Prof. Dr. Yusuf Seyidov ve Azerbaycan Edebi Dili Tarihi Meseleleri Prof. Dr. E. Demirçizade Örneği
TAED
57* 1571
ki Y. Seyidov doğru olarak belirtiyor ki, Dede Korkut hakkında müellifin araştırmaları 1979
yılında çıkan kitabının mühim bir hissesini teşkil eder. Demirçizadenin Azerbaycan dilinin
tarihi üzere tedkikleri dil tarihi ve tarihi gramer istikametlerinin vehdette tedkikinin ilkin
nümuneleri ve başlangıcıdır. Müellif eserin dil bakımından ümumi inkişaf bağlamında fonetik
ve gramer özelliklerini tahlil eder. Önce sesler, fonetik uyuşmalar, cingiltilileşme, gramer yapısı
– morfolojik-sintaktik yapı ve bu ümumi meseleler dahilinde diğer somut meseleler ihate
olunmuştur.
Prof. Demirçizade yazılı dilin ümumi inkişafı fonunda Hasanoğlu, Gazi Bürhaneddin,
İmadeddin Nesimi şiirlerini, ”Kısseyi-Yusuf”, ”Dastani-Ahmed herami” adlı eserleri tahlil
etmekte ve bunları başlangıç merhalesine dahil etmektedir
.
Bunlardan başka Professor,
Hinduşah Nahçıvani`nin meşhur “Es-Sihahül-Ecemiyye” ve İbn Mühenna`nın “Kitabi-hiliyetül
insan ve hilyetül-lisan” sözlüklerini de araştırmaya başlamıştır
.
Bu kaynakların verdiği
materiallar esasında tedkikatçı Azerbaycan yazılı dilinin
başlangıç merhalesi hakkında ilk defa aydın tasavvur yaratabilmiştir.
Prof. Y. Seyidov`un kaydettiği gibi eserin IV. faslı “Azerbaycan Dilinin İnkişafı
Tarihinde Hatai-Füzuli Merhalesi” şeklinde adlandırılmaktadır. Müellif bu fasılda önce devrin
ictimai şeraitini nazarden geçirerek dil meselesinde Hatainin mevkisini araştırmaya başlar.
Burada evvelce Safeviler sarayında Azerbaycan dili meselesini koyur ve böyle tarihi hakiketi
aşkarlıyor ki, Hatainin başkanlığında bu sarayda Azerbaycan dili devlet dili gibi istifade
olunurdu. Sarayda şiir-sanat dili de Azerbaycan dili idi. Bu münasibetle E. Demirçizade bu
devirde Azerbaycan dilinde yaranan hüsusen, Hatai tarafindan yaratılan şiir türlerini ve onların
dilini üslubunu nazarden geçirir ve böyle meseleler orataya koyar: 1. Koşma üslubunun
rüşeyimi, Klassik şiir-sanat üslubunun ilk nümunesi, Klassik şiir-gazel üslubu. Müellif bütün bu
sanat nevilerinin faktları esasında Şah İsmail sarayının, demeli, hemin devirin dil hüsusiyetlerini
tahlilden geçirir ve böyle hesab edir ki, Azerbaycan yazılı dili tarihinde, resmleşdirmek
bakımından bu devirin dil siyaseti oldukça büyük önem arz ediyor. Başka sözle desek, Ş. İ.
Hatai Azerbaycan diline yaşamak pasaportu verdi ve dedi ki, Azerbaycan dili şiir dili
mehdudiyyetinden çıkmalıdır. Belki de bu büyük Füzuli için bir arka, dayanak merhelesi rolu
oynadı(1, s. 415).
Y. Seyidov E. Demirçizade`nin Füzuli`nin dilimizin tarihinde yeri hakkında yaptığı
araştırmaları derinlemesine tahlil etmektedir. Hele 1958 yılında çap olunan “Füzuli” makaleler
1572
* TAED
57
Aliye MUSAYEVA
mecmuasında neşr olunan makalesinde şairin dil tarihimizdeki hizmetlerini derinden tahlil
etmiştir. Onun nezmü-nazik Türk lefziyle iken düşvar olur misrası o devirde Füzuli`nin
Nesimi`nin ardınca ana dilinin -bedii dil seviyesinde inkişafına korkmadan hizmet göstermesine
bir işarettir.
Fars dilinin edebiyat meydanında cirit attığı bir devirde Türk dünyasında Şair, Nevai
gibi vatanseverlik göstererek Türklüğe hizmet etmeği amaç edinmiştir. Demirçizade doğrudan
Füzuli`nin aşağıdaki beyitine dayanarak yazıyordu:
Lehceyi-Türki qebuli-nezm terkib eylese
Ekseri-elfazi namerbutü nahemvar olur.
Demek ki, Füzuli daha o zaman yazılan şiirde ifade kırıklığını, ahenksizliği bir de
bununla izah etmiştir ki, bu dil hele kabuli-nezm terkib etmeyip, daha doğrusu, bu dil “nezmi-
nazik” yaratmak için sanatkarlar tarafindan lazımınca hamarlanmamış ve sığallanmamıştır, bu
dilin üzerinde lazımi ameliyat yapılmamıştır.
