Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə131/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   127   128   129   130   131   132   133   134   ...   138

MEKTUPLARINDAN  SEÇMELER

397


Yahudilerdeki İsa kompleksi ilginç bir olay. Bildiğiniz gibi bu konu­

da sizinle aynı düşüncedeyim.  Bir kompleksin varlığı,  günümüzde Hıris­

tiyanlığa karşı diye beni suçlayanlarda belirginleşen histerik bir davranışı 

gösteriyor.  Yahudi psikolojisi  ile Hıristiyan psikolojisi arasındaki  ayrılık­

tan söz etmeye başladım mı  Yahudi düşmanlığıyla damgalanıveriyorum.

Bu  aşırı  duyarlık  düpedüz  patolojik bir  durum,  her  türlü  tartışmayı 

olanaksız  kılıyor.  Bildiğiniz  gibi  Freud,  ruhsuz  maddeciliğinden  yana 

çıkmadığım  için,  vaktiyle,  beni  Yahudi  düşmanlığıyla  suçlamıştı.  Her 

yerde  Yahudi  düşmanlığı  kokusu  almaya  hazır  bulunduğundan,  Yahudi 

düşmanlığını davet eden, Yahudinin kendi oluyor. Filan Yahudi hakkında 

bir fikir sahibi olunduğu zaman, o Yahudi, kişi olarak eleştirildiğini, nasıl 

oluyor da düşünemiyor, herhangi bir Hıristiyan gibi örneğin. Neden insan, 

ille  de  Yahudi  halkını  lanetler  durumuna  düşüyor  her  seferinde?  Birey 

halk mıdır.  Bunu  insanın,  karşısındaki  susturma yöntemlerinden  biri  gibi 

kabul  edemiyorum.  Vakalarımın  çoğunda  Yahudi  hastalarım  ve  meslek­

taşlarımla iyi ilişkilerim oldu. Başkalarını eleştirdiğim olmuyor mu; onlar, 

bunu, İngilizlik, Amerikalılık, ya da Fransızlık düşmanlığı gibi mi yorum­

luyorlar? Hoş,  bir istisna olmadı  değil  bu  arada;  Almanlarla ilgili  olarak. 

Birkaç  kez  geldi  başıma;  falan  Almanı  eleştirdiğimde,  hemen,  benim 

Alınanlardan  nefret  ettiğim  sonucuna  varıldığı  oldu.  Kişinin  siyasal 

önyargıları  ardında  aşağılık  duygularını  gizlemesi  gerçekten  ucuz  bir 

davranış.  Yahudi  düşmanlığı  gibi  bireydışı  bir budalalıkla  suçlanamaya- 

cağımı  takdir  edecek  derecede  beni  tanırsınız.  İnsan  varlığını  bir  kişilik 

olarak  ele  aldığımı,  onu,  kolektif durumundan  yukarı  çekip,  bireyleştir­

mek için elimden geleni yaptığımı bilirsiniz. Bu, bildiğiniz gibi, kişi ancak 

alınyazısının  kendisine  zorla  kabul  ettirdiği  özelliği  benimserse  gerçek­

leşebilir.  Yahudi  olan  bir  kimse,  Yahudi  olduğunu  bilmeden  bir  insan 

varlığı  olamaz,  daha  geniş  bir  insanlık  kavramına  doğru  ilerleyebilmesi 

için, önce bu temelden yola çıkması gerek. Bu, bütün uluslar ve ırklar için 

geçerlidir.  Milliyetçilik  — hoş  olmasa  da—   kaçınılmaz  bir  şey;  ancak, 

bireyin  milliyetçiliğinin  içine  batmaması gerek.  Öte yandan,  yığın  içinde 

bir  parçacık  olduğundan,  milliyetçiliğinin  üzerine  de  çıkmamalı.  Ben, 

insan  olarak  Avrupahyım,  yığının  bir  parçası  olarak,  Zürich  yakınında 

Seestrasse 228, Küsnacht'da  ikamet eden İsviçreli  bir burjuvayım.




398

ANALİTİK  PSİKOLOJİ

Dr.  Neumann'ı  görürseniz  selamımı  söyleyin,  mektubunu  bekledi­

ğimi hatırlatın ona.  Sözüme son vermeden Wirklichkeit der Seele adlı yeni 

kitabım  yayımlandı.  Nazileri  ve  beni  Yahudi  düşmanlığıyla  suçlayanları 

kızdırmak için,  Yahudi bir yazarın13 Eski Ahid psikolojisi üzerine yazdığı 

bir kitap  hakkında yazdığım  bir denemem  de  bulunuyor  içinde.  Yakında 

beni,  hiçbir  kanıya  sahip  olmamakla,  ne  Nazi,  ne  de  Yahudi  düşmanı 

olmamakla suçlayacaklar bu  gidişle.  Cinnetin kol gezdiği bir çağda yaşı­

yoruz.  Ques Deus vult perdere prius dementatu .

Saygılar,

13  Hugo  Rosenthal:  D er Typengegensatz  in  der jüdischen  Reiigion geschichte.

14 Tanrılar yokedeceği  kişileri  önce  cinnete salar.



ANILAR, DÜŞLER VE DÜŞÜNCELER DEN

SEÇMELER

Ü

l



K  anılarımı  yazmam  bir  zorunluluk  oldu.  Bir  gün  yazmasam,  içim 

içime sığmıyor;  kalemi  elime alır almaz, kendime geliyorum.

Güneş  çevresinde  dolaşan  gezegenler  gibi,  Tanrı  çevresinde  dönüp 

duruyor  düşüncelerim;  öyle  bir  çelişki  bu,  karşı  koyacak  olsam, 

günahların en büyüğünü işlemiş  olurum.

Mitos, bilimden daha bireyseldir;  yaşamı da, daha iyi anlatır.

İnsan kendini başka bir yaratıkla karşılaştıramaz:  Ne maymun,  ne inek, 

ne  de  ağaçtır örneğin.  Ben  insanım.  Ne  mi  demek  insan?  Bütün  öteki 

yaratıklar  gibi,  sonsuzca  varolan  tanrısal  bir  varlığın  bir parçası,  ama 

hayvanla,  bitkiyle,  ya  da  taşla  karşılaştırılması  olanaksız.  Ancak  bir 

mitos  kahramanı,  insan  kapsamını  aşar.  Böyleyken,  insanoğlu  nasıl 

olur da, kendi üzerinde kesin düşüncelere varabilir.

Ta  başlangıçtan  beri  bir  yazgı  duygusu  var  içimde,  sanki  yaşamım 

yazgıma çizilmiş de,  o doğrultuda yürümek zorundayım.

İnsan kendini yargılayamaz; iyi ya da kötü, başkalarınca yargılanacaktır.

Aslına bakacak olursanız,  akıl hastasında, yeni, bilinmeyen bir şey yok­

tur;  kendi yaradılışımızın alt katıdır onda karşılaştığımız.

İyileşme, hastanın kendi içinde, doğal olarak gelişmelidir.

Önemli olan, bir kuramın doğrulayıp doğrulanmaması değildir:  Hastanın 

kendini birey olarak kavrayıp kavramadığıdır.

Her hasta ile ayrı bir dilde konuşmamız gerekir.

Analiz iki kişi  isteyen bir söyleşi gibidir.  Hekim ile hasta, karşılıklı  otu­

racak,  gözgöze  gelecektir;  hekimin  söyleyecekleri  vardır ya,  hastanın 

da vardır.




400

ANALİTİK  PSİKOLOJİ

•  Psikanalist,  yalnızca hastayı  değil,  kendini de anlamalıdır.

•  Hekim  sürekli  kendisine  göz  kulak  olmalı,  hastasına  karşı  tepkilerini 

denetlemelidir.  Bilinçdışımız filan  durum karşısında ne gibi  yaşantılar 

duyuyor diye kendi  kendimize  sormalıyız.  Kendi düşlerimizi  gözlem- 

lemeliyiz, çok dikkat etmeliyiz, hastayı  incelerken nasıl dikkat sarfedi- 

yorsak  kendimizi  incelerken  de  aynı  dikkatle  davranmalıyız  yoksa 

bütün  iyileştirme yöntemi, yolundan  sapabilir.

•  Hastama  hiçbir  düşünceyi  zorla  benimsetmeye  çalışmam.  Benim  için

önemli  olan,  hastanın,  kendi  düşüncesini  kendisinin  oluşturmasıdır. 

Benim  iyileştirme  yöntemimde  puta  tapan,  puta  tapan;  Hıristiyan, 

Hıristiyan;  Yahudi,  Yahudi  olarak  kalır;  yazgısı  o  kişi  için  her  ne 

çizmişse.

•  Direnmeler, özellikle inatçı  ise, dikkat  ister;  bunlar çoğu kez savsaklan­

maması gereken  uyarılardır.  İyileştirme yöntemi,  herkese iyi  gelmeye­

cek,  zehirli  bir  ilaç  olabilir,  ya  da  hastayı  öldürebilecek  bir  ameliyata 

benzetilebilir.

•  Hekim de, hasta da, birbirleri  için  sorun oluşturmadığı süre çözüm yolu

bulunamaz.

•  Bir  şeyi  söylemek  istemekle,  onu  gerçekten  söylemek  arasında  büyük

ayrılık  vardır.  Kendime  karşı  elimden  geldiğince  doğru  davrana­

bilmem  için,  «Nen  varsa,  ver  ki,  alabilesin,»  diyen  eski  Yunan 

atasözüne  uyarak,  her şeyi  dikkatle yazıyordum.

•  Mandalanın  gerçekte  ne  olduğunun  yavaş  yavaş  farkına  vardım: 

«Biçimlenme;  Dönüşüm;  Sonrasız  Zihnin  kendini  sonsuzca  yarat­

ması»;  ÖZBEN  bu;  yani  kişiliğin  tamlığı.  Her  şey  iyi  gittiği  sürece, 

uyum  içindedir ÖZBEN,  ne  var ki  düşkırıklığma gelemez.

•  Mandalalar  çizmeye başladığımda,  bir de  baktım,  izlediğim  bütün yol­

lar,  attığım  bütün  adımlar,  tek  bir  noktaya  geri  götürmekte  beni; 

Ortadaki  Noktaya.  Mandalanın,  merkezi  oluşturduğu  gittikçe  daha 

açığa  çıkıyor.  Tüm  yolların  simgesi,  merkezine,  bölünmezliğe  giden 

yol bu.

• Bir şeyi körü körüne benimsemek, hiçbir zaman çözüme götürmez, olsa 



olsa,  duraklatır  insanı;  bir  sonraki  kuşaksa,  yüksek  ücretini  ödemek 

zorundadır bunun.




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   127   128   129   130   131   132   133   134   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə