Çanakkale Barosu Mevzuat İzleme Komisyonu Tarafından Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Teklifi Gerekçesi



Yüklə 26,51 Kb.
tarix04.11.2017
ölçüsü26,51 Kb.
#8549

Çanakkale Barosu Mevzuat İzleme Komisyonu Tarafından Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Teklifi Gerekçesi

Son zamanlarda nüfus kayıtlarında bazı kişilerin ölüm açıklamaları kısmında "ÖLÜM ARAŞTIRMASI" yönünde bir ibareye rastlanmaktadır. Düşünceler kısmında da "5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 33. maddesi anılan kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 69. maddesi uyarınca adı geçenin hısımları ile ölüm olayını bilen tespit edilemediğinden ölüm araştırması sonuçlandırılamamıştır. Araştırma sonuçlandırılıncaya kadar bu kayıt üzerinde işlem yapılamaz ve bu açıklama ölümün hukuki sonuçlarını doğurmaz." şeklinde bir açıklama da bulunmaktadır.


Ölüm araştırması yapılan kişi resmi olarak ne sağdır, ne de ölüdür. Bu nedenle bu kişinin gerek kendisine ait mirasçılık belgesi, gerekse mirasçısı olduğu bir başka murisin veraset belgesi çıkarılamamaktadır. Genellikle ölüm araştırmasına alınan kişiler mirasçı bırakmaksızın öldüklerinden, ölüm olayını idareye bildirecek bir yakını da bulunamamaktadır. Anılan yasa ve yönetmelikte ölüm araştırmasının ne kadar süreceği de belli değildir.
Özellikle çok eski tapu kayıtlarına dayanarak açılan ve bu nedenle taraf sayısının çok olduğu ortaklığın giderilmesi, geçit hakkı ve benzer davalarda ölü kişilerin veraset belgelerinin alınması ve mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekmektedir. Muhataplar arasında ölüm araştırmasına alınan birisi olduğu takdirde, yetkili mahkeme tarafından veraset belgesi düzenlenememektedir. Bu nedenle hem veraset davası, hem de ana dava yıllarca sürüncemede kalabilecektir.
Medeni Kanunun gaibliğe ilişkin hükümlerinin de olayımızda uygulama olasılığı yoktur. Çünkü Medeni Kanunun 32/1. maddesinde gaiplik için ancak hakları bu ölüme bağlı olanların başvuru yapabileceği belirtilmiştir. Genelde ana davaya bakan mahkemeden alınan yetki belgesi ile veraset davası açıldığından, müvekkiller miras bırakanın mirasçısı olmamaktadırlar. Sadece taraf teşkilinin sağlanması için üçüncü kişiler adına veraset davası açmaktadırlar.
Bir an üçüncü kişi hakkında gaiblik davasının açılabileceğini düşünsek bile, (bu durumda davacının yargılama ve ilan masrafları gibi oldukça yüklü bir miktara daha katlanmak zorunda kalacağı da unutulmamalıdır) uygulamada sıkıntı yaratacak bir diğer husus da gaibin mirası ile ilgili olacaktır. Çünkü gaibin mirası söz konusu ise gaibin mirasçılarının güvence göstermeleri gerekmektedir. Bu güvenceyi nerede oldukları dahi bilinmeyen mirasçılar adına, üçüncü kişi sıfatındaki davacının yatırması da mümkün değildir.
Uygulamada ölüm araştırmasının yarattığı sıkıntılar genel olarak yukarıda gösterilmiştir. Kanun ve yönetmelikte eksik bırakılan husus şudur: kişinin yaşayıp yaşamadığı tespit edilemediyse ne yapılacaktır? Zaten bu durumda olan kişilerin neredeyse tamamının yaşayıp yaşamadığı bile tespit edilememektedir. Bu durumda da idare ölüm araştırmasını sonlandıramamaktadır.
Olayın sürüncemede kalmaması için, ilgili kimsenin yaşayıp yaşamadığının tespit edilememesi haline özgü bir sonuç da öngörülmelidir. Örneğin ölüm olayı kesin olarak tespit edilemediğinde ilgilinin "sağ" ya da "ölü" sayılması gibi. Ancak varsayıma dayanarak bir kimsenin kesin olarak sağ ya da ölü telakki edilmesi, hak kayıplarına (ölüm araştırması yapılan kimse hakkında) veya haksız menfaate (mirasçıları açısından) neden olabilir. Bunun önüne geçilmesi için ölüm araştırması yapılan kişinin yüz yaşına kadar sağ, yüz yaşından sonra ölü olarak kayıtlara geçirilmesinin hakkaniyete ve hayatın olağan akışına daha uygun olacağı kanaatindeyiz.
Yaşanan problemlerin ve gereksiz zaman / para kaybının önüne geçilmesi için kanun ve yönetmeliğe "ölüm olayının kesin olarak tespit edilememesi halinde ilgili kişi yüz yaşını geçmemişse sağ, yüz yaşını geçmişse ölü olarak kayıtlara işlenir" ibaresinin eklenmesinin uygun olacağını düşünmekteyiz.
Nüfus Hizmetleri Kanununun 33. maddesine ve Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 69. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesi teklif olunur.
DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ
Madde 1: Nüfus Hizmetleri Kanununun 33. maddesine 2. fıkra olarak aşağıdaki metin eklenmiştir.

(2) "Ölüm olayının kesin olarak tespit edilememesi halinde ilgili kişi yüz yaşını geçmemişse sağ, yüz yaşını geçmişse ölü olarak kayıtlara işlenir."

Uygulayıcılar açısından yarattığı sıkıntıların önüne geçilmesi için konunun hassasiyetle inceleneceğinden hiç kuşkumuz bulunmamaktadır. Saygılarımızla.

24.12.2012


Çanakkale Baro Başkanı

Avukat


Bülent ŞARLAN

İLETİŞİM :



Baro Başkanlığı ÇANAKKALE
İlgili Mevzuat:


NÜFUS HİZMETLERİ KANUNU

ÖLÜ OLDUĞU HALDE AİLE KÜTÜKLERİNDE SAĞ GÖRÜNENLER

MADDE 33- (1) Ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görülenlere ait ölüm tutanakları, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde nüfus müdürlüklerince düzenlenir ve gerekli işlem yapılır. Herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğu nüfus müdürlüklerince tahkik ettirildikten sonra düzenlenecek ölüm tutanağı, mülkî idare amirinin emri ile işleme konulur.

NÜFUS HİZMETLERİ KANUNUNUN UYGULANMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

ÖLÜ OLDUĞU HALDE AİLE KÜTÜĞÜNDE SAĞ GÖRÜNENLER

Madde 69 - (1) Ölmüş olduğu halde aile kütüklerinde sağ görünenlere ait ölüm tutanakları, ölüm olayını gösterir belge ile başvurulması halinde nüfus müdürlüklerince düzenlenir ve gerekli işlem yapılır. Herhangi bir belge ibraz edilememesi durumunda ölüm beyanının doğruluğu nüfus müdürlüklerince tahkik ettirildikten sonra düzenlenecek ölüm tutanağı, mülkî idare amirinin onayı ile işleme konulur.
(2) Ölümü belirten resmî belge olarak; sağlık kuruluşları veya özel hastanelerce düzenlenen kayıtlara dayanılarak kamu kuruluşlarınca verilmiş yazı veya raporlar, trafik kazalarıyla ilgili raporlar, mahkeme kayıtları, mahkeme kararları veya benzeri belgeler kabul edilir.
(3) (Değişik fıkra: 04/07/2003 - 2008/13801 S.Yön./1. mad.) Bildirim sırasında herhangi bir belge verilemediği takdirde; ölünün hısımlarının ve ölüm olayını bilenlerin kimlikleri ile yerleşim yeri adresleri tespit edilir. Belgeler bir yazı ekinde güvenlik makamlarına mülkî idare amirliği aracılığı ile gönderilerek ilgili kişinin ölümünün araştırılması istenir. Elektronik ortamda tutulan kütüklere ölüm araştırması yapıldığı açıklamasında bulunulur. Araştırma sonuçlanıncaya kadar kayıt üzerinde işlem yapılamaz. Kişinin öldüğünün tespit edilmesi halinde ölüm olayı aile kütüğüne tescil edilir. Hakkında araştırma yapılan kişinin sağ olduğunun anlaşılması halinde ise yapılan açıklama silinir.



(4) (Ek fıkra: 04/07/2003 - 2008/13801 S.Yön./1. mad.) Genel Müdürlükçe, MERNİS ve Adres Kayıt Sisteminde yer alan bilgilerden yararlanılarak uzun süredir işlem görmeyen ve ölü olması muhtemel olup da aile kütüklerinde sağ görülenlerin araştırılması, üçüncü fıkrada belirtilen usulde nüfus müdürlüklerine yaptırılır.




III. GAİPLİK KARARI

1. GENEL OLARAK

Madde 32 - Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.
Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye'deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye'de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.

2. YARGILAMA USULÜ

Madde 33 - Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.
Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır.
Bu süre, ilk ilanın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.

3. İSTEMİN DÜŞMESİ

Madde 34 - Gaipliğine karar verilecek kişi, ilan süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer.

4. HÜKMÜ

Madde 35 - İlandan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır.

Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.

I. GAİBİN MİRASI

1. GÜVENCE KARŞILIĞI TESLİM

Madde 584 - Hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimsenin mirasçıları veya mirasında hak sahibi olan kişiler, tereke malları kendilerine teslim edilmeden önce bu malları ileride ortaya çıkabilecek üstün hak sahiplerine veya gaibin kendisine geri vereceklerine ilişkin güvence göstermek zorundadırlar.
Bu güvence, ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda onbeş yıl ve her halde en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar geçecek süre için gösterilir.
Beş yıl, tereke mallarının tesliminden; onbeş yıl, son haber tarihinden başlayarak hesaplanır.





Yüklə 26,51 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə