AZƏRBAYCAN DÜNYA ƏDƏBIYYATİNDA Beynəlxalq Simpoziumun materialları
14
ettiğine göre esrarengiz bir biçimde yazarının Lev Nussimbaum, yani Essad Bey
olduğu ortaya çıkmıştır.
1
Essad Bey adının Almanya’da yasaklanması üzerine Kur-
ban Said a
dını Bayan Baron Elfriede von Ehrenfels önermiştir. Barones bu isimle
elde edilen geliri yıllar boyunca, savaşta dahi, yazarın kendisine iletmeyi ihmal
etmemiştir.
2
Avrupa üzerinde hızla ilerleyen Nasyonal Sosyalizm rüzgarı Essad Bey’e
Avusturya’da da ra
hat vermemiştir. Yazar Amerika ve Kudüs’e göç etmek yerine,
çünkü kendisini Yahudi olarak görmüyordu ve İngilizceye merakı yoktu, güneye,
İtalya’ya göç etmeyi tercih etmiştir. Ancak Hitler’in Mussolini ile ittifak etmesi
onun tekrar ülkesiz ve tutsak olmas
ına sebep olmuştur. Sıkıntılı, ıstırap verici bir
hastalık neticesinde, 1942 yılında Positano’da vefat etmiştir.
3
Gerhard Hauptmann
Essad Bey’in bu acı sonunu “Positano” başlıklı şiirinde mısralarına şöyle aktarmış-
tır:
“Alles hatte ihn verlassen,
Was ihm jemals lieb gewesen,
Bis er dann vom Menschenjammer
Endlich durch den Tod genesen”
4
Onu
her şey terk etti,
Kendisine hep sevgili olan,
Sonra insan feryadından
Nihayet ölüm sayesinde iyileşti
“Ali ve Nino” romanının en başta gelen motiflerinden birisi kuşkusuz Doğu-
Batı meselesidir. Yazar bu motiften hareketle Doğu’nun temsilcisi olan Ali ve
Batı’nın temsilcisi olan Nino karakterleri üzerinden kültür çatışması konusuna
yönelmiştir. Yapıtta Doğu-Batı çatışması değişik imgeler ve semboller kullanılarak
karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır:
“
Sizde çöl insanının ruhu var […] belki de insanlar sadece şu şekilde
ayrılabilirler: orman insanları ve çöl insanları. Şark’ın kuru sarhoşluğu belki de
sıcak rüzgârın ve sıcak kumun insanın başını döndürdüğü dünyanın daha basit ve
problemsiz olduğu çölden dolayıdır. Orman soru doludur. Ancak çöl soru sormaz,
bir şey vermez ve söz vermez. Ancak ruhun ateşi ormandan gelir. Çöl insanı […]
sadece tek bir duyguya sahiptir ve bu da ona yeter.
Orman insanının birçok yüzü
vardır. Fanatik çölden gelir, yaratıcı ormandan. Bu herhalde Doğu ve Batı
arasındaki en önemli farktır” (Ali ve Nino:49-50)
*
Ali Avrupa kültürünü yakından tanımaktadır. Ancak Doğu kültürü ile
farklılıklarını yine de yadırgamaktadır. Örneğin Nino’yu ailesiyle birlikte yaşadığı
evinde ziyaret ettiğindeki izlenimlerini anlattığı şu cümleler bunu göstermektedir:
“
Nino’yu evinde ziyaret etmek benim için hala tuhaf bir şeydi. Geleneklere
tamamen aykırı bir durumdu bu. […] Beyaz önlüklü hizmetçi kız kapıyı açtı ve
eğildi. Doğu geleneklerine göre misafir şapkasını çıkarmaması gerektiği halde ona
1
JENNY, Urs, Allahs vergessener Jünger, Der Spiegel, 18. 05. 2008 / 21, s. 174
2
JENNY, a. g. e. , s. 174
3
JENNY, a. g. e. , s. 174
4
JENNY, a. g. e. , s. 174
*
“Ali ve Nino” romanından yapılan alıntılar, yapıtın şu baskısından tarafımdan çevrilmiştir: Kurban
Said, Ali
und Nino, Ullstein List Yay. , Münih 2000
AZƏRBAYCAN DÜNYA ƏDƏBIYYATİNDA Beynəlxalq Simpoziumun materialları
15
şapkamı verdim. Avrupa’da böyle durumların nasıl olduğunu bilirim. ” (Ali ve
Nino:77)
Romanın daha ilk sayfalarında Bakü’nün kozmopolit yapısı betimlenmiştir.
Yazar bu
betimleme için eğitim sistemini araç olarak kullanmıştır. Yapıt, Bakü’de
bulunan Rus Kraliyet Lisesi’ndeki dersten bir kesit ile başlar. 30 Müslüman, 4 Er-
meni,
3 Ayrılıkçı, 2 Polonyalı ve 1 Rus’tan oluşan sınıf mevcudu, konunun geçtiği
coğrafyadaki toplum yapısını anlatmaktadır. Öğretmenin birinci amacı öğrencileri
iyi bir Avrupalı olarak yetiştirmektir (Ali ve Nino: 3). Bundan dolayı öğretmen
sınıfta adeta Batı propagandası yapmaktadır. Doğu’yu geri kalmış ve medeniyetten
uzak olarak anlatırken Batı’yı, teknolojik gelişmeleri yakalamış, adeta medeniyetin
sembolü olarak betimlemektedir.
Öğrencileri buna ikna etmek için “Sizden biriniz
daha önce hiç Berlin’de bulundu mu?” (Ali ve Nino: 3) diye sorar.
Fakat aldığı şu
cevap onun beklentileri doğrultusunda değildir: “Malkow adındaki ayrılıkçı elini
kaldırdı ve küçük bir çocukken Berlin’de bulunduğunu itiraf etti. Hala korkunç,
boğucu ve gürültülü yeraltı trenini hatırlayabiliyordu” (Ali ve Nino: 3). Oysa
öğretmenin amacı öğrencilerine Batı kültürünü aşılamak ve onları Avrupalı olmaya
özendirmektir.
Fakat aldığı bu cevap ve Ali Şirvanşir’in büyük bir özgüven ile
Asya’da kalmayı tercih ettiğini söylemesi onu hayal kırıklığına uğratmaktadır (Ali
ve Nino: 2).
Ali’nin bu çıkışı onun öncelikle ailesinden almış olduğu Doğu kültürü
ve memleketini çok sevmesinden kaynaklanmaktadır.
Tom Reis Essad Bey’in “Ali ve Nino” romanının Ali Şirvanşir kahra-
manını kendinden yola çıkarak kaleme aldığını bir çok belgeye dayandırarak ifade
etmiştir.
1
Örneğin romanda Ali Berlin’i sevmez. Essad Bey’in Berlin ile ilk
karşılaşması, babasının ona Alman Kültürü ile ilgili olumlu şeyler anlatmasına
rağmen, olumlu değildir. Alman sınırına yaklaştıkça karanlık düşüncelere kapıldığı
aktarılmıştır.
2
Berlin’e gelir gelmez karşılaştığı tablo, çocuk yaştaki Essad Bey’i
korkutmuştur:
“
Berlin sokaklarında gruplar halinde rengârenk bayraklar taşıyan, siyasi
sloganlar atan silahlı adamlar dolaşmaktadır; tabancaların yanı sıra makineli
tüfekler,
kurşunlar sıkılmakta, el yapımı bombalar patlatılmaktadır.”
3
Bu şehir hakkında “Kent beni, bir devin cüceye baktığı gibi, aldırmazlıkla
karşıladı”
4
diye yazmıştır. Essad Bey’in Berlin döneminde kaleme aldığı yapıtla-
rında tarihselliğin izleri çok belirgindir. Bazı tarihsel olayları eserlerine bir belge
nit
eliğinde aktarmakla kalmayıp kurmacanın dokusuna da yerleştirmiştir. “Tarih
öznelleştirilerek hayata uyarlanmıştır. Böylece yazar yapıtında siyasi kaderinin
üstesinden gelmeye çalışmıştır.”
5
1
REISS, Tom, Oryantalist-
Tuhaf ve Tehlike Dolu bir Hayatın Aydınlanan Sırrı, Çev. : Selda
Somuncuoğlu, İletişim Yay. , İst. 2009, s. 76
2
REISS, a. g. e. , s. 208
3
REISS, a. g. e. , s. 215
4
REISS, a. g. e. , s. 233
5
BAŞİROVA, Gülşan, Das Schaffen von Kurban Said alias Essad Bey:
www. isb-bln.
de/jahrbuecher/jahrbuch2006/8250. html
(27. 04. 2011)