BÜRHANEDDİN AHMED31
BURHÂNEDDİN-İ ÂNEVÎ
Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. İzzeddin Keykâvus'a (1210-1220) takdim ettiği Enîsü'l-kulûb adlı eseriyle tanınan âlim ve şair.32
BÜRHANEDDİN EL-BUHARÎ
Burhânüddîn (Burhânü'ş-Şerîa) Mahmûd b. Ahmed b. Abdilazîz el-Buhârî el-Merginânî (ö. 616/1219) Hanefî müctehid ve âlimi.
Karahanlılar'ın hakimiyetindeki Buha-ra'da XI-XIII. yüzyıllarda hüküm süren ve birçok âlim yetiştiren Türkistanlı Burhan ailesine (Âl-i Burhan) mensuptur. Babası Sadrüşşehîd Tâceddin Ahmed, dedesi Burhâneddin el-Kebîr Abdülazîz b. Ömer, amcası Sadrüşşehîd Hüsâmeddin Ömer b. Abdülazîz ve oğlu Sadrülislâm Tâhir b. Mahmûd da devirlerinin Önde gelen âlimlerindendir. Ailenin üyeleri "sadr" unvanıyla anılırlar. Dedesi Abdülazîz b. Ömer'i 495'te (1101-1102) Buhara başkadılığına tayin eden Selçuklu Sultanı Sencer'in ilk defa ona sadr unvanını da verdiği kaynaklarda belirtilmektedir.
Burhâneddin el-Buhârî Mergînân'da doğdu. Hayatı ile ilgili kaynaklarda birbirinden farklı bilgiler verilmektedir. Bağdatlı İsmail Paşa33 İle onu Sadrüşşehîd Ömer b. Abdü-lazîz'in torunu gibi gösteren Brockelmann34 551'de (1156) doğduğunu ve 616'da (1219) vefat ettiğini kaydederler. Kâtib Çelebi de35 616"da öldüğünü söylerken Ömer Nasuhi Bilmen36 onun 544'ten (1149) sonra vefat ettiğini ileri sürer. Burhâneddin'in ismi bazı kaynaklarda Muhammed olarak da geçmektedir37. İbnü'l-Esîr'in 603 (1206) yılında hacca gittiğini kaydettiği38 Burhâneddin Muhammed b. Ahmed b. Abdülazîz'in bu zat olması ihtimali, Burhâneddin'in 1219 olarak verilen vefat tarihini desteklemektedir. Fakat Barth-oid Mahmûd ve Muhammed'i iki ayrı şahıs gibi zikretmektedir (M, II, 840). Burhâneddin'in oğlu Tâhir b. Mahmûd'un ölümü ile ilgili olarak bazı kaynaklarda verilen39 504 (1110) tarihi de izahı güç bir durum arzetmektedir. Bu husustaki karışıklık, aynı dönemde yaşamış Burhâneddin lakabıyla tanınan birçok âlimin varlığı ve başkalarının da el-Muhît adıyla kitap telif etmelerinden kaynaklanmış olmalıdır.
Burhâneddin el-Buhârî babasından ve dedesi tarafından kurulan çok sayıda ilim adamının yetiştiği medresenin meşhur hocalarından ders okudu. Bazı kaynaklarda amcası Ömer b. Abdülazîz'-den de (ö. 536/1141) ders aldığı kay-dedilmekteyse de40 1156 yılında doğduğu kabul edilirse bunun mümkün olmadığı anlaşılır. Ayrıca Buhara ve Semerkant başta olmak üzere çeşitli şehirlere gidip devrin ileri gelen alimleriyle görüştü, onlardan ders aldı. Özellikle fıkıh sahasında devrinde otorite idi. İbn Kemal onu "mesâilde mücte-hid" kabul eder. Başta oğlu Sadrülislâm Tâhir b. Mahmûd olmak üzere birçok ilim adamı yetiştirdi, müftülük ve kadılık yaptı. Talebeleri arasında, dedesi Burhâneddin el-Kebîr'in talebesi olan Kâdîhan Hasan b. Mansûr'un da (ö. 592/1196) sayılması41 doğru değildir.
Eserleri:
1- el-Muhit, el-Muhîtü'l-kebîr, el-Muhîtü'1-Burhânî ve el-Muhî-tü'î-Burhânî fi']-hkhi'n-Nucmânî olarak da bilinir. İmam Muhammed'in Hanefî mezhebinde zâhirü'r-rivâye diye bilinen altı kitabındaki meseleleri bir araya toplamış, bunlara nâdirü'r-riuâ-ye ve vâkıât kitaplarında geçen meselelerle babasından öğrendiği tamamlayıcı bilgileri de eklemiştir. Eserin müellifinin Burhâneddin el-Kebîr olduğunu zannedenler ve bu eseri Burhânülislâm Radıy-yüddin es-Serahsfnin el-Muhît"\ ile karıştıranlar da olmuştur. Tarih araştırmaları açısından da değerli bilgiler ihtiva eden eserde bulunan ve Karahanlı Hükümdarı İbrahim Tamgaç Han'a ait olan vakfiye Z. V. Togan tarafından neşre hazırlanmıştır.42 Eserin Süleymaniye Kütüphanesi'nde birçok yazma nüshası bulunmaktadır43.
2- Zahî-retü'I-fetâvö. ez-Zahîreve ez-Zahîre-tul-Burhâniyye diye de bilinen eser eJ-MuM'in özeti mahiyetinde olup Süleymaniye Kütüphanesi'nde birçok yazma nüshası vardır.44
3- Tetimmetü'î-fetâvâ. Amcası Ömer b. Abdülazîz muhtelif konulardaki çeşitli görüşleri ve fetvaları bir araya toplamış, fakat bunları bir düzene koyamadan şe-hid edilmişti. Bunlar daha sonra Burhâneddin el-Buhârî tarafından düzenlenerek kitap haline getirilmiş ve esere her konuyla ilgili yeni meseleler de ilâve edilmiştir.45
4- el-Vecîz îi'î-fetâvâ.46
5- Nisâbü'l-fukahâ.47
Kaynaklarda adlan geçen diğer başlıca eserleri de şunlardır: Şerhu'-Cömici'ş-şağîr, Şerhu'l-Câmicil'kebîr, Şerhu'z-Ziyâdât, el-Fetâvâ, el-Vâki'ât, et-Tec-ndü'l-Burhanı, et- Tarikatü'l-Burhâ-niyye.
Bibliyografya:
İbnü'l-Esîr. el-Kâmil, XII, 257; Kureşî, el-Ce-uâhim'l-mudiyye, III, 42; İbn Kutluboğa, Tâ-cii't-terâcim, s. 70; TaşkÖprizâde, Meozûûtü'l-alûm, I, 734, 739; Keşfü'z-zunûn, I, 11, 343-344, 345, 564, 568, 823; II, 963, 1619-1620, 1954, 1998, 2002; Leknevî, el-Fevû İdü'l-be-hiyye, s. 24, 85, 98, 149, 189-191, 205-207; Brockelmann, GAL, I, 464; SuppL, I, 289, 642; II, 953; Izâhu'l-meknûn, II, 155; Hediyijetü'l-cârifm, I, 430; 11, 404; Ziriklî. el-A*lâm, VIII, 36; Kehhâle, Mu'cemü'l-mü'ellifîn, V, 39; XII, 146-147; Yusuf Ziya Kavakcı, XI ue XII. Asırlarda Kara.hanhlarDeurin.de Ma.ua.ra' al-Nahr İslâm Hukukçuları, Ankara 1976, s. 68, 108-111; Bilmen, Kamus, i, 341; Ahmet Özel, Hanefî Fıkıh. Alimleri, Ankara 1990, s. 61-62; M. Saghir Hasan Masumi, "Burhan al - Sharicahrs «al-Mu-hît al-Burhâm»", İTED, V/4 {1973), s. 65-73; W. Barttiold. "Burhan Ailesi", İA, II, 839-840.
BURHANEDDİN-İ GARÎB
Muhammed b. Nâsıriddîn Mahmûd el-Hansevî (ö. 738/1337) Hindistanlı tanınmış sûfî.
654'te (1256) Doğu Pencap'ta Hânsf-de doğdu. Hayatının ilk yıllarını burada geçirdi; daha sonra Delhi'ye giderek zamanın âlimlerinden fıkıh, usul ve Arapça öğrendi. Çiştiyye tarikatı şeyhlerinden Nizâmeddin Bedâûnfye intisap etti. Delhi Türk Sultanı Muhammed b. Tuğluk'un Delhi'nin âlim ve ileri gelenlerini yeni başşehir Devletâbâd'a göçe mecbur etmesi üzerine oraya gitti (1327). Diğer bir rivayete göre ise Devletâbâd'a şeyhi tarafından gönderildi. Ömrünün geri kalan kısmını burada geçirdi. Zeynüddin Dâ-vûd b. Hüseyin eş-Şîrâzî, Ferîdüddin Dev-letâbâdî, Kemâleddin el-Kâşânîve Rük-neddin el-Kâşânî onun en tanınmış halifeleridir. Burhâneddfn-i Garîb Devletâ-bâd'da vefat etti ve Huldâbâd'a bağlı Ravza'ya defnedildi. Bazı kaynaklar vefatını 741 (1340-41) olarak kaydetmektedir.
Cezbedici şahsiyetiyle Şeyh Bedâünf-nin müridleri arasında büyük bir şöhret kazanan Burhâneddîn-i Garîb, Emîr Hüs-rev, Mîr Hasan ve Mesud Bey gibi şairler, Nasîrüddin Çırâğ-ı Dehlî ve Kirmânî gibi velîlerle dost oldu. Kaynaklar onu aşk ve şevk timsali bir zâhid, vaazları ile kalpleri fetheden vecd sahibi ve semâ meclislerine tutkun bir velî olarak tanıtır. Burhâneddîn-i Garîb'in ölümünden sonra Burhânîler diye anılan müridleri semâ sırasında kendilerine has bir tarzda raksedercesine zikir âyini yaparlardı.
Burhâneddîn-i Garîb Devletâbâd'a giderken uğradığı Dekken'deki Tapti yolu üzerinde bulunan yerleşim bölgesinin Fârûkîler'in saltanatı döneminde imar edileceğini müjdelemişti. Daha sonra bu bölge Nasîr Han el-Fârûkl (1399-1437) tarafından ihya edilerek Burhâneddîn-i Garîb'in adını ebedîleştirmek için buraya Burhânpûr ismi verilmiştir. Ayrıca Ravza'daki türbesine Fârûkller tarafından bir arazi vakfedilmiştir.
Sefînetul-evliya3 müellifi Dârâ Şü-kûh, Evrengzîb ile Şeyh Nizâmeddin Be-dâûnrnin bazı müridlerinin medfun bulunduğu Burhâneddîn-i Garîb'in türbesi etrafında ölüm yıl dönümlerinde düzenlenen törenlerden birine katıldığını söyler.
Burhâneddîn-i Garîb'in vecize ve hikmetli sözlerini Rükneddin el-Kâşânî Ne-fo5isü'l-enîâs, kardeşi Hammâd el-Kâşânî Ahsenü'l-akvâl, diğer kardeşi Mec-düddin el-Kâşânî de Garibü'l-kerâmât adlarıyla derlemişlerdir. Mecdüddin Ga-rîbü'l-kerâmât'a Bokıyyetü'l-ğoro3ib adlı bir zeyil yazmıştır.48
Bibliyografya:
Mirhord. Siyerul-euliyâ. Delhi 1302, s. 278; Abdülhak ed-Dihlevî, Ahbarü'l-ahyâr, Delhi 1309, s. 93; Dârâ Şükûh, Sefînetü'l-evliya, Leknev 1872, s. Î01; Gulâm Server Lâhûrî, Hazînelü'l-asfiyâ', Lahore 1284, s. 332; Abdülhay el-Ha-senî. Nüzhetü'l-hauâtır, II, 140-141; Moham-mad Shafi, "Burhan al-Dîn Gharîb", E!2 (İng], 1, 1328-1329.
Dostları ilə paylaş: |