95
Sevinç, Mehmedoğlu / İnançsızlığa Yönelmede Çevresel ve Entelektüel Faktörlerin Etkisi
Grafik 2: DİSOL Puanlarına Göre İnançsızlık Nedenleri
Düşük DİSOL puanı alanlar çevresel sebepleri, yüksek DİSOL puanı alanlar ise entelektüel
sebepleri ön plana çıkarmıştır. Entelektüellik alt ölçeği puanı, DİSOL puanıyla birlikte azalmak-
tadır (Grafik 2). İki değişken arasında pozitif anlamlı bir ilişki vardır (r=,557; p<,01). İnançlılar
çoğunlukla, dindarların veya din adamlarının katı tutumları, dindarların ikiyüzlü davranışları,
dini yasakları delme isteği ve bedensel hazları sınırsızca yaşama isteği gibi nedenlerle inançsız-
lığın tercih edildiğini düşünmektedir. İnançsızlar ise Tanrı’nın varoluşunu mantıklı bulmama,
eğitim görme, entelektüel gelişim, dini öğretilerin çelişik olması ve dinin anlamsızlığı gibi
nedenlerle inançsızlığı tercih ettiklerini iddia etmektedir. Her iki grup, en az oranda çevresel
sebeplere vurgu yapmaktadır. İnançsızların ve inançlıların birbirinden farklı sebepleri öne
sürmesi, inançsızlığa neyin yol açtığı konusunda her iki grupta da bir farkındalığın ve algının
olduğunu düşündürmektedir. Yani inançlılar ve inançsızlar, inançsızlığın nedeni olarak işaret
edilen şeyin, kendi tercihlerini haklı çıkarma konusunda önem arz ettiğinin farkındadır.
Entelektüel gelişimin en önemli bileşeni eğitim düzeyidir. Bu nedenle entelektüel sebeplere
vurgu yapanların daha yüksek eğitim düzeyine sahip olmaları beklenmelidir. Eğitim düzeyi
ile inanç/inançsızlık arasındaki ilişki incelendiğinde (Tablo 1), inançlıların inançsızlardan daha
yüksek eğitim düzeyine sahip oldukları görülmektedir (χ
2
=12,271; p<,05). Lisanstan aşağı
eğitim düzeyine sahip olanların DİSOL puan ortalaması (=4,08 SD=1,07),
lisans veya üstü eği-
tim düzeyine sahip olanların DİSOL puan ortalamasından (=3,78 SD=1,29) yüksektir (p<,05).
Tablo 1.
Eğitim Düzeyine Göre DİSOL Puanlarının Karşılaştırılması
N
Ort
SD
t
p
Lisanstan az
236
4,0890
1,07413
2,872
,004
Lisans veya üstü
266
3,7820
1,29346
H
1
hipotezine göre “İnançlılar ve inançsızlar arasında eğitim düzeyi açısından anlamlı bir fark
yoktur.” Bulgular incelendiğinde bu hipotezin yanlışlandığı görülmektedir. Daha önce yapı-
lan ve inançsızların daha eğitimli olduklarını gösteren araştırma bulgularından hareketle
geliştirilen H
1
hipotezinin yanlışlanması, araştırmanın temel hipotezini destekleyici bir sonuç
ortaya koymaktadır. İnançsızların eğitim düzeyinin inançlılara göre daha düşük çıkması,
inançsızlığa geçişte entelektüel faktörlerin daha etkin olduğu iddiasını zayıflatmaktadır.
96
İnsan & Toplum
Türk örneklemde eğitim düzeyi ile Tanrı’ya inanç arasında pozitif anlamlı (r=,129, p<,05) ve
dindar/spiritüel olmama arasında negatif anlamlı (r=-,125 p<,05) korelasyon olduğu tespit
edilmiştir. Eğitim düzeyi ile Tanrı’ya inanç ve DİSOL puanı arasındaki ilişki neden-sonuç bağ-
lamında incelendiğinde, basit doğrusal regresyon analizi sonucuna göre, eğitim düzeyi ile
DİSOL puanı arasında anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir (R
2
=,016; p<,001). Fakat eği-
tim düzeyinin dindar/spiritüel olmamayı açıklama düzeyi yalnızca %1’dir (Tablo 2). Eğitim
düzeyi ile Tanrı’ya inanç arasındaki ilişkiye bakıldığında da aynı sonuçlar elde edilmiştir.
Tablo 2.
Eğitim Düzeyinin İnançsız Olma Üzerindeki Etkisi
ANOVA
b
Model
Kareler Toplamı
df
Ort Karesi
F
p
1
Regresyon 11,310
1
11,310
7,909
,005
a
Kalan
714,963
500
1,430
Toplam
726,273
501
Katsayılar
Model
Standardize Edilmemiş Katsayılar
Standardize
Katsayılar
t
Sig.
B
Std. Hata
Beta
1
(Sabite)
4,357
,162
26,889
,000
Eğitim
düzeyi
-,132
,047
-,125
2,812-
,005
a. Prediktörler: Eğitim düzeyi
b. Bağımlı değişken: DİSOL Puanı
Olgunun daha iyi ortaya konulabilmesi için mülakatta inançsızlık nedenleri ele alınmıştır.
Katılımcılara, dünya görüşlerini etkileyen faktörler, önemli dönüm noktaları, zaman içindeki
değişim ve bu değişimde etkili olan önemli bir an veya olay olup olmadığı sorulmuştur.
Katılımcılar genellikle birden fazla sebebe vurgu yapmışlardır (ortalama sebep sayısı
2,3). Cevaplar kategorize edilmiş ve sonra bunlar kodlanmıştır. Kodlamalardan hareketle
hangi faktöre ne oranda vurgu yapıldığı tespit edilmiştir. Tablo 3’te görüldüğü gibi, dinin
anlamsızlığı ve rasyonel düşünme, inançsızlığa geçişte en yüksek oranda gerekçe olarak
gösterilmektedir (%23,68). Hemen akabinde ilginç bir sonuç yer almaktadır. Katılımcılar
%21 oranında din-dindar karşıtlığı sergilemektedir. Bu kategoriler, kendi aralarında üst
kategoriler oluşturacak şekilde gruplandırıldığında, sebepler, temelde entelektüel, çevresel
ve duygusal diye sınıflandırılmıştır. Çevresel sebepler %40,8 ve entelektüel sebepler %52,6
orana sahiptir. En düşük oran %6,5 ile duygusal sebeplere aittir. Duygusal sebepler, herhan-
gi bir travmatik olaydan sonra duaların cevapsız kalması veya sevilen bir yakının kaybından
ötürü Tanrı’yı sorumlu görme şeklindedir.