Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə13/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   138

42

GtRtŞ


m izaca karşı  gelme,  nevroz'a yol  açmasa bile, bir tür «zorlammh kişi» 

oluşturur.  Bunların yaşamları boyunca başkalarına karşı davranışların­

da yapma,  m ekanik bir şey  vardır.

Kişiliği aşırı  derecede şişiren, çekicilik yaratan, ortak bilinci can­

landıranlar,  yalnızca  toplumda  ün  kazanmış  kişiler değildir.  Ortak  bi­

linç  denilen,  topluluğun  bireylerini  yaşatan,  bilinçli,  ama  düşüncesiz 

topluluğun  bilincine  bütün  olarak  bir  yön  veren  birikmiş  gelenekler, 

alışkanlıklar,  töreler,  örfler,  önyargılar,  kurallar  ve  insan  topluluğu 

normlarıdır.  Bu  kavramın  Freud'un  Üstben  kavramına  benzer  yanları 

vardır.  Ondan  ayrılan yanı,  yalnızca çevrenin ruhun  içinde iş gören içe 

yansıtılmış,  «Bunu  yap,  onu  yapma»  gibi  uyarılarını  değil,  aynı 

zam anda  işlevinde  ve  unuttuklarında,  duygu  duym alarında  ve 

düşünm elerinde  bireyi  etkileyen  sürekli  olarak  dıştan  akan  uyarılarını 

da içermesidir.

BEN'im izin ötesinde, yalnızca ortak toplumsal bilinç, yani üstben 

değil,  aynı  derecede  çekici  figürler  içeren,  kendi  derinliklerimizdeki 

ortak  bilinçdışı  da  vardır.  Birinci  durumda,  insan dünyaya açılır;  ikin­

ci  durumdaysa,  o  dünyadan  uzağa  çekilip,  ortak  bilince  gömülebilir. 

B ir  iç  imgesi  ile  özdeşleşerek,  ya  büyüklük,  ya  da  hiçlik  duygularına 

kapılır;  kendisini  kahraman,  insanlığın  kurtarıcısı,  öç  alıcı,  şehit, 

sürgün  gibi  duyar.  Persona,  katılaştığı  zam an,  BEN'in  onunla 

özleşleşmesi  artar  ve  «iç  figürler»e  kendini  kaptırma  tehlikesi  büyür. 

Çünkü,  böyle  bir şey  yer  aldığı  zaman,  kişiliğin  iç  öğeleri  bastırılmış, 

bilinçten  uzaklaştırılmıştır,  ayrıştırılamamışlardır;  tehdit  edici  bir 

güçle çullanırlar. Çevre koşullarının gereksinimlerini başarıyla gerçek­

leştirebilmek  için,  durumlara  kendini  uyduran  ve  iyi  işleyen  bir  per­

sona,  ruhsal  sağlık  için  şarttır;  kaçınılmaz  bir  şeydir.  İnsanın,  per- 

sona'sı  ile  uzun  süre  özdeşleşmesi  (özellikle  de  gerçek  BEN'imize 

uymayan  bir  davranış)  orta  yaşlarda  mutlaka  bozukluklara  yol  açar, 

ciddî ruhsal  bunalımlar doğurur.

Gördüğüm üz  gibi,  bilinçdışı  iki  bölümden  oluşmakta,  bunlardan 

biri  kişisel,  öteki  bütün  insanlarla ortak.  Kişisel  bilinçdışı  unutulmuş, 

bastırılmış,  bilinçdışı  yolla  algılanan her türlü  gereci  içerir.



GİRİŞ

43

Şekil 3

I. Anılar 

Kişisel  bilinçdışı

I. Bastırılmış  gereçler

III. Coşkular 

Ortak  bilinçdışı

IV.  Baskınlar

V.  Ortak  bilinçdışının hiçbir zaman  bilince çıkmayacak bölümü

Ortak  bilinçdışı  da  bölümlere  ayrılabilir.  Bilinç,  her  yönden  bi- 

linçdışıyla çevrilmişse de, bölümleri,  bir an için, üstüste varsayabiliriz. 

Jung  şöyle  der:  «Gözlemlerime  göre,  bilinçli  zihnin,  ruhun  orta 

yerinde  olup  olmaması  ikinci  derecede  bir  sorun;  ancak,  bilinçdışı 

ruhun,  kendisini  aştığını,  kendisini  çepeçevre  sardığını,  bilincin kabul 

etmesi  gerekir.  Bilinçdışı  içerik,  onu,  bir  yandan  geri  fizyolojik 

durumlara,  öte  yandansa  arketip  verilerine  bağlar.  Oysa  sezgiler,  onu 

ileri  doğru  uzatır.»  Bilinçdışının,  kat  kat  olduğunu  düşünürsek,  ilk 

bölge  coşkular,  ilkel  içgüdüler  bölgesi  olsun;  bunları  zaman  zaman 

belli  bir düzene  sokabiliriz.  Bunun  altındaki  bölge,  hiçbir zaman  tam 

olarak bilinç yüzeyine çıkarılmayacak, anlaşılmadan kalacak bir kattır; 

bu bölge BEN'in kendi içinde sindiremeyeceği, bilinçdışının o karanlık 

merkezinden,  derinlerden  yükselen  içeriğini  kapsar.  Bu  içerik,  özerk,




44

GİRİŞ


bağımsız niteliktedir;  hem nevrozların, hem de psikozların özünü,  nice 

yaratıcıların  vizyonlarını  ve halüsinasyonlarını  oluşturur.  Kimi  zaman 

bu  içeriği,  bulunduğu  yerden ayırmak  pek güç  olur;  genellikle karm a­

şık  bir  durumdadır.  Bilinç  burasıysa,  bilinçdışı  şurasıdır  diye  düşün­

m ek doğru olmaz.  Jung’a göre:  «Ruh öyle bir bilinç-bilinçdışı  bütünü­

dür  ki,  birbirine  değen  sınırları  sürekli  değişir.  En  dipte  yatandan 

başlayıp yukarı  doğru çıkarsak  şunları  görürüz:  1.  Merkezdeki  güç;  2. 

Hayvan  atalarımız;  3.  İlkel  insan  atalarımız;  4.  Irk  toplulukları;  5. 

Ulus;  6.  Oymak;  7.  Aile;  8.  Birey.  Ortak  bilinçdışı,  insanoğlunun,  her 

bireyin  beyin  yapısında  yeniden  doğan  evrenin  tüm  ruhsal  kalıtımını 

içerir.»

Bireyin,  yaşamı  boyunca  bastırmış  bulunduğu  ve  durmadan  yeni 

gereçlerle  yeniden  doğan  kişisel  bilinçdışının  tersine,  ortak  bilinçdışı, 

baştanbaşa  insan  türüne  özgü  öğelerden  oluşmaktadır.  Ortak  bilinç- 

dışındaki  nesneler,  hem  kişisel  bilinçdışının,  hem  de  bilincin,  kişiüstü 

temellerini  canlandırır;  bunlar her bakımdan nötürdür;  içeriğinin değe­

ri  ve konumu,  ancak bilince değdiklerinde belirir.  Bilincin eleştirici ve 

buyurucu etkinliği ortak bilinçdışına işlemez;  ortak bilinçdışında, etki­

lenmemiş,  başlangıçtaki  yaradılışın  sesi  vardır.

Jung,  buna  «nesnel  ruh»  der.  Bilinçli  zihin,  BEN'in  çevreye 

uymasına çalışır hep;  oysa bilinçdışı,  BEN'e  yönelik  amaçlılığı  umur­

samaz;  doğanın  kişidışı  nesnelliği  vardır  onda:  Bütün  amacı,  ruhsal 

sürecin  bozulmayan  sürekliliğini  sağlamak  ve  kekeleme,  ya  da  başka 

hastalık  doğurucu  olgulara  götürebilecek  her  türlü  tek-yanlılığa  karşı 

koymaktır.  Aynı  zamanda,  çoğu  kez  bizim  anlayışımız  ötesinde  yol­

lara  başvurarak,  kendisine  özgü  bir  amaçlılıkla,  ruhun  bütünlüğüne, 

tamlığına yönelmiştir.

Peki,  bilincin  bilmediği  nesne  olur mu?  Doğrudan  doğruya değil 

de,  düşlerde,  fantezilerde  ve  vizyonlarda  karşılaştığımız  belirtilerin, 

komplekslerin,  imgelerin  ve  simgelerin  etkileriyle  dolaylı  anlayış 

vardır.  Bilinç yüzeyinde görünen olgular,  birtakım bozukluk belirtileri 

ile  komplekslerdir.  Bozukluk  belirtisi,  enerjinin  normal  akışında  bir 

tıkanmayı  gösteren,  bedensel,  ya da ruhsal  bir olguya  işarettir.  Bu,  bi­

linçli  davranışta  kökten  yanlış,  ya  da  yetersiz  bir  şey  olduğunu




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə