Bulten sinir sayisi pdf



Yüklə 182,95 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə86/93
tarix05.03.2018
ölçüsü182,95 Kb.
#30613
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   93
    Bu səhifədəki naviqasiya:
  • Sınır

Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
171
birliği olan alan olmaktan çıktı,  tekil 
bilimlerin ve giderek mantığın boşalt-
mış  olduğu  bu  alana  felsefenin  boş 
hayaleti yayıldı.
4. Ayrıca, bu oluştan çıkarılan bir baş-
ka tehlikeli tuzağa da yakalandık. Fel-
sefenin  ömrünü  doldurduğu,  çünkü 
içeriğinde bir şey kalmadığı, böylece 
de işlevini yitirdiği yargısı. Bu yargı, 
tüm tekil bilimlerde ortak olan ‘en ev-
rensel’ olanın bilimine ihtiyaç kalma-
dığı  gibi  bir  anlama  geldi.  Bu  sonuç 
ise  en  evrensel  saçmalıktır.  Çünkü 
kaosu asıl dağıtan felsefeden çıkan te-
kil bilimler değil, en evrenselin bilimi 
olarak Hegelyen mantığın (bu mantık 
bilimi,  tüm  felsefe  tarihinin  yarattığı 
ebedi oğuldur) doğuşudur. Bu anlamı 
ile  eğer,  felsefeye  en  evrensel  bilim 
denildiyse,  bu  tikelleri  olmayan  bir 
evrenseldi ki buna soyut evrensel de-
nir. Tekil bilimlerin doğuşunun ardın-
dan  asıl  şimdi  onların  somut  evren-
selinin  biliminin  de  doğuşundan  söz 
edebilirdik. Bu oğul henüz bebek olsa 
da  ‘diyalektik-kurgul  mantık’  olarak 
beslenip  büyütülmeye  ihtiyaç  için-
de  bulunan  diyalektik  kurgul  lojiktir 
(mantık  bilimi).  Asıl  bundan  sonra 
bilimler  ailesinin  üyelerinin  her  biri, 
kraliçeleri olan lojiğin denetimi altın-
da  başıboşluktan  kurtulmuş  olarak, 
kendi gelişimlerini sürdürebilecek ba-
ğımsızlığa da kavuşabilmişlerdir. Bu, 
tekil bilimlerin soyut bir bağımsızlığı, 
yani yansızlığı değil, saltığa  (lojiğe) 
bağlılığının  bağımsızlığıdır.  Her  bi-
lim,  onun  uygulayıcıları  bilincinde 
olmasalar da varlığını lojiğine borçlu-
dur.  Lojik her tekil bilimin köküdür. 
Her tekil bilim nesnesinin, varlığı ve 
Öz’ünün  oluşundan  ortaya  çıkarılan 
yasalar,  formüller,  yargılar  olarak, 
kavramın belirişidir ki, her tekil bili-
min zeminidir.
5.Tekil  bilimleri,  hele  ki  ontoloji, 
epistemoloji,  etiği,  mantığı  çıkar-
dıktan sonra felsefenin içeriğinde bu 
bilimlerin  tarihinden  başka  bir  şey 
kalamaz ki bu tarihin içeriği de, epis-
temoloji, ontoloji ve etik ve mantığın 
tarihi olacaktır. Hegel’de ki anlamıyla 
Mantık  bilimi  gerçekliğin  bilimi  ol-
masına  karşın,  uzun  yıllardır  büyük 
bir  ilgisizliğin  muhatabıdır.  Bu  ilgi, 
felsefe  kavramının  sınır  aşımı  tara-
fından emilmiştir. Felsefe kavramı ki, 
salt  alışkanlığa  bağlı  yanlış  varlıkla, 
ya  da  her  şeyle  eşleşmesi  sürdükçe 
Mantık  bilimi  gerçek  bağımsız  de-
ğerine,  yani  engin  ve  ergin,  her  şeyi 
kapsayan sınırlarına hiçbir zaman ka-
vuşamayacaktır. Bu iş felaketlerin en 
büyüğüdür. Bazı bilgelerin dediği gibi 
bilgili, eğitimli (şimdi ekleyebiliriz ki 
felsefesi de olan) ama mantıktan yok-
sun bir yoksulluk.
6.    ‘Kendinde  varlıkta’  ve  ‘Kendin-
de kavram’da, ‘kendi’ ortaktır, varlık 
ve  kavram  ‘kendi’  olanın  iki  kipidir. 
Kiplerin  içeriği  aynıdır.  Sınırları  bi-
çimleridir. İçerik logostur. Logos içe-
rik olarak sınırsızdır, her şeye yayılır, 
daha doğrusu her şey onun dolayımı 
ile var olur, her şeyin dolayımı ancak 
bir dolaysız olabilir, dolaysızın varlı-
ğın karşılığı ise sadece şu iki kavram-
da  görünür.  Logos  ve  Tanrı.  Bu  içe-
riğe  mantık  dersek  ve  tekil  bilimleri 
de onun altına alıp, felsefe kavramını 
ise  ortadan  kaldırırsak  dizgede  hiç-
bir boşluk hissedilmez. Ama mantığı 
yok eder, tekil bilimleri felsefe altına 
alırsak  dizgenin  tamamlanması  için 
felsefenin  içeriğinin  salt  mantıktan 
ibaret olması gerekecektir. Oysa man-
tık ve felsefe kavramlarının eş anlam-
lı  olmadıklarını  kanıtladığımız  gibi, 
hiçbir  filozof  da  bu  iki  kavramın  eş 
anlamlı olduğunu söylememiştir. 
7.  Felsefe  ile  dinin  ortak  tözü,  son-
suz  ve  koşulsuz  olandır.  Sonsuz  ve 
koşulsuz  olan,  benzer  içerik  ama 
farklı  birçok  adla  çağrılmıştır.    He-
raklitos’ta  Logos,  Anaksagoras’ta 
Nous,  Platon’da  İdea,    Spinoza’da 
Töz, Leibniz’de  Monad, Dinde Tanrı, 
Buddha’da  Nirvana,  Maharaj’da  ve 
tasavvufta,  O,  vb.  Hem  din,  hem  de 
felsefe  yoluyla  insan,  kendini  geçici 
olana  değil  kalıcı  olana,  ebedi  olana 
bağlar. Çünkü geçici olan geçip gitti-
ği  için,  ona  bağlananı  hep  yalnız  ve 
güçsüz  bırakmıştır.  İnsan,  hem  din 
hem de felsefe ile koşulsuz ve ebedi 
olana  bağlanarak  kendini  güvende 
ve  özgür  hisseder.  Gene  de  bu  bağ-
lanmada gerecin kipi ve yöntem ayrı 
ayrıdır.  Dinde, gereç olarak düşünce 
tasarımsal kipte ve yöntem ise soyut 
metafiziktir.  Araç  ise  mecazlar  ve 
eğretilemeler.  Aynı  zamanda  sürecin 
nedeni  olan,  bu  gereç  ve  yöntemden 
ortaya çıkacak etki olarak Tanrı kav-
ramı,  nedeninin  ona  vurduğu  damga 
ile  ortaya  çıkar.  Böylece  tanrı  kav-
ramı  düşünce  olarak  tasarımsal  ve 
mantıki olarak ise soyut metafiziktir. 
Sonsuz  gerçeklik  olarak  tanrı  kavra-
mına bu iki momentin kattığı yüklem-
ler felsefe ile dinin ayrımıdır. Tanrının 
saltık içeriği, tasarımsal kipte bulun-
makla bir çelişki de taşır. Saltık içerik 
ve  tasarımsal  olduğu  için  özne  kip. 
Bu nedenle insanların binlerce farklı 
tanrısı  olmuştur,  ama  binlerce  logos 
ya  da  mantıkları  olmamıştır.    Dinin 
yansıra felsefe ise, sonsuz olan içerik-
le bağını, kip olarak tasarımsal değil, 
arı ussal, yöntem olarak soyut metafi-
zik değil, kurgul diyalektik yöntemle 
kurar.  Elde edilen gerçeklik logos’tur 
ki,  sürece  giren  kip  ve  yöntem  ger-
çekliğin kendindesini ele geçirir. İbni 
Sina,  sufi  şeyhi  Ebu  Said  Meyheni, 
kendi konumlarını belirlerken din ve 
felsefenin konumlarını da belirlemiş-
lerdir.  Ebu  Said,  “benim  gördüğümü 
İbni Sina biliyor derken, İbni Sina da 
benim  bildiğimi  Ebu  Said  görüyor 
der.  Böylece din ve felsefe arasındaki 
ayrımı ‘görmek’ ve ‘bilmek’ arasında-
ki ayrım olarak ortaya çıkar.
8.  Oluş,  belirli  varlıkta  gerçekleşir. 
Belirli  varlık  tikel  ve  tekildir.  Onun 
oluşu,  tikel  varlığın  oluşu  olarak  ti-
kelin bilimidir. Belirli varlıkta belirli 
olan,  belirsiz  ve  sonsuz  olanın  belir-
mesidir. Sonsuz ve koşulsuz olan ise 
logostur.
9
. 
Ne kendinde varlıkta, ne de belir-
li varlıkta, ne de kendinde kavramda 
ve  belirli  kavramda  felsefe  kavramı-
na  bir  varlık,  bu  nedenle  bir  içerik 
kalmaz,  varlığı  olmayan  kavram  boş 
kavramdır. Bu boş kavram, logos ye-
Anadolu Aydınlanma Vakfı 
Düşünüyorum Bülteni


Yüklə 182,95 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   93




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə