Bulten sinir sayisi pdf



Yüklə 182,95 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə57/93
tarix05.03.2018
ölçüsü182,95 Kb.
#30613
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   93

126
Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
ne tanıklık ederiz. Tıpkı “
”de 
olduğu gibi, her iki oyunda da siste-
min insan üzerinde kurduğu baskı ve 
kapana  kısılmışlık  duygusun  acısı, 
günah keçisi ilan edilen kurbanlardan 
çıkartılır.  Ancak  bu  aynı  zamanda 
Avrupa  kültürü  ve  hümanizmasının 
da  iflası  anlamına  gelmektedir.  Her 
iki  oyunun  da  itici  gücü  ekonomik 
değişimin yol açtığı toplumsal dönü-
şümdür. 
in ya da 
in temsil ettiği ya da oluşması-
na yol açtığı yeni değerlerin ve hayat 
tarzının geri dönüşü yoktur. Masum-
ları, güçsüzleri ya da kendisine uyum 
sağlayamayanları  yok  eden  bu  anla-
yış, kendi çocuklarını birer canavara 
dönüştürür.  Ama  “
”ten  farklı 
olarak “
”da düzenin kazanan-
lar tarafında yer almayan katilleri de 
birer kurbandır. 
Her  iki  oyun  da  özünde  aynı  temayı 
barındırmaktadır. Yani, modern Avru-
pa  sanıldığı  gibi  bir  uygarlık  destanı 
değil, gelişme makyajının altında pek 
çok ikiyüzlülüğü ve çöküşü de içinde 
barındıran  bir  coğrafyadır.  Avrupa 
medeniyetinin  temeli  olan  hümaniz-
ma ve adalet, tek muteber değer ölçü-
süne dönüşen paranın gücü tarafından 
yerle  bir  edilip,  satın  alınabilirler. 
Para  ve  sağladıklarının  ortaya  çıkar-
dığı yoksunluk duygusu insanın tanrı-
sal yanını yok ederek, canavar yanını 
açığa çıkartan en önemli araçtır. 
Bireysel  düzeyde 
  ken-
disine  yapılan  kötülüklerin  intika-
mını  almayı  hayatının  tek  amacına 
dönüştürdüğü için ruhen, ahlâken ve 
bedenen  sakatlanarak  canavarlaşır. 
Ama  onu  bu  hale  getiren  yine  diğer 
insanlar, yani toplumun ikiyüzlü bo-
zuk düzenidir. Yaşlı hanımın yaptığı 
ise bu ikiyüzlülüğü ortaya çıkartmak-
tır.  Yaşlı  Hanım  Klara,  bu  düzenin 
işleyişini çözmüş, para ve güce sahip 
olarak  toplumun  geri  kalanını  kendi 
kölesi  haline  getirmiştir.  Toplumsal 
düzeyde  ise  Gullen  halkının  Yaşlı 
Hanımın kendisini hamile bir şekilde 
ortada bırakan eski sevgilisi Alfred’in 
hayatına karşılık, parayı alma müca-
delesi  üzerine  kurulu  çatışmasında, 
kazanan  Kapitalist  ahlâkın  temelini 
teşkil  eden  maddî  refah  arzusu  olur. 
Evrensel  düzeyde,  insanın  içindeki 
kurdun/canavarın  ortaya  çıkmasının 
çoğu  zaman  çeşitli  bahanelere  bak-
ması durumuyla karşılaşırız. Önemli 
olan bu bahanenin önemi ya da gücü 
değil,  insanın  içinde  o  canavarın  bir 
yerlerde  dışarı  çıkmayı  bekliyor  ol-
masıdır.  Medeniyet  adı  altında  be-
nimsenen ve savunulan tüm değerle-
rin yıkılması aslında an meselesidir.
Oyunun  temasını  çok  basitçe  şöyle 
ifade edilebilir: “
 Dürrenmatt-Ziyaret
Anadolu Aydınlanma Vakfı 
Düşünüyorum Bülteni


Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
127
.” Çünkü Batı mede-
niyetinin  yaslandığı  hukuk  sistemi 
ve  toplumsal  adalet  anlayışı  tam  da 
ikiyüzlülüğün en çok görüldüğü, ama 
görmezden  gelindiği  alandır.  Bunu 
yüzümüze  çarpmak,  bu  nedenle  çok 
önemlidir.  Tabii  gözden  kaçırılma-
ması gereken bir yan; temada çoğul-
cu demokrasinin özgürlük sağlarken, 
adaleti ortadan kaldırdığıdır.

”in çatışma eksenleri son de-
rece  yoğun  ve  güçlüdür.  Bunlardan 
en  önemlilerini  şöyle  sıralayabiliriz: 
Hayatın  fahişesi  olmak  ya  da  düze-
nin efendisi olmak; Adaletin bir fiyatı 
olması ya da gerçek adalet; Orantısız 
güç  ve  intikam  ya  da  adaletin  sağ-
lanması; Canavar olmak ya da insan 
kalmak; Toplumsal körlük ya da gör-
mezden gelme ya da altta yatanı anla-
mak; Mücadele etmek ya da durumu 
kabullenmek; Kendini kandırmak ya 
da başkalarını kandırmak; Ahlâkî de-
ğerler ya da 
 değerler.

”nın  teması  da,  modern Av-
rupa’nın  sanıldığı  gibi  bir  uygarlık 
destanı  yazmadığını,  güzel  makya-
jının  altında  şiddetli  bir  toplumsal 
kriz  barındırdığını  iddia  eder.  İlerle-
me, toplumsal değişim ve bürokratik 
modernizasyonun  sonuçları,  tekno-
lojinin  yarattığı  hayat  standardında 
rahatlamaya  neden  olmakla  birlikte, 
arkasında bıraktığı değişime ayak uy-
duramadan yok olan işler, toplumsal 
sarsıntılar,  ekonomik  kriz  ve  güven-
ce  yoksunluğu  ile  tutuculuğun,  aşırı 
milliyetçiliğin,  yani  faşizmin  yük-
selmesine de neden olur. Burada sis-
tem  kurbanlarının  elinde  sadece  iki 
seçenek  vardır:  Ya  kalacaklar  ya  da 
gideceklerdir. Bu kararların her ikisi 
de birbirinden zor ve risklidir. Oyun-
da,  kasabada  kalmayı  tercih  edenler 
kimliklerini,  aidiyetle  veya  milliyet-
çilikle  tanımlarlarken,  gitmeyi  ter-
cih  edenler  ise  gezgin,  hayalperest, 
cesur,  sürgün,  öteki  yaradılışta  olan 
kişileştirmelerle temsil edilmişlerdir. 
Öte yandan en azından gidenler için 
ufak da olsa hala bir umut varken, tu-
tucu  bir  kararla  kalanlar  yeni  dünya 
düzeninin  safraları  altında  ezilmeye 
mahkûm olurlar.
Kısacası  oyunda  dramatik  olan, Av-
rupa’da  yaşanan  değişimin  yıkıcı, 
sarsıcı  sonuçları  üzerine  kurulmuş-
tur.  İki  mültecinin  kasabaya  gelişiy-
le  başlayan  asal  çatışma  ise,  biz  ve 
öteki,  zenginlik  ve  yoksulluk,  insan 
gücü  ve  teknolojik  ilerleme,  kalmak 
ya da gitmek, özgür aşk ya da evlilik, 
dostluk ya da düşmanlık gibi eksen-
lerde ilerlemektedir. Değişim ve iler-
lemenin  her  zaman  olumlu  bir  güç 
gibi sunulduğu modern dünyanın ana 
çelişkisi  bu  değişimin  bedellerinin 
nasıl ödendiği sorusuna odaklanır.

”,  İkinci  Dünya  Savaşı’nın 
şekillendirdiği  yeni  Avrupa  içinde 
yazılmıştır.  Ancak  zaman  “günü-
müz”dür.  Avrupa’nın  geçtiği  zaman 
olan  1990’ların  başlarında  ise  Ber-
lin  duvarı  yıkılmış,  SSCB  dağılmış, 
Doğu  ve  Batı  Almanya  birleşmiş, 
Avrupa’nın  orta  yerinde Yugoslavya 
kanlı bir iç savaşla parçalara ayrılmış, 
öte yandan Avrupa Birliği projesinin 
yaygınlaşmasıyla  ülkeler  arasındaki 
sınırlar kalkmıştır.

”, Avrupa medeniyetinin kal-
binde,  İsviçre’de  yıllardır  değişme-
den  kalan  kurgusal  bir  kasaba  olan 
Gullen’de,  “
”  ise  1990’ların 
başlarında  eski  Doğu  Almanya,  Po-
lonya  sınırına  yakın  bir  kasabada 
geçer.  Coğrafî  olarak  o  da  Avrupa 
medeniyetinin  merkezinde  bir  yeri 
imler.  Ancak  her  iki  oyunda  da  bir 
zamanların  merkezi  artık  kimsenin 
umurunda  olmayan,  adı  bilinmeyen 
çürümekte  olan  “
”ye  dö-
nüşmüştür.
Her iki oyunun da temel mekânların-
dan  birisi  istasyondur.  Ve  bir  istas-
yon  her  şeyin  başlangıcı  olabildiği 
gibi,  sonu  da  olabilir.  Tehlikeyi  ya 
da  umudu  bize  getiren 
bölgesi 
olduğu kadar, kaçışı veya yok oluşu 
da temsil edebilir. “
” geçmişin 
değerleriyle  övünmeyi  seven,  ama 
eski  parlak  günlerini  çoktan  geride 
bırakmış bir kasabanın, 5 yıldır ban
 dışında hiç bir trenin durmadığı 
istasyonunda başlayıp, aynı istasyon-
da  biter.    Yaşlı  Hanım’ın  imdat  fre-
nini çekip treni durdurarak kasabaya 
adım  attığı  ve  kurbanının  cesediyle 
kasabadan  ayrıldığı  yer  burasıdır. 
Yaşlı Hanım’ın geliş ve gidişi arasın-
da geçen zaman dönüşmüş, suçlu ve 
kapitalist  düzenin  kölesi  haline  gel-
miş bir toplum yaratmıştır. 
“Avrupa” da eski şâşaalı, refah gün-
lerini  sınırların  ortadan  kalkmasıyla 
yakın  zamanda  geride  bırakmış,  iki 
ülkenin  birleşmesiyle  yeni  bir  sos-
yo-ekonomik  düzene  uyum  sağla-
maya çalışan, fakirleşmekte olan bir 
kasabada başlar. Öyle ki artık trenler 
bu  durakta  durmamaya  başlamış-
lardır.  Oyun  boyunca  hiç  durmadan 
büyük  bir  hız  ve  gürültüyle  geçip 
giden  ekspres  trenler  değişimi,  mo-
dernizasyonu  ve  dünyanın  dışına 
itilmişliği üzerinde toplayan 
 
bir semboldür. Bu, kasaba için sonun 
başlangıcıdır.  Hasbelkader  istasyona 
gelen iki mülteci ise bu değişimin ve 
sona  yuvarlanmanın  günah  keçileri-
ne  dönüşeceklerdir.  İçlerinden  yaşlı 
olanın  buraya  yerleşmeyi  seçerek 
kalması, kızının ise sevgilisi ile trene 
binip gitmesinden hemen sonra istas-
yonun yanması ve eski düzeni temsil 
eden  yaşlı  iki  adamın  ölmesi  ise  en 
azından  kötü  bir  olayla  bile  olsa  bu 
unutulmakta  olan  kasabanın  adının 
bir kere de olsa dünyada duyulmasını 
sağlar.  Olanlar  tüm  Batı  dünyasının 
dehşet  içinde  yüzleştiği  bir  gerçek-
liktir.
Sonuç  olarak  “
”  Avrupa  ide-
alinin  çöküşü  üzerine  kurgulanmış-
tır.  İsviçre’nin  2.  Dünya  Savaşı’nda 
tarafsız  bir  ülke  olarak  kalarak  (Av-
Anadolu Aydınlanma Vakfı 
Düşünüyorum Bülteni


Yüklə 182,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   93




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə