131
Medeni usul Hukukumuzda asıl olarak geçerli olan ilke taraflarca getirilme
ilkesidir.
515
HMK’nin “Taraflarca Getirilme” başlıklı 25. maddesine göre: “ Kanunda
öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya
vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi
bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil
toplayamaz.” Ancak hakimin bilirkişi ve keşif delillerine kendiliğinden başvurabilme
imkanı vardır.
516
Dava malzemesinin hazırlanmasında taraflar yanında hakimin de görevli
olduğu taraflarca getirilme ilkesinin karşıtı olan ilke ise kendiliğinden araştırma
ilkesidir.
517
Bu ilkenin uygulandığı kamu düzenine ilişkin davalarda tarafların
talepleriyle bağlı olmayan hakim, kendisi de vakıa araştırabilir, delilleri
inceleyebilir.
518
Bu ilkenin uygulandığı davalarda hakimin kararını tarafların
bildirmiş oldukları vakıalara dayandırabilmesi için, onların varlığına kanaat getirmiş
olması lazımdır.
Boşanma davalarında kural olarak, dava malzemesinin getirilmesine ilişkin
olarak uyuşmazlığın tarafları sorumludur ve dava malzemesinin taraflarca getirilmesi
ilkesi yargılamaya yön vermektedir. Buna göre, hâkim, tarafların bildirmediği
vakıaları kendiliğinden inceleyemez ve onları hatırlatacak imalarda dahi
bulunamaz.
519
Örneğin, terk sebebiyle açılmış bir boşanma davasında, hâkim, terk
süresince eşin zina yapıp yapmadığını kendiliğinden araştıramaz, fakat evi terk
etmesine, eşi tarafından dövülmesinin etkisinin bulunup bulunmadığını araştırmakla
görevli olması gerekir.
520
Kural olarak, hâkim uyuşmalığın tarafları arasında çekişmeli olmayan
hususları araştırmaz, zira bu hususlar çekişmeli olmadıklarından dolayı kesinlik
kazanmışlardır ve hâkim bu vakıaların doğru olduğu kanısından hareket etmek
515
Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 250.
516
Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 402.
517
Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 402.
518
Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 255.
519
Petek, s. 30.
520
Petek, s. 30.
132
zorundadır.
521
Ancak boşanma davalarında bu genel kural uygulama alanı bulmaz.
Taraflar bir konu üzerinde görüş birliğine varmış olsalar dahi, hâkim söz konusu bu
vakıaları araştırmakla yükümlüdür.
522
Boşanma davalarında dava malzemesinin taraflarca getirilmesi ilkesinin sınırlı
bir şekilde uygulandığı söylenebilir.
523
Şöyle ki her ne kadar TMK Md. 184/bent 1
hükmü ile aile mahkemesi hakimi, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı
olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamayacak ise
de; boşanma sebeplerinde herhangi birisinin varlığıyla açılan boşanma davası
reddedildikten sonra, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne
sebeple olursa olsun müşterek hayatın yeniden kurulamadığı durumlarda taraflardan
birinin istemi üzerine hakimin boşanmaya karar vermek zorunda olmasına ilişkin
hüküm göz önünde bulundurularak, boşanma davasının ne tam olarak kendiliğinden
araştırma ilkesi ne de tam olarak taraflarca getirilme ilkesinin mutlak olarak
uygulandığı bir dava olduğu sonucuna varılabilir.
524
D. Teksif İlkesi
Usul ekonomisi ile yakından ilgili olan bu ilke gereğince taraflar bütün iddia
ve savunma nedenlerini, belli bir usul kesitine kadar ileri sürmelidir.
525
Tarafların
belli bir usul kesitine kadar iddia ve savunmalarını ileri sürmeleri ve bu belirlenen
kesit sona erdikten sonra ise, iddia ve savunmaların ileri sürülememesini ifade eden
teksif ilkesi, Türk yargılama hukukunda uygulama alanı bulmaktadır. Şöyle ki; HMK
Md. 141’e göre: “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön
inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya
savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına
taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati
521
Petek, s. 31.
522
Petek, s. 31.
523
Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 255; Kuru/Arslan/Yılmaz, s. 403.
524
Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 256.
525
Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 256; Alagonya, Yavuz/ Yıldırım, Kâmil/ Deren-Yıldırım, Nevhis:
Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul 2006, s. 204.
133
aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme
aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut
değiştirilemez. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve
karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.”
Görüldüğü üzere; taraflar dayandıkları vakıaları davanın başında, en geç
cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleriyle ileri sürmek zorundadırlar. Daha sonra
yeni vakıaların ileri sürülmesine karşı taraf açıkça izin vermezse, hakim yeni vakıaları
inceleyemeyecektir. Öte taraftan Kanunkoyucu, tarafların hak kaybına uğramalarını
önlemek üzere teksif ilkesini yumuşatmış ve bu ilkeye “ıslah” kurumuyla önemli bir
istisna getirmiştir.
526
Yargıtay da tarafların boşanma ve ayrılık davalarında davayı ıslah
edebilecekleri görüşündedir.
527
Buna göre, taraflar ıslahla dilekçelerinde belirttikleri
vakıaları bu anlamda boşanma sebebini değiştirebilecekleri
528
gibi, talep sonucunu da
değiştirebilirler.
529
Ancak bozmadan sonra, tarafların ıslah isteminde bulunmalarına
imkan yoktur.
530
Yargılamanın sürüncemede kalmasını önlemek ve mahkemelerin yükünü
azaltmak için getirilmiş olan bir diğer düzenleme de HMK Md. 240’de yer alan ikinci
delil listesi verme yasağıdır.
531
Bu hükme göre tanık gösteren taraf, tanık dinletmek
istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli
adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler
tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.
526
Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 258.
527
Ayrıntılı bilgi için bkz. yukarıda s. 17, 25, 28.
528
Gençcan, s. 1481.
529
Boşanma davasının ıslahla tedbir nafakasına dönüştürülebileğine ilişkin Yargıtay kararları için
bkz. Gençcan, s. 1481.
530
Y 2 HD, 18.12.2008, 17857/17257: “…Bir davanın soruşturulması ve yargılaması sonunda
verilen hükmün Yargıtay’ca bozulmasından sonra, tarafların ıslah isteminde bulunmalarına
imkan olmadığı 4.2.1948 gün ve 10/3 sayılı İBK ile kabul edilmiştir. Bu durumda bozmadan
sonra ıslah yapılamayacağı göz önüne alınmadan, ıslah isteminin kabulü ile akıl hastalığından
dolayı boşanma hükmü kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(Gençcan,
s. 1482, dn. 898).
531
Kuru/ Arslan/ Yılmaz, s. 498.
Dostları ilə paylaş: |