CAPPADOCIA JOURNAL OF HISTORY AND SOCIAL SCIENCES VOL.13-october 2019
ISSN-2199-353X
Online only at http://www.cahij.com/
3
Amerikan etkisini de eklemek gereklidir (Kim, 2005: 58). Koreliler ülkelerini ufak hatta uzun yıllarca
baskı altında kalmış olarak görmektedir (Lew, 2000: 6). Bir diğer Pasifik güç olan Amerika’nın da
Güney Kore’de kayda değer stratejik ve ekonomik payı vardır ve
hem Kuzey hem de Güney Kore
dünya güçleri arasında güç politikasının dayanak noktalarıdır. Kore ılıman kuşakta yer almaktadır.
Karasal iklimi Sibirya’dan güneye doğru ve Çin’den Sarı Deniz üzerinden doğuya doğru esen
rüzgârlarca belirlenir. Burada dört ayrı mevsim yaşamaktadır: sıcak ve nemli geçen yazlar, aşırı soğuk
geçen kışlar, ılık ilkbahar ve serin sonbahar. Kore’nin neredeyse tamamı dağlıktır ve sadece beşte biri
tarıma elverişlidir. Üzeri derelerle süslenmiş dik kayalıklı fakat güzel dağları yüzyıllar boyunca kendi
sanatçılarına tükenmeyen bir ilham kaynağı olmuştur (Lew, 2000: 6).
Koreliler hem etnik hem de dilbilimsel olarak Çinlilerden farklı olup Moğol ırkının Tunguz
koluna dayanan bir Ural-Altay halkıdır (Shultz, 2002: 14). Çok heceli ve eklemeli olan dilleri Türkçe,
Moğolca ve Japonca gibi dilleri de içeren Altay dil ailesinin bir koludur. Çin kültürünün Kore üzerinde
derin bir etkisi vardır. Bugün Kore kültüründe bulunan Çin’e ait unsurlar Korelilerin çoğunlukla M. Ö.
2. yüzyıldan M. S. 1895’e kadar Çin kültürünü bilinçli ve kasıtlı
olarak benimsemelerinin bir
sonucudur (Lew, 2000: 6).
Kore toprak sahibi ve hükümet yetkililerinin egemen olduğu aristokrat bir toplumdu. Buna da
‘
yangban
’ adı verilmekte idi. Yangban’in ekonomik desteği, büyük olmamakla birlikte sayıca fazla
olan pirinç, arpa arazileri, köylü ya da kölelerin çalıştırıldığı veya kiraya verilen araziler idi. Kore kralı
her ne kadar ülkesi üzerinde egemen olsa da yangban sıklıkla kralın
yetkilerini denetler ve
kısıtlayabilirdi. Aristokrat sınıfının altında, çoğunluğu ufak köylerdeki sazdan çatılı kerpiç evlerde
yaşamakta olan çok da fazla güç sahibi olmayan köylüler bulunmaktaydı. Köylü sınıfının altında ise
deri işçileri ve şamanlardan oluşan kimsesizlerin oluşturduğu grup yer almaktaydı. Söz konusu grupta
tıpkı avukat, hekim ve astronom gibi devlet memuru ve teknik uzmanlardan meydana gelen ’
chugin
’
adı verilen küçük grupta da olduğu üzere babadan oğula geçen bir sistem mevcuttu. Toplumun alt
tabakasında ise nüfusun üçte birini teşkil eden esirler bulunmakta idi.
Kore tarihinde değişen hanedanlıklar radikal olarak kültürel ya da sosyal kırılmalara neden
olmamıştır. Zira bu değişimlerle kuruluşlar yenilenmekte birlikte devletin bir organı
olarak hizmet
sunmayı sürdürmüştür. Hatta politik, sosyal ve kültürel yaşamda ağırlığı koyan aileler neredeyse bin
yıldan uzun bir süreçte hâkimiyetlerini devam ettirmişlerdir. 10. yüzyılın ardından ülke sınırlarında
fazla bir değişim meydana gelmemiş, ancak taşra sınırlarındaki bazı ufak tefek düzenlemeler ise 11.
yüzyıl sonrasında gerçekleştirilmiştir. Bu durumda coğrafya büyük bir rol oynamış, yarımada doğal bir
coğrafi bölüm teşkil etmiştir. Yarımadadaki bu coğrafi bölüm bir dizi kuruluş, toplumu bir arada tutan
değerlerin Korelilerce geliştirilmesiyle başarı sağlamıştır. Ülke zaman zaman kendisinden daha büyük
ve bir o kadar da zorlu komşuları tarafından istila edilse de politik ve sosyal düzen daima etkileyici bir
esneklik ortaya koymuştur (Seth, 2010: 4).
Kore’nin, Asya’nın medeniyet anlamında gelişimine katkısı doğrudan ve de dolaylı yollardan
olmuştur. Ülkeyi terk eden Korelilerin bir kısmı tekrar yarımadaya geri dönerken, diğerleri ise yurt
dışında kalmaya devam etmişlerdi. Kore miras ve tarihi ister yarımadada, ister yurt dışında yaşayan
Koreliler
için o günün sosyal, ekonomik ya da politik endişelerinden daha derin bir anlam
taşımaktadır. Koreliler, tarihlerinin büyük bir bölümünde kendilerini diğer insanlardan ayrı, yalnız
olarak görmemişlerdir. Uygar davranışların en iyileri olarak kabul ettiklerini almış ve başkalarına
aktarmışlardır (Yi, 2002: 141).
Dostları ilə paylaş: