Azot tüm yaşayan canlıların temel yapı taşıdır. Bitki gen, enzim ve klorofilinin temel bileşenidir



Yüklə 48,98 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix24.02.2018
ölçüsü48,98 Kb.
#27984


AZOT (N) 

Azot  tüm  yaşayan  canlıların  temel  yapı  taşıdır.  Bitki  gen,  enzim  ve  klorofilinin  temel  bileşenidir. 

Proteinin  yapısının  %16’sı  azottur.  Toprağı  oluşturan  materyalde  azot  bulunmadığı  için,  ayrıca 

atmosferden  toprağa  geçmiş  olan  azotta  toprakda  iyi  bir  şekilde  depolanma  kabiliyetinde  olmadığı 

için,  toprakların  azot  içerikleri  oldukça  düşüktür.  Toprakta  bulunan  azotun  ana  maddesi  organik 

maddedir.  Organik  maddeye  bağlı  bulunan  azot  ise  bitkilerin  hemen  alabileceği  durumda  değildir. 

Özellikle organik madde miktarı çok düşük olan ülkemiz toprakları azot bakımından oldukça fakirdir. 

Bu  nedenle  azotlu  gübrelemeye  sürekli  olarak  ihtiyaç  duyulmaktadır.    Soluduğumuz  havada  %78 

oranında  bulunur.  Atmosferdeki  azot  elementel  formda  (N)  olup,  sadece  baklagil  ailesine  mensup 

bitkiler  köklerinde  ortak  yaşam  sürdürdükleri  rhizobium  bakterileri  aracılığıyla  havadaki  azottan 

faydalanabilirler.  Diğer  tüm  bitkiler  azotu  amonyum  (NH

4

+

)  ve  nitrat  (NO

3

-

)  formlarında 

kullanabilirler. 

Azot noksanlığında bitkilerde büyüme oranı düşer. Sürgün boyu ve yapraklar küçülür.  Yaşlı yapraklar 

da  sararma  görülürken  diğer  yapraklar  açık  yeşil  renktedir.  Özellikle  tarlaya  bakıldığında  genel  bir 

sararma (kloroz) vardır. Bitkiler erken çiçek açar, erken yaşlanır. Yaprak ve gövde sistemi oldukça zayıf 

olur.   


 


 

 

FOSFOR (P) 

Toprakta  bulunan  fosforun  başta  gelen  kaynağı  fosfat  kayası  ve  minerallerdir.  Ayrıca  organik 

maddenin  yapısında  da  fosfor  bulunduğu  için  toprakta  organik  fosfor  bileşikleri  de  bulunmaktadır. 

Gerek  inorganik  gerekse  organik  fosfor  bileşiklerinde  bulunan  fosfordan  bitkilerin  faydalanabilmesi 

için  bunların  parçalanarak  fosfat  anyonları  haline  dönüşmesi  gerekmektedir.  Birçok  toprakta  fosfat 

anyonlarının  serbest  halde  kalabilmesi  güçtür.  Gübrelerle  verilen  fosforun  dahi  büyük  bir  bölümü 

bitkilerin faydalanamayacağı formlara dönüşebilmektedir. Özellikle kireçli ve yüksek pH’lı topraklarda 

bitkilerin fosfordan faydalanması zordur. 

Fosfor  bitkinin  generatif  (çiçek,  meyve  ve  tohum)  organlarında  diğer  organlara  göre  daha  çok 

bulunur. Bu sebeple fosfor noksanlığından en çok çiçek, meyve, tohum gibi generatif organlar zarar 

görür.  Fosfor  noksanlığı  olan  bitkilerde  büyüme  geriler.  Tahıllarda  başaklanma  olumsuz  etkilenir. 

Meyve  ağaçlarında  sürgün  ve  tomurcuk  oluşumu  azalır.  Tohum  ve  meyvenin  kalitesi  bozulur, 

olgunlaşma  gecikir.  Narenciye  ve  diğer  meyve  ağaçlarında  olgunlaşmadan  meyve  dökümü  görülür. 

Sebzelerde çiçeklenme azalır, meyveler küçük kalır, kalitesiz olur.  

Fosfor  noksanlığında  yapraklar  genellikle  normalden  daha  koyu  yeşil  renkli  olur.  Birçok  tek  yıllık 

bitkilerin yaprak ve gövdesinde fosfor noksanlığında kırmızı, kırmızımsı mor renk meydana gelir. 



 

 

 



 

 

 

 

 

 

 


POTASYUM (K)  

Azottan  sonra  bitkilerce  en  fazla  miktarda  alınan  besin  elementi  potasyumdur.  Toprakların  toplam 

potasyum  içeriği  çoğunlukla  bitkilerin  bir  gelişme  mevsimi  boyunca  aldığı  miktarıdan  fazla  olduğu 

halde, genellikle bu toplam potasyumun çok küçük bir miktarı bitkilere yarayışlıdır.  

Potasyum bitkilerde bir çok kalite unsurunu etkileyen bir besin elementidir. Özellikle potasyum sebze

meyve, tütün ve lif bitkilerinde potasyum noksanlığı kalite özelliklerini çok olumsuz etkiler. Bitkilerin 

kök  ve  sürgün  uçlarının  büyümesi  için  potasyuma  ihtiyacı  vardır.  Bitkide  potasyum  eksikliğnde 

dokular      gevşek  olur  böylelikle  hastalık  ve  zararlılara  karşı  yakalanma  riskleri  artar.  Potasyum 

eksikliğinde  bitkilerde  su  dengesi  bozulur  ve  tarla  susuz  kalmış  gibi  görünür.  Potasyum  eksiklik 

belirtileri  bir  çok  bitkide  önce  yaprak  kenarlarında  ve  uçlarında  görülmeye  başlar.  Yaprak  kenarları 

önce sararır, daha sonra kahverengiye döner. Meyve ağaçlarında aynı belirtiler olur ve yaprağın geri 

kalan  kısımları  uzunca  bir  süre  yeşil  kalır.  Tahıllarda  potasyum  eksikliğinde  yatma  görülür  çünkü 

saplar yeterince güçlü olmaz. 

 

 




 

KÜKÜRT (S) 

Kükürt topraklarda organik ve inorganik formlarda bulunur. Ancak birçok toprakta kükürt rezervinin 

büyük bir bölümünü organik kükürt oluşturur. Toprakla atmosfer arasında sürekli bir kükürt alışverişi 

söz  konusudur.  Topraktaki  kükürdün  kaynakları  genel  olarak  kimyasal  ve  organik  gübrelerdir.  Bitki 

büyümesi için gerekli olan besin maddelerinden biri olan kükürdün bitki bünyesindeki miktarı, hemen 

hemen fosfor kadardır. Bitkiler kükürdü büyük oranda SO

4

-2 


formunda bünyelerine alırlar. 

Kükürt noksanlığı belirtileri önce genç yapraklarda görülmeye başlar. Kükürt noksanlığında bitkilerde 

görülen  belirtiler  bir  ölçüde  azot  noksanlığında  görülen  noksanlık  belirtilerine  benzer.  Kükürt 

noksanlığında bitkilerin yapraklarında genel bir sararma görülür. Kükürt noksanlığı görülen bitkilerde 

hücre duvarları ve lifleri kalındır. 



 

 

KALSİYUM (Ca) 

Kalsiyum,  bitkiler  ve  hayvanlar  için  en  önemli  besin  maddelerinden  birisidir.  Yer  kabuğunun  çok 

önemli  bir  kısmını  oluşturan  kalsiyum,  bitkilerde  potasyumdan  sonra  en  fazla  bulunan  elementtir. 

Kalsiyum  fosfor  ve  potasyumun  tersine  yaşlı  yapraklarda  genç  yapraklara  oranla  daha  çoktur. 

Kalsiyum  bitkilerin  hücre  zarı  yapısında,  hücre  protoplasmasında  ve  hücre  içerisindeki  bazı 

proteinlerin  yapısında  bulunmaktadır.  Kalsiyum  hücre  bölünmesinde  ve  tohum  çimlenme  oranının 

artmasında önemli rol oynar. Kalsiyum bitkilerde kök uzamasına ve hücre bölünmesine etki yapar. Bu 

elementin  noksanlığında  hücre  bölünmesinin  durması  kök  uzamasını  olumsuz  etkiler.  Kalsiyum 

bitkilerde kök salgısı üzerine de etkilidir ayrıca bitki dokularını donma çözülme stresine karşı korur. 

Kalsiyumun  bitki  bünyesinde  hareketsiz  bir element olması  nedeniyle, eksikliğini  önce  bitkinin  genç 

yapraklarında  gösterir.  Sürgün  ucundaki  yapraklar  çengel  şeklinde  olur,  eksikliğin  başlangıcında 

sararan  genç  yapraklar  ileri  aşamalarda  siyahlaşarak  kıvrılır  ve  bir  çanak  veya  kase  şeklini  alır. 

Kalsiyum noksanlığı sonucu meyvelerde lekelenmeler ve çürümrümeler görülür. 



 

MAGNEZYUM (Mg) 

Magnezyum bitki ve hayvanlar için gerekli bir besin maddesidir. Genellikle topraklarda kalsiyumdan 

daha az bulunmasına karşılık normal ve kurak bölge topraklarında genellikle yeteri kadar magnezyum 

bulunduğu söylenebilir. 

Bitkide magnezyum klorofilin bileşiminde bulunur. Klorofil molekülünün yapı maddesini oluşturması 

nedeniyle, yeterli magnezyum olmaması halinde fotosentez olmaz. Bunun yanı sıra çoğu enzimler ve 

enzim tepkimeleri için magnezyuma ihtiyaç vardır. 

Magnezyum  eksikliği önce  kendini  yaşlı yapraklarda gösterir,  yaprak  damarları yeşil  kalırken yaprak 

damarları arası sarı renk alır. Daha ileriki aşamalara yaprak sapı incelir ve yaprak dökülür. 



 

 

 

DEMİR (Fe) 

Toprakta diğer diğer mineral elementlere nazaran demir daha fazla bulunur. Buna karşın bu miktarın 

büyük bir kısmı bitkilerin kullanamayacağı formda olduğundan bazı hallerde bitkiler demir noksanlığı 

belirtileri gösterebilir. Toprakta bulunan demirin yarayışlılığı üzerine, toprak pH’sı, toprak çözeltisinde 

ve toprak suyunda bulunan bikarbonat iyonları miktarı etkili olur. 

Asit  tepkimeli  topraklarda  çözünebilir  demirin  fazla  miktarda  bulunmasına  karşılık  nötr  ve  bazik 

toprak reaksiyonlarında demirin çözünürlüğü azalmaktadır. 

Demir, bitki yapraklarındaki yeşil rengi meydana getiren klorofilin teşekkülünde rol oynar.  Bitkilerde 

önemli  fizyolojik  işlevleri  olan  bir  çok  biyokimyasal  tepkimeyi  aktive  eder.  Protein  sentezi  üzerine 

etkili olan demirin ortamda yeteri kadar olmaması durumunda bitkilerde protein miktarının azaldığı 

gözlenmektedir. 

Demir  noksanlığı  belirtileri  kendini  önce  genç  yapraklarda  ve  özelliklede  son  çıkan  yapraklarda 

sararma  şeklinde  gösterir.  Yeni  oluşan  yapraklar  genellikle  küçük  kalır,  meyve  tutumu  azalır  ve 

meyveler normal renklerine ulaşamazlar. 




 

 

 

ÇİNKO (Zn) 

Topraklar  oluştukları  ana  materyale  (kayaçlara)  bağlı  olarak  toplam  çinko  miktarları  topraktan 

toprağa  farklılık  gösterir.  Topraklardaki  çinko  miktarları  genelde  çok  az  olup  %  0.0005  ile  %  0.01 

arasında  değişir.  Topraktaki  çinkonun  %  90’ından  fazlası  minerallerin  yapısında  çözünemez  halde 

bulunur.  Toprağın  pH’sı  yükseldikçe  çinkonun  yarayışlılığıda  azalmaktadır.  Bunun  yanı  sıra  toprağın 

fosfor kapsamıyla çinko yarayışlılığı arasında yakın bir ilişki vardır. Fosforca zengin topraklarda ve aşırı 

fosforlu gübre kullanımı olan topraklarda çinko noksanlık belirtileri görülebilir. 



Çinko DNA ve RNA metabolizması, hücre bölünmesi ve protein sentezinde rol oynamaktadır. Kısaca 

metabolik aktivitenin düzenli bir şekilde cereyanı için gerekli olup bitki gelişiminde çok önemli bir rol 

oynar. 

Çinko  noksanlığı  belirtileri  önce  kendisini  önce  bitkinin  genç  yapraklarında  gözterir.  Yaprakların 



büyümesi  durur,  yaprak  yüzeyleri  küçülür  ve  yapraklar  dökülür.  Yaprak  kenarları  bazen  dalgalı  bir 

görünüm  alır,  yaprak  yüzeyinde  damarlar  yeşil  kalmak  üzere  damarlar  arasında  mozaik  benzeri  bir 

lekelenme  meydana  gelir.  Meyve  ağaçlarında  sürgün  gelişimi  tamamen  durur  ve  sürgünlerde 

tomucuk sayısı azalır. 



 

 

 

BOR (B) 

Borun bitkiler için gerekli bir besin maddesi olduğunun anlaşılmasından sonra, birçok bitki hastalığının 

gerçekte bor noksanlığından kaynaklandığı anlaşılmıştır. 

Bor yağışı fazla olan yerlerde kolaylıkla yıkanarak ortamdan uzaklaşabilir. Borun yarayışlılığı kireçli ve 

kil içeriği fazla topraklarda ve pH yükseldikçe azalmaktadır.  

Bor  bitkilerde  şekerlerin  taşınmasında,  hücre  duvarı  sentezinde  hücre  duvarı  yapısının  oluşumu, 

karbonhidrat, RNA metabolizması ve solunumda önemli işlevlere sahiptir. 

Bor  noksanlığı  belirtileri  önce  genç  yapraklarda  kloroz,  sarı-kırmızı  renklenme  şeklinde  ortya  çıkar. 

Büyüme  noktaları  zarar  gördüğü  için  bitkilerdebüyüme  çok  yavaşlar.  Tomurcuk,  çiçek  ve  tohum 

oluşumunda  azalma,  meyvelerin  iç  kısımlarında  boşluklar,  çürümeler,  camsı  görünümler  ve 

kahverengi benekler oluşur. 



 

 

 

 

BAKIR (Cu) 

Bakır bitkiler tarafından çok az miktarlarda kullanılır. Bakırın bitkiler tarafından az kullanılması onun 

diğer  elementlerden  daha  az  önemli  bir  element  olduğunu  göstermez.  Pratikte  bitkilerde  bakır 

noksanlığına  ülkemiz  koşullarında  pek  rastlanmaz.  Topraklarda  bakırın  yarayışlılığını  etkileyen 

faktörler  arasında  toprağın  organik  madde  kapsamı,  toprağın  pH’sı,  ve  toprakta  demir,  mangan  ve 

alümünyum gibi metalik iyonların varlığı önem taşır.  

Bakır bitki bünyesindeki protein tüketimini ayarlar, klorofil yapıları ile ilgili görevler alır ve solunumda 

önemli görev üstlenir. 

Bakır  noksanlığı,  bakır  içeriği  düşük,  kaba  tekstürlü ve  kireçli  topraklarda yetişen  bitkilerde  görülür. 

Noksanlık  belirtileri,  bitki  bünyesindeki  hareket  kabiliyetinin  iyi  olmamasından  dolayı  önce  genç 

yapraklarda  görülür.  Yaprak  kenarları  sarı  olup,  yaprak  soluk  cansız  yeşil  renkte  olur.  Bakır 

eksikliğinde en çok çiçek ve meyve oluşumu olumsuz etkilenir. 



 

 


 

 

MANGAN (Mn) 

Toprakta  bulunan  mangan  bileşikleri  ile  toprak  pH’sı  arasında  yakın  bir  ilişki  vardır.  Asit  karakterli 

topraklarda  mangan  bileşiklerinin  çözünürlüğü  nedeniyle  mangan  alınabilirliği  oldukça  yüksektir. 

Buna karşılık, pH’sı yüksek topraklarda mangan alınabilirliği düşüktür. pH’nın bir brim yükselmasiyle 

çözünen  mangan  (Mn

+2

)  iyonu  miktarı  100  kez  azalmaktadır.  Bu  nedenle  pH’sı  yüksek  olan 



topraklarda yetiştirilen bitkilerde mangan noksanlığı sık görülür. 

Mangan  noksanlığına  en  duyarlı  sebzeler,  fasulye,  soğan,  bezelye,  salatalık,  domates;  en  az  duyarlı 

sebze  pırasa  olup  diğer  sebzeler  orta  derecede  duyarlıdır.  Tarla  bitkileri  ve  meyvelerden    mangan 

noksanlığına  özellikle  duyarlı  olanlar  yulaf,  şeker  parcarı,  patates,  pamuk,  yerfıstığı,  elma,  kiraz  ve 

turunçgillerdir. 

Bitkide mangan noksanlığında kloroplast oluşumu bozulur. Bitkilerde hücreler küçülür, hücre duvarı 

hakim duruma geçer. Mangan, demirin de yardımıyla bitkide klorofilin oluşumuna yardım eder. 

Bitkilerde  mangan  noksanlığı  belirtileri  öncelikle  genç  yapraklarda  görülür.  Yapraklarda  damarlar 

arasında sararma görülür ve yaprak kenarları sarı olup, yaprak uçlarından itibaren kuruma meydana 

gelir, genç yapraklarda ise benekler oluşur. 




 

 

MOLİBDEN (Mo) 

Molibden ihtiyaçları açısından kültür bitkileri arasında farklılıklar mevcuttur. Buna rağmen bitkiler için 

gerekli  besin  elementleri  arasında  toprakta  en  az  bulunan  molibdendir.  Bitki  ihtiyaçlarının  farklı 

olmasına  ve  topraklarda  en  düşük  miktarda  bulunmasına  rağmen  molibden  noksanlığı  çok  sık 

rastlanan bir durum değildir. 

Bitkiler  arasında  başta  karnabahar  ve  lahana  olmak  üzere  hardalgiller  ile  köklerdeki  nodül 

bakterilerinin  ihtiyaçları  nedeniyle  baklagiller yüksek  derecede molibdene  ihtiyaç  duyarlar.  Bunların 

dışında marul, ıspanak, domates ve turunçgiller molibdene karşı duyarlılıkları yüksek olan bitkilerdir. 

Molibden  bitkide  hareketlidir  ve  bu  nedenle  noksanlık  belirtileri  önce  yaşlı  yapraklarda  görülür,  alt 

yapraklarda damarlar arasında sarımsı lekelerle ortya çıkar. Molibden ile azot noksanlık belirtilerinin 

farkı  yaprak  kenarlarında  hızlıca  nekrozlar  oluşur.  Sararmalar  ile  ortaya  çıkan  araz  belirtileri 

sararmanın  yaprak  kenarlarına  doğru  genişlemesi,  yaprakların  kıvrılması  ve  yaprak  aya  genişliğinin 

azalması ve değişik şekilli yaprakların oluşmasıyla gelişir.  



 

 

 



 

 

 



 

 

Yüklə 48,98 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə