Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1
40
Tasavvuf
Selahaddin Halilov’un tasavvufla ilgili görüşleri ilk bakışta çelişkili
gibi görünebilir. Örneğin, ona göre, “dervişlik dönemi artık bitti. Sufilik
modern insanın hayat felsefesi olmak şansına sahip değildir.” Aynı şekilde,
yazar zahitlik hayatı yaşayan sufileri kastederek şöyle diyor: “Hakkı, a-
daleti, hakikati idrak edip, manevi olarak yükseldikten sonra, tekrar günde-
lik hayata, topluma dönerek onu da aynı mertebeye yükseltmek için yollar
aramayacaktır; bu ise en azından bencilliktir.”
1
Halilov, tasavvufun aynı zamanda insanın “Halik’i kendi
kalbinde ara-
yarak kısa devre efekti” oluşturma görüşüne karşı çıkmaktadır. Kendi iç
âlemine kapanarak yüksek manevi değerler, zengin bilgiler kazanan bir kişi-
nin toplum için örnek olmak yerine, toplumdan uzaklaşmasını ciddi şekilde
eleştirmektedir. Kuran’ı-Kerim’den verdiği örneklerle kendi düşüncelerini
temellendirmeye çalışan Halilov, diğer varlıklardan aklı ve yaratıcı düşün-
cesiyle ayrılan “insanın yüzünü doğaya, evrene dönmesini ve ona verilen
düşünce sayesinde insanlık uğruna yaratıcı icraatlarda bulunmasını da hak
yolu” olarak adlandırmaktadır.
Halilov aslında tasavvufun derinlerinde var olan, ama onun egzotik ve
moda olan prensiplerinin arkasında ihmal edilen düşünce çizgisini ortaya çı-
karmaya çalışmaktadır. Nitekim o, “mürşidi göklere çıkararak Allah’a şirk
koşmanın”
2
, veya “kendini kaybederek ilahiye giden yolda genel akıma ka-
tılmaya”
3
ve insanın kişiliksizleştirilmesine karşı çıkmaktadır. Halilov’un
tüm çabası bedii-estetik güzelliklerin gölgesinde kalan “tüm sufi doktrinle-
rin kökünde bulunan temel düşünceleri şerhedici olmaksızın, şahıslaş-
1
“Sufi Zirvəsi: Son, Yoxsa Başlanğıc”, Fəlsəfə və Sosial-Siyasi Elmlər, Bakü, 2006,
sayı 3-4, s. 120.
2
A.g.m., s. 118.
3
“Şəxssizləşmiş təsəvvüf”, Fəlsəfə və Sosial-Siyasi Elmlər, Bakü, 2009, sayı, 4, s. 163.