1. CİLt mart 2018, kocaeli kartepe zirvesi 2017 uluslararasi 15 temmuz



Yüklə 13,15 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə14/232
tarix26.10.2018
ölçüsü13,15 Mb.
#75629
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   232

40

w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m

eşitlik üye ülkeler tarafından kabul edilmezse o zaman bu politikanın çok kibirli 

çok cahil kalmış olduğunu söyleyebilirim şahsen.

Dolayısıyla Avrupa birliğine tavsiyem şudur: Helsinki stratejisine geri dönülsün. 

Helsinki stratejisini yeniden güvenilir kılın ve net bir şekilde Türkiye’nin Avrupa 

birliğine katılımını belki olur belki olmaz şeklinde değil ama Avrupalılarında iste-

yeceği ve ihtiyaç olarak öngöreceği bir ihtiyaç olarak algılayacağı bir hale getir-

mektir. Benim Avrupa Birliği’ne mesajım. Kısa vadede her iki tarafta da bir miktar 

yatışmaya ihtiyacımız var. Özellikle politik söylemlerin belki bir miktar değişmeye 

değiştirmeye ihtiyacımız var. 

 

Merkel in geçen hafta Brüksel de söylediğine istinaden şunu söylemek istiyo-



rum. Türkiye’yi tartışmamalıyız, Türkiye ile birlikte bir şeyleri tartışmalıyız. Ente-

resan değil mi? Enteresan bir görüş. O kadar yılın ardından kendisi Türkiye’nin 

artık eşit bir ortak olarak algılanması gerektiğini dile getirir olmuş. Bu diyaloğun 

da sürdürmesi gerekiyor. Çok daha sıkı çalışmalıyız ki bu durumu ve mevcut 

problemleri iyi anlayalım ve her iki taraf hazırlığını yapsın. Bütün bu zorlukların 

üstesinden gelebilmek için birlikte çalışabilmek için ve sonucunda da bir araya 

gelmiş birleşmiş ve yeteri kadar vatandaşlarının ihtiyacını karşılık verebilmiş bir 

Avrupa kıtası oluşturup barış içerisinde refah içerisinde önümüzdeki on yıllarda 

da yaşayabilmek için çok sıkı çalışmalıyız. Her şey bu kadar değişirken küresel-

leşme bize hayal edemeyeceğimiz sıkıntılar getirirken çalışmanın yolunu bulma-

lıyız.içselleştirilmesi zorunludur. Şöyle darbeler tarihine bir dönüp bakın. İnşallah 

artık öyle kimseler kalmamıştır diye tahmin ediyoruz. Ama 1960 darbesinin ayak 

seslerini hazırlayanlar, sadece birkaç üniformalı subay değildir. O darbenin sü-

recini hazırlayanların tamamına yakınının sivil aktörler olduğunu biliyoruz. Üni-

versite hocalarının kapkara cüppeleriyle sokaklara dökülmesi, muhalefette olan 

parti mensup ve yöneticilerinin darbeye zemin hazırlayan sözler ve davranışlar 

ortaya koymaları, bir takım etkin çevrelerin iktidar partisinin yöneticilerine karşı 

son derece galiz ifadelerle yüklenmesi 1960 öncesindeki siyasî tarihimizin arşiv-

lerinde mevcuttur. Sadece demeçleri, sadece gazete arşivlerini tarasanız, bunun 

ne anlama geldiğini göreceksiniz. Aynı şekilde 1971 muhtırasının da.

1980 darbesinin ve 28 Şubat darbesinin hazırlayıcıları da sanılmasın ki sadece 

üniformalı subaylardır. Onlara destek veren, onlara yardımcı olan, onların önü-

nü açan, mazeretlerini oluşturanlar bir takım sivil generallerdir. Dolayısıyla bunu 

hiçbir zaman unutmayacağız. 

Daha yeni, dün yapılmış olan 15 Temmuz Darbe Girişimine karşı bile hâlâ zihin-

lerde ve gönüllerinde “ya bu herifler de ne beceriksiz adamlarmış, bir de asker 

olacaklar doğru düzgün bir darbeyi yapmayı bile beceremediler” şeklinde düşü-

nen çok sayıda sözde sivilin olduğunu da biliyoruz. Dolayısıyla bu sivil zihin ve 

gönül Türkiye demokrasisinin önündeki en büyük engeldir.



41

w w w . k a r t e p e z i r v e s i . c o m

Bütün sivil aktörlerin demokrasi kültürünün oluşması ve yerleşmesi hususunda 

çalışma yürütmesi millî bir sorumluluktur.

İkincisi, yönetim erkinde hem sorumlulukların hem de yetkilerin sadece ve sa-

dece sivilin elinde olmasıdır. Sivil hesap veriyor. Milletten oy alıyor. Millet iste-

mezse değiştiriyor. Bir takım seçilmemiş insanların ister sivil olsunlar ister asker 

olsunlar…  Oluşturdukları  bir  güç  mekanizmasıyla  sivil  iradenin  yerini  almaları 

asla kabul edilemez. Ve bu anlamda seçilmiş olmayan hiçbir mekanizmanın Tür-

kiye’de demokrasi içerisinde belirleyici ve yönetici bir erk sahibi olması kabul 

edilemez. Bugün hâlâ bu tür unsurların olduğunu bildiğim için bunları söylüyo-

rum. Bu anlamda bu tip unsurların da mutlaka artık yönetim erkini hiçbir şekilde 

etkilemeyecekleri konuma çekilmesi Türkiye’nin geleceği bakımından önemlidir. 

Üçüncü  ise  askerî  bürokrasinin  ayrıcalıktan  arındırılmasıdır.  15  Temmuz  dar-

besinden  sonra,  TSK’nın  sivil  yönetimle  olan  ilişkilerini  düzenleyen  adımların 

atılması  hiç  kuşkusuz  Türkiye  için  büyük  kazanım  oldu.  Sahil  Güvenlik’in  ve 

Jandarma’nın İçişleri Bakanlığına bağlanması, Kara, Deniz ve Hava Komutan-

lıklarının Millî Savunma Bakanlığına bağlanması. Millî Savunma Üniversitesi’nin 

sivil bir üniversite yapılanması olarak, TSK’nın subay havuzunu besleyecek bir 

mekanizma hâline getirilmesi gibi son derece önemli, devrim niteliğindeki adım-

lar çok şükür 15 Temmuz’dan sonra atıldı. Şimdi bunların TSK’nın yapısını zayıf-

latmayacak, aksine kuvvetlendirecek şekilde bu mekanizmanın tamamlanması 

ve olgunlaştırılması gerekiyor. Böylece asker, kendisine verilen görevleri yerine 

getirecek ve asker bu anlamda da tamamıyla sivil otoritenin emri altında, ulu-

sal güvenliği sağlayacak icraatların içerisinde olacak. Tek işi de Türkiye’nin millî 

menfaatlerinin ulusal güvenliği temin ederek korunmasını sağlamak ve buna yar-

dımcı olmak olacak.

Dördüncü temel meselemiz ise devletin ele geçirilmesi mümkün olan bir meka-

nizma olmaktan çıkarılmasıdır.

Değerli kardeşlerim, sevgili katılımcılar, FETÖ darbe teşebbüsü hepimizin gözü-

nü ciddi manada açmalıdır. Benim çocukluğumdan beri birileri devleti ele geçir-

meye çalışır. Sağcılar, solcular, dinciler, dinsizler… Birtakım gruplar bir araya ge-

lir devleti ele geçirmeye çalışır. Bu vesileyle birçok darbe teşebbüsleri de ortaya 

çıkmıştır. Nice kadro hareketi milletten ayrı olarak, milletten ayrı olarak devletin 

içerisinde örgütlenmeye çalışmış ve devleti ele geçirme gayreti olmuştur. FETÖ 

bunların içerisinde en sonuncusudur ama maalesef yıllar içerisinde devletin için-

de yapılandığı için en fazla güç toplayanı, kilit noktalara en fazla adam koyanıdır. 

Asıl mesele devleti ele geçirmek değil; devletin millete hizmet eden bir mekaniz-

ma olmasının güçlendirilmesidir. Devlet kimsenin babasının malı değildir; zaten 

devlet dediğimiz şey, kutsanacak bir mekanizma değildir. Devlet, milleti yöneten 

mekanizmadır. Devlet, burada. hepimiziz, milletin bizlere verdiği sorumlulukları 

yerine getiriyoruz. Mahkeme kadıya mülk değil; bugün varız, yarın yokuz. Gerek 




Yüklə 13,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   232




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə