ANTROPOLOJİNİN KONUSU VE ALANI 27
dan toplanır. Genelde inceleme alanının, çoğu etkinlikleri içermesi için
b ü y ü k ölçüde genişletildiğini d a h a önce de belirtmiştik. Belki d a h a da
önemlisi, genç olmalarına karşın antropolojik bilimlerin genelde sosyal
bilimlere küçümsenmeyecek katkılar sağlamış olmasıdır. Bu katkılar,
herşeyden önce ırk kavramının yavaş yavaş aydınlığa kavuşturul
masında ve bu kavramın daha önceleri dil, ulusçuluk ve kültür kavram
larıyla karıştırılmasından arındırılması Kroeber'in de belirttiği gibi
"çağdaş Amerikan düşüncesinin anahtar kavramlarından birini oluşturan
kültür kavramında y a t a r " .
Antropolojinin Diğer Bilimlerle İlişkileri
Bugün antropoloji, yaygın ve doğru biçimde sosyal bir bilim olarak
kabul edilir. Bu bilim dalı, temelde sosyoloji, psikoloji, coğrafya, ekonomi
ve siyaset bilimleriyle doğrudan ilişki içindedir. Belirtilen bu bilim
dalları da aslında biyolojiden ve insan bilimlerinden ayrı düşünül
memektedir. Bugün antropoloji pek çok bilim dalı ile ilişki içindedir.
Değişik başlıklar altında ele alınabilecek bu ilişkilerin birinci tipi bilim
dallarının ilgi alanlarının ortak oluşundan kaynaklanır. Antropoloji,
biyolojik antropoloji aracılığıyla doğrudan anatomi, fizyoloji, embri
yoloji ve genetik bilim alanlarıyla ilişkilidir. Özellikle bu alanlar içinde
genetiğin önemi, tüm dikkatini insan üzerine yoğunlaştıran ve aynı
zamanda bir biyolog da olan biyolojik antropolog için gerekli genetik
bilgiyi sağlaması bakımından açık bir gerçektir. Ancak, antropoloji
ile beşerî bilimler (tarih, edebiyat, sanat ve müzik) arasında eşit önemde
bir bağ var olup, bunlar içinde etnoloji, arkeoloji ve dilbilim gibi bilim
dalları insanlığın kültürlerini anlamak ve değerlendirmekle ilgilenirler.
Bazı bilim dalları, antropolojinin kendilerinin eriştiği belli bir geliş
me düzeyine henüz erişemediğini ima ederler. İnsanın ve onun kül
türlerinin yaşının saptanması ancak jeolojinin bir kronolojiyi ya da
bir zaman dizgesini ortaya koyabilmesiyle mümkün olabilmiştir. Aynı
şekilde insanın doğası ve diğer hayvanlarla ilişkisi anlaşılmadan önce
paleontoloji ve zooloji sağlam bir temele oturtulmuştu. Diğer bilim
lerle olan bu bağ hem biyolojik antropoloji, hem de arkeoloji için geçer
lidir ve gerçekte bütün bilimlerin ilgilendiği ortak soıunların çözümünde
artan bir iş birliği vardır.
Arkeologlar, çeşitli kültürlerin görece yaşlarını belirlerken jeolog
lardan daha geniş ölçüde, daha kısa bir süre aralığında ve daha fazla
ayrıntıdaki çalışmalarında jeolojinin stratigraphic yöntemlerini (dol-
gulardaki konumları itibarıyla maddî belgelerin bulunduğu tabaka-
28 GÜRBÜZ ERGİNER
ların görece yaşlarının belirlenmesi) kullanmalıdırlar. Arkeolog çok
eski kültürlerle ilgilendiğinde, bu ilişkiler daha açıkça görülür. Günü
müze gelinceye kadar arkeolog buluntusunun yaşını tayin etmek için
hemen hemen tam anlamıyla jeoloğa ve paleontoloğa bağlıydı. Jeolog
şekillerden, göl dolgularından ya da yatay tabakalar içinden çıkan
kültürel kalıntıların ait oldukları jeolojik zamanı tayin edebilir. Diğer
durumlarda paleontolog kültürel kalıntılarla birlikte bulunmuş hayvan
kemiklerini inceleyerek tortunun jeolojik yaşını da tayin edebilir.
Yakın zamanlarda hem kimyagerler, hem de fizikçiler yaş tayininin
yeni yöntemlerine katkıda bulunmuşlardır.
Aynı biçimde biyolojik antropolog, tarih öncesi insan kalıntılarının
yaşı konusunda jeoloğa ve paleontoloğa bağlı olmalıdır. Eğeı jeolog
ve paleontolog bütün fosil kalıntıları zaman içinde yerleştirebilirse
insanın evrimi ile ilgili var olan sorunların çoğu çözülmüş olacaktır.
Botanikçiler ve zoologların geliştirdiği sınıflandırma ölçütü, biyolojik
antropologlarca da kullanılır. Biyolojik antropoloji anatomi ve tıbbî
araştırmaların diğer alanları yine daha yakın bir ilişki içindedir.
Antropolojinin diğer bilimlerle karşılıklı ilişkilerinin ikinci tipi,
özel sorunların çözümü için öteki bilimlerin teknik ve bulgularının kul
lanılmasını içerir. Örneğin: İlkel bir toplumun takvimi yalnız astrono
miye ilişkin belirli bilgilerle bağlantılı olarak anlaşılabilir. Tarih öncesi
seramiklerin yapım tekniklerinin ve hammaddenin kaynağının belir
lenmesinde geniş ölçüde kimya ve fizik yöntemleri uygulanır. Benzer
biçimde mineralog, belli bir yerde bulunmuş belli bir taş aletin ham
maddesinin uzak bir yerden geldiğini söyleyebilir. Örneğin: Tarih öncesi
insanın en belli başlı tiplerinden biri olan, Pekin Adamı'nm kalıntı
larıyla birlikte ilkel aletler arasında bulunan bir parça kuarzın
kaynağı yaklaşık 1500 km. ötede bulunmuştur. Etnologlar, ilkel top
lumların çevrelerinin gizil güçlerini nasıl kullandıklarını belirlemek
ya da tarih öncesi bir kültürün çevresini yeniden kurmak için botanik
zooloji bilim dallarının velilerinden yararlanmak zorundadırlar.
Mühendislik çalışmaları bile antropolojik çalışmaları içerebilir. Her
arkeolog, arkeolojik bir alanın nasıl araştırılacağını ve haritaların nasıl
yapılması gerektiğini bilmek, mimarlar yapılara ilişkin yapım sorunlarını
çözmek, metalurglar metal aletlerin bileşimini belirlemek, farmako
loglar ilkellerin okları ucuna sürdükleri ok zehiri sorununu çözmek
zorundadırlar. Antropolog bundan böyle, pek çok bilim dalının saklı
güçlerinden haberdar olmak ve sorunlarının çözümü için uzmanının
yardımını almak zorundadır.
ANTROPOLOJİNİN KONUSU VE ALANI 29
Antropoloji ve diğer bilimler arasındaki ilişkinin bir üçüncü tipi
sorunlar, teknikler, yöntemler ve kuramlar arasındaki karşılıklı iliş
kiler olarak tanımlanabilir. İlişkinin bu türünde antropoloji sadece
diğer alanların bilgisini ya da tekniklerini kullanmakla kalmayıp,
ortak sorunların çözümüne ve tekniklerin gelişmesine katkıda da bu
lunur. Antropoloji ile biyolojinin çeşitli dallarıyla, beşerî bilimler ve
sosyal bilimler aıasında bu türden ilişkiler vardır.
Antropoloji, tarihinin ilk dönemlerinde biyoloji ile yakın ilişki
içinde idi. Bu durum kısmen kültürel antropolojinin ilk kuramlarında,
kısmen de biyolojik antropolojinin ilk hızlı gelişme evrelerinde görülen
evıimci kavramların uygulamasından kaynaklanmaktadır. Artık ev
rimin biyolojik kavramlarının kültürel antropolojide uygulanmama-
sıyla birlikte, insanın biyolojisinin anlaşılması kültür kuramı için
temeldir. Kültür biyolojik bir olgudan daha başka bir şeydir. Ancak,
her toplum kendi kültürü aracılığıyla insanın temel biyolojik ve psi
kolojik gereksinimlerini karşılama çabasındadır. Bazı durumlarda
kültür, biyolojik faktörlerin işleyişini benzer yollardan tam anlamıyla
değiştirebilir de. Kültürün ve insan biyolojisinin incelenmesi sürekli
olarak birbirleriyle -ilişkilidir.
Geçmişte, antropolojinin psikoloji ile ilişkisi sanılandan daha az
olmuştur. Hem konular davranış sorunları ile sıkı sıkıya ilgilidir, hem
de pek çok psikolog önemli bir zaman süresince birinci derecede bireysel
davranış sorunlarıyla ilgilenmişlerdir. Oysa antropologlar kültürel
terimlerde grup genelleştirmeleri yapma eğilimindedirler. Antropolog
ların karşılaştırmalı araştırmaları psikolojinin daha önceki içgüdü
kuramlarının bazılarının yıkılmasına yardımcı olmuştur. Fakat antro
pologlar, psikologların dikkatlerini kültür-kişilik ilişkisine çekinceye
kadar psikoloji ile daha yakın bir ilişki kurulamamıştrı.
Antropolojinin, bireylerin sorunlarına duyduğu ilgi, psikologların
hayvan davranışları sorunuyla ilgilendikleri bir zamana denk düş
müştür. Bunun sonucu olarak antropologlar psikoloji ile ilgili kavram
lar için psikoanalitik ve psikiatrik araştırmacılara başvurdular, bu
tutum hâlâ belirgindir. Son yıllarda insan psikolojisinin sorunlarıyla
ilgilenmenin yeniden canlanmasıyla, bu iki alan arasındaki karşılıklı
alışverişin arttığı görülmektedir.
Kültür kavramının gelişimi ve kaynaşmış bir bütün olarak her
kültüre verilen önem, sosyal bilimlere antropolojinin en büyük katkı
larıdır. Siyasal bilimlerde ve ekonomide çok geniş ölçüde kullanılma-
30 GÜRBÜZ ERGİNER
masına karşın kültür kavramı tarih, coğrafya ve sosyolojiyle bütün
leşmiştir. Aslında beşerî coğrafya alanı, kültür kavramı üzerine oturur
ve Forde'nin dediği gibi "Araştırdığı ülke insanının kültüründe ya da
öğrettiği etnoloji derslerinin bütünlüğünde yetersiz bir coğrafyacı
ister istemez insan faaliyetinin kaynakları kavramıyla karşılaşacak,
coğrafî faktörlerin önemi konusunda el yordamıyla belli belirsiz gö
rüşlere sahip olmakla birlikte o bunları gerçek anlamda değerlendire-
meyecektir. Beşerî coğrafya, coğrafya bilgisi kadar geniş insan bilgi
sine de gereksinim duyar
2
." Antropolog tarafından belki de yeterince
açık bir biçimde fark edilmemiş olmasına karşın coğrafî faktörlerin
anlaşılması, insan etkinliklerinin araştırılması kadar önemli olup onunla
eşit değerdedir.
Antropolojiyle sosyoloji arasındaki ilişki, istenilen düzeyde geliş
memiştir. Çoğu antropolog ve sosyologlar uzun bir süre bu iki bilim
dalını ortak bir bilim dalı gibi algılamışlardır. Şurası da bir gerçektir
ki, araştırma konuları yönünden antropoloji daha yalın ve daha soyut
lanmış halklar üzerinde dikkatini toplarken, sosyolojinin kendini
özellikle batı Avrupa uygarlıkları üzerinde yoğunlaştırması gibi bir
farklılık ortaya çıkıyordu. Araştırma konularındaki bu farklılaşma,
araştırma yöntemlerindeki farklılaşmayı da beraberinde getirmiştir.
Küçük bir grubu inceleyen antropolog kendisini ilgilendiren örneklem
sorunlarının ve tek bir ayrımı bile hesaba katmanın gerekliliğinin pek
az ayırdındadır ya da bunlara pek az gereksinim duyar. Sosyoloğun
sıradan araç gereçleri, antropologlar arasında pek kullanılmaz.
Öte yandan antropoloji ve sosyolojinin ortak, benzer sorunları
dışındaki sorunlarında da kuramın genel yapısından kaynaklanan
kaçınılmaz benzerlikler vardır. Bugün bir kavram olarak kültür, sos
yologlar tarafından geniş ölçüde kullanılmış ve yararlı bir araç olduğu
kanıtlanmıştır. Hem sosyologlar hem de antropologlar kendi kuram
larında, gittikçe artan bir biçimde birbirlerinin verilerinden yarar
lanma çabası içindedirler. Temelde antropoloğun işlevi, insana ilişkin
çeşitli bilim dallarını kendi bilim dalıyla kaynaştırmaktır.İnsana ilişkin
bilimlerin çoğu, kendi dikkatlerini alanlarındaki sınırlı konulara yoğun
laştırma eğilimindedirler. Antropoloji, özellikle kültür kavramı aracı
lığıyla tüm insanlığı kapsayan sorunlar üzerinde yoğunlaşma eğili
mindedir. Örneğin: Bir ekonomist kendi alanıyla ilgili sorunları yalı
tılmış fikirler ve davranış sisteminin ayrı bir parçası olarak ele alma
eğilimindeyken, antropolog ekonomik kurumlarla kültürün diğer yönleri
arasındaki karşılıklı ilişkiyle ve topyekün bir kültür yapısıyla ilgilidir.
ANTROPOLOJİNİN KONUSU VE ALANI 31
Antropoloji aynı zamanda, insanla ilgili çeşitli bilimlere büyük
bir nesnellik ve görece bir bakış açısı kazandırır. Kendimizinkinden
oldukça farklı olan kültürlerin büyük bir bölümünün incelenmesi ile
Euro-American kültürün çoğunun us dışı niteliklerini görmek olasıdır.
Kendimizinkinden farklı olan davranış tipleri yalnız daha aşağı ya da
daha az mantıklı görülmeyip aynı zamanda genel insan sorunlarının
karşı çözümleri olarak da görülürler. Kendi içlerinde incelendiğinde
bize anlamsız gelen davranışlar ve kurumlar, özelleşmiş bir kültürün
kaçınılmaz parçaları ya da kaynaşmış bütünlerin birer parçaları olarak
kendilerini ortaya koyarlar. Diğerleri bireyin kültürel koşullanmasının
özel tiplerine verilen kaçınılmaz yanıtlardır.
Antropolojinin Uygulamaları
Birinci Dünya Savaşı sonrasına kadar antropolojinin, genellikle
uygulama alanlarına sahip olduğu bilinmiyordu. Antropolojinin kul
lanımı için daha önceleri öneriler yapılmıştı fakat, bunlardan pek
azı uygulanabildi. 1878'de Birleşik Devletler ' hükümeti tarafından
Amerikan Etnoloji Bürosunun temellerini atma girişiminde bulunmak
için Kızılderili İşleri Bürosunun bir araştırma şubesinden istenilen ilk
bilgiler ve Amerikan Etnoloji Bürosu için yardım 1930'laıa kadar gön
derilmedi.
Her şeyden önce ve bugün de geniş ölçüde kabul edildiği gibi antro
polojinin ilk uygulanması, bağımlı halklar diye adlandırılan halkların
yönetimleriyle ilgiliydi. Antropoloji, yoğun bir biçimde Fransız, İngiliz
ve Hollanda sömürge yönetimleri ve son zamanlarda, Birleşik Devlet
lerin Kızılderili Servisinde ve Pasifik'te Ülke Güvenliği idaresinde
kullanılmış oldu. Antropolojik teknik ve bilgilerin geniş ölçüde kul
lanıldığı yerlerde, hem yerli hem de sömürge yöneticilerinin görüş
açıları yönünden bu yönetim biçimi çok etkin ve çok doyurucu olarak
ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda antropologlar ve antropolojik tek
nikler geniş çeşitliliğe sahip uygulama alanlarında yararlı olmuşlardır.
Bu uygulama alanları: Endüstride işçi-işveren sürtüşmelerinden kay
naklanan durumların ortaya çıkarılması ve çözüme kavuşturulması,
azınlık grupları ve işletme uygulamalarında güvenceye ilişkin sorunlar
ve daha iyi örgütlenmiş yeniden düzenlenme projeleri gibi alanlardır.
Daha yakın zamanlarda Birleşik Devletler antropologları Unesco'
nun, Amerikan Devletleri Organizasyonunun ve Birleşik Devletlerin
toplumsal ve ekonomik gelişme programlarında, hem ülkelerinde
32 GÜRBÜZ ERGİNER
hem de diğer ülkelerde tıbbî ve halk sağlığı programlarının çeşitli
yönlerinin araştırılmasına yardım için geniş ölçüde görevlendirildiler.
Endüstrileşmiş ülkelerin çoğunda bulunan geniş köylü ya da aşiret
yapılı "tribal population" toplulukların yeni' koşullara kolay ve hızla
uyumlarında antropologlar büyük bir rol oynar. Meksika, Hindistan
ve son zamanlarda Mısır, gelişmelerinde uygulamalı antropolojiye geniş
ölçüde yer veren ülkeler arasında sayılır.
Son yıllarda dilbilim, yabancı dillerin öğrenimlerinin iyileştirilmesi
konusundaki uygulamaya yönelik amaca hizmet etmiştir.- Birleşik
Devletler'de esas olarak Almanca, Fransızca ve İspanyolca- gibi daha
çok geleneksel yabancı dillerin öğretmenleri, modern dilbilim yöntem
lerinin uygulanması ve keşfedilmesi sayesinde öğretim yöntemlerini
daha da geliştirmişlerdir. Ayrıca, daha önceleri yerli öğreticilere yar
dımcı olarak çalışan dilbilimciler bugün çok sayıda yabancı dili öğre
tiyorlar. Çoğu Amerikan üniversitesi birkaç yıl öncesine kadar sadece
birkaç yabancı dil öğretirken, bugün Hint, Urdu, Ewe, Swahili ve Thai
gibi dilleri içeren 30 ya da 40 dilin eğitimini verebiliyor.
Aynı şekilde biyolojik antropoloji de uygulama alanlarına sahiptir.
O, basit bir düzeyde, insanların kullanmak zorunda oldukları maki
nelerin, giydikleri giysilerin, takma kol ve bacağın daha iyi biçimlen-
dirilmesine katkıda bulunur. Daha da önemlisi o, pek çok tıbbî ve yasal
sorunların çözümlerine gittikçe artan bir biçimde katılır. Biyolojik
antropoloji tıbba, özellikle de tıbbın yeni bir alanı olan genetikle ilgili
dalına, geçmişte yapılmış büyüme ve gelişmeye değgin araştırmalardan
daha da önemli katkılarda bulunacaktır.
Antropolojinin uygulama alanlarının genişlemesine karşın, çoğu
uzman antropologlar üniversitelerde ve araştırma kurumlarında görev
lendirilmektedirler. Uzman bir antropoloğun yetişmesi uzun zaman
ve emek isteyen bir çabayı gerektirir. Çok nadir olarak oldukça sıradan
bazı mesleklerde ya da araştırma yapmayan kurumlarda, doktora
derecesi olmayan antropologlar için çalışma olanağı vardır. Kariyer
yapma olanaklarıyla ilgilenen öğrenciler Goldschmidt'in On Becoming
an Antropologist3 (Bir Antropolog Yetişiyor) adlı kitapçığını okuma
lıdırlar.
Meslekî kariyer için ileri düzeyde bir eğitimi düşünen öğrenciler,
"American Antropological Association" 1703 New Hampshire Avenue,
N.W. Washington, D.C. adresine mezun oldukları antropoloji bölümü
diplomasının bir kopyası ile başvurmalı ve hocalarından çeşitli ens-
ANTROPOLOJİNİN KONUSU VE ALANI 33
titülerin kadroları konusunda bilgi almalıdır. Özel bir öğrenci için
küçük bir bölüm büyük bir bölümden daha uygun olabilir ya da bunun
tam tersi. Daha büyük ve daha seçkin bölümler bile çeşitli türde araş
tırmalar için olanak yaratmada ve bunlara önem vermede farklılıklar
gösterirler.
Özetle, antropolojide yeni dönem, tarihsel yöntemlerden yarar
lanmada yeni yaklaşımlara ulaşılmasıyla ve tarihsel olmayan yön
temlerin gelişmesiyle belirginleşmiştir. Her iki yaklaşım, kültürel
süreçlere ve genelleştirme araştırmalarına ya da kültürle ilgili yasalara
olan ilgiyi giderek artırmıştır. Genelde, tarihsel yaklaşımın izleyicileri
her zaman ve her yerde ortaya çıkan kültürü bir bilim olarak araştırma
eğilimindedirler. Tarihsel olmayan yöntemlerin izleyicileri ise gelişme
süreci içinde kültürlerin biliminin ne olması gerektiği, tek tek top
lumların ve böylesine toplumların özelliklerinin ele alınması konusunda
çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Her iki durumda araştırma gittikçe
artan bir biçimde, özel soru ve sorunlar için yanıtlar arama eğilimin
dedir. Son zamanlarda da uygulamaya dayalı sorunların çözümü için
antropolojinin ulaştığı sonuçlardan yararlanma eğilimi giderek art
maktadır.
Kaynakça
A.L. Kroeber and Clyde Kluckhohn: "Culture: A Critical Rewiev of
Concepts and Definitions," Papers of the Peabody Museum
of American Archeology and Ethnology (Harward University),
XLVII, No. 1 (1952), 3 (New York: Vintage Books, 1963, paperback)
C, Daryll Forde: Habitat, Economy, and Society, 2nd Edition (New
York: E.P. Dutton & Co, Inc. 1950, p. 465.
Walter Goldschmidt: On Becoming an Antropologist, 2nd Edition
(New York: E.P. Dutton & Co, Inc., 1950), p. 465.
Walter Goldschmidt: On Becoming an Antropologist (Washington,
D.C., 1970).
34 GÜRBÜZ ERGİNER
Yardımcı Kaynaklar
Boas, Franz: "Antropology", Encyclopedia of the Social Sciences,
Vol. I I , New York: The Macmillan Company, 1939, Pp. 73-110.
— : Antropology and Modern Life, Revised Edition, New York:
W.W. Norton & Company, Inc., 1936.
Goldschmidt, Walter.: Roch (ed.). Exploring the Ways of Mankind.
New York: Holt, Rinehart & Winston, Inc., 196d Aims of Antro
pology, "The Science of Man in the World Crisis, ed. Ralph Linton,
New York: Columbia University Press, 1945, Pp. 3-18.
Dostları ilə paylaş: |