Bir kavim nefislerindekini değiştirmedikçe. Allah o kavmin hâlini değiştirmez



Yüklə 15,51 Kb.
tarix02.01.2018
ölçüsü15,51 Kb.
#19286

"Bir kavim nefislerindekini değiştirmedikçe. Allah o kavmin hâlini değiştirmez." Rad-11

    insanoğlu; insan, hayat, kainat ve bunların dünya hayatının öncesi ve sonrası ile olan alâkaları hakkındaki fikriyle kalkınır.


Öyleyse bugünkü insanın kalkınabilmesi için fikrini; köklü ve kapsamlı bir şekilde değiştirip, ortaya başka bir fikir koymak gerekir. 
Çünkü eşya hakkındaki mefhumları ortaya koyan ve onları yerleştiren ancak fikirdir. 
İnsan hayat tarzını, hayat hakkındaki mefhumlarına göre düzenler. Bir insanın, sevdiği şahıs hakkındaki
mefhumları ona karşı davranışını belirler. 
Bu davranışı, sevmediği ve nefret mefhumlarına sahip olduğu diğer bir şahsa olan davranışından başkadır. Her iki davranışı da, hiç tanımadığı ve hakkında hiçbir mefhuma sahip olmadığı üçüncü bir şahsa karşı
davranışından farklıdır. 
Şu halde insanın davranışları mefhumlarına bağlıdır.İnsanın düşük davranışını değiştirip seçkin,
bir davranış haline getirmek istediğimizde öncelikle onun mefhumlarını değiştirmemiz gereklidir.

"Bir kavim nefislerindekini değiştirmedikçe. Allah o kavmin hâlini değiştirmez."
Rad-11

Mefhumları değiştirmenin tek yolu, dünya hayatı hakkında ortaya fikir koymaktır. 
Ta ki bu suretle hayat hakkında doğru mefhumlar oluşabilsin. 
Dünya hayatı hakkındaki fikrin, verimli bir
şekilde yerleşebilmesi ise ancak; insan, hayat, kainat ve dünya hayatının öncesi ve sonrası ile alakası hakkında, bir fikir bulunmasıyla mümkündür.
 Bu da insan, hayat ve kainatın ötesi hakkında külli bir fikir ortaya koymakla olur. 
Çünkü hayat hakkındaki bütün fikirler bu fikri kaide üzerine kurulur. 
Bunlar hakkında külli bir düşünce ortaya koymak, insanın en büyük düğümünü çözmek demektir. Bu düğüm çözülünce diğer bütün düğümler de çözülecektir. 
Çünkü bunlar diğerine oranla cüz'idirler
veya onun  dalları durumundadırlar. 
Ancak bu çözümün, insanı doğru bir kalkınmaya ulaştırabilmesi için, onun insanın fıtratına
uygun düşen, akla kanaat veren, kalbe güven getiren doğru bir çözüm olması gerekir. 

Bu doğru çözüm de ancak; insan, hayat ve kainat hakkında aydın bir düşünce ile sağlanır. 
Bunıın içindir ki; kalkınma ve ilerleme yolunda yürümek isteyenlerin, öncelikle aydın bir düşünce ile bu düğümü doğru olarak çözmeleri gerekir. 
İşte bu çözüm hayatta işlenecek yola ve hayatın nizamlarına ilişkin fikirlerin dayandığı fikrî kaide ve akidedir.
İslamiyet bu büyük problemi hedef almış ve onu insan fıtratına Uygun, akla kanaat, kalbe güven verici bir şekilde çözerek İslâm'a girişi de; bu çözümü akıldan doğan sadık bir ikrar ile kabule bağlı tutmuştur. 
Bundan   dolayı,   İslâm   yalnız  bir  temel üzerine
kurulmuştur ki. o da akidedir. 
İslâm akidesi; Kâinat, insan ve hayatın ötesinde bunların hepsini yaratan bir yaratıcı vardır. Her
şeyi o yaratmıştır, ki O da Allahu Teala'dır. 
Bu yaratıcı, eşyayı yoktan   var  etti.   O'nun   varlığı   vacibdir  (varlığı   zaruri vc kendiliğindcndir), yaratılmamıştır, aksi takdirde yaratıcı olamazdı.
()'nun yaratıcılıkla vasıflanması, yaratılmamış bulunmasını ve Varlığının vacib olmasını gerektirir. Zira bütün eşya, varlıklarını
ona borçludur. O ise hiç bir şeye istinat etmemektedir.
Yüklə 15,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə