7’de sulucakarahöyük/hacibektaþ Hasan kankal



Yüklə 2,27 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə1/6
tarix26.09.2018
ölçüsü2,27 Mb.
#70876
  1   2   3   4   5   6


7’DE

Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ

Hasan KANKAL

CHP’nin iktidarýn nüfusu azalan

Beldeleri Köy yapma kararýna karþý, ülke

genelinde yaptýðý referandumda AKP

iktidarýna oy veren belde seçmenleri de

hayýr dedi.

Nevþehir’in diðer ilçelerinde olduðu

gibi Hacýbektaþ’ýn nüfusu azalan

Karaburna ve Kýzýlaðýl Beldeleri’nde 21

Ekim 2012 Pazar günü CHP Ýlçe

örgütünün gerçekleþtirdiði referanduma

AKP örgütleri destek vermemelerine

raðmen MHP parti örgütlerinin destek

verdiði gözlemci görevlendirdiði bildirildi.

CHP Hacýbektaþ Ýlçe Baþkanlýðý’ndan

yapýlan basýn açýklamasýna göre 21

Ekim Pazar günü Karaburna ve

Kýzýlaðýl Beldelerinde yapýlan

referandum sonuçlarý:

KARABURNA BELDESÝ

Toplam Seçmen Sayýsý : 1105

Kullanýlan oy sayýsý : 872

Kullanýlmayan oy sayýsý : 233

(belde dýþýnda olduðu için referanduma

katýlamayan seçmen)

Belediyemiz Kapatýlmasýn diyen

seçmen sayýsý : 859

Belediyemiz Kapatýlsýn diyen seçmen

sayýsý : 13



KIZILAÐIL BELDESÝ

Toplam Seçmen Sayýsý : 533

Kullanýlan oy sayýsý : 486

Kullanýlmayan oy sayýsý : 47

Belediyemiz Kapatýlmasýn diyen

seçmen sayýsý : 481

Belediyemiz Kapatýlsýn diyen seçmen

sayýsý : 5

Bitlis´in Ahlat ilçesinin ekonomisine önemli

katký saðlayan patates üreticileri, yaþanan pazar

sorununun kendilerini olumsuz etkilediðini

belirtiyor.

Nevþehir’le birlikte 6 farklý ilden Bitlis’e

gelen iþçiler bu krizden olumsuz etkileniyor.

Patates üreticileri, yaþanan pazar sýkýntýsý

nedeniyle ürünlerinin ellerinde kaldýðýný,

patateslerini her gün kamyonlarla çöpe

döktüklerini ifade ederek, pazar sorununun

aþýlmasý için yetkililerden yardým beklediklerini

belirten bir basýn açýklamasý yaptý.



DÝSK, KESK, TTB ve TMMOB’un çaðrýsýyla AKP protesto

edildi

“Adaletsizliðe, haksýzlýða, iþsizliðe, pahalýlýk ve yoksulluða

karþý ezilenlerin, haksýzlýða uðrayanlarýn sesi artýk bir çýðlýða

dönüþmektedir” diyen KESK, DÝSK, TMMOB ve TTB aldýðý

ortak kararla,  AKP hükümetinin izlediði emek karþýtý politikalarý

ve dayatýlan savaþ politikalarýna karþý 20 Ekim 2012 tarihinde,

“Savaþ Ölüm, Açlýk, Yoksulluk, Ýþsizlik ve Zam Demektir!”

temasýyla ülke düzeyinde eylemler gerçekleþtirdi.



Ankara’da ki eylemde, savaþýn ölüm, açlýk, yoksulluk,

iþsizlik ve zam olduðu vurgulandý

Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eyleme katýlým çaðrýsý

talebi içinde belirlenen çerçeveye uygun bir þekilde, sadece

bayrak ve flamalarýyla eyleme katýldý.

Bugün, 644 kiþinin hayatýný kaybettiði Van depreminin 1.yýl

dönümü. 1 yýlda kent depremden çok olumsuz etkilenirken yýkýmýn

yol açtýðý yaralar da halen sarýlamadý.

EÐÝTÝMDE DEPREM DEVAM EDÝYOR

Depremin üzerinden geçen bir yýla raðmen sorunlarýn çözülmediði

alanlardan biri eðitim. Van Eðitim-Sen Þube Yöneticisi Þahin Berki’ye

“1 yýlýn ardýndan öðretmenlerin durumu nedir” diye sorduk.

Depremde yaþadýklarý travmayý üzerlerinden atamayan eðitim

emekçilerinin depremden hemen sonra eðitim öðretime baþlamasýyla

sýkýntýlarýn daha da arttýðýný belirten Berki “Depremden dolayý

psikolojik sýkýntý yaþayanlarýn il dýþý tayin hakkýna sahip olmasý

gerektiðini, deprem tazminatýnýn diðer afet bölgelerinde olduðu gibi

ilimizde de en az 2 yýl süreyle ödenmesi gerektiðini belirttik. yetkili

kurumlardan olumlu yanýt alamadýk” dedi.

Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR

Nevþehir Üniversitesi Rektörü Prof.

Dr. Filiz Kýlýç, bayramlarýn yardýmlaþmanýn

ve dayanýþmanýn sembolü olduðunu

söyledi.

NEÜ Rektörü Prof. Dr. Filiz Kýlýç

yaklaþan Kurban Bayramý dolayýsýyla bir

mesaj yayýnladý.

Mesajýnda bayramlarýn,

yardýmlaþmanýn ve dayanýþmanýn en

yüksek seviyeye ulaþtýðý önemli zaman

dilimleri olduðunu belirten Prof. Dr. Kýlýç,

milli, manevi ve kültürel deðerlerimizin

geçmiþten bu güne taþýnmasýnda köprü

görevi üstlenen bayramlarýn toplumumuzun

kaynaþmasý ve unutulan deðerlerin yeniden

hatýrlanmasý noktasýnda önemli bir rol

üstlendiðini vurguladý. Prof. Dr. Kýlýç

sözlerini daha sonra þöyle sürdürdü:

"Milletimizin yüzyýllardýr sahip olduðu ve

özenle koruduðu hoþgörü ve dayanýþma

gibi deðerler, bayramlarýmýz sayesinde

sürekli canlýlýðýný korumaktadýr. Manasý

"yaklaþmak" olan Kurban Bayramý da birlik

ve beraberliðin, sevgi ve saygýnýn,

yardýmlaþma ve kardeþliðin adeta sembolü

olmuþtur. Dargýnlarýn barýþtýðý,

paylaþýmlarýn arttýðý ve hoþgörü kapýlarýnýn

ardýna kadar açýldýðý bu zamanlarý, en güzel

biçimde deðerlendirmek adýna Milletimizin

ve Ýslâm âleminin Kurban Bayramýný kutlar;

saðlýklý ve mutlu bir bayram geçirmemizi

temenni ederim."



Bugün, 644 kiþinin hayatýný kaybettiði

Van depreminin 1.yýl dönümü. 1 yýlda kent

depremden çok olumsuz etkilenirken yýkýmýn

yol açtýðý yaralar da halen sarýlamadý.



EÐÝTÝMDE DEPREM DEVAM

EDÝYOR

Depremin üzerinden geçen bir yýla

raðmen sorunlarýn çözülmediði alanlardan

biri eðitim. Van Eðitim-Sen Þube Yöneticisi

Þahin Berki’ye “1 yýlýn ardýndan

öðretmenlerin durumu nedir” diye sorduk.

Depremde yaþadýklarý travmayý

üzerlerinden atamayan eðitim emekçilerinin

depremden hemen sonra eðitim öðretime

baþlamasýyla sýkýntýlarýn daha da arttýðýný

belirten Berki “Depremden dolayý psikolojik

sýkýntý yaþayanlarýn il dýþý tayin hakkýna

sahip olmasý gerektiðini, deprem

tazminatýnýn diðer afet bölgelerinde olduðu

gibi ilimizde de en az 2 yýl süreyle ödenmesi

gerektiðini belirttik. yetkili kurumlardan

olumlu yanýt alamadýk” dedi.

GÜÇLENDÝRME ÇALIÞMASI

BÝTMEDÝ

Depremin ardýndan, geçtiðimiz dönem

gruplar halinde yirmi günlük eðitime tabi

tutulan Van Yüzüncü Yýl Üniversitesi’nde

güçlendirme çalýþmalarý Eylül ayýnda baþladý.

Akademik takvimde 26 Eylül olarak

açýlacaðý duyurulan üniversite, güçlendirme

çalýþmalarý gerekçe gösterilerek 30 Ekim

tarihine ertelenmiþti. Güçlendirme

çalýþmalarý devam ediyor. Geçtiðimiz

günlerde Twitter hesabýndan açýklama yapan

Rektör Prof. Dr. Peyami Battal, üniversitenin

açýlýþ tarihinde erteleme yapýlmayacaðýný

30 Ekimde yeni eðitim öðretim yýlýna

baþlanacaðýný söyledi.

SAÐLIKTA DURUM VAHÝM

Saðlýk alanýnda da vaziyet içler acýsý.

Gazetemize konuþan SES Van Þube Baþkaný

Yýlmaz Berki durumu þöyle özetledi:

"Depremde birkaç hastane yýkýldý. Tüm

hastaneler boþaltýlarak, tek bir hastanede

birleþtirildi. Bu da büyük sýkýntý yaratýyordu.

Bir plan ve program çerçevesinde yürüyen

saðlýk hizmeti yok. Edremit’te bulunan ve

bölge geneline hizmet veren, Yüksek Ýhtisas

Hastanesi saðlam olduðu halde deprem

bahane edilerek kapatýldý. Saðlýk alanýnda

hiçbir sorun çözülmedi. Büyük sýkýntýlar

yaþayan personel tayin isteyip gidiyor.

Bakanlar ve hükümet Van’a gelip açýlýþ yapýp

gidiyorlar ama bunlar hep göstermelik.

Depremin üzerinden bir yýl geçmesine

raðmen gözle görülür bir iyileþme, düzelme

yok."

ESNAFIN ZARARI KARÞILANMADI

Depremden en fazla zarar gören

kesimlerden biri de küçük esnaf. Esnafýn

çoðu depremden sonra aylarca iþyerlerini

kapatmak zorunda kaldý. Büyük çoðunluðu

kredi yardýmýndan yararlanamadý. Van Esnaf

ve Sanatkar Odalar Birliði Baþkaný Faruk

Alpaslan “40 bin esnafýmýz var ama sadece

4 bin tanesi kredi alabilmiþ. Bankalar kredi

konusunda o kadar seçici davrandý ki kredi

ödeyebilecek esnaflara krediler verildi.

Ancak bilançosu iyi olmayan esnaflara kredi

verilmedi ve onlar da maðdur edildi. Kelime

oyunlarýna geldik. Kredi Garanti Fonu

kredilerin yüzde 80’ine kefil olduðunu

açýkladý ama hiçbirine kefil olmadý. Ey devlet

hani sen maðdur olana da verecektin”

demiþti.


KONUT KÝRALARI TAVAN YAPTI

Van'da kiralar son 1 yýlda tavana vurdu.

Emlakçýlar Derneði Baþkan Yardýmcýsý Yusuf

Zorba, “Az hasarlý evler ilgi gördü. Ev

sahipleri bunu fýrsata dönüþtürüp, kiralarý

iki hatta üç katýna çýkardý. Artýþlar

denetlenmediði için halk maðdur oldu” diyor.

TOKÝ konutlarýnýn çok düþük maliyetle

yapýldýðýný söyleyen Zorba, “Devlet doðal

afeti bile ekonomik ranta dönüþtürdü.

Konutlarý 32 bin liraya mal ettiler, ‘110 bin

liraya mal ettik. Bir de indirim yapýp size

75 bin liraya veriyoruz’ diyerek halký

kandýrýyorlar” þeklinde konuþtu. Kiracý

Fettah Sar “Ev sahipleri de fýrsatçý oldu.

Depremden önce 400 liraya oturuyordum

þimdi 550 liraya” diyor.

AFET RANTA DÖNÜÞTÜ

“Devletin birçok vaadi vardý. Ama hiç

bir þey zamanýnda yapýlmadý” diyen

TMMOB Van Ýl Koordinasyon Kurulu

Sekreteri Þemsettin Bakýr, “TOKÝ’lerin

içinde çok eksik var. Çevre düzenlemesinden,

altyapý sorunlarýna kadar tam bir felaket.

Konutlarýn büyük bir bölümünde su sorunu

yaþanacak. TOKÝ’lerin yapýldýðý yerde su

yok. Gürpýnar’dan gelecek su verilecek, ama

onun ne zaman yapýlacaðý meçhul. Okullarýn

çoðunda yeni yeni güçlendirme çalýþmalarý

yapýlýyor. Beþ okul bir olmuþ iç içe ders

görüyor. Böyle bir rezalet görülmemiþtir.

Büyük bir sýkýntý var, ama hayat güllük

gülistanlýkmýþ gibi gösteriliyor. TOKÝ’

burada vatandaþýn sýrtýndan para kazanýyor.

Afeti ranta dönüþtürdüler” dedi.



TOPLANAN 200 MÝLYON TL NE

OLDU?

Depremzedelere TOKÝ evlerinin parayla

satýlýyor olmasý þu soruyu gündeme getirdi:

Van depremi sonrasýnda baþlatýlan yardým

kampanyalarýnda toplanan 200 milyon lira

ne oldu?


Baþbakanlýk Afet ve Acil Durum

Yönetimi Baþkanlýðý sitesinde yer alan

bilgiye göre Van depremi yardým

kampanyalarýnda toplanan tutarlar þöyle:

“Baþbakanlýk AFAD 132 milyon TL, Diyanet

Ýþleri Baþkanlýðý (Türk Diyanet Vakfý’nýn

Topladýðý 1 Milyon TL Dahil) 27 milyon

TL, Kýzýlay 41 Milyon TL”



DEPREMZEDEYE GAZ VE COP

Çetin kýþ þartlarýna raðmen Van halký

günlerce park ve yol kenarlarýnda sarýldýklarý

battaniyelerle yaþam mücadelesi verdi.

AFAD önünde toplanan ve çadýr isteyenlere

polisler defalarca gaz bombasý ve tazyikli

suyla müdahale etti. Maddi durumu kenti

terketmeye elverenler gitti, bu imkaný

olmayanlar ise barakalarda yaþam

mücadelesi verdi. Kýþ ortasýnda hükümet

sadece yazlýk çadýrlardan oluþan çadýr kentler

kurdu.


BAKAN ‘EN GÜVENLÝ YER VAN’

DEMÝÞTÝ

Erciþ depreminden sonra Çevre ve

Þehircilik Bakaný Erdoðan Bayraktar’ýn

“Bugün itibariyle diyebilirim ki; deprem

açýsýndan en güvenilir yer Van ve Erciþ’tir”

sözleri ve bazý yetkililerin, ‘Artýk deprem

olmaz, Van güvenli’ açýklamalarýnýn ardýndan

birçok kiþi evlerine dönmüþtü. Ancak kýsa

bir süre sonra, 9 Kasýmda merkezi Edremit

olan 5.6 þiddetindeki deprem Van’ý yine

sallamýþtý. Bu deprem de büyük yýkýmlara

neden oldu. Yýkýlan Bayram Otel’de

gazeteciler Cem Emir, Sabahattin Yýlmaz

ve yardým için ülkesinden Van’a gelen Dr.

Miyazaki Atsuþi’nin de aralarýnda olduðu

20 kiþi can verdi.



YAZLIK ÇADIRLARDA YANARAK

ÖLDÜLER

Uzun süre bir çadýra bile ulaþýlamamasýna

tepkiler artýnca, Van’a çok sayýda çadýr

gönderilmiþ, fakat Kýzýlay üzerinden

daðýtýlan yazlýk çadýrlarda kýþýn yaþamak

büyük bir çileye dönüþmüþtü. Bu nedenle

birçok kiþi çadýrlara soba kurdu. Kurulan

sobalar ise ölüm getirdi. Kýþ boyunca hem

çadýr kentlerde hem de mahalle aralarýnda

200’e yakýn çadýrda yangýn çýktý. Yangýnlarda

çoðunluðu 3 ila 7 yaþ arasýndaki çocuklar

olan 11 kiþi yaþamýný yitirdi. (Evrensel)

Aleviler zincirler halinde çeþitli

eylemlilikler yürütüyorlar. Türkiye’de

yaptýklarýnýn benzerini þimdi de AB

kapýsýnda, Strasburg’ta tekrarlýyorlar. Bu

gittikçe geniþleyecek bir eylemlilik sürecidir.

Alevilerin yürüttüðü eylemlilik birçok

beklentiyi taþýyan bir “manifesto” içermesi

yanýnda, gayet açýk bir gerekçe de dile

getiriliyor: “Ayrýmcýlýða son”.

AB raporlarýna da girdiði gibi,

Türkiye’nin “ayrýmcýlýk” içerikli dosyasý

hayli kabarýk. Ayrýmcýlýk, AKP

Hükümeti’nin önünde önemli bir yara olarak

duruyor, epey de duracaða benziyor. Ýþler

böyle giderse, belki de nice hükümetler gelip

geçecek. Ayrýmcýlýkla ilgili sorunlarý sadece

Aleviler yaþamýyor. Ayrýmcýlýða uðrayan

kesimler “Ayrýmcýlýkla Mücadele ve Eþitlik



Kanunu” taslaðýnýn 2. maddesinde geniþçe

yer almaktadýr. Buna göre bu yasa “cinsiyet,



ýrk, renk, dil, din, inanç, etnik köken,

felsefi ve siyasi görüþ, sosyal statü, medeni

hal, saðlýk durumu, özürlülük, yaþ ve

benzeri temellere dayanan” birçok kesimi

ilgilendiriyor.

Alevilerin karþýlaþtýðý ayrýmcýlýklar diðer

kesimlerde olduðu gibi toplumsal

eþitsizlikler, bilinç ve önyargý ile ilgili olduðu

kadar, Anayasal gerekçelere de dayanýyor.

Bu amaçla son zamanlarda “Ayrýmcýlýkla

Mücadele ve Eþitlik Kanunu Tasarý

Taslaðý” epey önem taþýyor ve çeþitli

çözümler içeriyor. Lakin bu yasa taslaðý ne

çýkýyor, ne de açýktan tartýþýlýyor. Bu yasa

çýkmadan da Türkiye’de bir bilinç

oluþturmak, önyargýlarý kýrmak ne yazýk ki

pek olasý deðil.

Alevilerin yer aldýðý bu tartýþmada, ek

önemli bir sorun ise Diyanet Ýþleri

Baþkanlýðý’nýn çalýþmalarý ve tutumlarý ile

bu yasanýn kapsamýný týkamasýdýr. Diyanet’in

tavrý ve belirleyiciliði, taslaðýn 7. maddesinin

(e) bendinde gizlidir. Bu Kanun kapsamýnda

ayrýmcýlýk sayýlmayan haller ve istisnalar

sýralanýrken, “Bir dine ait kurumda, din



hizmeti veya o dine iliþkin eðitim ve

öðretim vermek üzere sadece o dine

mensup kiþilerin istihdamý” bendi

oluþturularak yeni bir tartýþmaya yol

açýlmaktadýr.

Bu madde dini inançlarýn ayrýmcýlýk

üretmesinin önüne geçmeye ve her inancýn

kendi inancýndan olanla bazý hizmetleri

yürütmesini kapsamaktadýr. Ancak,

Alevilerin durumun bu madde ile epey

karýþmakta ve külliyen bir savsaklamaya

taþýnmaktadýr. Bunun gerekçesi ilgili yasa

taslaðýnda yer alan: “Ancak, eþitsizlikleri

ortadan kaldýrmak, meslekte aranan

zorunlu nitelikleri saðlamak ve belli bir

dine iliþkin din hizmeti veren eðitim-

öðretim kurumlarýna sadece o dine

mensup kiþilerin kabul etmek için

yapýlacak farklý muamele, ayrýmcýlýk

sayýlamayacak.” Ýbaresi, Alevilerin -iþte

tam da þu dönemde- “Ayrýmcýlýk



yasaklansýn” yönlü mücadelesinin önüne

set çeken yeni bir kuþatmayý içermektedir.

Diyanet Ýþleri Baþkaný bu nedenle her

vesileyle nabýz yoklamakta; Alevilere çeþitli

tavsiye ve açýklamalarda bulunmaktadýr.

“Ayrýmcýlýkla Mücadele ve Eþitlik

Kanunu” bu kadar tartýþýlýrken, Diyanet

Ýþleri Baþkaný Mehmet Görmez neyin

mücadelesini veriyor ola ki. Anlaþýlan bazý

sorunlar çözülmeden veya kabulü

netleþmeden bu yasa çýk(a)mayacak. Bu da

tartýþmanýn nerede týkandýðýný gösteriyor.

Öncelikle Baþkan’ýn da ifade ettiði gibi,

“Alevilik meselesini sürekli Diyanet

üzerinden tartýþmanýn, sorunu çözmekten

ziyade, sorunun derinleþmesine psikolojik

katký yaptýðý” ortadadýr. Görmez diyor ki,

''Bu baðlamda yapýlan tartýþmanýn içinde biz

Diyanet'i bundan böyle görmek mümkün

olmayacaktýr. Bu yapýcý bir tartýþma deðildir.

Aksine Alevilik üzerinde konuþarak farklý

siyasi mühendislik hesaplarýna katký yapýldýðý

izlenimi doðurmaktadýr. Sorunlar çözüme

kavuþturulmak için konuþulur. Yoksa

sorunlarý konuþarak toplumsal bir yara

oluþturularak derinleþtirilmez.” Bu afilli

sözleri söyleyen Görmez, sözlerinin

devamýný ise “dam üstünde saksaðan vur



beline kazmayý” biçiminde tamamlýyor. Ne

demek istediði karýþýyor. Ancak biz anlýyoruz

onu. Bu ülkenin insaný olup da, bu

konuþmanýn ne demek olduðunu anlamamak

mümkün mü? Örneðin, “Kendisini Ýslam'ýn

içinde görerek inancýný yaþamak isteyen

herkes muhteremdir…” diyor. Muhterem

Görmez, aslýnda þunu demek istiyor ve diyor

da; “Alevilik Ýslam'ýn yoludur. Herhalde hiç

bir can buna 'hayýr' diyemez. Biz diyoruz ki

herhangi birisi, 'Alevilik Ýslam'ýn dýþýnda'

derse karþýsýnda bizi bulur. Saðolsun Görmez

Alevileri bu Kanunun 2. maddenin (i) bendi

olan “nefret söylemi”nden kurtarýyor, ancak

onlarý yeni bir bataða çekiyor. Bu da:

“Ayrýmcýlýk sayýlmayan haller ve

istisnalar”da yer alan ve ifade ettiðimiz gibi

(e) bendidir.

Bu durum bir yanýyla Alevileri

uluslararasý insan haklarý hukukuna yakýna

çekerken, bir yanýyla da onlarýn aleyhine bir

noktaya götürüyor. Halbuki Alevilerin

yaþadýðý sorunlar ve eþitsizlik, Avrupa

Komisyonu’nun 2012 Türkiye Ýlerleme

Raporu’nda “Düþünce, Din ve Vicdan

Özgürlüðü” baþlýðý altýnda satýr satýr yer

aldý. Raporda, 2009’da baþlatýlan açýlým

sürecinin sürdürülemediði vurgulandý ve

“cemevlerinin hâlâ tanýnmadýðý”na dikkat

çekti. Görmez ne diyor, “cemevi ile camiyi



karýþtýrmayalým. Aleviler camiye de

giderler”.

Diyanet Ýþleri Baþkaný Alevilere sözde



“havuç” gösterirken, onlarý Ýslam dairesinde

ele alýrken, onlarýn bu “Ayrýmcýlýk yasasý”

çerçevesinde nasýl koþulla karþý karþýya

gelecekleri konusunda kimse uyarmýyor.

Halbuki herþey ortada, bu ayrýmcýlýk

düzenlemesi bu haliyle Diyanet Ýþleri

Baþkanlýðý’nýn doðrudan Alevilere müdahale

etmesini getirecek: Eðer ki Aleviler

kendilerini “Ýslam dairesi” içinde sayarlarsa.

Eðer ki böyle yapýlmaya kalkýlýrsa, bu

yapýlanlar, “havuç” ile “sopa” hikayesi

deðil midir?

Bu nedenle Aleviler 8 Kasým 2009’dan

baþlayarak "Ayrýmcýlýða karþý eþit yurttaþlýk

hakký" istiyorlar. Ancak talepleri arasýnda

“Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’nýn

kaldýrýlmasý” da talep ediliyor. Bu

"Ayrýmcýlýða karþý eþit yurttaþlýk hakký"

talebi en son 7 Ekim 2012’de Ankara’da,

20 Ekim 2012’de ise Strasbourg Avrupa

Parlementosu“ önünde devam edecek:

“Ayrýmcýlýða, Asimilasyona ve Savaþa

Hayýr”.

Güney Afrika'daki ýrkçý apartheid

rejiminde ömrünü geçiren ve ayrýmcýlýk

konusunda tecrübeli olan Navi Pillay bakýn

ne diyor; “Ayrýmcýlýðýn hiçbir sosyal manasý

yoktur, hiçbir ahlaki manasý yoktur ve hiçbir

ekonomik manasý yoktur. Aslýna bakacak

olursak ayrýmcýlýðýn hiçbir manasý yoktur."

Dünya’daki ve Türkiye'deki ayrýmcýlýk

sorunu ciddi boyutlara yükselmesi nedeniyle

BM Ýnsan Haklarý Yüksek Komiserliði

"ayrýmcýlýðý sona erdir, çeþitliliði kucakla"

sloganýyla, 10 Aralýk 2009 Ýnsan Haklarý

Günü’nde ayrýmcýlýðýn önlenmesine

odaklanmasýna yönelen bir çalýþma baþlattý.

Aleviler ayný dönemlerden baþlayarak 8

Kasým 2009’da "ayrýmcýlýða karþý eþit

yurttaþlýk" talep etmeye baþladýlar. Aleviler

iþte bu noktadan baþlayarak AKP

Hükümeti’nin bu uluslararasý demokratik

talebe uymasýný, Diyanet’in ise Alevilerin

peþini býrakmasýný istiyor. Ýþin aslý bu kadar

açýk.



Yüklə 2,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə