     - Bir bölümü yoksullara sadaka olarak verilir.

     - Bir bölümü misafir ve akrabaya ikram edilir.

     - Bir bölümü de ev halkı için ayrılır.

İsteyen kişi kurban etinin tamamını bağışlayabilir. Eğer kesen kişi ihtiyaç sahibi ise tamamını ev halkına da ayırabilir.

Kurban çeşitleri: 

     1- Vacib kurban: Kurban bayramında kesilen kurban.

     2- Adak kurbanı: Bir isteğimizin olması halinde kesilmek üzere Allah'a adanan kurban. Kesen kişi ve bu kişinin bakmakla yükümlü olduğu yakınları adak kurbanından yiyemez.

     3- Akika kurbanı: Çocuk sahibi olan anne-babanın yeni doğan bebekleri için Allah'a şükretmek amacıyla kestikleri kurban. Bu kurbanın etinden kesen kişi ve yakınları yiyebilir.

     4- Şükür kurbanı: İnsanların müjdeli bir haber veya yeni bir eşya aldıklarında Allah'a şükür amacıyla kestikleri kurban. Bu kurbanın etinden kesen kişi ve yakınları yiyebilir.
Kurban ibadetinin faydaları: 

     - Kişiyi Allah'a yaklaştırır.

     - Kesen kişi Allah'ın emrine uyarak kulluk bilincini ortaya koyar.

     - Kişiyi bencillikten kurtarır, cömertliğe yöneltir.

     - Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar.

     - Zenginle fakir arasındaki bağları güçlendirir.



     - Hz. İbrahim ve Hz. İsmail gibi kurban kesen kişinin de Allah'ın emirlerine uymaya hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir.
https://4.bp.blogspot.com/--nagj845lxm/vg8wpzxar4i/aaaaaaaac64/nfu5ovwglz0/s1600/%c4%b0badet%2btablosu.png
3. SALİH AMEL 
     Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan her güzel iş ve davranışa salih amel denir. Salih amel hiçbir çıkar beklemeksizin sadece Allah rızası için yapılır. Örneğin; bir insana yardım etmek, aç ve muhtaç durumda olanların karnını doyurmak, ihtiyaçlarını gidermek, toplumun faydalanacağı hayır ve eğitim kurumları yaptırmak, insanlara selam vermek... Allah Kur'an'da salih amel işleyenlerin mükafatlandırılacağını bildirmiştir.

"İman edip salih amel işleyenlere ne mutlu! Onların sonunda varacakları yer ne güzel!" (Ra'd suresi, 29. ayet)
Yüklə 147,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə