A Ğ U S T O S 2 0 1 5 • 1 3
1 2 • R U H v e M A D D E
kalbindedir. Kalpdeki Osiris, semadaki
Osirisi tanırsa o zaman insan tanrısal
bir ermiş olur ve parçalanan Osiris
tekrar toplanır. Osiris’in müritlerinden
olan ve ondan 6 bin yıl sonra yaşayan
Hermes, ya da diğer bir adıyla İdris
(İslam dünyasındaki adı), günümüzden
16 bin yıl önce, beraberindeki bir güç
ile Atlantis’ten Nil Delatsı’na çıktı.
Burada bir Atlantis kolonisi kurdu ve
Osiris dinini Mısır’da yaymaya başladı.
Sais’de bir tapınak inşa eden Hermes
için, Mısır’ın Ölüler Kitabı’nda, “ilahi
kelamın efendisi ve ilahi sırların
sahibi” denilmektedir.
Kuzey Mısır, Hermes döneminden,
Firavun Menes dönemine kadar
(M:Ö:5.000) Hermetik rahipler
tarafından yönetildi. Daha sonraları
İdris peygamber olarak tek tanrılı
dinlerin efsanelerine giren Hermes’e
Yunanlılar, aynı zamanda hem kral,
hem büyük rahip, hem de din kurucu
olması nedeniyle, üç defa büyük
anlamına gelen››trimejit››sıfatına layık
gördüler.
Bu noktada Hermes ve Mısır’daki
kardeşlik örgütünün gelişimine kısa bir
ara verip, büyük yıkıma, bir dönemin
sona erip yeni bir dönemin açılmasına
yol açan Tufan’a değinmek gerekiyor.
Tufan, bazı bilim adamlarının iddia
ettikleri gibi sadece Mezopotamya ve
Ortadoğu ile sınırlı değildir. Aksine,
tüm dünya insanlığının hafızasında
silinemeyecek izler bırakmış olan bu
felaketten en az etkilenmiş bölgelerin
başında Ortadoğu gelmektedir.
Aynı anda iki dev kıtanın sulara
gömülmesine neden olan felaketten
söz etmeyen, dini efsanelerinde,
mitoslarında ona yer vermeyen
millet ya da kavim yok gibidir.
İskandinavyalılar, Hintliler, Yunanlılar,
Yahudiler, Türkler, Kızıldereliler,
Polonezyayılar, kısacası dünyanın dört
bir köşesinden tüm kavimler tufan
olayından oldukça ayrıntılı biçimde
bahsetmektedirler. Bunun yanı sıra
kutup buzullarının da en son 12 bin yıl
önce çözüldükleri bilinmektedir. Tüm
dünyanın değilse bile, okyanuslara
uzak bölgeler ve yüksek yerler hariç
her yerin dev dalgalar ve çözülen buzul
suları altında kalmasına yol açan bu
felakete ne sebep olmuştur?
İnsanlığın neredeyse sonunu
getirecek nitelikte olan bu felaketin
nedeni hakkında üç ayrı teori öne
sürülmektedir. Bunlardan ilki, uzaydan
gelen çok büyük bir meteorun,
dünyanın güneş yörüngesindeki
ekseninde dahi sapmaya yol açacak
kadar büyük bir şiddette Mu kıtasına
çarptığını iddia etmekte. Bu teoriye
göre Pasifik çukurunun oluşması
ve Mu kıtasından bu denli az belirti
kalmasının nedeni bu meteordur.
Ancak bu teori, eksendeki sapma
nedeniyle Atlantis’in de battığını öne
sürerken, diğer kıtaların bu sapmadan
niçin çok fazla etkilenmediklerine
açıklık getirmiyor.
İkinci teori ise, James Churchward’ın
öne sürdüğü, jeolojik nedenlerle
kıtaların batması teorisi. Churchward,
Atlantis ve Mu kıtalarının denizden
yükselmelerine, bu kıtaların altındaki
2- Karşılıklı Uyum Prensibi: Evrende
hiçbir şey ne iç ne dış, ne küçük ne
büyüktür. Her şey kökenini bir şeye
çok gizli bir yaratana borçludur. Bu
yaradanın babası güneş, annesi aydır.
Küçük dünya büyük dünyanın gerçek
görüntüsü olarak yaratılmıştır.
3- Kutupluluk Prensibi: Mevcut olan
her şeyde, her taşta, her canlı ve
cansızda iki kutbun olduğuna dair
görüş, canlılarda iyi ve kötünün aynı
anda olması ile ilgili görüş. (Osiris, İsis
Efsanesi)
4- Titreşim Prensibi: Evrendeki
her şeyin belli bir titreşimi olduğu
gezegen ve yıldızların titreşimlerinin
insanlar aleminin kaderini, gelecek ve
geçmişlerini etkilediği ile ilgili görüş.
5- Ritim Prensibi: Yaşamın,
mevsimlerin, devrelerin, tarihi
olayların hep ritim içinde olduğu
görüşü ile canlıların topraktan gelip
toprağa dönmesi ve mevsimlerin
birbirini takibi gibi.
6- Sebep-sonuç Prensibi: Dünyadaki
her olayın bir sebep sonuç ilişkisinden
doğduğunu her şeyin her sebebi ve
sonucu olduğu hakkındaki görüş. Etki-
tepki gibi.
7- Yaratılış ve gelişim Prensibi:
Zamanın her aşamasında yaratılış
ve gelişimin devamlı olduğu ve
yaratılışın kendisini akılsal, duygusal
ve fiziksel boyutlarda devamlı olarak
biçimlendirdiği konusundaki prensip.
Hermes’e göre mistik deneyimlerin
amacı insanın özgürlüğüdür. Bu
özgürlük, insanın nefsi arzularından
arınarak asıl kaynağa ilahi nura
kavuşarak şuurlanmasıdır. Hermes’in
öğretisiyle ilgili kendi sözlerine göre:
Asıl insan nurdur. İnsanlar bu nuru
tanımazlar ve onu fark etmezler. Ancak
gerçek budur. Nur, her yerde, her
kayada ve her taşta vardır. Bir insan
nur olan Osiris ile birleştiğinde tikel
tümelle birleşmiş olur ve o zaman
nuru, o perdeler arkasında gizlense
de yine her şeyi görür. Başka her şey
geçicidir, ancak nur süreklidir. Nur
insanın hayatıdır. Her insan için bu
nur kendisine her şeyden yakındır. Bir
insan bilgi ile törenlerin ve ayinlerin
(ritüel) üstüne yükselir ve Osiris’e
ererse, nura, o her şeyin başlangıcı
ve sonu olan ve baştan başa nur ile
çağlayan Amon-Ra ya varır.
RA: Nur, Güneş, Işık
OSİRİS: Tümel Zeka
AM-ON-RA: Kozmik Sevgi Güneşi
Hermes diyor ki, Osiris semadadır,
fakat Osiris aynı zamanda her insanın