A ğ u s t o s y › L : s a y › : 7 ( k d V d a h I l ) 5 t L



Yüklə 4,42 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/19
tarix17.11.2018
ölçüsü4,42 Mb.
#80326
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

5 4   •   R U H   v e   M A D D E

A Ğ U S T O S   2 0 1 5   •   5 5

şekillenmesinde ancak sınırlı bir 

şekilde özgür olur ve kendisini 

ebeveyni ve olası bir eş arasında bir 

sadakat çatışması içinde görür.

Benzer şekilde nişanlanma, 

evlenme ya da bir çocuğun doğumu, 

hayatın aşamalarında hastalıkların ve 

semptomların gelişmesinde önemli 

geçişleri teşkil eder. Bir semptomatiğin 

güçlendiği bu tür bir geçiş, genellikle 

hastalık ve köken aileye olan 

çözülmemiş bir bağ arasındaki ilişkinin 

işaretidir.

Kaderde dengeleme ihtiyacı ile, 

savaşta olsun, tabi afetlerde ya da 

kazalarda olsun, kendileri yaşamda 

kaldıkları ve diğer birçok kişi öldüğü 

için ya da başkalarını kurtarmak için 

yeterli eylemde bulunmadıklarını 

düşündükleri için yaşamda sağ 

kalanlarda suçluluk duygusu meydana 

gelir. Depresyonlar, korku durumları, 

konsantrasyon ve hafıza bozuklukları, 

kronik baş ağrıları, uykusuzluk vs. 

sağ kalma sendromunun ruhsal ve 

psikosomatik sonuçları psikosomatik 

tıpta yeterince bilinmektedir. Daha 

az bilinen ise travmatik olayların ve 

dolayısıyla ölmüş ya da zarar görmüş 

kişilerin dışlanması sonucu, çocukların 

ve torunların neslinde meydana gelen 

kronik hastalık ve şikayet tabloları ile 

ilişkili nesilden nesile hareket eden 

kader bağlarıdır.

Dizim çalışmasında asıl önemli 

olan dizim değildir. Bazı hastalar, 

sıkıntılarını geride bırakmak için dizim 

çalışmasına katılmak isterler. Ancak 

gerçekte sıkıntıları önlerindedir. 

Çünkü birçok psikoterapi yaklaşımı 

ile karşılaştırılabilir şekilde, 

sistem dizimleri ile çalışma ruhun 

dışlanmış ve bölünmüş boyutlarının 

incelenmesini ve entegrasyonunu 

sağlar. Birçok hasta, dizimde 

hastalıklarının ve semptomlarının 

sık sık nesilden nesile geçen arka 

plandaki sebeplerine dair kazandıkları 

kavrayışları, derine dokunan ve aynı 

zamanda çözüm getiren bir süreç 

olarak görür.

Sistem dizimleri, özellikle sağlık 

anlamında da birçok problemin 

ailenin geçmişindeki bir ya da daha 

fazla şahsın ya da sistemle ilgili 

olayların dışlanması ile bağlantısının 

olabileceğini açıkça göstermektedir. 

Bilinçli ya da bilinçsiz dışlanmanın 

arka planında, genelde travmatik 

bir deneyimde ya da acı veren düş 

kırıklığında ortaya çıkan aşırı duygu 

yüklenmesi vardır.

Dışlanma, aşırı yüklenmede her 

şeyden önce hayati önem taşıyan ilk 

adımdır. Ardından bu mekanizma, 

genellikle bir model olarak koşullanır 

ve diğer insanlara yapılan bilinçsiz 

yansımalarda devam eder. Bu primer 

acı veren deneyimlerin çoğu, ileride 

aşağılayıcı yargı, serzeniş ve iddialara 

yol açar. Tüm bunlar, ilişkilerde aynı 

anda hem ayırıcı hem de birleştirici 

olarak hareket ederler. Ve ardından 

genelde ilgili şahsı duraklamaya 

ve değişime zorlayan bir hastalığa 

dönüşür.


Hastalarla yapılan sistem dizimleri, 

kendi hayatına bakışın sıkıntının 

hafiflemesi ya da iyileşme için yeterli 

olmadığını ortaya koymaktadır. 

Hastalığın, ailenin nesiller arası bağlam 

ile bir bütün olarak incelenmesi 

gerekmektedir ve hastanın yaşadığı 

özel olaylara indirgenmemelidir.

Modern tıbbi ve psikosomatik 

araştırmalar, hastalık vakasının 

oluşumu ve seyri ile ilgili olarak, 

biyolojik, psikolojik ve sosyal 

faktörlerin birbirlerini etkilemesinden 

ve birbirini tamamlamasından 

bahseder. Bunun yanında, ağırlıklı 

olarak belirli aile dinamikleri ve 

spesifik hastalık tabloları arasındaki 

ilişkiyi reddeder. 

Dizimlerden sonra hastaların 

deneyim ve geri bildirimlerinin 

gösterdiği gibi, hastalarla sistem dizimi 

çerçevesinde nesilden nesile geçen aile 

dinamikleriyle ilgili yapılan analizler, 

hastanın daha iyi baş edebilmesi, 

hastalıkların azalması ya da tamamen 

iyileşmesinde katkıda bulunmaktadır.

Ayrıca her dizim şahsi ve eşsiz 

bir süreç olarak şekillenir 

ve ancak bu şekilde faydalı 

etkilerini sergileyebilir.

Hücrelerimiz yapmış 

olduğumuz her şeyin 

belleğidir ve hiçbir şeyi unutup 

atlamazlar. 

Yeni nörobiyoloji kaynaklı 

buluşlar genlerimizin interaktif 

ve empatik olduğunu, yaşanan 

olayların ve yaşam stillerinin genlerin 

aktivasyonunu yönetip yapılarını 

değiştirdiğini, nesiller üstü etkilerin 

duygusal bağlanma yolu ile bizleri de 

etkileyeceği yönündedir.

Bu araştırmalara göre, yaşanan 

olaylar, duygular ve yaşam şekilleri, 

genlerimizin aktivasyonunu yöneterek 

beyindeki yapılarını değiştirebilmekte 

ve insanlar arasındaki ilişkiler 

sonucu oluşan duygular, öğrenilen 

tecrübelerle beynin sinir hücreleri 

iletişim merkezinde kaydedilmektedir.

Sistem ve aile dizimleri, 

yeniden bilinçlenme demektir. Bu 

yöntem sayesinde semptomların 

ve hastalıkların adeta görevlerini 

yerine getirmenin huzuruyla kişinin 

yaşamından geri çekildikleri, 

dizim çalışmaları sonrasında sıkça 

gözlemlenmektedir.                      r

Kaynaklar

1. Lipton, Dr. B. H., İnancın Biyolojisi, 

Kuraldışı Yayıncılık.

2. Schützenberger, A. A., Soy Sendromu, 

Duvar Yayınları.

3. Hausner, S., Hayatım Pahasına, Sistem 

Yayıncılık.

4. İrkeç, C., Türkiye Klinikleri nöroloji özel 

dergisi, 2009; 2 (4): 25-9

5. Bozo, Ö., Kriz Dergisi, 2007;15 (3): 21-3.




Yüklə 4,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə