327
Belirtiden Bozukluğa İstifleme
İstifleme erken yaşlarda yaşamlarını çok fazla kısıtlamadığı için çok dikkat çekmez.
Yaş ilerledikçe istiflemek için uğraşıları artar. Yaşadıkları ortamda birçok yerine erişile-
mez, hatta odalar kullanılamaz hale gelir. Dağınıklık ve karmaşa toplumsal ve mesleki
işlevsellikte bozulma, ek ruhsal bozukluk ve fiziksel hastalıklara yol açabilir. Bir alt tipi
olan hayvan biriktiricilerinde, bakım sağlayabileceğinden ve barındırma kapasitesinden
çok daha fazla hayvan bulundurma, bir yandan da bu durumlarını görmezden gelme
gibi özellikler gözlenir. Bu kişiler hayvanlara derinden bağlanır ve gitmelerine izin
vermezler. Onlara bakım vermeye çalışırken aslında onlara zarar verdiklerini fark ede-
mezler ve onlara doğru bakımı verdiklerine inanırlar (Frost ve ark. 2000).
İstifleyicilerin %42’si durumlarından rahatsız iken (içgörüsü olan tip), %63’ünün ise
aile bireyleri ve arkadaşları durumdan rahatsızlık duymakta ve çoğunlukla yakınlarının
ve yasal süreçlerin zorlamasıyla tedaviye gelmekte ve çoğunlukla tedaviyi kabul etme-
mekte veya yarıda bırakmaktadırlar (Grisham ve ark. 2008). Cinsiyete göre kompulsif
alışverişlerde biriktirilen nesne farklılık göstermektedir. Kadınlar parfüm, mücevher,
kıyafet ve makyaj malzemeleri satın alırken, erkekler genellikle elektronik, hırdavat,
otomobil ve saat gibi gereçleri satın almaktadırlar. Satın aldıkları nesneleri çoğunlukla
gizlerler, alışverişe çok fazla zaman ayırırlar ve eğer çalışıyorlarsa iş yerlerinde sorun
yaşar hale gelirler (Frost ve ark. 2002). Dağınıklık ve atmakta zorlanma her iki cinste
farklılık göstermezken, kadınlarda kompulsif alışveriş yapma, erkeklerde bedava ve
değersiz şeyleri istifleme daha fazla görülmektedir (Frost ve Hristova 2011).
Eştanılar
DSM-IV-TR’de ve DSM-5’de “hiçbir manevi değeri olmayan yıpranmış ya da değersiz
nesneleri atamamak'' OKKB’nin 8 ölçütünden biridir. Bu ölçüt psikanalitik klinik
açıklama olan anal karakterden köken almaktadır ve DSM-III-R’den beri OKKB için
temel tanı ölçütü olmuştur. Fakat ICD-10’da OKKB’nin eş değeri kabul edilen anan-
kastik kişilik bozukluğunda böyle bir ölçüt yer almamaktadır. DSM-5 sonrası istifleme
bozukluğu tanısı konulan hastalar ile geniş örneklemli çalışma mevcut olmamasına
rağmen, istifleme ve OKKB arasındaki ilişki inceleyen çalışmalarda, sanılanın aksine
OKKB ve istifleme arasında herhangi bir ilişki saptanmamıştır (Frost ve ark. 2004,
Pertusa ve ark. 2008). İstifleyici bireylerde daha çok bağımlı, paranoid ve şizotipal
kişilik özellikleri olduğu bildirilmiştir (Frost ve ark. 2004, Pertusa ve ark. 2008).
İstifleme bozukluğu olan hastaların yaklaşık %75’ine bir duygudurum bozukluğu
veya bir anksiyete bozukluğu eşlik etmektedir. En sık eşlik eden hastalıklar, major
depresif bozukluk, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, sosyal fobi ve yaygın anksi-
yete bozukluğudur. Ayrıca, hastaların yaklaşık %20’si OKB tanı ölçütlerini de karşıla-
maktadır (Hartl ve ark. 2005, Frost ve ark. 2011).
İstifleme bozukluğunun dürtü kontrol bozukluğu ile de güçlü bağlantıları vardır.
Özellikle aşırı toplama gibi istiflemenin egosentonik bazı özellikleri dürtü kontrol
bozukluğu ile bir ilişki göstermektedir (Frost ve ark. 2002). Birçok istifçi satın almanın
yanında ücretsiz ürünleri alma zorunluluğu hissetmektedirler. İstifçilerin yaklaşık %61’i
aşırı satın alma ile meşguldür ve bunların da yarısından biraz fazlası ücretsizdir. Ayrıca,
istifleme bozukluğu olanların büyük bir kesimi kompulsif alıcı olarak tanımlanmakta-
dırlar. Yeni bir epidemiyolojik çalışmada kompulsif istifleme ve kompulsif satın alma
arasında önemli pozitif korelasyon saptanmıştır (Mueller ve ark. 2009). Kompulsif
biriktiriciliği olan kişilerin yaklaşık üçte ikisi kompulsif satın alıcı olarak kabul edilmek-
www.cappsy.org
Bulut ve ark.
328
tedir. Bunlara ek olarak istifçilerde kıl ve deri yolma bozuklukları sıklıkla görülmektedir.
Frost ve arkadaşları (2002), patolojik kumar oynayanlarda, istifleme belirtilerinin yüksek
olduğunu belirlemişlerdir. Kleptomani ve kompulsif satın alma arasında da sıkı birlikte-
liğin olduğu bazı çalışmalarda bildirilmiş (Frost ve ark 2002, Steketee ve Frost 2003),
ancak kesin bir kanı için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Tedavi Yaklaşımları
Yukarıda da belirtildiği gibi biriktiricilerin yarısından azı (%42) durumlarından rahat-
sızdır (Grisham ve ark. 2008). Bu nedenle tedaviye uyumları oldukça düşüktür. İstifle-
yici OKB hastaları ile istifleyici olmayan OKB hastalarının tedaviye yanıtlarının karşı-
laştırıldığı bazı çalışmalarda istifleyicilerin seçici serotonin geri alım inhibitörlerine
(SSRI) iyi yanıt vermediği (Black ve ark., 1998, Mataix-Cols ve ark. 1999, Salomoni ve
ark. 2009) bildirilmiş olmasına rağmen bazı çalışmalarda da farklılık saptanmamıştır
(Alonso ve ark. 2001, Shetti ve ark 2005, Saxena ve ark 2007). Çalışmalar arasındaki
sonuç farklılığın sebebinin, olguların çalışma kabul ölçütleri ve çalışmalar arasındaki
yöntem farklılıkları olduğu söylenebilir. İstifleyici OKB hastalarının tedaviye daha az
yanıt vermelerinin bir diğer sebebi de ciddi istifleyici bireylerin çalışmaya alınmış olma-
sıdır. Bu durum ilaç tedavisine kötü yanıt alınacağını gösteren bağımsız bir belirleyici-
dir.
Saxena ve arkadaşlarının (2007) yaptıkları ileriye dönük ve kantitatif bir çalışmada,
kompulsif istifleyici (n=32) ile istifleyici olmayan (n=47) OKB hastalarına 12 hafta
süreyle tek başına paroksetin tedavisi (ortalama doz, 41.6±12.8 mg/gün) uygulanmış ve
istifleyici bireylerin, diğer OKB hastalarına benzer şekilde paroksetine yanıt verdikleri
saptanmıştır. Tedavi sonunda istifleme belirtilerinin ve şiddetinin %25 oranında azaldı-
ğı bildirilmiştir. Aynı şekilde Y-BCOS’ta da %23 lük bir azalma elde edilmiştir. Buna
benzer çalışmalar ile eldeki verilerin arttırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Hayvan çalışmalarında dopaminerjik sistemin istiflemede anahtar rol oynadığı bil-
dirilmiştir (Stein ve ark.1999). Yakın zamanda yapılan bir çalışmada SSRI’lara dirençli
istifleme belirtileri olan, simetri ve ritüel tekrarlama özelliği olan OKB hastalarına
güçlendirme amaçlı atipik antipsikotik eklenmesinin uzun dönemdeki etkinliği göste-
rilmiştir (Matsunaga ve ark. 2008). Bu çalışma istifleme belirtileri olan OKB hastala-
rında antipsikotik ilaçların etkinliğini ön veri olarak sunuyor olsa da sonuçlar patolojik
istiflemesi olan OKB hastaları için genelleştirilemez.
Tedavide bilişsel davranışçı terapi (BDT) ile bireylerin istifleme davranışına zorlayı-
cı nedenleri anlamaları, karar alma becerilerini güçlendirme, nelerin atılabileceği ve
ilişki becerilerini geliştirme üzerine çalışılmaktadır (Tolin ve ark. 2007). Kompulsif
istiflemenin BDT birbirine benzeyen ancak kısmen farklı iki hedef vardır. Bu hedefler-
den ilki biriktirilen şeylerin önemli bir miktarından kurtulmak ve evi yaşanır hale getir-
mektir. Diğeri ise belli sayıda birikinti ile yaşanabilir alanı sürdürme becerilerini geliş-
tirmektir (Tolin ve ark. 2007).
OKB ile ilgili bilgi işleme kusurlarından biri bilginin yapılandırılması ve kategori-
zasyonuyla ilgili zorluktur (Reed 1985). İstifleme bozukluğu olan kişilerin kavramsallaş-
tırmaları tıpkı OKB’li bireyler gibi daha karmaşıktır ve karar vermek için daha fazla
bilgiye ihtiyaç duyarlar. Bu da kategorilerinin daha dar olmasına ve daha çok sayıda
kategoriye sahip olmalarına yol açar (Reed 1969). Her bir nesne kendi kategorisinde tek
ise, yerine başka bir şeyin konması mümkün olmayacak, bu da nesneyi atmayı zorlaştı-
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar - Current Approaches in Psychiatry