Başbakan diyor ki mart 2018


ULUSLARARASI DENİZCİLİK ZİRVESİ AÇILIŞ OTURUMU, İSTANBUL



Yüklə 0,9 Mb.
səhifə9/19
tarix25.06.2018
ölçüsü0,9 Mb.
#51149
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   19

17.03.2018

ULUSLARARASI DENİZCİLİK ZİRVESİ AÇILIŞ OTURUMU, İSTANBUL

Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO’nun değerli Genel Sekreteri, kıymetli dostum Kitack, Sayın Bakanlar, Denizcilik Örgütü’nün ve Dünya Denizcilik Üniversitesi’nin değerli tem­silcileri, değerli denizci dostlar, hanımefendiler, beyefendiler; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyo­rum, hoş geldiniz.

Davetimize icabet ettiğiniz için ve dünya şehri İstanbul’da bugün bizlerle bu önemli top­lantıyı gerçekleştirdiğiniz için her birinize teşekkür ediyor ve sizleri ağır­lamaktan büyük bir memnu­niyet duyuyorum.

Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO’nun bu yıl 70. kuruluş yıl dönümü. 70. yılda Denizcilik Zirvesi’ni bugün İstanbul’da gerçekleştiriyoruz.

Benim için memnuniyet verici bir başka olay da, mezu­nu olduğum ve gurur duydu­ğum Dünya Denizcilik Üniversitesi WMU’nun yöne­tim kurulu toplantısını da bugün yönetim kurulu üyeleriyle beraber bura­da gerçekleştireceğiz.

Bu zirve kapsamında gerçekleştireceğimiz etkinlikler dünya denizciliği ve ülkemiz deniz­cilik sektörü için mutlaka güzel sonuçlara vesile olacak. Bu arada yarın 18 Mart. 18 Mart Türk tarihinde, Anadolu tarihinde önemli bir gün. Çanakkale Deniz Zaferi’nin yarın 103. yıl dönü­münü anacağız.

Buradan Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşı’nda, Kıbrıs Harekâtı’nda tarihe geçen mücadeleler ortaya koyan ve bu yönde şehit olan denizcileri­mize Allah’tan rahmet diliyorum. Yüzlerce yıl denizlerde efsaneleriyle anılan Barbarosları, Piri Reisleri, Turgut Reisleri, Kılıç Ali Reisleri, diğer bütün kaptanıderyaları ve leventleri de şükranla anıyorum.

Değerli misafirler; Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO’ya ülkemiz ilk olarak 1999’da kon­sey üyesi oldu. O günden beri C kategorisinde üyeliğimiz devam ediyor. Geçen yılın Aralık ayında yapılan seçimlerde Türkiye bugüne kadar aldığı desteğin daha fazlasını alarak rekor bir oyla tekrar seçildi. Yüz elli sekiz üye ülke Türkiye’ye destek verdi, seçilmesine vesile oldu. Bizlere güvenen ve destek veren bütün üye ülkelere teşekkür ediyorum.

Türkiye güçlü tarihi mira­sı, coğrafi konumu, her geçen gün büyüyen deniz ticaret filosuyla IMO’ya katkı sun­maya devam edecek.

Değerli misafirler; denizci­lik senin için ne ifade ediyor derseniz, gönlümü dolduran büyük bir sevdadır derim, tabii ailem­den sonra. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nde lisans, yük­sek lisans eğitimini tamamladıktan sonra uzun müddet iş hayatı ve arkasından deniz sevdası 35 yaşından sonra beni Dünya Denizcilik Üniversitesi’ne götürdü. Kıymetli dostum Kitack ile de orada tanıştık. Çünkü ikimiz aynı yılın öğrencisiydik, aynı sınıftaydık. O dönemde dün­yanın değişik ülkelerine gitme fırsatımız oldu. Denizcilikte ülkelerin birbiri arasındaki farklılık­ların neler olduğunu görme fırsatım oldu.

Dünya Denizcilik Üniversitesi’nin dünya denizciliğindeki yeri ve önemi çok büyüktür. Açıkçası bunun en çarpıcı örneği buradadır. Türkiye’de şu anda bu salonda Dünya Denizcilik Üniversitesi’nden mezun olmuş bir Başbakan, bir bakan, bir de müsteşar var. Bu bile tek başına Dünya Denizcilik Üniversitesi’nin, çeşitli ülkelerden gelen kıdemli denizcilik yöneticilerine ne kadar geniş ve büyük bir ufuk verdiğini açık bir şekilde göstermektedir.

Dünya Denizcilik Üniversitesi’nden ne öğrendiniz, ne işinize yaradı diye sorarsanız söyleyeceğim şey şudur: 100’den fazla değişik ülkeden gelen, değişik kültürlerden gelen, değişik denizci gelene­ğine sahip arkadaşlarla tanış­ma, ahbaplık kurma fırsatını buldum. Ve bugün bu arka­daşlarımızın birçoğu ülkele­rinde çok önemli bir göreve geldiler. Gerek ülkelerindeki denizciliğin geliştirilmesi, gerekse dünya denizciliğinin daha uyumlu bir şekilde emniyet ve çevre koruma esa­sına dayalı olarak denizlerimizin korunması, her türlü kirlenmeye karşı muhafaza edilmesi bu Dünya Denizcilik Üniversitesi’nin ve IMO’nun vazgeçilmez önceliklerinden biridir.

Demek ki bu üniversite bildiğimiz sıradan üniversite gibi bir yer değil. Buranın öğrencileri üniversite çağındaki insanlar da değil. Ülkelerinde uzun süre alanlarında ciddi bir emeği olan, mesaisi olan ve bunu uluslararası düzeyde diğer ülkelerden gelen arkadaşlarıyla paylaşma fırsatı olan uzman arkadaşlar. Kitack’la o günlerde tanıştık ve ondan sonra dostluğumuz devam etti, bugün de dünya denizciliğine yön veren, Birleşmiş Milletlerin en önemli kuruluşlarından biri Dünya Denizcilik Teşkilatı’nın başında.

Üniversite sonrasında tabii memlekete döndüğümüzde Asya ile Avrupa’yı birleştiren eşsiz güzelliklere sahip İstanbul’da, bu güzel şehirde çalışmaya başladım. O dönem Cumhurbaşkanımız, kendisi de bir denizci evladıdır, babası kaptandır, belediye başkanıy­dı ve de kendisinin liderliğinde denizde toplu ulaşım konusunda büyük atılımlar yaptık. Daha sonra siyasette beraber yola çıktık. 2002-2012 yılları arası Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevi yaptım ve bu süre içerisinde ülkemizin altyapı ve iletişim alanında hakikaten kayda değer önemli proje­leri hayata geçirdim.

Türkiye’de son on beş yıl içerisinde yapılan altyapı pro­jeleri konusunda EBRD Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası bir araştırma yapmış. Araştırma sonuçlarına göre bulgular şu şekilde: Diyor ki, Türkiye’de bölünmüş yollara yapılan yatırım -son on iki yılda- sayesinde iller arasındaki mesafe en az 1,5 saat kısaldı. İllerin kendi arasındaki ticareti yüzde 40 arttı ve bu yollar sayesinde Türkiye’nin işsizli­ği ülke bazında yüzde 1 azaldı. Ayrıca, bütün iller ihracat yapar hale geldi, göreceli olarak daha az kalkınmış illerden daha fazla kalkınmış illere olan göçler durdu ve tersine göç başladı. Esasında alt­yapı hem kara yolları, hem demir yolları, hem de denizcilikte altyapı ülkelerin kalkınması için önemli bir araçtır, önemli bir kaldıraçtır. Eğer ulaşamazsanız, erişemezseniz o yer sizin değildir. Dolayısıyla yapılan ulaşıma, altyapıya yatırım sonuçta Türkiye’nin üç kat büyümesinin arkasın­daki gerçek sebeptir. 2002’den 2016’ya kadar Türkiye millî gelirini yaklaşık üç kat büyüttü.

Bir şey daha var, geçen yıl dünyada birçok belirsizlik olmasına rağmen, küresel piyasalar­da dalgalanmaların devam etmesine rağmen Türkiye üçüncü çeyrekte yüzde 11,1 büyüyerek dünyada 1 numara oldu. 2017 toplamında büyü­memiz yüzde 7’nin üzerinde gerçekleşecek, muhtemelen yüzde 7,3. Bu oranla da yine büyü­mede dünyada 1 numara olduk.

Sadece bir yıl içerisinde oluşturduğumuz yeni istihdam bir buçuk milyon, yani bir buçuk milyon vatandaşımıza 2017 içinde iş bulduk. Bu, yatırımla oluyor. Yatırım neden oluyor? Eğer güven ve istikrar varsa, öngörülebilirlik varsa, o zaman uzun vadeli yatırımlar da rahat­lıkla ülkenize gelebiliyor. Bugün, bu yıl ve gele­cek yıl aynı kararlılıkla çalışmalarımızı devam ettire­ceğiz. Türkiye bu yıl da büyü­meye devam edecek, istihdam üretmeye, ihracatını artırma­ya devam edecek. Çünkü ülkemiz için kurduğumuz hayaller büyük ve bu hayaller içerisinde denizcilik sektörü­nün de ayrı bir yeri var.

Değerli konuklar, değerli dostlar; Türkiye’nin deniz hudutlarının uzunluğu kara hudutlarının üç katı, 8483 kilometre. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak denizcilik sektörü elbette çok çok önem­li, dolayısıyla kayıtsız kalmamız söz konusu ola­maz. Son on altı yılda bütün alanlarda olduğu gibi denizcilik faaliyetlerinde de ciddi bir ivme yakaladık. Bugün toplam ihracatımızın veya toplam dış ticaretimizin parasal değer olarak yüzde 58’i, yük miktarı olarak yüzde 87’sini deniz yoluyla gerçekleştiriyoruz. Kırk altı ülkeyle altmış iki adet denizcilik anlaşmamız var. Az önce Bakanım, deniz ticaretiyle ilgili bir­takım rakamları, oranları verdi, ben bunları tek­rar etmeyeceğim. Ancak birkaç göstergeyi de bu arada ifade etmek istiyorum. Büyük yat üreti­minde Türkiye bir marka, dünya üçüncüsü. Gemi inşaatında, küçük ve orta ölçekli özellik arz eden gemilerde sipariş bazında dünya yirmi üçüncülüğünden dünya beşinciliğine kadar yükseldik. Tersane sayımızı otuz yediden, yet­miş sekize çıkardık. Yüz yetmiş yedi adet iyi donatılmış limanımız var. Son on altı yılda deniz ticaret filomuzdaki gemi sayısında yüzde 167’lik bir artış söz konusu. Deniz ticareti filo büyüklü­ğü bakımından on beşinci sıradayız.

Şimdi deniz ticareti büyüklüğü deyince, tabii sektörün içinde olanlar biliyor da, olmayanlar için söylemekte yarar var; genellikle deniz tica­ret filolarına baktığınız zaman filoların bayrak­larıyla ülkelerin farklı olduğunu görüyoruz. Bu denizciliğin genel karakteridir. Bugün dünya denizlerinde seyreden gemi­lerin yüzde 70’i başka bir bay­rak çeker, kendi ülkesinin bayrağından başka bir bayra­ğa sahiptir, oran bu şekilde­dir. Bazı yerlerde 80 olur, bazı yerlerde 60 olur, ama ortalaması yüzde 70’dir. Bu denizciliğin küresel özelliğin­den kaynaklanan bir şeydir. Esas olan burada sahipliktir, yani ister kendi bayrağınızı çekin, isterseniz başka bayra­ğı çekin, neticede armatör, geminin sahibi kimse o filo ona aittir. Bu bakım­dan Türkiye’nin bayrak durumuna göre baktığı­nızda filo büyüklüğü daha küçük gözükebilir. Ama Türk sahipli gemileri de dâhil ettiğinizde 30 milyon dedveyt tona yakın bir filoya sahibiz.

Yine gemi adamları yetiştirmede uluslararası standartları yakalayan bir ülkeyiz ve günden güne de bu alandaki kabiliyetimizi geliştiriyoruz.

Şu anda denize kıyısı olan her bölgede en az bir tane aktarma limanı çalışmamız var; Karadeniz’de var, Ege’de var, Akdeniz’de var, bunlar ana aktarma limanları olacak. Bunun yanı sıra tabii fider limanlar da faaliyet gösteri­yor. Ege’de Kuzey Ege Çandarlı Limanı, Karadeniz’de Filyos Limanı, Akdeniz’de Mersin Limanı bunlardan sayılabilir.

Değerli dostlar; denizciliğimizi geliştirmek için yapacaklarımız bununla sınırlı değil. Orta Doğu’yu Avrupa’ya kombine taşımacılık zinci­rinde ülkemizi bu limanları vasıtasıyla âdeta bir aktarma merkezine dönüştürüyoruz. Karadeniz’in çıkış kapısı olan Filyos Limanı, Orta Asya ve Karadeniz kaynaklı dış ticaretin demir yolu ağı üzerinden güneye, Orta Doğu’ya ulaşımını sağlayacak.

Ayrıca, boğazlarımızın tamamında, İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı ve bütün sahil şeridimiz boyunca tamamen yerli ve millî gemi trafik sistemi­ni kuruyoruz, bitirme aşamasına geldik. Bu şu anla­ma geliyor: Bütün denizlerimizde seyreden gemilerin 7/24 esasına göre uzaktan kumandayla izlenmesi ve oluşabilecek muhtemel risklere karşı gerekli müdahalelerin yapılması. Özellikle hemen kıyısında bulunduğumuz İstanbul Boğazı yılda 50 bine yakın gemiye hizmet veriyor. Öyle bir su yolu ki bazı noktalarda 90 dereceye varan keskin dönüş­ler var. Böylesine zor bir güzergâhta herhangi bir deniz kazası yaşanmadan bu trafiği sevk ve idare etmek manuel bir şekilde olması mümkün değil. Bu yüzden de elektronik bir gemi yönetim, trafik yönetim sistemiyle bu işi en gelişmiş yöntemlerle yapıyoruz. Özellikle 70’li, 80’li yıllarda yaşadığımız o büyük tanker faciası Independenta kazasından sonra bizim tarihi mirasımız, gözümüzün nuru olan bu boğazda herhangi bir deniz kazası yaşan­maması, büyük bir felaketin olmaması için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyoruz.

Ayrıca, dünyada savaş gemisini millî olarak tasarlayan, inşa eden ve hizmete alan on ülke arasında yer alan ülke Türkiye’dir. Son on beş yılda on dört askeri gemi projesini tamamladık, hizmete aldık. Tamamıyla mühendislerimiz tarafından dizayn edilen bu gemiler, sadece Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyacını değil dost ülkelerin ihtiyacını da karşılamaktadır. Şu anda yerli ve millî kaynaklarımızla dünyanın en büyük amfibi çıkarma gemilerinden birini ve kendi lojistik gemilerimizi yapabilecek teknolo­jiye sahibiz. Hücum gemilerinden denizaltı pro­jesine, sismik araştırma gemilerine kadar birçok projelerin yapımı gerçekleşiyor. Artık Türkiye gerek ticaret gemisi, gerekse askeri amaçlı gemi yapımında her türlü tecrübeye ve yetkinliğe sahiptir. Ürettiğimiz yeni ve yerli teknolojiye sahip ürünlerle dünya pazarlarında söz sahibi olan ülkeler arasında yerimizi alıyoruz.

Değerli dostlar; denizciliği geliştirmek için son on beş yılda bazı tedbirler aldık. Bunlardan bir tanesi, özellikle denizde toplu taşımacılığı artırmaya yönelik yakıtta vergilerin kaldırılma­sıdır. 2004’ten 2017’ye kadar geçen süre içeri­sinde toplamda sektöre 6,5 milyar lira bu yolla destek sağladık. Verilen yakıt miktarı 5 milyon ton. Bu desteğin nerelere gittiği ise; yüzde 20’sini kamu, yüzde 80’ini özel sektör kullandı. Böylece vergisiz yakıt uygulamasıyla beraber özel sektöre yıllık 464 milyon destek verdik.

Ancak bu konuda bazı yanlış algılar var, bu vesileyle bunu da düzeltmek istiyorum. Bütün bu destekler bir yana, bazı çevreler; efendim, bu vergi muafiyetiyle lüks yatlara yakıt desteği sağ­landı. Hâlbuki durum böyle mi bir bakalım. Vergisiz yakıt kullanımında en büyük pay yüzde 45’le yolcu gemileri ve feribotların. Ardından yüzde 26’lık payla balıkçı tekneleri geliyor, balıkçılara ve balıkçılığa desteğimiz artarak devam edecek. Türkiye balık ihraca­tında önemli bir ülke haline geldi, Avrupa’ya ciddi bir ihracat yapıyoruz. Yat dedikleri, yat­lara destek sadece yüzde 3. O da hangi yatla­ra? Ticari amaçla çalışan teknelere, özel yatlara değil. Ticari amaçla, turizm amacıyla çalışan teknelere yakıt desteği veriyoruz. Bunu da bu önemli toplantı vesilesiyle kamu­oyumuzla paylaşmakta yarar görüyorum.

Değerli misafirler; ülkemiz sadece denizci­lik sektöründe değil birçok alanda atılımlarını sürdürüyor. Geçtiğimiz yılın, az önce de ifade ettim, büyümesi yüz ağartıcı oldu ve yıl bazın­da 7,3 seviyesine ulaşmış bulunuyoruz.

Türkiye, son on yılda hepinizin bildiği gibi bir ekonomik kriz var, 2008’in sonlarında başladı ve 2016’ya kadar devam etti. 2016’dan sonra yavaş yavaş küresel ticarette, küresel büyümede olumlu yönde gelişmeler görüyo­ruz. Bu sene geçen yıldan biraz daha iyi gidi­yor. Tabii küresel krizde en büyük zarar gören sektör denizcilik sektörüdür. Çünkü dünya ticareti küçülünce, ticaretin finansmanı yapı­lamaz hale gelince, bundan en önce etkilenen sektör denizcilik sektörü oldu. Dolayısıyla 2008-2016 arası denizcilikte parlak olmayan yılları hep birlikte yaşadık. Ancak son 1,5 yıl içerisinde sektörde tekrar toparlanma başla­dı, az da olsa küresel büyümeye paralel olarak sektörde yüzler gülmeye başladı.

Küresel kriz dolayısıyla dünya, dünyanın birçok ülkesi küçüldü, Avrupa küçüldü, Amerika’da büyüme sınırlı kaldı, gelişmiş ülkelerin tamamında büyüme çok sınırlı kaldı. Ama Türkiye ardı ardına her yıl büyümeye devam etti. Yıllık ortalama büyümesi son küresel krizden bu tarafa Türkiye’nin yüzde 5,6. İhracatta artış devam ediyor, istihdamda artış devam ediyor. Şu örneği verirsem herhal­de daha iyi anlaşılacak: Türkiye küresel kriz boyunca, dünyadaki mega projelere baktığı­mızda on tane büyük proje yapılmış dünyada. Bu on büyük projenin, altyapı projesinden bahsediyorum, altı tanesini Türkiye yapmış, 10’un 6 tanesini Türkiye yaptı. Nedir bu proje­ler? İşte Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli ve dünyanın en büyük havalimanı, İstanbul-İzmir Otoyolu, Osmangazi Köprüsü ve Çanakkale 1915 dün­yanın ayak açıklığı en uzun köprüsü. Bunlar dünya krizi devam ederken Türkiye’nin ger­çekleştirdiği projeler oldu. İşin güzel tarafı, tabii bu projelerin birçoğu kamu bütçesiyle değil yap-işlet-devret modeliyle gerçekleşti­rildi, gerçekleştiriliyor. Örneğin, yeni İstanbul havalimanı dünyanın en büyük havalimanı olacak ve bu yıl sonunda birinci fazının açılışı­nı yapacağız. İlk fazı bile dünyada en büyük, 90 milyon, yıllık kapasite. Üç faz halinde tamamlandığında 200 milyon yıllık yolcu kapasitesinde bir havalimanından bahsediyo­ruz. Ve toplam yatırım tutarı 11 milyar avro. Ve yirmi beş yıllığına işletilecek, yirmi beş yıl içe­risinde de işletmecinin vereceği kira miktarı 26,5 milyar avro. Yani toplam 37 milyar avro­luk bir yatırımdan bahsediyoruz ve genel büt­çeyle yapılmamış bir yatırımdan bahsediyoruz. Bu neyi gösteriyor? Türkiye’ye güveni gösteri­yor, Türkiye’ye yatırım yapmak için yatırımcı­ların iştahını gösteriyor.

Daha dün Çanakkale 1915 köprüsü için yirmi dört banka, yüzde 70’i yabancı banka olmak üzere 2,3 milyar avroluk on beş yıllık kredi teklifinde bulundular. Bu proje de yap-işlet-devret projesidir.

Türkiye sadece denizcilikte değil, sadece demir yollarında değil hava yollarında da çok önemli bir mesafe katetti. 2002’de dünya hava­cılığından Türkiye’nin aldığı pay yüzde yarım bile değilken, bugün yüzde 2’nin üzerine çık­mıştır. Uçuş noktası itibarıyla dünyanın en yaygın uçuş ağına sahip havayolu şirketi Türk Hava Yolları’dır. 304 noktaya uçuş yapıyor.

Türkiye bu dönemde deniz üzerinde hava­limanı da yapmayı gerçekleştirdi. Birincisini bitirdik, hizmete aldık. İkincisi, Rize-Artvin Havalimanı’nın da inşaatına devam ediyoruz.

Otoyol ağlarımızı yurdun her bir köşesine yaymaya devam ediyoruz.

Değerli dostlar; bunları daha çok detay anla­tabiliriz, ama amacım bunlarla vaktinizi almak değil. Neden anlattım bunları? Eğer bir ülkede güven olursa, istikrar olursa, güçlü siyasi irade olursa çok kapsamlı ve yıllara sari projeleri ger­çekleştirebilirsiniz. Türkiye son on beş yılda güçlü siyasi iradenin verdiği şartlarla bu işlerin üstesinden gelmiştir. Üstelik bunu yaparken birçok engellerle karşılaşmasına rağmen, demokrasimize, millî iradeye yönelik kalkışma­lara rağmen bu başarıyı sağlamıştır.

Dünya denizciliğiyle ilgili IMO’nun şüphe­siz çok ama çok önemli bir katkısı var, yeri var. Fakat bir denizci olarak bazı konularda IMO ile ilgili de düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Denizcilikle ilgili çok mevzuat oluşturulu­yor. Bu mevzuatların uygulanmasında da maalesef istediğimiz başarıyı yakalayamıyo­ruz; bu bir.

İkincisi; bazı konularda alınması gereken kararlar gecikiyor. Bu gecikmenin de ülkelere, dünya denizciliğine çok büyük bir maliyeti oluyor. Burada Birleşmiş Milletlerde gördü­ğümüz ve bugün her fırsatta herkesin de hoş­nutsuzluğunu dile getirdiği küresel olaylar karşısında Birleşmiş Milletlerin daha etkin olması yönündeki beklenti ve bölgesel, küresel sorunlara çözüm üretmedeki yetkinliği ne yazık ki yaşanan bazı olaylarla sorgulanıyor. Birleşmiş Milletler uluslararası barışı, ulusla­rarası güvenliği ve iç karışıklıkları önleyen, sürdürülebilir küresel kardeşliği ve dostluğu geliştiren bir kuruluştur. Dolayısıyla Birleşmiş Milletlerin daha etkin çalışması ve beş daimî üyenin veto hakkının daha adil kullanılması bugün Birleşmiş Milletler üyelerinin en büyük beklentisidir. O yüzden Cumhurbaşkanımız zaman zaman bu konuyu uluslararası camiada haklı olarak gündeme getirmektedir. Uzun süreden beri devam eden Birleşmiş Milletlerin reform çalışması ümit ederim ki bundan sonra daha da hızlanır ve bu konudaki küresel bek­lenti karşılanmış olur.

Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün dünya denizciliğinin daha da gelişmesi, denizde can ve mal emniyetine yönelik kararlarının daha etkin uygulanması, bölgesel başarı değil küresel başa­rıyı hedef alarak uygulanması en büyük beklen­timizdir. Dünyadaki farklılıklar ne yazık ki burada da gözümüze çarpıyor. Diyelim Avrupa limanlarında daha titiz davranılıyor, ama dünya­nın başka limanlarında standartlar maalesef istenilen düzeyde olmuyor. Dolayısıyla bu fark­lılıkları azaltacak çabalara, ortak çabalara daha fazla zaman ayırmamız lazım. Gelişmekte olan ülkelerin sorumluluğuyla gelişmiş ülkelerin sorumluluğu ve az gelişmiş ülkelerin sorumlulu­ğunu birbirine yaklaştıracak kararları almakla kalmayıp bunların uygulanabilip uygulanamadı­ğını da takip edecek bir mekanizmaya ihtiyaç var. Bunun için de müracaat edeceğimiz en önemli kuruluş yine Dünya Denizcilik Örgütü’dür, IMO’dur. Dolayısıyla IMO’nun yap­tığı iş, kuruluşundan bugüne daha temiz deniz­ler, daha emniyetli seyir ve denizciliğin küresel anlamda gelişmesi, insanlığa hizmet etmesidir. Bu bakımdan dünya ülkeleri IMO’ya şükran borçludur. Değerli dostum Genel Sekreter Kitack Lim ve ekibine bu yönde gösterdiği gay­retten dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.

Mezunu olmaktan iftihar ettiğim WMU Başkanı'na ve bütün mütevelli heyetine de bu önemli günde bizlerle beraber oldukları için, üniversitenin mütevelli heyet toplantısını da burada gerçekleştirecekleri için ayrıca şük­ranlarımı sunuyor, toplantımızın ülkemiz, dünya denizciliği için hayırlara vesile olması­nı diliyor, bütün konuklara hoş geldiniz diyor, günümüz aydın, geleceğimiz mübarek olsun diyor, hepinize saygılar sunuyorum.

17.03.2018

AK PARTİ İSTANBUL KÜÇÜKÇEKMECE 6. OLAĞAN İLÇE KONGRESİ, İSTANBUL

Kıymetli yol arkadaşlarım, sevgili gençler; hanımefendiler, aziz İstanbullular, hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum, hoş geldiniz.

Kongremizin Partimiz için, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Bu zamana kadar AK Parti kadrolarında görev alan, emek veren bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum.

Bugün hayatta olmayan kardeşlerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Bu muhteşem salonun coşku­sunu selamlıyorum. Ana Kademe, AK kadınlar, AK gençler; sizleri selamlıyorum.

İstanbulumuzun bütün ilçelerini, bütün caddelerini selamlıyorum.

“İstanbul benim en büyük aşkım” diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın, Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdim sizlere. İstanbul’un bütün güzelliği maşallah bu salona dolmuş vaziyette. Türkiye’nin kalbi İstanbul’da olmak bizi her zaman heyecanlandırıyor. İstanbul biraz Diyarbakır’dır, biraz Bursa’dır, biraz Antalya’dır, biraz Sivas’tır, biraz Elazığ’dır, biraz Yozgat’tır; İstanbul Türkiye’nin özetidir vesselam.

Medeniyetin, ilmin, irfanın şehridir İstanbul. İstanbul, şiirin, musikinin şehridir. İstanbul tica­retin, sanayinin, emeğin, üretimin şehridir. “Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer” demiş İstanbul için Yahya Kemal. Biz de AK Parti olarak, AK kadrolar olarak İstanbul’a gönül verdik. Çünkü bu kutlu hareket, bu mübarek dava burada başladı, İstanbul’da başladı. İstanbul’u bize Peygamberimiz müjdeledi. Sultan Fatih miras bıraktı. Bu kutlu mirasın üze­rinde bu hareketin tohumları, bu kutlu yürüyüş burada atıldı.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. İstanbul altyapısıyla çökmüş bir şehirdi. Kısa sürede İstanbul’un sorunlarını çözdü, tica­rette, sanatta, kültürde İstanbul bir dünya şehri oldu. Aynı lider, aynı kadro 2001’de İstanbul’da bu sefer Türkiye’yi uçurumun kenarından almak için kutlu yürüyüşüne başladı. AK Parti kuruldu ve millet iktidar oldu. AK Parti hükûmetleriyle bir­likte Türkiye bambaşka bir Türkiye oldu. Adalet, merha­met, demokrasi, refah Türkiye’ye hâkim oldu.

Değerli kardeşlerim; AK Parti hem Cumhuriyet'in, hem de demokrasinin en büyük kazanımıdır. AK Parti’nin kurucu değer­leri Türkiye’nin kurucu değerleridir. AK Parti, ortak aklın ortak vicdanın partisidir.

Değerli yol arkadaşlarım; bu hareketin sahibi millettir, ruhu adalettir, hedefi kalkınmadır. Rüyası; tam demokrasi, müreffeh bir Türkiye’dir. Selçuklu’dan, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e demok­rasiye uzanan çizgi AK Parti’nin kuruluş felsefesi­dir. AK Parti siyasi ve toplumsal olayları kendi dinamikleri içinde doğru okuyan bir partidir. Siyasi ve ekonomik ayrıcalıklarla hep mücadele etmiş, eşitlik, kardeşlik temelinde millete hizmeti şiar edinmiştir. AK Parti yeni Türkiye, büyük Türkiye, güçlü Türkiye hayalini gerçeğe dönüştü­ren partidir. Türkiye’nin itibarını yüceltmek, vatandaşımızın itibarını yükseltmek için çıktığı­mız bu yolda durmaksızın, yorulmaksızın koşma­ya devam ediyoruz. Milletimizden aldığımız dualarla, desteklerle bu yola çıktık, aynı kararlılık­la yolumuza devam ediyoruz. Bizim için asıl olan yoldur. Bu kutlu yolda omuz omuza birlikte olmaktır. Bu çatının altında Türkiye bir bütündür. Burada bölgecilik, burada hemşehricilik, burada kavmiyetçilik ve kabile kavgası asla yoktur.

Değerli yol arkadaşlarım; AK Parti başarısının sırrı teşkilatlardır. Teşkilatımızın geleneği ise istişaredir. Biz istişareyle bugünlere geldik. İstişare sayesinde birbirimizi tamamladık. Ortak akıl ile milletin gönlüne girdik, kök saldık. AK Parti teşkilatı dünya siyaset tarihinin en dinamik partile­rinden biri olarak muazzam bir örgütlenmeye sahip. AK Parti henüz bir yaşını tamam­lamışken iktidara gelmiş, her seçimde çıtayı daha da yükse­ğe çıkarmıştır. Beş genel seçim, yerel seçimler, referan­dumlar, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 16 yılda 12 seçim geçir­di bu teşkilat ve her seferinde de başarının üstüne biraz daha başarı koyarak bugünlere gel­dik. Bütün teşkilatımıza, Ana Kademe'ye, Kadın Kollarımıza, Gençlik teşkilatımıza yürekten teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız.

Gençlik Kollarımız, Kadın Kollarımız başka hiçbir partide görülmemiş bir sahiplenmeyle bu hareketi, bu davayı bugünlere getirmiştir. AK Parti teşkilatları milletle buluşmasaydı bu hare­ket bu kadar başarılı olamazdı. Özellikle gençler, sizlere teşekkür ediyorum. Gençler, gencecik omuzlarınızda bu kutsal davanın yükünü taşı­yorsunuz. Sizlerle gurur duyuyoruz. Recep Tayyip Erdoğan’ı sahiplenen kadınlarımıza, analarımıza, kızlarımıza, kardeşlerimize bura­dan teşekkür ediyorum.

AK kadınlar, davamızı nakış nakış Türkiye’nin kalbine işlediniz. Bu ülkenin aydınlık ufukların­da siz kadınlarımızın emeği var. Sizin yaktığınız bu meşale ışığında uçurumun kenarındaki ülke­miz yeniden aydınlığa kavuştu. Büyük Türkiye davasına en önce sizler destek vererek Türkiye’nin hem aklı oldunuz, hem de vicdanı oldunuz. Ortak aklı oluşturup millî iradeye sahip çıktınız. Şimdi yeni bir heyecanla yürüyoruz.

AK gençler, AK kadınlar; hazır mıyız? –Evet- 2019’da yeni bir destan yazmaya var mıyız? –Varız- Sandıkları tıka basa dolduracak mıyız? –Evet- Yeni bir rekora imza atacak mıyız? -Evet- Küçükçekmece’yi cadde cadde, sokak sokak, kapı kapı dolaşmaya hazır mısınız? -Evet- Her eli sıkmaya, her gönlü fethetmeye var mısınız? –Varız- Maşallah Küçükçekmece işi bitirmiş. Sağ olun, var olun.

İNSANLIĞIN VİCDANI TERÖRDEN NEMALANMAYA ÇALIŞANLARI MAHKÛM EDECEKTİR.

Gençler, Afrin’de kahra­man Mehmetlerimiz aşağı yukarı işlerini tamamlamak üzere. Diyorlar ki, gençler beklemesin, biz onlara iş bırakmadık. Eğer bu bayrağı, bu vatanı savunmak bize bir borç olursa hep birlikte bu yolda birlikte varız.

Değerli kardeşlerim; Zeytin Dalı Harekâtı bütün hızıyla devam ediyor. Avrupa Parlamentosu da oradan kalkmış vızıltı yapıyor. Öyle anlaşılıyor ki Avrupa Parlamentosu bir akıl tutulması içinde. Türkiye’nin terörle mücadele­sinden neden rahatsızlık duyduklarını bize de, dünyaya da izah edemezler. Yedi yıldır Suriye’de şehirler bombalanırken, taş üstünde taş kalk­mazken, masum, sivil insanlar ölürken, tam bir vahşet meydana gelmişken sesi soluğu gıkı çık­mayan bu Avrupa Birliği’nin parlamenterleri bugün konuşuyorlar. Sınırlarından geçen üç yüz, beş yüz mülteciyi tekme tokat geriye kovanlar, çocukların denizde ölümünü seyredenler bugün ne hazin ki sivillerin haklarından bahsediyorlar. Bunu kime karşı yapıyorlar? Üç buçuk milyon Suriyeli kardeşimizi ülkesinde hiçbir fedakârlık­tan kaçınmadan ev sahipliği yapan Türkiye’ye karşı yapıyorlar. Biraz vicdan, biraz hakkaniyet, biraz da adalet. Afrin’de PKK, PYD, DEAŞ terör örgütü oradaki Araplara, Kürtlere, Türkmenlere zulmederken, masum insanları öldürürken bun­lar neredeydi? O zaman niye sesinizi çıkarmadı­nız? Bu teröristler ülkemize saldırarak vatandaşlarımıza roket atarken neredeydiniz? Ama Türkiye terör örgütünün tepesine vurunca Avrupa’dan ses geliyor, onlar feryat ediyor. Avrupa değerle­ri sizlere terörün yanında değil Türkiye’nin yanında olmasını söylüyor. PKK, PYD, DEAŞ, bunların hepsi de eli kanlı terör örgütüdür. Biz terör örgütleriyle amansız mücade­le eden bir ülkeyiz. Terörle mücadelemiz sadece ülkemiz için değil aynı zamanda Suriye için, bölgemiz için ve dünya barışı içindir.

Terör sadece bizim derdi­miz, bizim sorunumuz değil aynı zamanda bütün insanlığın sorunudur. Terörle iş birliğine girenler, kol kola gidenler insanlığın iyiliği için çaba göster­meyenlerdir, dertlenmeyenlerdir. Terörden, kaostan, şiddetten beslenenlerin dünyaya söyle­yecek anlamlı bir sözü yoktur. İnsanlığın vicdanı terörden nemalanmaya çalışanları mahkûm ede­cektir.

Zeytin Dalı bir barış harekâtıdır, teröre karşı yürütülen haklı bir harekâttır. Ülke sınırlarımı­zın güvenliği, vatandaşlarımızın can ve mal emniyeti için yapılan bir harekâttır. Terör örgüt­lerinin iftiralarıyla, kara propagandalarıyla bizim karşımıza çıkmanın akılla, izanla izahı yok. Türkiye olarak kim ne derse desin, terörle mücadelemiz kesintisiz kararlılıkla devam ede­cek. Bölgemizde barışın, güvenin, huzurun sağ­lanması için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Münbiç’te de, Fırat’ın doğusunda da terör örgü­tünün varlığını kabullenmemiz asla mümkün değildir. Mutlaka o bölgeler de terörden kurtarı­lacaktır. Sınır boylarımızda terör odaklarının varlığına asla izin vermeyeceğiz. Kahraman Mehmetçiğimiz, Özgür Suriye Ordusu bölgeyi karış karış tarıyor ve terörden temizliyor.

Aslında değerli kardeşlerim, bu operasyon çok daha kısa sürede bitebilirdi. Ancak sivillerin zarar görmemesi için çok büyük bir dikkat içeri­sinde çalışıyoruz. Bu gerçeğin altını özellikle çiz­mek istiyorum. Allah Mehmetçiğimizin, kahramanlarımızın yâr ve yar­dımcısı olsun. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize hayırlı ömürler diliyorum. Seksen bir milyon milletimizin duası ve desteği Mehmetçikle beraberdir. Adeta seferberlik ruhuyla bütün toplum kesimleri aske­rimize, polisimize, güvenlik korucumuza destek veriyor. “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyen aziz mille­timizden Allah razı olsun.

TÜRKİYE’NİN SON ON YILDA YAPTIĞI ALTI BÜYÜK PROJENİN ALTISI DA İSTANBUL’DA.

Değerli kardeşlerim; Türkiye, son on altı yılda geçirdiği değişim ve dönüşümle bugün artık kabu­ğuna sığmıyor. Ekonomi deyince, gelişme deyince insanın aklına ilk başta İstanbul geliyor. Ekonomiyi nereden alıp nereye getirdiğimizin canlı şahidi İstanbul’dur, Küçükçekmece’dir. Geçmişte ekono­mik krizlerle boğuşan Türkiye, orta ve uzun vadeli programlarını kararlılıkla uygulayan AK Parti ikti­darıyla geleceğe emin adımlarla ilerliyor. Ekonominin sorunlarına karşı kalıcı çözümler ürettik. Devletin ekonomideki ağırlığını bir yandan azaltırken, diğer yandan özel sektörün önündeki engelleri kaldırdık. Reel sektörle el ele vererek ülkemizi çok daha önemli bir yere taşıdık. Türkiye’yi dünyanın en hızlı büyüyen ekonomile­rinden birisi haline getirdik. Yapılanlar rakamlarla ortada. Ocak ve Şubat aylarında ihracatımız bir önceki aya göre yüzde 13 seviyesinde arttı. Sanayi üretimimiz bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12 arttı. 2017’de istihdam seferberliği kapsamında bir buçuk milyon vatandaşımıza yeni iş bulduk. İşsiz sayımız 2017 senesinde geçen yılın aynı dönemine göre beş yüz seksen bir bin kişi azaldı, yüzde 10,4 seviyesine geriledi. Ortaya çıkan rakamlar IMF’in Türkiye’nin büyüme beklentisini artırmasına sebep oldu. Bu tempoda devam edersek, bu değer­lendirme kuruluşları daha çok düzeltme yapacak.

Değerli İstanbullular, aziz Küçükçekmeceliler; İstanbul Cumhurbaşkanımızın bir sevdası bili­yorsunuz. İstanbul’a en büyük hizmeti iktidarı­mız döneminde yaptık. İstanbul’a hizmet etmek demek, seksen bir milyona hizmet etmek demek­tir. İstanbul’a aşkla hizmet etmekten asla geri durmadık, dev eserler kazandırdık. İstanbul’un 2002’de yirmi bir milyar dolar olan ihracatı tam seksen iki milyar dolara ulaştı.

İstanbul’a otuz dört bin derslik yaptık, böyle­ce derslik başına düşen öğrenci sayısı elli altıdan otuz ikiye indi.

2003 yılına kadar İstanbul’da sadece 350 kilometre bölünmüş yol vardı. Biz on altı yılda 446 kilometre daha bölünmüş yol yaptık ve bölünmüş yol uzunluğunu 800 kilometreye çıkardık. Türkiye’nin son on yılda yaptığı altı büyük projenin altısı da İstanbul’da; Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, İstanbul-Ankara hızlı treni ve İstanbul-İzmir Otoyolu, dünya­nın en büyük havalimanını İstanbul’a kazan­dırdık. İstanbul, bunların daha iyisine layık. Kanal İstanbul da inşallah bu yıl içerisinde başlıyoruz, hayırlı uğurlu olsun.

Yarın Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. yıl dönümü. İnşallah Cumhurbaşkanımızla beraber Çanakkale’ye, geçilmez Çanakkale’ye, dünyanın en uzun köprüsünün temelini atacağız, ilk harcı­nı koyacağız, hayırlı uğurlu olsun.

Değerli kardeşlerim, sevgili İstanbullular; AK Parti deyince akla proje gelir, kalkınma gelir, hizmet gelir.

Şimdi bir kez daha soruyorum, gençler; hazır mıyız? –Evet- Hazır mıyız? –Evet- Yeni dönemde yeni başarılara imza atacak mıyız? –Evet- 2019’da hem yerel seçimde, hem genel seçimde yeni destanlar yazacak mıyız? –Evet- Evet, görüyorum İstanbul yeni başarılara hazır elhamdülillah.

Bu duygularla bugün gerçekleştirdiğimiz Küçükçekmece İlçe Kongremizin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, bugüne kadar emeği geçen bütün kardeşlerime teşekkür ediyorum. Görev alan, yeni görev alacak bütün kardeşlerime de başarılar diliyorum.

Allah yâr ve yardımcımız olsun. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun değerli kardeşlerim.


Yüklə 0,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə