25
Britanya: Geçmişin Etkisi
aşmayacağına ve mutlak bir monark hâline gelmeyeceğine emin olma
mücadelesi damgasını vurmuştur. Bu mücadele, her ne kadar o dönem-
de buna katılanların böyle bir niyetleri olmasa da, bugünkü sınırlı, temsilî
yönetimin, demokrasinin ve sivil hakların temelini hazırlamıştır.
1215’te, Runnymede’de, baronların Kral John’u kabule mecbur bı-
raktıkları Büyük Ferman, öyle her şeyi etkileyen, ya da idealist bir şey
değildir; özgürlük veya demokrasiden asla söz etmez. Baronlar ve üst
düzey kilise mensupları, onlar sayesinde yörelerindeki egemenlikleri-
ni sürdürdükleri feodal âdetlerin, hakların ve yasaların, kral tarafından
ihlâl edilmesine son vermek istiyorlardı. Demokrasinin büyük belgele-
rinden biri olan Magna Carta, bu anlamda feodal ve tepkiseldi. An-
cak, muhtevasından çok daha önemli olan şey, onun, kralın yetkilerini
sınırlamada ve onun hukukun sınırları içinde kalmasını temin etmede-
ki etkisiydi.
Magna Carta, kralın soylularla bir denge içinde kalması, böylelikle, ülkelerin ya Fransa’da oldu-
ğu gibi mutlakıyete kaydığı, ya da Almanya’da olduğu gibi küçük prensliklere parçalandığı Kıta’nın
iki hastalığı olan despotizm veya anarşiyi önlemek anlamına geliyordu. İngiliz ve ilâveten Ameri-
kan demokrasileri, feodal hakları için ayağa kalkan, dik başlı İngiliz baronlarına çok şey borçludur.
Parlamentonun Doğuşu
Magna Carta’nın ilân edildiği yüzyılda, İngiliz kralları, her bir kıyıdan (kabaca bir idarî bölgeden)
iki ilâ dört şövalyeyi ve kasabalardan yaklaşık aynı sayıda kasaba sakinini, bölgelerinin mesele-
kasaba sakinleri İlk başlarda kasa-
bada oturanlar demekti; genişleyerek
orta sınıf, yani Fransızcadaki burjuva
oldular.
Parlamento İlk harfi büyük
yazıldığında İngiliz yasama organı
demektir; şimdilerde genellikle
Avam Kamarası anlamına gelir.
Avam Kamarası parlamento’nun alt
meclisi; seçilmiş, önemli meclis.
Lordlar Kamarası Parlamento’nun
üst meclisi; Avam Kamarası’ndan
daha az önemli.
Coğrafya
Birleşik Krallık
Britanya’nın tam ve resmî adı, Büyük Britanya ve Ku-
zey İrlanda Birleşik Krallığı’dır. “Büyük Britanya”, İngil-
tere kadar Galler’i ve İskoçya’yı da içine alan, bütün
adaya işaret eder.
İngiliz bayrağı, diğer adıyla “Union Jack”, Birleşik
Krallık’ın farklı kısımlarını temsil eden üç azizi simgeler.
Büyük kırmızı haç, İngiltereli St. George’un Haçı, kö-
şegen beyaz haç İskoçyalı St. Andrew’nunki, ince, kö-
şegen, kırmızı olan ise İrlandalı St. Patrick’inkidir. (Bu
haçın diğerlerinden farklı olduğuna dikkat edin.) Şim-
di bazı İngiliz milliyetçileri sadece tek İngiliz bayrağı-
nı (beyaz zemin üzerinde kırmızı haç) taşımaktadır-
lar. İskoçya’nın başkenti Edinburgh’da ise bayrakların
çoğu şu anda İskoçyalıdır (mavi zemin üzerinde kö-
şegen, beyaz haç) ve bunlar, Birleşik Krallık’ın gide-
rek daha az birleşik olduğunu göstermektedir. Sem-
boller önemlidir.
26
Büyük Britanya
lerini kendilerine danışmak üzere, bugünkü başkent olan Londra’ya
davet etmeye başladı. Bu krallar gizli demokrat değillerdi ama vergile-
ri yükseltmeye ve yerel iktidara sahip olanların desteğini elde etmeye
ihtiyaç duyuyorlardı. İngiliz krallarının Fransız arazi kiracıları, kendi-
lerinin Fransa’daki savaşlarda harp etmek zorunda olduklarını ifade
ediyorlardı. Bunlar külfetliydiler ve onlara ödeme yapmak üzere dev-
let gelirlerini artırmanın tek yolu, ileri gelenleri, en azından sembolik
olarak, devlet işlerine katılmaya davet etmekti. Krallar, onların, 17.
Yüzyıl’da monarşiyi gölgeleyecek bir 13. Yüzyıl kurumu tesis etmekte
olduklarını pek bilmiyorlardı.
Parlamento, kralın saray toplantısının bir uzantısı olarak başladı, fakat yüzyıllar içinde bizatihi
bir hayat merkezi hâlini aldı. Şövalyeler ve kasaba sakinleri, alt meclis, yani Avam Kamarası adı-
nı verdiğimiz şeyi oluşturdular. Üst düzey kilise mensupları ile birlikte soylu sınıfından olanlar ise
Lordlar Kamarasını meydana getirdiler. Zamanla, Avam Kamarası’nın önde gelen bir üyesi olan
Sözcüsü, krala karşı onun temsilcisi hâline geldi. Meseleleri özgürce ele almak üzere, üyelerin tutuk-
lanmasını önlemek için parlamenter ayrıcalıkları ortaya çıktı.
O dönemde Parlamento, en azından bizim anladığımız şekilde “temsilî” değildi. Sadece yerel ola-
rak zengin ve güçlü birkaç erkeği temsil ediyordu. Ama zayıf temsilden (ki 19. Yüzyıl’da sağlanmış-
tır) daha önemlisi, Parlamento, Magna Carta’nın önleyici mekanizmasını sürdürmüştür: İktidara
nüfuz etmiş ve kralı çok fazla ileri gitmekten alıkoymuştur. Böylece Parlamento, demokrasiyi bilme-
den, onun temellerinden birini hazırlamıştır.
Karşılaştırma
Örf Hukuku
İngiltere’nin uygarlığa katkılarından biri de, şimdi-
lerde ABD’de, Kanada’da, Avustralya’da ve bir
zamanlar İngiltere tarafından yönetilen (Güney
Afrika hariç) diğer ülkelerde de hukuk sisteminin
uygulamakta olduğu, Örf Hukuku’dur. Örf Huku-
ku, Angıl ve Saksonların, özgür insanların haklarına
vurgu yapan Cermenik kabile yasalarının gelenek-
sel kullanımının sonucudur. Eski kararlarla sabitlen-
miş teâmüle dayanır ve bu nedenle “yargıç ürünü
yasa” olarak adlandırılır. Normanlar, İngiltere’yi
işgal ettikten sonra, bu yasanın tamamen yerel
olan yapısını çok fazla parçalı buldular, bu yüzden,
yerel yasaları sistematikleştirmek ve İngiltere’nin
bütün bölgeleri için “ortak” bir hukuk [İngilizcede
“örf” sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan “com-
mon” kelimesi, aynı zamanda “ortak” anlamına da
gelmektedir, ç.n.] üretmek üzere merkezî mahke-
meler kurdular –isim de buradan gelmektedir.
Örf Hukuku, büyük ölçüde dava hukukudur
ve Kıta’nın çoğunda (İskoçya’da da) kullanılan ve
teâmül ve vaka araştırmasından ziyade sabit hukuk
kurallarına vurgu yapan kural [code] hukukundan
ayrılır. Kural hukuku, esasen, Katolik Kilisesi’nin Kili-
se Hukuku içinde canlı tutulan, modernleştirici Kıta
Monarkları tarafından diriltilen ve 1804’te Code
Napoléon’da [Fransız medenî hukuku] güncelleşti-
rilen Roma Hukuku’dur. Kural hukukuna nispetle
Örf Hukuku esnektir ve aşamalı olarak yeni vaka-
lara uyum sağlar.
Vatikan Roma Katolik kilisesinin
merkezi.
Anglikan İngiltere kilisesi; Amerika’da
Piskoposluk.
antiklerik Roma Katolik kilisesini
siyasetin dışında bırakma yanlısı.
Örf Hukuku İngiltere’de gelişen,
yargıç ürünü yasa sistemi.
Teâmül Eski olaylara dayanan
hukukî muhakeme.