12. Sinif türk edebiyati konu anlatimli etkiNLİk defteri


İmgelerden yararlanılmıştır



Yüklə 1,73 Mb.
səhifə7/17
tarix26.05.2018
ölçüsü1,73 Mb.
#46280
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   17

İmgelerden yararlanılmıştır.

  • Uyak ve rediften yararlanılmamıştır.

  • "Lavanta çiçeği" ve "renk çığlığı" sözleri, belirtisiz
    ad tamlamasıdır.

  • "Yalnızlığımızla" sözcüğünde hem ünlü düşmesi
    hem de ünsüz yumuşaması vardır.

  • "a" harfiyle asonans, "ç" harfiyle aliterasyon yapıl
    mıştır.

    Dört kişi parkta çektirmişiz

    Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi

    Anlaşılan sonbahar

    Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli Yapraksız arkamızdaki ağaçlar

    Babası daha ölmemiş Oktay'ın

    18.Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

    1. Serbest ölçüyle yazıldığı

    2. Sıradan, günlük olaylara yer verildiği

    3. Yalın bir söyleyişinin olduğu

    4. Toplumsal yaşamdaki çelişkileri yansıttığı

    E) Konuşma dilinin söz değerleriyle oluşturulduğu

    19.Aşağıdaki dizelerin hangisinde tam uyak kullanılmamıştır?

    A)Gördüğü şeyi asla sezemez

    Korku bilmez, hiç de yalnız gezemez

    1. Yapraklar, atılmış nice mektuplara eştir
      Binlerce dalın verdiği tek meyve güneştir


    2. İçlenme tabiattaki yekpare kederden
      Onlar dönecektir yine gittikleri yerden

    3. Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz
      Hiçbir ana kızına bu kadar düşkün olmaz


    E)Andırıyor ışıksız evinde pencereler
    Çağlayansız yamaçlar, suyu dinmiş dereler



    1C-2A-3D-4C-5A-6C-7D-8D-9B-10E-11B-12E-13B-14E-15D-16E-17B-18D-19E-20E-21A
    Eserlerin yazarlarını boşluklara yazınız.


    1. Yenisi ………………………………………………………………

    2. Rahatı Kaçan Ağaç ………………………………………………………………

    3. Vazgeçemediğim ………………………………………………………………

    4. Telgrafhane ………………………………………………………………

    5. Yaşayıp Ölmek ………………………………………………………………

    6. Destan Gibi ………………………………………………………………

    7. Aşk Merdiveni ………………………………………………………………

    8. Güzelleme ………………………………………………………………

    9. Karga İle Tilki ………………………………………………………………

    10. Karşı ………………………………………………………………

    11. Yan yana ………………………………………………………………

    12. Perçemli Sokak ………………………………………………………………

    13. Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler………………………………………………………………



    5.GARİP DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR
    Ben Sana Mecburum

    ben sana mecburum bilemezsin
    adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    büyüdükçe büyüyor gözlerin
    ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum

    ağaçlar sonbahara hazırlanıyor


    bu şehir o eski İstanbul mudur?
    karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    sokak lambaları birden yanıyor
    kaldırımlarda yağmur kokusu
    ben sana mecburum sen yoksun

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur


    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    fatihte yoksul bir gramafon çalıyor


    eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
    durup köşe başında deliksiz dinlesem
    sana kullanılmamış bir gök getirsem
    haftalar ellerimde ufalanıyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun

    belki Haziranda mavi benekli çocuksun


    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    kötü rüzgâr saçlarını götürüyor


    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    bu kurtlar sofrasında belki zor
    ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    hayır başka türlü olmayacak
    ben sana mecburum bilemezsin. .


    Attila İlhan


    SEVGİLERDE

    Sevgileri yarınlara bıraktınız


    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden


    (Siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı
    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde


    Açan çiçekler vardı,
    Gecelerde ve yalnız.
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vakit olmadı
    Behçet Necatigil




    • Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Attila İlhan, Cahit Külebi , Ahmet Oktay, Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu ve Hilmi Yavuz gibi şairler garip, ikinci yeni gibi topluluklara katılmamışlardır.

    • Görüş ve ideolojilerini şiirlerine temel yapmamışlardır.

    • Şiirlerinde yeni bir dil, üslup ve bakış açısı aramışlardır.

    • Kendi tarzlarını yenileme ve değiştirme ihtiyacı hissetmişlerdir.



    FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA ( 1914–2008)

    • İlk şiirlerinde mistik ve metafizik ağırlıklı şiirler yazarken sonraları, maddeci bir dünya görüşüne yönelmeye başlamıştır. Mecazlı felsefi bir şiir tarzını tercih etmiştir.

    • Serbest şiir yanında ölçülü ahenkli kafiyeli şiirler de yazmıştır.

    • Şiirlerinde öztürkçe kelimeler yanında kendi türettiği kelimeleri de kullanır.

    • Türkçem benim ses bayrağım” sözü ona aittir.

    • Şiirlerinin kimisi oldukça açık ve yalın kimisi de sembollerle yüklüdür.

    • 100’ün üzerinde eseriyle edebiyatımızın en üretken şairlerindendir.

    • ŞİİR: Çocuk ve Allah, Havaya Çizilen Dünya, Dört Kanatlı Kuş, Çakırın Destanı, Üç Şehitler Destanı


    BEHÇET NECATİGİL (1916–1979)

    • İçe dönük bir kişiliğe sahip olmasına rağmen, şiirlerinde kendi evinden başlayarak diğer evleri, sokağı, çevreyi, dış dünyayı ve toplumu, sorunlarıyla kavramaya, irdelemeye yönelmiş, algılamaya çalışmıştır.

    • Şiirlerinde duygudan çok düşünce ve sembol vardır. Bu yönüyle Garipçilerden ayrılır.

    • İlk şiirlerinde biçim, kafiye ve ölçü vardır. Söz sanatlarına fazlaca yer vermiştir. (Kapalı Çarşı)

    • Sonraki şiirlerinde biçimsel özgürlük, gözlemler ve yaşadıkları ön plana çıkmıştır. (Çevre)

    ŞİİR: Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Arada, Dar Çağ, Sevgilerde

    DÜZYAZI: Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü



    KİTAPLARDA ÖLMEK
    Adı, soyadı
    Açılır parantez
    Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
    Kapanır, parantez.

    O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı


    Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.

    Ya sayfa altında, ya da az ilerde


    Eserleri, ne zaman basıldıkları
    Kısa, uzun bir liste.
    Kitap adları
    Can çekişen kuşlar gibi elinizde.

    Parantezin içindeki çizgi


    Ne varsa orda
    Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
    Ne varsa orda.

    O şimdi kitaplarda


    Bir çizgilik yerde hapis,
    Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
    Öldürebilirsiniz.

     BEHÇET NECATİGİL



    Lades

    Uzayacağa benzer,
    Tutuştuğumuz lades.

    İşi gücü bırakıp,


    Mezarlığa nazır,
    Bir eve taşındım.

    Ölüm;
    Sen beni aldatamazsın.


    Aklımda...


    Behçet Necatigil

    CAHİT KÜLEBI (1917— 1997)

    • Hikaye” şiiriyle tanınmış ve sevilmiştir.

    • Âşık edebiyatı geleneğinden beslendiği ve Anadolu’yu anlattığı kendine has bir şiir cizgisi vardır.

    • Yurt ve doğa sevgisi, aşk, Kurtuluş Savaşı, yalnızlık başlıca konularıdır.

    • Gerçekçi romantizm akımının öncüsü olmuştur.

    • Memleketçi bir şairdir.

    ŞİİR: Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda, Adamın Biri, Rüzgâr, Yeşeren Otlar, Türk Mavisi
    HİKÂYE

    Senin dudakların pembe


    Ellerin beyaz,
    Al tut ellerimi bebek
    Tut biraz!

    Benim doğduğum köylerde


    Ceviz ağaçları yoktu,
    Ben bu yüzden serinliğe hasretim
    Okşa biraz!

    Benim doğduğum köylerde


    Buğday tarlaları yoktu,
    Dağıt saçlarını bebek
    Savur biraz!

    Benim doğduğum köyleri


    Akşamları eşkıyalar basardı.
    Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
    Konuş biraz!

    Benim doğduğum köylerde


    Kuzey rüzgârları eserdi
    Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
    Öp biraz!

    Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!


    Benim doğduğum köyler de güzeldi,
    Sen de anlat doğduğun yerleri,
    Anlat biraz!

     CAHİT KÜLEBİ



    CAHİT ZARİFOĞLU (1940-1987)

    • Yenilikçi şiirler denemiş, Anadolu insanının acılarını, İslam düşüncesindeki toplumsal mutluluğu dile getirmiştir.

    ŞİİR: İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam

    MASAL: Yürek Dede ile Padişah
    Baba
    Yaklaşan seherle sözlüsün

    Bir zamanlar dağ, taş ve toz toprak ve karlı yollar

    Ve buzullar arasında çağlayan sularda

    Aracıydın ekmeğine sevgili eşlerin ve çocuklarının
    Evet barışlasın bütün zamanlar

    Dar sessizliğe bu dağlar
    Bir yamaç kaymasını omuzlarsın yıllarla

    Biz ne gülücükler biliriz senden

    Ne rahmetler açıldı senden bize

    (Korku ve Yakarış adlı kitabından)

    CAHİT ZARİFOĞLU
    Sultan
    Seçkin

    Bir kimse değilim

    İsmimin baş harfleri acz tutuyor

    Bağışlamanı dilerim
    Sana zorsa bırak yanayım

    Kolaysa esirgeme
    Hayat bir boş rüyaymış

    Geçen ibadetler özürlü

    Eski günahlar dipdiri

    Seçkin bir kimse değilim

    İsmimin baş harflerinde kimliğim

    Bağışlanmamı dilerim
    Sana zorsa yanmaya razıyım

    Kolaysa affı esirgeme
    Hayat boş geçti

    Geri kalan korkulu

    Her adımım dolu olsa

    İşe yaramaz katında

    Biliyorum

    Bağışlanmamı diliyorum
    CAHİT ZARİFOĞLU

    HİLMİ YAVUZ (1936- … )


    • Çağdaşlıkla gelenekçiliği kaynaştırdı.

    • İkinci yeninin etkisinde imgeci şiirler yazdı.

    • İslamiyet’ten yararlanarak kendine özgü bir sözcük dağarcığı geliştirdi.

    • Halen Zaman gazetesinde köşe yazarlığına ve Bilkent Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaya devam ediyor.

    ŞİİR: Bakış Kuşu, Gizemli Şiirler, Bedreddin Üzerine Şiirler, Akşam Şiirleri,
    Çöl Yakarışı

    Ziya Osman Saba için
    İşte her şey sıkıntı ! çöl, güllerle geçiyor;

    ve her şey total lipid !
    sendin bir yaza vurulan kilit;

    aynalar görünmez oldu; kötürüm...

    ben kendi (ç)ölümde yürürüm,

    beklesek ne olur? mumya ve lahit

    gibi durmak yan yana? aşklar da cürüm

    ve ceza...ve ceza ! öyle ölürüm

    nasıl ölüyorsa sularda gelgit...

    kim eski? cibre kalem, elde divit !

    yaz uyudu,uyudu bağçelerde;

    uyandır masalları, ey şehzade !

    vakit yok,haydi artık,hangi limit-

    lerde durur yalnızlığın? kaç vade

    kaldı söz’den ve Söz’den;-kötücül ve alelade?

    ve bir sessizlik oluyor Tevhid.
    beni onunla sağalt ve onunla dirilt...

    HİLMİ YAVUZ
    ERDEM BEYAZIT (1939-2008)

    • İslami duyarlılıkla şiirler kaleme aldı.

    • Söylev üslubundan yararlandı.

    ŞİİR: Sebep Ey, Risaleler

    SANA, BANA, VATANIMA VE ÜLKEMİN İNSANLARINA DAİR


    Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
    Öyle değildi bu türkü bilirim
    Bir de içime
    -Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
    Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
    Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
    Haberler bilirim mektuplar bilirim.

    Gamdan dağlar kurmalıyım


    Kayaları kelimeler olan
    Kırk ikindi saymalıyım
    Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
    Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
    Baştan ayağa ıslanmalıyım
    Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

    İçimde kaynayan bir mahşer var


    Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
    Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
    Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
    Birden alıverirler kara haberini
    Okul dönüşü bir trafik kazasında
    Can veren oğullarının.

    Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim


    Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
    Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
    Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
    Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
    Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
    Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
    İsyanın kapkara sularına dalan.

    Nice akşamlar bilirim ki


    Karanlığını
    Bir millet hastanesinde
    Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
    Başını kalorifer borularına gömmüş
    Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
    Haber sormaya korkan
    Genç kızların yüreğinden almıştır.

    Bir de baharlar bilirim


    Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
    Anadolu bozkırlarında
    İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
    Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
    Cesur otobüs pencerelerinden
    Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
    Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
    Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
    Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
    Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

    Yazlar bilirim memleketime özgü


    Yiğit köy delikanlılarının
    İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
    Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
    Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
    Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
    Mavzerinin demirini alnına dayamış
    Yüreği susuzluktan bunalan
    İçinden mahpushane çeşmeleri akan
    Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
    Apansız silahına davranan
    Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
    Yazlar bilirim memleketime özgü

    Güzler bilirim ülkeme dair


    Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
    Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
    Kalbim gibi
    Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
    Titreyen kenar mahalle çocukları
    Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
    Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

    Kadınlar bilirim ülkeme ait


    Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
    Göğüsleri Çukurova gibi münbit
    Dağ gibi otururlar evlerinde
    Limanlar gemileri nasıl beklerse
    Öyle beklerler erkeklerini
    Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

    İsyan şiirleri bilirim sonra


    Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
    Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
    Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
    Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
    Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

    Müslüman yürekler bilirim daha


    Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
    Eller bilirim haşin hoyrat mert
    Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
    Her kırışığı sorulacak bir hesabı
    Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

    Bütün bunların üstüne


    Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
    Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
    Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
    Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
    Can kuşum, umudum, canım sevgilim.


    ERDEM BEYAZIT



    BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1913–1975)

    • Ressam, şair ve akademisyendir.

    • Halk şiirlerinden yararlandı; kafiye, cinas ve aliterasyonlara yer verdi.

    • Türk nakış ve kilim ve oyma sanatlarının desenlerini resimlerinde kullandığı gibi; türkü, ninni, bilmece deyim ve deyişlerini de şiirlerinde kullandı.

    • Şiirlerinde ressamlığının etkisi görülür; renkler, sıfatlar…

    • Şiirlerinde fikir arayışları ve espri zorlamaları görülür.

    ŞİİR: Karadut, Yardan Mektuplar, Dol Kara Bakır Dol, Yaşadığım Aşklar, Tuz

    Gezi, deneme, söyleşi: Canım Anadolu, Tezek

    SİTEM...

    Önde zeytin ağaçları arkasında yar


    Sene 1946
    Mevsim
    Sonbahar
    Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim
    Dalları neyleyim.
    Yar yollarına dökülmedik dilleri neyleyim.

    Yar yar!.. Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar


    Değirmen misali döner başım
    Sevda değil bu bir hışım
    Gel gör beni darmadağın
    Tel tel çözülüp kalmışım.
    Yar yar
    Canımın çekirdeğinde diken
    Gözümün bebeğinde sitem var

     BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU



    KARADUT

    Karadutum, çatal karam, çingenem


    Nar tanem, nur tanem, bir tanem
    Ağaç isem dalımsın salkım saçak
    Petek isem balımsın ağulum
    Günahımsın, vebalimsin.
    Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
    Yoluna bir can koyduğum
    Gökte ararken yerde bulduğum
    Karadutum, çatal karam, çingenem
    Daha nem olacaktın bir tanem
    Gülen ayvam, ağlayan narımsın
    Kadınım, kısrağım, karımsın.

     BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU


    SEVDA ÜSTÜNE

    Bütün kitapları yakmalı
    Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
    Kitaplara göre insan
    Karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş
    Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
    Aptaldır, hastadır, kahramandır
    Bütün kitapları yakmalı
    Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
    İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe
    Yürek mi derler
    Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
    Bir tek meyve veren dalı keserler
    İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
    Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
    Bir tek meyve veren dalı kesmeli
    İnsan dediğin derya misali
    Üstünde milyonlarca dalga
    İçinde kıyametler kopmalı
    İnsan dediğin derya misali
    Uçsuz bucaksız olmalı.
    Gel çıkalım sevgilim gel
    Gel kurtulalım birler hanesinden
    Çekelim gidelim bir uçtan uca
    Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
    Sevelim sevelim sevelim
    Sevebileceğimiz kadar
    Bedri Rahmi Eyüboğlu
    MAVİ HAREKETİ

    • Garip akımının tam tersine, şiirde, sanatlı ve şairane söyleyişi benimserler.

    • Atilla İlhan, Ahmet Oktay, Orhan Duru, Ferid Edgü ‘nün Mavi dergisi çevresinde toplanmasıyla oluşmuştur.

    • Nazım Hikmetten gelen etkiyle toplumsal gerçekçiliği ortaya attılar.

    • Divan şiirinin biçim özelliklerinden ve imgelerinden yararlanırlar.


    ATTİLA İLHAN (1925-2005)

    • Garip ve İkinci Yeni şiirine karşı çıkmıştır.

    • Mavi dergisinde Maviciler diye bilinen toplumsal gerçekçilik akımının sözcüsüdür ve kurucusudur.

    • Şiirlerinde büyük harf ve noktalama işaretlerini kullanmamıştır.

    • Günlük dilin dışında farklı bir söyleyiş üslubu vardır.

    • Divan şiiri geleneğinden yararlanmıştır.

    • Şiirlerinde karamsarlık, yalnızlık, adalet, özgürlük, aşk gibi temalara yer vermiştir.

    • Şiir, roman, senaryo türlerinde eserler vermiştir.

    • ŞİİR: Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum, Elde Var Hüzün


    AHMET OKTAY (1933 - … )

    • Şiirlerinde destansı bir söyleyiş kullandı.

    ŞİİR: Yol Üstündeki Semender
    HİSARCILAR

    Kurucuları arasında Munis Faik Ozansoy, İlhan Geçer, Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu gibi isimler yer alır. Bunlardan başka Mustafa Necati Karaer, Mehmet Kaplan, Turgut Özakman, Halide Nusret Zorlutuna, Yavuz Bülent Bakiler, Bekir Sıtkı Erdoğan gibi isimler bu dergide sıkça yazmışlardır. Hisar’da beş yüzü aşkın şair ve yazarın eserleri yayımlanmıştır. Bu kadar kalabalık bir kadronun, belli ilkeler etrafında kenetlenmiş bir topluluk meydana getirmesi gerçekten zordur.

    • Bu kadronun ana özelliği hece ölçüsüne ve edebiyatın klasik değerlerine sıcak bakmasıdır.

    • 1940 sonrasında GARİP şiirine ilk tepki 1950 yılında çıkmaya başlayan HİSAR dergisi etrafında toplanan bir grup şair tarafından ortaya konmuştur.

    • Onlara göre başka ulusları taklit ederek ulusal bir sanat oluşturulamaz.

    • Yeni bir sanat oluşturmak için mutlaka eskisini reddetmek gerekmez.

    • Yenilik eskisinin içinden doğmalıdır.

    • Sanat ideolojinin baskısı altında olmamalı, belli bir dünya görüşünün propagandasını yapmamalıdır.

    • Şiir dili öztürkçeci ve tasfiyeci olmamalıdır. Yaşayan dil kullanılmalıdır.

    • Hisar şairlerini memleketçi şiirin takipçisi görebiliriz. Geleneği reddeden Garip Akımına ve ideolojik şiire yönelen Nazım Hikmet’e karşı çıkmışlardır.


    ÖLÇME DEĞERLENDİRME - Garip Dışında Yeniliği Sürdüren Şiir

    1. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise (D) , yanlış ise (Y) yazınız.

    1. Behçet NECATİGİL örnek davranışlarıyla, aile yaşantısı ve çevresiyle ideal insanı anlatmaya çalışmıştır. ( )

    2. Hilmi YAVUZ ve Cahit ZARİFOĞLU toplumcu gerçekçi akıma bağlı şiirler yazmışlardır. ( )


    2. Aşağıdaki noktalı yerlere uygun kelimeleri yazınız.

    1. Attilâ İLHAN'ın 1955 -1956 yıllarında çıkardığı …………………………. adlı derginin etrafında toplanan

    gruba ………………………………………………….denmiştir.

    1. Türkçem benim ses bayrağım” sözü ………………………………………………………………………….. aittir.



    3. Aşağıdaki şair-eser eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

    1. Cahit ZARİFOĞLU - İşaret Çocukları

    2. Behçet NECATİGİL - Kapalıçarşı

    3. Yüklə 1,73 Mb.

      Dostları ilə paylaş:
  • 1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   17




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

        Ana səhifə