1576
* TAED
57
Aliye MUSAYEVA
ç) Bu eserlerde Arap, Fars dillerine mensup sözler ekseren Azerbaycanca yapı ve çekim
ekleriyle işlenilmiştir ve böylelikle de Azerbaycan dilinin aparıcı ahengi daha da güçlenmiştir.
d) Bu eserlerde bir sıra frazeoloji ifadeler işlenmiştir ki, bunların çoğu Füzuli
eserlerinde veya onun müasırlerinin eserlerinde olan frazeoloji ifadelerle aynıyet teşkil eder, bir
kısmi ise canlı danışıqdan, şifahi dilden yazılı dile göçürülmüştür.
e) Bu merhelede klassik şiir üslupunda yazılmış eserlerde artık bu zaman arşivleşmiş
bazı sözler ve morfemler de Füzuli eserlerinde olduğu gibi işlenilmiştir.
f) Bu eserlerde de Arap, Fars terkibleri, hatta terkib birleşmesi de az değildir ve bunlar
Füzuli gazellerinde işlenilmiş terkiblere çok benzemektedir.
Müellifin bu tahlil tecrübesini Y. Seyidov böyle ümumileşdirir: E. Demirçizade bunları
deyerken esasen Şakir Şirvaninin “Ehvali-Şirvan” ve Mehcur Şirvaninin “Kisseyi-Şirzad”
mesnevilerinin diline dayanıyor. Malumdur ki, bu devirde nesr eserleri de yaranırdı, bu eserlerin
de kendine özgü üslupları var idi: “Kelile ve dimne”nin Azerbaycan diline tercümesi, “Şehriyar
dastanı” bu üslup için material verirdi. Bu eserlerin dili devrin nesr dili hakkında tasavvür
yarada bilir ve E.Demirçizade bu materialdan maksadyönlü şekilde istifade edir”(1. s. 422).
Bildiğimiz gibi, o devrin ab-havasına uygun olarak M.P.Vakıf de klassik şiir üslubunda
gazel janrında bir hayli eser yazmıştır. Ancak edebiyatımızın ve dilimizin tarihinde o daha çok
halk şiiri üslubu janrlarında yarattığı poetik nümunelerle yadda kalmıştır. XVIII. asırdan mehz
Vakıf`la milli Azerbaycan şiiri merhalesi başlar. O, realist şiirin en güzel nümunelerini
yaratmaya ve ümumiyyetle şifahi dille yazılı dili, şifahi halk edebiyatı ile yazılı edebiyatı
yaklaştırmağa nail olmuştur.
Mehz bütün bunlara göre alim “Bu merhelede koşma üslubu ve Vakıfin mevkeyi” adlı
başlık verir ve burada halk şiiri üslubunun aparıcı kolu gibi koşma janrından, onun edebiyatımız
tarihindeki inkişaf yolundan, koşma üslubu dilinin en belirgin özelliklerini öğrenmek,
netleştirmek bakımından Vakıf koşmalarının müteber kaynak olmağından bahis eder.
Demirçizade bu devri Vakıf merhelesi adlandırmasının sebebini böyle izah edir:
“Vakıf`in eserlerinin yüzde yetmişini koşmalar teşkil edir. Demeli, Vakıf yaratıcılığının esası
koşmalarla bağlıdır. Bu ise bedii edebiyatımızda yeni bir cığırın formalaşması ile bedii
dilimizde yeni, öncül bir üslubun yaranması ile sonuçlanmış bir yaratıcılıktır. Mehz buna göre
de XVIII. asırdaki Azerbaycan bedii dilinin inkişaf istikametini müeyyenleşdiren elametler
Prof. Dr. Yusuf Seyidov ve Azerbaycan Edebi Dili Tarihi Meseleleri Prof. Dr. E. Demirçizade Örneği
TAED
57* 1577
esasen koşma üslubunun elametdar cihetleridir. Böyle elametdar cihetlerin esası -bedii dilin
ümumhalk dili vahidleri hesabına – sade sözler, ifadeler, ibareler hesabına zenginleşdirilmesi
ile, Arap, Fars dillerinden alınma sözlerin, ifadelerin ise mehdudlaştırılması ile bağlıdır”(3, s.
242).
Y. Seyidov müellifin haklı olarak hemin devri Vakıf marhelesi, deviri adlandırmasını
yüksek deyerlendiriyor ve doğru olarak yazıyor ki, devrin koşma üslubunun Vakıf`le
alakelendirilmesi tesadüfi deyildir. Vakıf bu devir Azerbaycan şiirini ve Azerbaycan şiir dilini
temsil ediyordu. Devrin koşması daha çok Vakıf`in adı ile bağlı idi(1, s. 422).
Azerbaycan dilçiliğinde böyle bir görüş var ki, Azerbaycan dili XX. asra kadar esasen
bedii üslupla temsil olunmuştur. İlk defa Demirçizade Azerbaycan dilinin üsluplar sistemi
üzerinde özel olarak araştırma yapmış ve bu kitapta da dilimizin hele XVIII. asrda birtakım
üsluplar esasında dallandığının nümunelerini gösterir, hatta ilmi üslubun ilimler üzere
formalaşdığına nazar yetirir. Bunları “Bu Merhelede İlmi Üslup
”
başlığı ile verir. Bu
mülahızanı ileri sürerken o, XVIII. asırda Azerbaycanca birkaç tane tıp kitabı, kitapçığı,
sözlükler, hesap, astronomi, coğrafya meselelerine hesr edilmiş kitaplar, aynı zamanda dini
tebliğat–telimat mezmunlu kitap ve kitapçıklar yazılmıştır. Y.Seyidov`un doğru olarak
kaydetdiği gibi müellif devrin ilmi üslubunu ilim sahaleri üzre tahlil edir. Matematik ve
astronomi sahasinda meydana çıkan eserleri tabii ilimler üslubunun temsilçileri olarak nazarden
geçirir. “Üsuli-esse”(yeddilik üsul) adlı bir kitabın kalan hissesine esasen yazıyor ki, “Burada
işlenen terimler, esasen Arapça`dan alınma sözlerdir: meş”ele, kerre, baqi, zerbe, kesir, mexrec,
müstekim, adet, kesret, münkesim, miktar, mezrub.Yalnız birkaç yerde urmak sözü çıkmak
manasında, hem götürmek sözü, hem de nöksan etmek analitik fiili işlenmiştir. Müellif
kaydediyor ki, bu eserde cümle üyelerinin sıralamasında da riyazi ifade tarzi yansımıştır, buna
göre de haberler bazen ihtisar olunmuş, bazan ise mübteda ile veya tamamlık ile yerleri
deyişdirilmiştir.”
“Kitabi-ruzname” adlanan bir başka kitap astronomiye aittir. Demirçizade bu eser
hakkında yazıyor: “Bu eser esasen yıllarin, ayların, günlerin deyişme cereyanlarını yansıtan
cedvellerden ibarettir ve bu cedveller Arap yazısında işlenen harfler ve rakamler esasında
tertiplenmiştir. Bu eserde esas problemle elakedar olarak, ayların adları Arapca, Farsca, Rumca,
Yunanca, bazen Azerbaycanca verilmiştir”.