GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
27
Mevlana insanlığa sesleniyor.
Ama insanlık neymiş?
İnsanlık da, eğer bir insan zararsız olursa, kimseye zarar vermezse,
kimseye zarar vermesin, insanlara faydalı olsun, buna sesleniyor,
böyle kabulleşiyorlar. Onlarınki de fena değil.
Ama yok, Mevlana Hakk’a seslenmiş, insanlığa değil.
İnsanlık da Hakk’a inanmakla, Hakk’a, Allah’a inanmakla itaat
etmekle olur.
Niye çünkü?
Allah’a inanmayan itaat etmeyen insan değil ki…
O her ne kadar beşer ama insan değil.
İnsan olsa, kitap kime gelmiş? İnsanlara.
Peygamber kime gelmiş? İnsanlara.
Kitaba inanmayan, kitaba sahip olmayan, peygambere inanmayan,
peygambere tabi olmayan insan sayılmaz ki.
Onun için işte demek ki Evliyaullahın mekânı da var, Evliyaullahın
sıfatı da var.
Ama Evliyaullahın zahirde bir sıfatı var ama, o zahirdeki sıfatı, bir
sıfatı gizlemiş. Onun için Yunus Emre:
Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm
Bu kelamında, benim cismim zahirim etten kemikten ibaret, Yunus
diye görünüyor, diyor
Onun için bak:
Çâr-anâsır perdesini zâtına etmiş nikâb
Nikab ne? Örtüdür.
Çâr-anâsır ne? Çâr-anâsır da dört eczadan meydana gelen bu ceset.
Ne olmuş? Perde olmuş.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
28
Neyi perdelemiş? Ruhu perdelemiş. Ruhu örtmüş, Ruha bir kalıp
olmuş, perde olmuş.
Ama hangi ruhu gizlemiş?
Hayvani sıfatta olan ruhu da gizlemiş,
Beşeri sıfattan olan bir ruhu da gizlemiş,
Meleki sıfatta olan bir ruhu da gizlemiş.
Beşer Allah’a isyan ediyor, hiç kitap, sünnet, Allah, peygamber,
günah, sevap hiçbirini bilmiyor ve bütün günahı kebairlerin hepsini
işliyor. Fakat beşer insan görünüyor mu? Görünüyor.
Halbuki onun insanlıkla hiç alakası yoktur. Onda olan bir sıfat var,
o gizlemiş bunu göstermiyor.
Bir de var ki tamamen,
“Emri bil ma’ruf, nehyi anil münker
17
”.
Kulluğunu yapıyor, Allah’a karşı olan ibadetlerini yapıyor, bütün
yasaklardan günahlardan da kaçınıyor,
Bunda da bir sıfat var.
Onu da gizlemiş bu ceset.
O da gene aynı surette görünüyor.
Bak bir kelamı kibarda
Görünür surette insan, velâkin sîrette hayvan
Onu da gizlemiş. Bir de var ki:
İnsanlardan seçilmiş, ilmi ile, ameli ile, şeriatı, tarikatı ile hakikate
ulaşmış.
Hakikate ulaşmış, fakat onu da beşer sureti zahirde gizlemiş onu da
göstermiyor.
17 Al-i İmran 3:104-110-114
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
29
Onların hakkında buyuruyor ki, kemal sıfatıyla muttasıf olanların
hakkında buyuruyor ki:
Çâr-anâsır perdesini zâtına etmiş nikâb
Bir velayet sahibine söyleniyor bu, veliye söyleniyor.
Söyleyen kim? O velayet sahibinin velayetini sezen, velayetine
inanan, velayetini tasdik eden,
Çâr-anâsır perdesini zâtına etmiş nikâb
Akl- ı küll senden ibâret nefha-i âlî-cenâb
Sendedir sırr-ı emânet ey kulûb-ı âfitâb
"Alleme'l-esmâ" ya mazhar olduğun bilmez miyem
Bir kelam daha var:
Hakîkat şehrinde bir güzel gördüm
Bir göreni göremedim ne çâre
Bir kelam daha var:
Bedensiz bir güzel gördüm efendim
İlikten damardan kandan içeru
Cânân illerinden sordum efendim
Bir gizli cân vardır cândan içeru
Bu kelamlar neyi ifade ediyor?
Evliyâullahta olan bir varlığı ifade ediyor.
Evliyaullah zahirde bir cisim sahibidir ama o cismi bir hakikate
perde olmuş, göstermiyor.
Allah şuradadır, buradadır demek küfürdür, ama Allah
Evliyaullahın kalbindedir demek küfür değildir, haktır hakikattir.
Niye?
Allah’ın emri öyle, Cenabı Hakkın emri öyle.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
30
“Ben mümin kulumun kalbine sığarım
18
”
diyerek ferman buyurmuş.
Onun için Allah’a imanımız var, Allah’a noksan sıfat izâfe etmek
küfürdür, O noksan sıfatlardan beridir.
Allah’a mekân izâfe etmek küfürdür, Allah mekânlardan,
mekândan münezzehtir.
Cenabı Hak, Evliyaullahı zamandan sıfattan kurtarmıştır.
Onun için:
Bulam dersen eğer ayn-ı îmânı
Çalış ki olasın şeyhinde fânî
Sana senden yakın olanı tanı
……
Hakikat güllerini görmek dilersen
Marifet meyvesin yemek dilersen
Sonra bak
"Alleme'l-esmâ" ya mazhar olduğun bilmez miyem
buyuruyor
Çâr-anâsır perdesini zâtına etmiş nikâb
Akl- ı küll senden ibâret nefha-i âlî-cenâb
“âlî-cenâb” kıymetli bir can.
“Nefha” ise Cenabı Hakkın ruh üflemesi, ona ruh üflemesi.
Sendedir sırr-ı emânet ey kulûb-ı âfitâb
Bu ne?
18 Alusi Ruh’ul Me’ani XX.101
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
31
Evliyaullah, Peygamber efendimizin nurunu, nur mucizesini
taşıyor. Sırrı Emanet budur.
Ey kulûb-ı âfitâb
Afitab ise güneş gibi, on beşlemiş ay gibi olan senin kalbin diyor.
Ya da o tabân veya ziyalı bir güneş gibidir.
Evet, Allah’a gıyabı imanımız var bizim.
Allah’a noksan sıfat izâfe etmek haramdır, günahtır, küfürdür.
Allah’a mekân izâfe etmek küfürdür, Ama Allah, Evliyaullahın
kalbindedir.
Evliyaullahta Cenabı Hakkın sıfatları tecelli etmiştir.
Kutsi hadisinde Cenabı Hak buyuruyor ki:
“O veli kulumuzun gözü bizim gözümüz, o veli kulumuzun işiten
kulağı bizim kulağımız, o veli kulumuzun konuşan dili bizim
dilimiz, uzanan eli bizim elimiz, yürüyen ayağı bizim ayağımız,
düşünen aklı da bizim aklımızdır
19
”.
İbrahim (as), bir gün Cenabı Haktan iki şey istemiş.
Peygamber efendimizden sonra Allah’a çok sevgili olan İbrahim
(as) Peygamber efendimize “habibim”, ona da “halilim” demiş,
dostum demiş.
O, Cenabı Haktan iki şey istemiş. İki şeyin birini ifade edelim,
demiş ki:
— Ya Rabbi, inanıyorum, biliyorum sen gitmekten gelmekten
münezzehsin. Bu dünya haneme de bir gelsen de, teşrif etsen de bir
göreyim, demiş.
Cenabı Hak da “Ya İbrahim falan gün geleceğim” diyor.
Davetini kabul ediyor.
19 Buhari Rikak 38
Dostları ilə paylaş: |