Demirçizade fikrine devam ederek yazıyor: Nazara almak lazımdır ki, burada esasen
aruz vezni talebatına uyğunlaşdırma yolu ile Azerbaycan dilinde şiir yazmağın zor olması
Füzuli`yi düşündürmüştür. Lakin Füzuli heç de bunu çıkılmaz vaziyet hesab etmemiş ve
ümidsizliye de düşmemiş, aksine
Mende tovfik olsa bu düşvari asan eylerem,
Novbahar olğac dikenden bergi-gül izhar olur.
diyerek dikene benzetilen bir dilden gül yaprağına benzer ince bir dil yaratmak gibi bir işi, yeni
Azerbaycan dilinin klassik şiir kolunu, klassik şiir üslubunu yüksek zirveye kaldırmak gibi
şerefli bir işi üstlenmiştir (3, s. 179).
Büyük Füzuli`nin gazel janrına üstünlük vermesini de tedkikatçı, ders kitabında şairin
aşağıdaki mısraları ile esasalandırır:
Gönül, gerçi eşara çok resm var,
Gazel resmin et cümleden ixtiyar,
Ki her mefhilin zinetidir gazel,
Xiredmendler sanatidir gazel.
Gezali-gazel seydi asan deyil
Prof. Dr. Yusuf Seyidov ve Azerbaycan Edebi Dili Tarihi Meseleleri Prof. Dr. E. Demirçizade Örneği
TAED
57* 1573
Gazel münkiri ehli-ürfan deyil.
Gazel de ki,meşhuri-devran ola
Okumak da,yazmak da asan ola.
Demirçizade şairin yukarıdaki misralarının ehemiyetini göstererek, onun gazel sevgisine
böyle bir izahat verir: ”Demeli, Füzuli gazeli bir de ona göre üstün tutmuştur ki, onu okumak da
yazmak da asan(kolay) idi. Şair okunması ve yazılması asan(kolay) dediğinde her şeyden evvel,
malum ümumhalk dilinde işlenen, mezmunca herkese, özellikle evama tanıdık sözlerden
kurulan gazeli nazarda tutmuşdur.(3, s. 181).
Mehz bu hüsusiyetleri, amilleri göze alarak büyük şair gazel janrına üstünlük vermiş ve
buna göre de Füzuli gazeli edebiyatımızın şah eseri mertebesine yükselmiştir. Modern okuycu
adeta Füzuli dilinde galiz Arap-Fars terkiblerinin çokluğundan gileylenir. Demirçizade doğru
olarak Füzuli gazelindeki terkiblerin çokluğunu o devirdeki dilimizin vaziyeti ile ilgilendiriyor.
O yazıyor: Doğrudur, Füzuli`nin yaratmış olduğu “nezmi-nazik” dilinde Arap ve Fars sözleri
vardır, hem de az değildir. Lakin bunlar hiç de XII-XIV. asrlarda kullanılan dilimizdeki kadar
olmadığı gibi, nev ve kalite itibariyle de onlardan farklıdır. Çünkü Füzuli kullandığı sözlerin,
her şeyden evvel, imkan dahilinde “evam” için mübhem olmamasını, tanıdık olmasını, kolayca
yazılıp okunmasını ve “nezmi-nazik” çerçevesine sığmasını göze almıştır (3, s. 186). Y.
Seyidov`un kaydettiği gibi, Demirçizadenin gazel ve mesnevi türü ile dilimizi inkişaf ettirdiğini
okucuya izah etmek için onun gazel ve mesnevilerinin dilini, özellikle bunların söz varlığını,
mühteser şekilde olsa da gözden geçirmeyin zaruri olduğunu gösterir ve bu meseleleri “Klassik
Şiir Üslubu ve Klassik Şiir Üslubunun Mesnevi Kolu”, “Temsil” başlıkları altında tedkik eder.
Füzulinin nesri. “Bu Merhalede Nesr” adlanan bölümde Demirçizade gösteriyor ki,
Azerbaycan dilinin tarihinde nezm ile nesr her zaman yanaşı adımlamışlar. Lakin yazılı dilde
daha çok nezm koluna üstünlük verildiği için ve nezm ile yazmak ustadlık sayıldığına göre nesr
nümuneleri yayılmamış, daha çok menzum eserler yazılı halda göçürülmüş, nesr ile yazılmış
parçaların izi kalmamış veya nadir halda istinsah edilmiş ilk nesr nümumeleri helelik bize gelip
ulaşmamıştır.
Meseleye bu bakımdan yaklaştığımızda Füzuli`nin “Şikayet-name” ve “Hediqetüs-
süeda” adlı eserleri edebiyatımızın tarihinde bedii nesrin ilk nümuneleridir. Biri satirik nesri,
digeri ise romantik nesri temsil eder. Bu eserlerin her ikisinin de başlangıç hissesi o devrin zevk
talebine uygun olarak ali üslup tarzında yazılmıştır ve buna göre de giriş hissesinin dili çok galiz
Dostları ilə paylaş: |