Azərbaycan fəLSƏFƏ VƏ sosial-siyasi elmlər assosiASİyasi



Yüklə 5,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə38/42
tarix23.11.2017
ölçüsü5,03 Kb.
#12131
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42

Rəylər və mülahizələr 
 
 
 
123 
dinî işlerde bir can, bir ten bulamazsanız, cemaat içinde gerçekten gönülden cemaat 
kıl.  ”  diye  devam  ediyor.  Bizim  hedefimiz  de  M.  Cârullah’m  söylediği  bu 
esasları  yeni  nesillere  kazandırmak,  onları  müstakil  düşünebilmeye  sev-
ketmektir. 
 
Ama zihnî gelişmenin yanında gençlerimizin ruhlarının ve kalplerinin 
de parlatılmasını, cilalanmasını hedefledik. M. Blondel’in dediği gibi düşün-
ce aynı zamanda İlâhî bir nurdur. 
Ama bu yeterli değil. Biz, “Ben kimim, biz kimiz, neredeyiz, ne yapabiliriz, 
nasıl  yapabiliriz?  ”  gibi  kimlik  tespitini  belirten  sorulara  cevap  bulabilmek, 
kendi toplumumuzun kültürü içinden düşünce hayatımızın meselelerinin çö-
zülmesine katkıda bulunabilmek için böyle bir araştırmaya giriştik. Ne oldu-
ğunu bilen topluluklar düşünerek yenilenmeyi, değişmeyi beraberinde götü-
rebiliyorlar. Biz bu işi layıkıyla beceremedik. Düşünmek, aynı zamanda bil-
gi üretmektir. Bu esnada düşünme, bir engelle karşılaşırsa yeni ve farklı çı-
kış noktalan bulmaktır. 
Bugün maalesef dünyada düşünce gündemini tesbit ve tayin eden mer-
kezde değil çevrede çakılıp kaldığımız ve merkezin tesbit ettiği gündemlere 
bağlı olarak çevre durumunda hareket ettiğimiz bir gerçektir. Dolayısıyla bir 
hedefimiz de çevreden çıkıp merkezde yer almanın yolunun açılmasına yar-
dımcı olmaktır. Aynı zamanda kendi medeniyetimizin ihyası ve yeniden in-
şasında düşünce hayatımızın katkısını sağlamaktır. 
Başlangıcından  bu  yana,  Türk  düşüncesini  şu  unsurların  oluşturdu-
ğunu  söylemek  yanlış  olmaz:  Tarihî  sorunlarıyla  ve  çözüm  denemeleriyle 
bize  intikal  eden  düşünceler,  dilimizden  ve  onun  muhtelif  kullanışlarından 
doğan  meyveler,  milletimizin  tarih  boyunca  meydana  getirdiği  özgün  ve 
zengin kültür, sanat, siyaset ürünleri, kendine ait hassasiyetler, bağlı olduğu 
dünya  görüşü  ve  inanışlarından  doğan  derin  ve  tarihî  etkiler,  bunların  ya-
şanmasından doğan toplumsal sonuçlar ve benzerleri.  
Öyleyse bize has felsefî düşünce, daha geniş manasıyla millî düşünce, 


Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2015, № 1 
 
 
 
124 
bu zengin, derin ve muhtevalı birikimden nasıl oluşacak? 
Geçmişin sorunlarının ve çözümlerinin felsefî bir gözle, felsefî bir me- 
todla  araştırılıp  irdelenmesiyle,  hâlin  veya  şimdiki  yaşanılan  hâllerin  araş-
tırılmasıyla meydana  çıkacak sonuçlar ve bunlar üzerinde geleceğe  yönelik 
yaratıcı yorumlar, yeni nesillerin eserleri ve icatları olacaktır. 
Peki,  bu  felsefî  katkı  gerçekleşirse  ne  işe  yarayacak?  Bu  katkı  Doğu 
ve İslâm felsefesini zenginleştirip derinleştirmekle kalmayacak, ayrıca Türk 
ve Batı düşüncesinin gelişmesine, özgünlüğünün fark edilmesine ve yaratıl-
masına yarayacaktır. 
Bu münasebetle şunları da hedefliyoruz: Tanzimattan günümüze gelen 
ve  gelişen  düşünce  hayatımızı,  düşünürlerimizin  neler  düşündüklerini  yeni 
nesillerle  tanıştırmak,  onların  tefekkür  kabiliyetlerini  tahrik  etmek,  onların 
Batı  düşüncesi  karşısında  eziklik  duymalarım  önlemek,  babalarının,  dede-
lerinin yahut yakın ve uzak akrabalarının neler düşündüklerini, hangi sorun-
larla  boğuştuklarını,  onlara  nasıl  çözümler  getirdiklerini,  hangilerini  çö-
zemeyip  bize  aktardıklarını  sergilemek,  yakın  dönem  tefekkür  hayatımızın 
“manzara-i umumiyesi ”ni arz etmektir. 
Başkalarının Aklıyla mı Düşünüyoruz?  
Musa  Cârullah,  çok  mühim  bir  söz  daha  söylüyor:  “Biz  kendimizi, 
hukuk-ı  akliyemizden  (aklımızın  haklarından)  mahrum  edip,  diğerlerinin 
aklıyla tefekkür etmeye, diğerlerinin vicdanıyla hükmetmeye alıştık ’’ İşte 
bizim,  bu uzun süre ve hacimli araştırmalarımızla  hedeflediğimiz şey,  yeni 
nesillerimizi  başkalarının  aklıyla,  Batı’mn  vicdanıyla  ve  zihniyle  tefekkür 
etmeye  meyi  etmekten  kurtarıp  onlara  “öz  aklımızla  ”  yani  ferden  ferdâ 
kendi aklımızla millet olarak da bizim tabirimizle “millî aklımızla ” düşün-
meyi  öğretmek,  kaybolan  itimad-ı  ale’n  nefs  (kendine  güven)i  geri  getir-
mektir. 
Düşünmek, başkasının fikrini tekrar etmek değil, öncekilere benzeme-
yen  yeni  bir  şey  üretmek  ve  zihni  bu  yönde  şartlandırmaktır.  Düşünmenin 
şartı  düşüncenin  başkası  tarafından  çürütülemeyecek  tarzda  sağlam  zemine 


Rəylər və mülahizələr 
 
 
 
125 
oturtulmasıdır.  Düşünmenin,  kendi  içinde  tutarlı  olup  olmadığı,  belli  bir 
mantığa oturup oturmadığı değerlendirme ölçütü olarak alınmalıdır 
İnsanlar  sağlam  bir  imana  ve  dine  sahip  olduklarında,  bilgi-bilim  sa-
hibi,  sanatta  behre  sahibi  olduklarında,  yüksek  bir  ahlakı  yaşadıklarında, 
bunlara dayanarak düşünüp düşüncelerini uygulamaya koyduklarında, kafa-
larında belirip içlerini kemiren sorunları çözdüklerinde elbette kendi var- 
Oluşlarını  ve  mutluluklarını  yaşarlar  ve  bahtiyar  olurlar.  Bu  sahalardaki 
gayretlerimiz,  çalışmalarımız  bizi  tabiatüstü,  maddî  dünya  üstü  bir  âlemle 
münasebete geçirerek ebedî mutluluğa ulaşmaya da vasıta olmalıdır Çünkü 
mutluluk ve hayat sadece bu dünyadan ibaret değildir. Bilim ve tefekkür ne 
içindir? İn- san/insanlık için, Ahlak için, bilim için, sanat için, toplum için, 
tarih  için,  kendi  milletimiz  için  insanlık  ve  medeniyet  içindir.  Bunlar  için 
değilse ne içindir? 
İlmin, tefekkürün, kültürün ve medeniyetin kontrolü bizde olduğu za-
manlarda farklı düşünüyor, farklı inanıyor, farklı uyguluyor, farklı ve üstün 
şeyler üretiyorduk. Bu üstünlüğü tekrar kazanmak, bizim yakın ve uzak he-
defimiz olmalıdır. Bunun için neleri düşünmeliyiz, neleri üretebiliriz, neleri 
söyleyebiliriz, neleri çözebiliriz, neleri yapabiliriz gibi soruların cevaplanın 
rahatça verebilecek duruma gelmeliyiz. Bunun için geçmişi iyi bilmeli ve ir-
delemeliyiz.  Yukarıdaki  sorulara  cevap  veremediğimiz  müddetçe  bilim  ve 
tefekkür dünyamızda yerimizde bile saydığımızı söyleyemeyiz. 
 
Türkçenin Yapısı ve Düşünme Kavramlarım Üretme Kabiliyeti 
 
Biraz  da Türk  dilinin  bazı  köklerden düşünce kavramları  türetme  ka-
biliyetine  göz  atalım:  Türk  dili  zihin  faaliyeti  ile  ilgili  kavramları  zengin-
leştirip besleyecek bir yapıya sahiptir: ok veya og kökleri oldukça zengin bir 
manaya sahiptir. Bu kökler, her ne kadar hissetmek ve hüküm vermek gibi 
manalara  geliyorsa  da  bunlardan  günlük  hayatta  kullanılan  ok’umak  ve 
og’renmek/öğrenmek  mastarları  türetilmiştir.  Bunlar  gibi  us  kökü,  ayırt 
etme,  hüküm  anlamlarına  gelmektedir.  Bu  kökten  ise  bugün  yürürlükte  ol-


Yüklə 5,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə