Azərbaycan fəLSƏFƏ VƏ sosial-siyasi elmlər assosiASİyasi



Yüklə 5,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə37/42
tarix23.11.2017
ölçüsü5,03 Kb.
#12131
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42

Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1 
 
 
 
120 
“Edebî Düşünce Temsilcileri” arasına aldık. 
Bu  hacimli  eserde  200’den  fazla  düşünürümüz  ele  alınmıştır.  “Şu  şu 
düşünürler  niye  alınmamış  ”,  diye  düşünenler  olursa,  onlar  bilmelidirler  ki 
ya o düşünürleri yazacak kimse çıkmamıştır ya da yazmayı üstlenenler bizi 
üç-  dört  sene  “Yazıyorum,  bitiyorum,  gönderiyorum.  ”  diye  oyalamışlar, 
sonra da yazmaktan vazgeçtiklerini söylemişler veya mail’lere ve telefonlara 
cevap  vermek  lütfunda  dahi  bulunmamışlar,  dolayısıyla  bir  kısım  noksan-
lıklara sebep olmuşlardır. Bu noksanların bir kısmı tarafımızdan telafi edil-
miş olmakla beraber, tamamım telafi etmek mümkün olmamıştır. 
Buna  mukabil  kendilerinin  veya  yakınlarının  ağır  hastalıklarına  rağ-
men,  vadinde  durabilmek  için  her  türlü  güçlüğe  ve  olumsuzluklara  göğüs 
gererek birkaç düşünürün tefekkürünü tanıtmakta büyük gayret gösteren ar-
kadaşların ve makalelerini zamanında veren diğer yazarlarımızın alakası her 
türlü takdirin üstündedir. Onların bu sıcak ve samimi alakalan olmasaydı bu 
hacimli eser gün yüzü göremezdi. 
Biz, düşünürlerimizin fikirlerini aksettirirken önce onların hayat hikâ-
yelerini, yetiştikleri ortamı, tesir aldıkları şahısları, akımları ve çevreleri bil-
dirdik. Sonra eserlerini ismen sunduk, daha sonra başlıca fikirlerini muhtelif 
yönleriyle  ele  aldık  ve  sonunda  bir  değerlendirme  yaparak  tanıtmayı 
bitirdik. Yalnız ele aldığımız düşünürün mümkünse her çeşit ve her alandaki 
fikirlerini  sunmayı  hedefledik.  Yazarlarımızın  bir  kısım  düşünürlerimizde 
noksan  bıraktığı  cihetlerini  “EK”lerle  tamamlamaya  çalıştık.  Bazılarına  ta-
rafımızdan,  varsa,  hatıralar  ilave  ettik.  Bazı  çok  cepheli  düşünürlerimizi 
farklı cephelerini farklı şahıslara yazdırdık. İstedik ki mümkünse, noksan ta-
rafı kalmasın. Buna rağmen, bu usûlü herkes için uygulayamadık. Düşünce-
lerini yazdığımız şahıslar hayatta iseler yazdığımız metni kendilerine gönde-
rip tasviplerini aldık. 
Tanzimat’tan  günümüze,  düşünürlerimizi  tanıtmaya  çalıştığımız  bu 
hacimli  eserde,  imkân  nisbetinde-fikri,  ideolojisi,  kimliği  ne  olursa  olsun- 
tesbit  edebildiğimiz  ve  düşünür  denebilecek  herkese  yer  vermeye  çalıştık. 


Rəylər və mülahizələr 
 
 
 
121 
Unutulmuş, atlanmış, kasten unutturulmuş, kenara atılmış düşünürlere-hangi 
etnik kimlikten olursa olsun- kitapta yer verdik. Bu bakımdan Üniversitede 
estetik  dersi  vermiş  olan  Ermeni  Ohannes  Paşa’ya,  Yahudi  Moiz  Ko-
hen(Tek
;
nalp)’e,  Teo  Grunberg’e,  bunları  yanında  dinî  düşünce  temsil-
cilerinden olacak Kürd asıllı Said Nursî merhuma, tasavvufî düşüncede Tev-
fik Bosnavî Efendi’ye ve benzerlerine kitabımızda yer verdik. 
Bu bakımdan eser bir ansiklopedi olmadığı gibi bilim tarihi kitabı ola-
rak da düşünülmemiştir. Yakın dönem düşünce tarihimizin kaynağıdır. 
Burada  bizim  araştırmamızın  yöntemini  tanınmış  yazar  Sabahattin 
Eyüboğlu’nun  şu  sözleri  belki  daha  iyi  anlatacaktır.  Sabahattin  Eyüboğlu 
düşünce hayatımızı daima geçmişimizle beslememiz gerektiğini söyleyerek 
Avrupa medeniyetinin sırrını şöyle açıklamıştır: 
“Avrupa medeniyetinin sırrı, her sözünde yaşayan geçmiş, her hamle-
sinde canlanan tarihtir. Orada hiçbir fikir, hiçbir güzellik “müstahase/fosil 
” hâlinde kalmamış, her yeni dava eski bir davanın yorumu olmuştur. ” (Sa-
bahattin Eyüboğlu, Mavi ve Kara, Ataç Kitabevi, İstanbul, 196l,s.72) Biz de 
bu usûlü takip ederek düşünürlerimizin geçmişle, gelenekle irtibatını dikkat 
nazarına aldık. 
Şöyle  de  diyebiliriz:  Batı’dan  veya  dünyanın  başka  yerlerinden  dü-
şünce üretme modelleri alıp da o modellere uygun vasıtalar, araçlar aramak 
yerine, vasıtalara yahut bizim bünyemize uygun model aranmasını daha uy-
gun buluyoruz. 
Demek ki maziye yönelmemiz lâzım. Hem de hiçbir şeyi atmadan, at-
lamadan  ve  küçümsemeden!..  Gençlerimiz  bu  işe  girişmeli,  bunun  için  ye-
tiştirilmeli, onlarda şuur ve heves yaratılmalı ve dahî imkânlar hazırlamalı. 
Bu  satırların  yazan,  yaklaşık  60  senedir  Türk  ve  îslâm  düşüncesinin 
araştırılması  ile  meşguldür.  “Türkiye  ’de  Ruhçu  Maddeci  Görüşlerin 
Mücadelesi”  (Nobel,  5.  Baskı);  “Osmanlı  Düşünce  Dünyası  (Akçağ, 
2.baskı),  “Türk  Düşüncesinde  Gezintiler”  Nobel)  gibi  eserler,  bu 
çalışmaların mahsulüdür. Şimdi de en az 25 senedir çalışılan ve bitmiş olan 


Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1 
 
 
 
122 
7  ciltlik  “Tanzimat’tan  Günümüze  Türk  Düşünürleri”  adlı  eserini  Türk  ve 
îslâm dünyasının yanında bütün dünyaya tanıtmış olacağız. 
Bu çerçevede Prof. Dr. Ayhan Bıçak’ın yazdığı iki büyük ciltlik “Türk 
Düşüncesi” (İstanbul, Dergâh Yay., 2010) adlı çok değerli eserini zikretmek 
bir  kadirşinaslık  olur.  Ayhan  Bey,  Orhun  Abidelerinden  başlayarak  gü-
nümüze  kadar  getirdiği  eserinde  daha  çok  problemler  açısından  düşünce 
dünyamızı  tanıtmaya  çalışmış.  Biz  şahısların  düşüncelerine  ağırlık  verdik. 
Daha pek çok araştırmalar yaparak bu tarz belki onlarca eser hazırlanması i-
cap etmektedir. Ancak böyle çalışmalarla değerlerimizin ortaya konulup on-
ları  hem  yeni  nesillerimize,  hem  de  dünyaya  tanıtılmasıyla  dünya  bilim  ve 
düşünce  liginde  yer  edinebiliriz  veya  onların  bir  çoğunun  da  önüne  geçe-
biliriz. Bu çalışmayla görülecektir ki “Bizde düşünce yok, felsefe yok, filozof 
yok,  Türkler  yüksek  felsefe  yapamamışlardır.  ”  diye  etrafa  karamsarlık  ve 
ümitsizlik saçanlar, yanılıyorlar. Bu eseri dikkatle ve peşin hükümlere kapıl-
madan okuyabilenler  filozof  denecek pek  çok düşünürümüz  olduğunu ken-
dileri de görebileceklerdir. 
 
Maksadımız 
 
Bu  düşünce  kitabım  yazmaktan  maksadımız  nedir?  Büyük  mücadele 
inşam,  büyük  âlim  ve  mütefekkir  Musa  Cârullah  Bigiyef  (1875-1949)’in 
“Lüzûmiyyat” adlı eserinde gençlere düşünmek için koyduğu şu ilkeler, bi-
zim bu çalışmayı yapmaktaki amacımızı özetler mahiyettedir: 
 
1.  “Öz közünüzle kör (yani, kendi gözünüzle görün.) 
2.  öz aklınla fikret, 
3.  Öz fikrinle söyle”. (Kendin gör, kendin düşün, kendin söyle.) “Sanga/ 
sana  muhtelif/mvihdlii  bir  adam  karşı  gelse  muhalifliğini  büyük  hürmetle  dinle, 
onun fikirlerini büyük saygıyla dinle, muhakeme et, münazara et, lâkin dostlaşabil, 
özleşebil. Onunla kavgaya girişme, dostluğu devam ettir ve onunla özleş. ” 
4. “ Her hususta, her meselede tamamen yeni, başka bir adam ol. Lâkin, millî, 


Yüklə 5,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə