Sovyet yönetiminde, bilinçli proletarya öncülüğü küçük ve eşitleşmiş
köylüleri her zaman daha verimli, daha rahat ve mesut bir Sosyalist
kuruluşunun doğruluğuna inandırabilir ve yürütebilirdi. Nitekim öyle
oldu. Önce Kooperatifler ve özellikle Artel adlı tarımsal üretim koo-
peratifleri dağınık, küçük üretmenleri bir araya derledi. Onları yavaş
yavaş, yeni ve ileri üretim aletleri ve yöntemleriyle kuvvetlendirerek,
Kolhoz denilen ortak halk çiftlikleri halinde Sosyalist birliğe doğru ge-
liştirdi. Ve köyde Sosyalizm kuruldu.
Demek, vaktiyle Anarşistlerin elinde gericiliğe alet olan bir teklif,
toplumsal şartlar değişince, devrim unsuru olmuştur: Toplumun iktisa-
di bünyesinde tam Sosyalist Devrimini başarmıştır. Zamanla olumsuz
olumluya dönmüştür. Lâkin, somut şartların değiştiğini anlamayanlar,
hâlâ yapılan iş olumsuzdur, gericiliktir diye bağırmışlardır: Trotskizm
şarlatanları gibi... Çünkü, bu gibiler, ağızlarında dolaşan "Diyalektik"
sözünün gerçek anlamını hiçbir vakit hazmedememişlerdir.
Bir başka örnek: 19. Yüzyıl sonları Avrupa'sında, Sosyalist hare-
ketinin belli başlı mücadele parola ve şekilleri: İktisadi İşçi Dernekle-
ri, Yardım Sandıkları kurmak, siyasi hayatta Belediye ve İdare Meclisi
Üyelikleri kazanıp İşçi Meb'usu seçtirmekti. Bir çeşit siyasi birikme,
toplumsal evrim ve Reformlar devri olan 19. Yüzyılın son üçte biri için
bu işler başta geliyor ve yetiyordu. II. Enternasyonal adlı uluslararası
İşçi Sosyalist Partisi hep bu işlerle uğraşıyordu. Fakat 20. Yüzyılla bera-
ber genel Devrimler devri açıldı. O vakit eski reformcu yöntemler yet-
mez oldu. Yeni Devrimci faaliyet parola ve şekilleri gerekti. Lâkin, II.
Enternasyonal'in üst cihazları ve kalantor şefleri bu zorunlu değişikliği
kavramak için rahatlarını bozmadılar. Dünya dörtnala Devrim yolunda
koşarken, II. Enternasyonal kadrosu, Reform deyip ayak diriyordu. II.
Enternasyonal şeflerinden o zamana kadar ideolog tanınmış ünlü Mark-
sistlerden İngiliz Hyndeman, Alman Kautsky, Fransız Jül Ged (Guesde),
Rus Plekhanof, Martov vb. gibi kimseler, birdenbire yahut yavaş yavaş
Devrim düşmanı kesildiler ve iflas etiler. Niçin? Çünkü onlar, Diyalekti-
ği, sade kitap üzerinde ezberlenecek bir sûre-i şerîfe sandılar. Ne doğru
dürüst uyguladılar, ne zamanla yargıların değiştiğini kavradılar. Ve eski
ile uzlaşıcılığa, yani Oportünistliğe düştüler:
"Bunların iflaslarının asıl sebebi şundan ibaretti: Onlar işçi hare-
ketinin ve sosyalizmin belirli bir büyüme şekline dalarak, o şeklin tek
taraflı olduğunu unuttular. Objektif şartlar yüzünden önüne geçilmez
bir hale gelen sarp kargaşalığı görmemezlikten geldiler. Basit, aşı-
rısıyla bilinen ve ilk bakışta tartışmasız görülen gerçeği; üç ikiden
fazladır, gerçeğini ezberleyip durdular. Lâkin, siyaset hesaptan ziyade
cebire, hele aşağı matematikten ziyade yüksek matematiğe benzer.
Gerçekte, Sosyalist hareketin bütün eski şekilleri yeni içeriklerle do-
luverir. Bunun üzerine, rakamların önünde yeni 'Nâkıs: Eksi' işareti
belirir... Ama, bizim akıllılar kendi kendilerine yahut başkalarına hâlâ
'eksi üç'ün 'eksi iki'den fazla olduğunu inat ve ısrarla boyuna ispata
kalkıştılar ve kalkışıyorlar."[Lenin, Solcu Çocuk Hastalığı, C. XVIII,
s. 187-188, (Collected Works, C. 31, s. 102)]
Yani, olaylar bayağı hesap rakamları gibi, hep 1, 2, 3... diye mutlak
bir nicelik ifade etmez. Cebirde olduğu gibi, karşılıklı zıtların birlikte
buluştukları denklemler halindedir: 1+2 = 3 gibi... Bu denklemde (=)
işaretinin iki yanındaki eşitlik, iki zıt kutbun, iki çelişkinin beraberliği-
ne benzer. Denklemin sağ tarafında bulunan (+3) rakamı, bu müspet
(+ artı) şekliyle, elbet sol taraftaki (+2) rakamından büyüktür. Lâkin
(+3) denklemin sol tarafına geçti mi, birden bire (-3) oluverir. Ve bu
eksi (-3) şüphesiz (+2)'den defalarca küçüktür...
Bunun gibi, Reformcu iş de, 19. Yüzyılın son üçte birinde + (müs-
pet: artı) idi. Fakat aynı iş, 20. Yüzyılın Devrimler Çağında hare-
kete engel olunca - (menfi: eksi) hale geçti. Öyle ki, Birinci Cihan
Savaşı'ndan sonra, Almanya, Macaristan, İtalya, Bulgaristan vb. ül-
kelerde beliren Sosyalist Devrimlerini, kapitalistlerden ziyade, bizzat
işçileri aldatan Sosyalist II. Enternasyonal'e bağlı gene "Sosyalist"
adlı sarı sendikalar baltaladı. O zaman, Diyalektiğin somut şartıyla
olayları ölçenler, kendi amacını kendi inkâr eden bu Oportünist ve
Reformist II. Enternasyonal'e karşı, devrimci bir III. Enternasyonal
kurdular. Oportünistlikle, Reformistlikle öldüresiye dövüştüler. İt ürü-
dü, kervan yürüdü.
Gel zaman, git zaman, 1917 yılından beri başlayan keskin dev-
rimler dalgası, bir ara duraladı. Belli bir müddet için devrim parolaları
ve devrim örgütleriyle sokağa dökülme zamanı geçmişti. Bu görece
durağanlaşma devrinde, gene iğne ile kuyu kazmak, günlük Sendika
meselelerine önem vermek, kanunî geniş örgütler ve reformcu paro-
lalar içinde sabırla çalışmak, büyük kitleleri gelecek Devrime hazırla-
mak üzere, ufak meseleciklerin büyük bağlarını göstermek ve siyasi
eğitimi ilerletmek lâzımdı. Hem bu zorunluluk, yalnız devrimlerin bir
an için boğulduğu kapitalist ülkeler için geçerli değildi; bizzat Sosya-
list Devrimin muzaffer çıktığı devrim yurdunda, Sovyetler ülkesinde
dahi oturup, soğukkanlılıkla yıkık dökükleri onarmak ve yeniden ku-
ruluşu gerçekleştirmek, sosyalist yapıyı temellendirmek gerekiyordu.
Ne çare ki, bu sefer de, olayların ve şartların bu değişmesini somut
olarak anlamayan başka çeşit sapıklar, "Solcu" adını alan tersine
Oportünistler türedi. "Solcu Çocuk Hastalığı" denilen bu türedi akım,
gerek iç politikada, gerek dış politikada "Daimî [Sürekli] Devrim" adlı
bir "teori" tutturdu. Yeni bir niteliğe sıçramak için nicelikçe birikme-
yi emreden Diyalektiğin ana kuralı unutuldu. Yahut çiğnemeden yu-
Dostları ilə paylaş: |