21
s e t a v . o r g
ARAP BAHARI SONRASI KÖRFEZ GÜVENLİĞİ VE SAVUNMACI AKTİVİZM
dır. Dolayısıyla burada Husilerin ilerleyişi Körfez
ülkeleri açısından İran’a en çabuk ve en makul
alanda cevap üretme imkanını sağlamıştır. Zira
başka bir çatışma alanına hem doğrudan müdahil
olmanın imkanı hem de böyle bir vekalet savaşının
koşulları mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla
ilk kez gerçekleşen bu kapsamlı güç kullanımında
onurlu bir çıkış için gerekli olan “makul” zaferin
elde edilmesine çalışılacaktır. Bu aynı zamanda
nüfusunun büyük çoğunluğu gençlerden oluşan
Körfez ülkelerinin ulusal kimliklerini tahkim et-
mek açısından da önem taşımaktadır.
İkincisi, güney batısında bulunan Taiz üze-
rinde çatışmaların devam ettiği Yemen’de temel
olarak çatışmadan çözüme giden yol sahadaki her-
hangi bir tarafın tamamen üstünlüğü ele geçirip
yönetimi kontrolü altına almasıyla gerçekleşmeye-
cektir. Daha ziyade çözüm İran-Suudi Arabistan
ve elbette ABD başta olmak üzere diğer aktörlerin
bölgesel düzenin Yemen ayağında sulh aşamasına
gelindiğine dair ikna olmalarından geçmektedir.
Üçüncüsü, koalisyon güçleri tarafından
Temmuz ayında Aden Husilerden geri alınmış-
tır ancak bu süreçte Yemen el-Kaidesi ve DAİŞ
hareket alanını genişletme imkanı bulmuştur.
Bu örgütler koalisyon destekli Cumhurbaşkanı
Abdurabbu Mansur Hadi yanlısı Halk Direniş
Güçleri (HDG), devrik Cumhurbaşkanı Ali Ab-
dullah Salih güçleri ile Şii Ensarullah Hareketi
(Husiler) arasındaki güç mücadelesinden doğan
boşluğu iyi değerlendirmiştir. Bu minvalde Ye-
men’de taraflar arasında sükunet sağlansa dahi
sahadaki el-Kaide ve DAİŞ gerçeği artık çok
farklı düzlemdedir. Nitekim DAİŞ’in Aden Vali-
si Cafer Muhammed Saad’ı suikast düzenleyerek
öldürmesi bu düzlemin ispatı olarak gösterile-
bilir.
55
Dolayısıyla Körfez ülkeleri açısından bu
örgütlerin Yemen’de etkinlik alanlarını artırması
Husilerin oluşturduğu tehditten daha tehlikeli-
dir. Bu açıdan BM himayesinde taraflar arasında-
ki barış görüşmelerinde terör tehdidinin taraflar
arasında uzlaşı vesilesi olması dahi muhtemeldir.
55. “Aden Valisi Öldürüldü”, Al Jazeera Turk, 6 Aralık 2015.
Son olarak, halihazırda Körfez ülkeleri için
en gerilimli alan olan Yemen’de temel bir açmaz
bulunmaktadır. Yemen’de netice alabilmek için
Islah ile temas kurmak ve işbirliği yapmak kaçınıl-
maz olsa da bu temasın sağlanması Mısır’ın özel-
likle jeopolitik güç mücadelesindeki desteğine ket
vurması ve ilişkilerin gerginleşmesi potansiyeline
sahiptir. Suudi Arabistan’ın Yemen özelinde Islah
ile ilişkisini yeniden tanımlaması, aynı zamanda
başta Mısır olmak üzere bölgedeki ülkelere yöne-
lik pozisyonunu da değiştirmesi zorunluluğunu
getirebilir. Bu bağlamda Kral Selman için Yemen
meselesinin hem bölgesel hem de küresel düz-
lemde bir test niteliği taşıdığını vurgulamamız
gerekmektedir. İktidarının hemen başında böyle
bir meydan okumayla karşılaşıp askeri seçenekle-
ri tercih etmesinin, Kralın bu raddeden itibaren
bölgedeki ittifak tercihlerini de değiştirebilecek
bir süreç olduğunu söyleyebiliriz.
Mevcut güç kapasiteleri bakımından her ne
kadar Yemen denkleminde Husiler ve devrik lider
Salih destekçileri avantajlı konumda bulunsalar
dahi KİK ülkelerine sınır ötesi gerilim oluşturabile-
cek bir hedefleri olmadığı aşikardır. Ülkede istikrar-
sızlığın devam edeceğini ve Husilerin kazandıkları
mevziyi kaybetmemek adına ciddi bir direnç orta-
ya koyacaklarını söyleyebiliriz. Körfez ülkelerinin
Yemen’de üstlendikleri risklerin telafi edilmesi zor
olabilir. DAİŞ ve el-Kaide’nin Yemen’de oluşturdu-
ğu yeni durumla birlikte ülkedeki şiddet sarmalı ve
siyasi istikrarsızlığın daha da artacağını söylemek
mümkündür. Kısa vadede Körfez güvenliğini en
yoğun şekilde tehdit edecek gelişmelerin Yemen
üzerinden yaşanması söz konusu olabilir.
B. Ortak Ordu İnisiyatifi ve Silahlanma
Mücavir coğrafyasının tam bir istikrarsızlık sar-
malı içerisinde olması KİK üyesi ülkeleri güven-
lik temelli yeni yapılanmalar oluşturmaya sevk
etmiştir. DAİŞ tehdidi, Irak, Suriye, Yemen ve
bölgesel etki bağlamında geleneksel İran tehlike-
si sebebiyle Körfez ülkeleri bir dizi tedbir almayı
uygun görmüştür. BAE’de İnterpol benzeri bir
polis gücü (KİK-Pol) kurulması ve Bahreyn’de
22
ANALİZ
s e t a v . o r g
konuşlandırılacak bir deniz gücünün oluşturul-
ması bu tedbirlerin sadece bir parçasıdır. Bunun
yanında 2013’te Suudi Arabistan’ın önerisi ola-
rak ortaya çıkan ve Riyad’da yaklaşık yüz bin as-
kerden müteşekkil NATO benzeri bir yapılanma
olması planlanan “Ortak Askeri Komutanlık” ile
ilgili çalışmaların hızlandırılması gibi kararlara
binaen; Kuveyt Emirinin de zirvede dillendirdiği
Körfez İşbirliği Konseyi’nden Avrupa Birliği ben-
zeri bir yapı olması planlanan “Körfez Birliği”ne
geçilmesi fikri gündeme gelmiştir.
56
Bununla birlikte Mısır’ın Şarm el-Şeyh ken-
tinde 29 Mart’ta toplanan 26. Arap Birliği Zirve-
si’nde alınan “Ortak Arap Gücü” kararı belirsizli-
ğini korumaktadır. Yemen operasyonuyla iyice ön
plana çıkan ortak ordu fikri çok arzulu bir şekilde
dile getirilse de böyle bir oluşumun muhtevası ve
işleyişi bakımından çok fazla çözüm üretebilece-
ğini söylemek mümkün değildir.
57
Zira çok dina-
mik bir yapıya sahip olduğu bilinen Ortadoğu’da
her ülke yüzleştiği tehdit karşısında ortak ordu-
dan müstefit olmaya çalışacak ve bu da farklı çı-
kar denklemleri içerisindeki Ortadoğu’yu çıkmaza
sürükleyecektir. Kaldı ki Mısır ve Suudi Arabistan
arasında kurulacak ordunun nerede, nasıl ve kim
tarafından idare edileceğine dair bir ayrışmanın
bulunması sebebiyle bu girişimin akim kalacağı
tahmin edilmektedir. Körfez teşekkülü olan “Yarı-
mada Kalkanı Gücü”nün (Peninsula Shield Force)
etkisizliği de bu minvalde önemli bir göstergedir.
Yemen müdahalesinin başlamasının hemen
akabinde kara harekatı için gerekli olan nitelikli
askerin Pakistan ve Mısır’dan temin edileceğine
yönelik derin bir inanç vardı. 1980 sonrasında
binlerce Pakistanlı asker Suudi Arabistan’a konuş-
lanmıştı ve iki ülke arasında çok yakın ilişkiler
mevcuttu. Elbette Navaz Şerif’in on yıl Riyad’da
sürgünde kalması da bu beklentiyi yükseltti. An-
cak önce Pakistan’ın meclis kararı ile Yemen mü-
dahalesine katkıda bulunmayacağını belirtmesi ve
56. Fahd Al-Zayabi, “Gulf Leaders Announce Joint Naval, Police
Forces”, Asharq Al-Awsat, 10 Aralık 2014.
57. “Arab League Agrees to Create Joint Military Force”, BBC, 29
Mart 2015.
ardından Mısır’ın isteksiz pozisyonu neticesinde
desteğinin sadece sözlü beyanatlarla sınırlı kal-
ması Körfez ülkeleri için alarm zillerinin çalma-
sına neden oldu. Aslında Yemen’de yaşanan askeri
kapasite sorunu bile başlı başına Körfez güvenlik
yapılanmasının sınırlarını ortaya koyması açısın-
dan oldukça net bir tablo resmetmektedir. Körfez
ülkeleri nitelikli askeri personel eksikliğini kapat-
manın yöntemi olarak paralı asker kullanımını
benimsemiştir. Bilhassa Birleşik Arap Emirlikle-
ri’nin Latin Amerika başta olmak üzere dünya-
nın çeşitli bölgelerinden paralı askerler istihdam
etmesi dikkat çekmektedir. Arap Baharı sürecinde
başlayan paralı asker kullanımı son olarak Yemen
müdahalesinde tekrar tercih edildi. Yaklaşık 450
paralı askerin konuşlandırıldığı Yemen’de özel-
likle FARC tecrübesi sebebiyle Kolombiyalı paralı
askerlerin tercih edildiği ve ülkelerinde kazandık-
ları ücretle mukayese edildiğinde Latin Amerikalı
askerlerin bu görev için kolay ikna oldukları be-
lirtilmektedir.
58
Bununla birlikte Sudan ve Eritre
gibi Afrika ülkeleri vatandaşlarının da bu yapının
içerisinde yer aldığını belirtmekte fayda vardır.
Tüm bunlarla birlikte nitelikli asker proble-
mi için çeşitli arayışlar da devam etmektedir. Ye-
men operasyonunun sürdüğü bir ortamda Suudi
Arabistan Krallığı’nın genel müftüsü ve Büyük
Alimler Kurumu Başkanı olan Şeyh Abdülaziz
bin Abdullah el-Şeyh, Cuma vaazında zorunlu
askerliğin uygulanması gerektiğini savunarak,
“Yeni neslin kendi dini ve vatanı için güçlü bir
zırh olabilmesi için ülkedeki tüm gençlere zorun-
lu askerlik uygulanmasına geçilmesini, bunun
sorumlu ve güçlü bir neslin oluşturmasına katkı-
sı olacağını” vurgulamıştır.
59
Suudi Arabistan’da
geçen yıl Ağustos ayında milli savunma bakanı
olan Prens Mutaib bin Abdullah bu yöndeki tek-
lifi reddetmiştir. BAE 2014 yılı Ağustos’unda ve
Katar da dört ay sonra Aralık ayında zorunlu as-
58. Emily B. Hager ve Mark Mazzettinov, “Emirates Secretly Sends
Colombian Mercenaries to Yemen Fight”, The New York Times, 25
Kasım 2015.
59. “Suudi Müftüden Zorunlu Askerlik Çağrısı”, Dünya Bülteni,
11 Nisan 2015.