Carl gustav jung



Yüklə 3,33 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/138
tarix18.06.2018
ölçüsü3,33 Mb.
#49331
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   138

GİRİŞ

51

A -  gece,  bilinçdışı,  alıcı 



B -  deniz,  su 

C -   toprak,  dağ 

D -  orman,  vadi

E -  mağara,  yeraltı dünyası, derinlikler 

F -  ejder,  balina,  örümcek

G -  cadı,  peri,  tanrıça kız,  peri  masalındaki prenses 

H -  ev, kutu,  sepet

I -  inek,  kedi 

J -   gül, lale,  erik 

K -  atasal  ana 

L -  büyük ana 

M -  İnsanın kendi  anası

Bu b ir çizim le gösterilebilir.  Bunlar,  «D işi  01an»ın bir görünüş ve 

belirtileri  arasında  y alnızca  birkaçı.  G eştalt  değişm eden  kalm akta, 

yalnızca  içeriği  değişm ektedir.

B ir  arketip  im gesinin  biçim i  cılızsa,  iyi  tam m lanm am ışsa,  ortak 

bilinçdışının  derindeki  b ir  katından  kaynaklanıyor  dem ektir.  Ö yle  bir 

kattır  ki  bu,  sim geler  yalnızca  «eksen  düzenleri»  olarak  vardır,  b irey­

sel içerikle dolm am ışlard ır henüz, bireysel yaşantının sonsuz zinciri ile 

ayrışm am ışlardır.  B ir  sorun  ne  kadar  kişisel  ve  güncel  ise,  ifade  için 

kullanacağı  arketip  figürü  de  o  oranda  karm aşık,  ayrıntılı  ve  belir­

gindir;  som utlaştırıldığı  durum   ne  k ad a r  kişilikdışı  ise,  evrensel  ise, 

daha basitleşm ekte,  görüntüsü bulunm aktadır;  çünkü  kozm osun  kendi 

birkaç  basit  ilkeye dayanm aktadır.  Bu tü r öz ve basit bir  arketip  im ge­

si,  yaşam ın  ve  düny an ın   tüm   zenginliğini  gizilgüç  o larak   içerir. 

Ö rneğin  «ana»  arketipi,  anlatm ış  olduğum   yapısal  anlam da  «anasal» 

olanın  her  bireysel  tezahüründen  önce  gelir  ve  onun  yerine  geçer. 

İlksel  A na im gesi, b ü tü n  çelişkili sıfatlarıyla birlikte «K oca A na», eski 

efsanevî  çağlarda  olduğu  kadar,  bugün  de  insan  ru hunda  aynıdır.  H er 

«bir  şeyin  b ilin c in e   v arışın ın »   b a şla n g ıc ın d a   B E N 'in   « ana»dan 

ayrışm ası  vardır.  B ir  şeyin  bilincine  varış  dem ek  de,  ayrışm a  yoluyla 

dünya  kurm ak  dem ektir.  B ilince  varış  yalnızca  bir  şeyin  farkında




52

GİRİŞ


olmak,  bir  şeyi  algılamak  dem ek  değildir;  daha  geniş  bir  alandır  söz 

konusu  olan;  çünkü  yalnızca  BEN-bilincindeki  içerik  değildir  sorun, 

aynı  zam anda  bilinçdışının  içeriğidir  de.  Hem  dıştan,  hem  de  içten 

geleni  daha  yüksek  bir  bilinç  düzeyinde  algılamaktır.  Ana  rahminin 

ilksel  karanlığından,  bilinçdışı  ülkesinden  kendini  kurtarmak  için 

çırpınıp  duran  Logos'un  o  baba  ilkesi,  bir  şeyin  bilincine  varmak, 

düşünceler biçimlendirmektir. Başlangıçta ikisi birdi bunların, nasıl ki, 

ışık  karanlıksız bir dünyada anlamsızsa,  bunların  biri  de ötekisiz varo- 

lamaz.  «Dünya karşıt güçler dengede olduğu  için  vardır.»13

İm geler dili olan bilinçdışı dilinde, arketipler kişileşmiş olarak ya 

da  simge gibi  ortaya çıkar.

«Arketipik  bir  içerik,»  der  Jung,  «kendini,  her  şeyden  önce, 

istiare  ile  ifade eder.»14

G üneşten  sözederken,  aslanı,  kralı,  ejderin  beklediği  altın 

gömüyü,  ya  da  insana  sağlık  veren,  can  veren  gücü  ile  dile  getirmek 

istersen,  bütün  bu  benzetm elerle  anlatılan  ne  berikidir,  ne  de  öteki; 

üçüncü,  bilinmeyen  şeydir  gene  de,  zihin  nice  kaygılanırsa  kaygılan­

sın,  bilinmeden  kalacaktır  ve  herhangi  bir  formülle  ifade  olunamaya­

caktır...  Bir  arketipin  eninde  sonunda  açıklanıp  çözümlenerek,  rafa 

kaldırılacağı  hayaline  kapılmamamız  gerek.  En  başarılı  açıklama 

girişimleri  dahi,  onu  biraz  daha  başarılı  başka  bir  istiare  diline 

çevirmekten öteye  gidemiz.

A rketipler  bir  bütün  olarak  ele  alındığında,  insan  ruhunun  gizil- 

güçlerinin  toplamım  canlandırırlar: Tanrı,  insan  ve  kozmos  arasındaki 

derin  ilişkiler bakım ından  atalardan kalm a zengin  bilgi  hazinesidirler. 

Bu  hâzineyi  açmak,  onu  yeni  bir  yaşam a  uyandırmak,  bilinçli  bütün­

leştirmek,  insanı  yalnızlığından  kurtarıp,  sonsuz  kozmik  sürece  kat­

mak.  Bu,  bilimden  de,  ruhbilimden  de  öte  bir  şey,  bir  yaşam  türü 

olmaktadır.  Bütün  insan  yaşantısının  ilk  kaynağı  arketip,  bilinçdışın- 

dadır;  yaşam larım ıza  oradan  uzanmaktadır.  Yansıtmalarını  çözümle­

mek,  onları  bilinç  yüzeyine çıkarm ak gerekir.

13 


Psychology and Alchenıy.

  s.  81.

14 

The Slructure o f  tlıe Psyche,

  s.  149.




GtRtŞ

53

Jung'a  göre  ruhsal  düzen  sürekli  enerjik  bir  devinim  duru­



mundadır.  Ruhsal  enerjiden  anlaşılan,  ruhsal  düzenin  bütün  biçim  ve 

etkinliklerinde  beliren  ve  bunlar  arasında  haberleşmeyi  sağlayan 

kuvvetler bütünüdür.  Bu  ruhsal  enerjiye  «libido»  diyor Jung.  Freud da 

kullanmıştı  bu  deyimi,  ancak  o,  bu  deyimle,  hem  dar,  hem  de  geniş 

anlamında, cinsel  dürtüyü dile getirmek istemişti.  Jung  için libido çok 

daha geniş  kapsamlı  bir  deyimdir;  «libido»yu,  ruhsal  enerjiyi  fiziksel 

enerjiden  ayırmak  için  kullanmıştır.  Dinamik  ilişkileri  dile  getiren  bir 

soyutlamadır bu,  deneyle  doğrulanan kuramsal  bir postula'dır.

Ruhsal  güç  ile  ruhsal  enerjiyi  ayırmak  gerekir;  çünkü  enerji, 

aslında bir kavramdır;  bu  anlamda, olgularda nesnel  olarak bulunmaz, 

yalnızca belli yaşantı verilerinde vardır.  Yani, enerji gizilgüç olmaktan 

çıkarak  gerçekleştiğinde,  özellikle  hareket  ve  güç  olarak  yaşanılmak­

tadır;  gizilgüç  durumundayken,  bir  hayvan,  ya  da  durum  olarak 

yaşanm aktadır. 

G izilgüç 

durum undan 

gerçekleşm e  düzeyine 

çıktığında,  ruhsal  enerjiyi  ruhun  belirli  olgularına  yansımış  görürüz; 

dürtüler,  dilekler,  irade,  coşkular  halinde  belirirler.  Yalnızca  gizilgüç 

durumundayken ise,  belirli olanaklar, eğilimler, davranışlar, vb. olarak 

görürüz.  Jung'a  göre,  ruhun  yapısı  statik  değildir,  dinam iktir. 

M etabolizma,  organizmanın  fiziksel  ekonomisinde  nasıl  bir  denge 

sağlıyorsa,  ruhsal  enerji  de  ruhun  türlü  öğeleri  arasındaki  ilişkileri 

düzenler;  denge bozulunca da,  akıl  hastalıkları  ortaya çıkar.

Karşıtlık, Jung'a göre, insan yaradılışında vardır.  «Ruh kendi ken­

dini  ayarlayan  bir düzendir»,  «karşıtlık olmadan,  ne  denge olur,  ne de 

kendi  kendini  ayarlayan  bir düzen».  İnsansı olan, görecedir;  her  şeyin 

içinde  karşıtlık  vardır;  her  şey  bir  enerji  olgusudur.  Enerji  ister  iste­

mez,  önceden  varolan  bir  karşıtlığa  dayanır,  karşıtlıksız  enerji  olmaz 

çünkü.  Yüksek-alçak,  sıcak-soğuk,  vb.  hep  olacaktır;  enerji dediğimiz 

dengeleyici  süreç  böyle  yer  alır.  Sorun,  karşıtına  dönüşmek  değildir, 

üstün  değerlerin,  karşıtlarının hakları  verilerek tanınm asıdır.15

Dengeleyici,  ya  da  tamamlayıcı  öğeler  üzerine  kurulmuş  bu 

karşıtlık, ruhun  yaradılışında  vardır.  Aynı  yasa,  kısm î düzenler için  de

* ^ 

Dreams Analysis,

  s.  338.




Yüklə 3,33 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   138




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə