Azərbaycan fəLSƏFƏ VƏ sosial-siyasi elmlər assosiASİyasi



Yüklə 5,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/42
tarix23.11.2017
ölçüsü5,03 Kb.
#12131
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   42

Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1 
 
 
 
38 
Halilov’a  göre,  yaratılan  varlıklar  arasında  yalnız  insan  aktif  ideaya 
sahip olduğundan, idrak etme yeteneği ve yaratıcı düşünce sadece ona özgü 
olan bir şeydir. O, ideanın bir durumdan başka bir duruma geçmesini işrakî 
felsefenin  aydınlanma,  veya  fenomenolojideki  yönelimsellik  (Intentiona-
lität) kavramıyla açıklamaktadır: “Duyusal alemde cisimlerin özelliğini bel-
irleyen şey onların taşımakta oldukları pasif idealardır. İdrak etme süreci as-
lında  onların  aydınlanması,  pasif  durumdan  aktif  duruma  dönüştürülmesi, 
canlandırılması sürecidir.” 
Şey veya olay birkaç ideanın taşıyıcısı olsa da, belli bir anda yalnız bir 
idea belirginleşmekte, aktifleşmekte ve söz konusu bağlamda cismin yerine 
geçmektedir.  Kant’ın  “das  Ding  an  sich”  (“kendinde  şey”)inden  farklı  ola-
rak Halilov, “kendinde şey”i cismin henüz gölgede kalan ve henüz pasif ka-
lan ideası olarak tanımlamaktadır. O, “kendinde şey”i idrak için her zaman 
ulaşılmaz,  karanlık  bir  alan olarak  değil, bilakis idrak  etme sürecinde idra-
kin  dışında  kalan  parça  olarak  değerlendirmektedir.  Bu  tür  bir  yaklaşım 
“agnostisizmle  fenomenolojinin  adeta  sentezine  dayanarak  yeni  bir  idrak 
modeli”nin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.  
Dikkatin ve ilginin pasif ideaya yönelerek onu aydınlatması veya can-
landırması  cismin  yarım  sisteminin  tamamlanma  isteğinden  kaynak-
lanmaktadır.  Fakat  burada  birkaç  önemli  nokta  bulunmaktadır.  Birincisi, 
cisim  veya  olay  insandan  daha  önce  var  olan  ideaların  taşıyıcısı  ve  onunla 
gerçekleşen  “temas,  suje-obje  ilişkisi  önce  uygun  gerekli  ideaların  insan 
zihninde  canlanması  için  bir  vesile  olmaktadır.”  İkincisi,  canlanma  insan 
zihninde gerçekleşmekte, “cisimde ise söz konusu pasif idea, gerçekte pasif 
kalmaya devam etmektedir.” 
Kuran’ı-Kerim’de , “Allah insana yalnız kendisinin bildiği tüm şeyle-
rin isimlerini öğretti” (2/31) buyrulmaktadır. Halilov’un bilgi ve idrak anla-
yışı  yukarıda  zikredilen  ayeti  teyit  etmektedir;  zira  Halilov  insnı  tüm  idea-
ların  taşıyıcısı  ve  canlandırıcısı  olarak  görmektedir.  Nitekim  o  bu  konuda 
şöyle  demektedir:  “İnsan,  tüm  diğer  cisimlerden  ve  varlıklardan  farklı  ola-


Fəlsəfə tarixi və müasirlərimiz 
 
 
39 
rak, sadece kendi vücudunun ihtiva ettiği, dolayısıyla kendine ait olan idea-
ların  değil,  aynı  zamanda  tüm  diğer  cisimlerde  mevcut  olan  ideaların  da 
taşıyıcısıdır. Ayrıca insan bu ideaları canlandırma imkânına sahiptir.”  
Aydınlanmanın  kaynağı  her  şeyden  önce  Nur-ul  Envar  (Sühreverdi) 
ve bu nurdan kendi payını alan, aktif, yaratıcı ideaya sahip bilinçli insandır; 
“ilahi  ideadan  gelen  ışığın  odak  noktası  olarak  ortaya  çıkan  ve  ışığı  alarak 
tekrar dağıtan” insan. Dolayısıyla, insan da kendi idrakini belli bir şeye yö-
nelterek, fokuslayarak, söz konusu ideayı canlandırabilmektedir. İnsan sahip 
olduğu aktif idea sayesinde kozmik ruhla irtibatlıdır ve bu irtibat onun taşı-
dığı daha yüksek ideanın gerçekleştirilmesi olarak tezahür etmektedir. Hali-
lov’a  göre,  bizzat  “akıl,  kozmik  ideanın  gerçekleştirilmesidir.  Bu  ideanın 
gerçekleştirilmesi de dış dünyayla, ortamla karşılıklı ilişki sürecinde ortaya 
çıkmaktadır.” 
 İnsan  vücudu  pasif  ideaların  taşıyıcısıdır  ve  aydınlanmayı  gerektir-
mektedir.  Onun  da  idrak  edilebilmesi  için  aydınlanma,  veya  yönelimsellik 
(Intentionalität)  yani şuurun objelere ve olaylara  yönelmesi  gerekmektedir. 
Bu  bağlamda  Halilov,  Platon’un  insanın  ölümsüz  nefsinin  önceki  bilgileri 
hatırlaması  veya  cisimlerin  ideaların  kopyaları  olması  düşüncesini  kabul 
etmemektedir.  Çünkü,  “bu  durumda  duyusal  (maddi)  dünyada  idealar  tah-
rifata  uğradığından,  orijinale  tam  uygun  olmayacaktır”.  Filozofa  göre, 
esasen “hem cisimlerdeki, hem de insanın genetik hafızasındaki idealar aynı 
yaratılış  sürecinin  sonuçlarıdır.  Diğer  bir  ifadeyle,  mikrokozmostaki  pasif 
idea  ile  cisimdeki  pasif  idea  –  ikisi  de  aynı  bir  aktif,  orijinal  ideanın  kop-
yaları  olduğundan,  birbirine  eşdeğerlidir.”  Dolayısıyla,  kozmik  ruh 
(mikrokosm)  (gaip,  ayân-ı  sabite  –  K.B.)  tüm  ideaların  bir  anlamda  kay-
nağıdır ve Kuran’ı-Kerim’in de onayladığı üzere, her bir insan doğuştan “bu 
dili”  bilmektedir.  “Sadece,  farklı  kişiler  için  bu  potansiyelin  farklı  tarafları 
aktifleşmektedir.  Dolayısıyla,  insanın  kendisine  özgü  olan  potansiyel  bilgi 
kaynağından yararlanabilmesi için entellektüel irade sergilemesi gerekmek-
tedir.” 


Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1 
 
 
 
40 
 
Tasavvuf  
 
Selahaddin  Halilov’un  tasavvufla  ilgili  görüşleri  ilk  bakışta  çelişkili 
gibi  görünebilir.  Örneğin,  ona  göre,  “dervişlik  dönemi  artık  bitti.  Sufilik 
modern insanın hayat felsefesi olmak şansına sahip değildir.” Aynı şekilde, 
yazar  zahitlik  hayatı  yaşayan  sufileri  kastederek  şöyle  diyor:  “Hakkı,  a-
daleti, hakikati idrak edip, manevi olarak  yükseldikten sonra, tekrar günde-
lik  hayata,  topluma  dönerek  onu  da  aynı  mertebeye  yükseltmek  için  yollar 
aramayacaktır; bu ise en azından bencilliktir.”
1
  
Halilov, tasavvufun aynı zamanda insanın “Halik’i kendi kalbinde ara-
yarak  kısa  devre  efekti”  oluşturma  görüşüne  karşı  çıkmaktadır.  Kendi  iç 
âlemine kapanarak yüksek manevi değerler, zengin bilgiler kazanan bir kişi-
nin toplum için örnek olmak yerine, toplumdan uzaklaşmasını ciddi şekilde 
eleştirmektedir.  Kuran’ı-Kerim’den  verdiği  örneklerle  kendi  düşüncelerini 
temellendirmeye  çalışan  Halilov,  diğer  varlıklardan  aklı  ve  yaratıcı  düşün-
cesiyle  ayrılan  “insanın  yüzünü  doğaya,  evrene  dönmesini  ve  ona  verilen 
düşünce  sayesinde  insanlık  uğruna  yaratıcı  icraatlarda  bulunmasını  da  hak 
yolu” olarak adlandırmaktadır.  
Halilov aslında tasavvufun derinlerinde var olan, ama onun egzotik ve 
moda olan prensiplerinin arkasında ihmal edilen düşünce çizgisini ortaya çı-
karmaya  çalışmaktadır.  Nitekim  o,  “mürşidi  göklere  çıkararak  Allah’a  şirk 
koşmanın”
2
, veya “kendini kaybederek ilahiye giden yolda genel akıma ka-
tılmaya”
3
 ve  insanın  kişiliksizleştirilmesine  karşı  çıkmaktadır.  Halilov’un 
tüm  çabası  bedii-estetik  güzelliklerin gölgesinde  kalan “tüm sufi doktrinle-
rin  kökünde  bulunan  temel  düşünceleri  şerhedici  olmaksızın,  şahıslaş-
                                                 
1
 “Sufi  Zirvəsi:  Son,  Yoxsa  Başlanğıc”,  Fəlsəfə  və  Sosial-Siyasi  Elmlər,  Bakü,  2006, 
sayı 3-4, s. 120. 
2
 A.g.m., s. 118. 
3
 “Şəxssizləşmiş təsəvvüf”, Fəlsəfə və Sosial-Siyasi Elmlər, Bakü, 2009, sayı, 4, s. 163. 


Yüklə 5,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə