Uluslararası Sosyal Ara tırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Cilt: 7 Sayı: 33 Volume: 7 Issue: 33
www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581
D L TEMASI VE ÇOBAN KEL MES ÜZER NE DÜ ÜNCELER
CONSIDERATION ON THE LANGUAGE CONTACT AND THE WORD “ÇOBAN”
Hasan S
∗∗∗∗
Öz
Bu çalı mada, Farsçadan Türkçeye ödünçlenen çoban kelimesi ele alınmı tır. Language
Contact, (Dil Teması) dilsel durumları açıklaması yönünden son derece önemli bir kavramdır.
Türkçede çoban anlamına gelen orijinal sözcükler var olmasına ra men Farsçadan çoban kelimesi
alınmı tır. Elimizdeki yazı belgeler, Türkler ve Farsların en erken tarihi ili kilerinin Eski Türkçe
dönemine uzandı ını gösterir. Ya adı ı co rafyada diplomatik ili kileri sürdürmek için Sogdların
yeteneklerinden yararlanan Türkler, bu toplulu un dilinden sözcükler almı tır. Alınan sözcükler,
orijinal sözcükler üzerindeki kullanım sıklı ını dü ürmü tür. Türkçe dı ında ba ka bir dilde de bu
tür orijinal yapıların varlı ını gösterme çalı mamızın esas konusudur. Bu do rultuda ngilizceden
örnekler verilmi tir. ngilizce sözcüklerden hareketle, bu durum çoban sözcü ü ile sonuca
ba lanmı tır.
Anahtar Kelimeler: Çoban, Türkçe, Farsça, Dil Teması, Ödünçleme.
Abstract
In this study, the the words “çoban” borrowed from Persian to Turkish is
discussed.Language Contact is an extremely important concept that description of the linguistic
situation in the direction of Linguistics.Although there are meaning of original words “çoban” ,
taken from Persian word “çoban”. The present article documents the early history of the relations
between the Turks and the Persians indicates that extends the period of Old Turkish.
Current geography advantage of the capabilities of Soghd to maintain diplomatic
relations, the Turks have received word from the language of this community. Get the word of the
original word on the frequency of use has decreased. In a language other than Turkish reveal the
existence of such structure of the original structure is the main subject of my study
Examples are given in this direction than English. Moving from the English word, the situation with
the word “çoban” is bound to result in a parallel manner.
Keywords: Shepherd, Turkish, Persian, Language Contact , Borrowing.
Giri
Bu çalı mada, çoban sözcü ü örne i ile ödünçleme olayı ele alınmı tır. Dil ili kileri
kavramından yola çıkarak kültürel temas üzerindeki de erlendirmelerimiz bizi ödünçleme
kavramına yöneltir. Makalede a ırlıklı olarak ele alınan dil ili kileri ve çoban kelimesidir. Bu
çalı manın özü, iki durumdan olu ur. Bu durumlar aracılı ıyla dil ili kileri ve çoban
kelimesinde ya anan dil olayı ayrıntılı bir ekilde ele alınmı tır.
1)
Farsçadan Türkçeye geçen çoban sözcü ünün ihtiyaç kaynaklı yahut prestij kaynaklı
ödünçleme oldu u üzerine dü ünceler.
∗
Ar . Gör., Harran Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
- 177 -
2)
Türkçede çoban kavramını kar ılayan orijinal biçimlerin (udçı, koyçı vs.) yanı sıra temas
vasıtasıyla yabancı bir dilden kelime transferinin gerçekle mesi üzerine dü ünceler ,
çalı manın a ırlıklı noktalarındandır.
Bu iki madde e li inde de erlendirmelerimiz çoban kelimesinin ne tür durumlar
yoluyla dile giri i ve zamanla orijinal yapılar üzerinde unutturucu bir etkiye yol açması
üzerinedir.
Tarihsel metinler, ilerleyen sayfalarda belirtilece i gibi çoban kavramını kar ılayan
orijinal kelimelerin udçı, koyçı, konçı oldu una i aret eder. Türkçede udçı, koyçı, konçı
eklindeki yapılar, varlı ını 11. yüzyıla kadar sürdürür. slamiyetin etkisi ile yeni bir kültürel
dairenin içine giren Türkler, 11.yüzyıldan itibaren Farsça çoban kelimesini kullanım tır. Ancak
çoban anlamına gelen orijinal yapıların di er Türk dillerinde kullanılı ı da çe itli yazılı
kaynaklar yoluyla tanıklanabilmektedir. Bu yapılar, ilerleyen bölümlerde tablolar halinde
sunulacaktır.
1. Dil li kileri
Dil ili kilerinde bir dilden di er bir dile ödünçlenmi sözcük olayının altında yatan
temel sebep, alıcı dilde eksik görülen ya da yeni bir kültürün benimsenmesi sonucu temas
yoluyla dile yeni kelimeler girmesidir. Dünyanın birçok yerinde birbirinden uzak yahut yakın
co rafyalarda ya ayan kültürler, aradaki kültürel temas sonucu birbiriyle kelime alı veri inde
bulunur. Bu alı veri , alıcı dilde bulunan sözcüklerin alıntı yapılan dildeki kelimeler ile
çatı masına neden olur. Bu çatı ma, ödünçleme parçaları yoluyla orijinal dildeki mevcut
kavramlara baskı uygulayarak var olan yapıların kullanım sıklı ının azalmasına yol açmı tır.
Do an Aksan (2013:137), dil ili kileri noktasında birtakım de erlendirmelerde
bulunur. Bu de erlendirmeler, dil ili kilerinin hangi tür durumlar yoluyla gerçekle ti i
üzerinedir:
“
Diller arasındaki ili kilerde en çok alınan ö eler, sözcüklerdir. Ba ta dinsel yakınla malar, edebiyat etkilenmeleri olmak
üzere birlikte ya ama, ticaret ili kileri, siyasal ili kiler nedeniyle ödünç ö eler, bu ili kilerin ölçüsü oranında dilden dile
aktarılmasıdır.”
Ticaret, tarım, denizcilik vb. geçim kaynaklarına dayalı bir ya am süren insanların
kom u co rafya üzerinde ya ayan toplumlar ile aynı amaç do rultusunda hareket etmesi
kar ılıklı etkile ime yol açar. Bu etkile im, zamanla bireylerin diline yansır ve iki yabancı
konu ur arasında kaçınılmaz ekilde ödünçleme gerçekle ir.
Özkan Öztekten (2004:11-12), diller arası etkile imler kavramına yönelik Türkçe yönlü
bir de erlendirme yapar. slamiyetin kabulü ile yeni bir kültürel yapıya bürünen Türklerin dili
noktasında etkile imlere yer verir:
“Diller arası etkile meler, o dillerin konu urlarının türlü düzlemlerdeki kar ılıklı ili kilerinden ortaya çıkar ve dillerin
dünya üzerinde kapladı ı co rafyaya do rudan ba lıdır. Co rafyada farklı kültürlerle kurulan türlü ili kiler de bir dilin ba ka
dillerle olan etkile imlerini belirler. Türkçenin ve dolayısıyla Türkçenin geni co rafyasında Çinliler, Farslar, Araplar, Yunanlılar,
Macarlar, Finliler, Slavlar vs. gibi uluslarla kurulan kom uluk ili kileri aynı zamanda eskilik sırasına göre Çince, Farsça, Urduca,
Arapça, Almanca, talyanca, Fransızca vs.gibi dünya dilleriyle Türkçenin kom ulu unu belirlemi tir. Türkçe ile bu diller
arasındaki kar ılıklı ö renme ili kisinden do an bilgi alıntıları yanında, anılan uluslar için Türklerin yüzyıllar boyunca yönetici
rolü üstlenmesinin bir sonucu olarak Türkçeden yapılan özenti alıntıları da bu kom ularının dillerine yerle tirmi tir. Türkçedeki
özenti alıntıları ise daha çok din kaynaklı olmu tur. Türkler, ba ka uluslardan ö rendikleri dinlerin dilini de ö renmi lerdir.
Talat Tekin (2013: 225), Türkçede kelime hazinesini olu turan yapıların türetme ve
ödünçleme oldu unu belirtir. Ödünçlemenin en küçük kabile dilinde bile gerçekle ti ini ve
ödünçlemenin kaçınılmaz bir dil bilim olayı olu unu örnekler vererek gösterir.
“Dil biliminde, ba ka dillerden en çok ödünçlemede bulunmu dillere örnek olarak ngilizce ile Türkçe gösterilir. ngilizce
nasıl Latince ile Fransızcadan büyük ölçüde söz almı sa, Türkçe de Arapça ile Farsçadan büyük ölçüde ödünçlemede bulunmu ve
bunları söz hazinesine katmı tır.”
slamiyeti kabul eden Türkler, slami kavramları ö renmek için Arapça ve Farsçadan
yararlanmı tır. Türklerde, inanç yönünden ba ka topluluklarla ili kiler ve bu toplulukların dili
ile etkile ime girme sadece slam dinine özgü bir durumla var olmamı tır. nanç amaçlı
- 178 -
etkile imler ve dillerden kelime alı veri leri , Eski Uygur Türklerinde görülmektedir. Budizm
ve Maniheizm ö retilerini ö renmek isteyen Bozkır Uygur Türkleri, Sogdça ve Çince’den
kelimeler almı tır. (Örn.Sanskritçe darm “ö reti” , Sogdça dıntar “seçilmi ” )
Dil li kilerini Dilbilimsel boyutta de erlendirdikten sonra Tekin ( 2013: 226), Türkçenin
ödünçleme tarihi hakkında bilgiler sunarak Eski Türkçe dönemine yönelik ara tırmaların
yeterince yapılmadı ı noktasında bir görü e sahiptir. Tekin, Eski Türkçeden önceki karanlık
dönemin bir muamma oldu una i aret ederek u yorumlamalara ba vurur:
“
Türkçedeki en eski ödünçlemeler Türk dilinin o dönemde kom u oldu u Çince, Tibetçe, Sanskritçe, Sogdça, Orta ranca
vb. gibi dillerden geçmi sözlerdir. Hemen belirtelim ki Eski Türkçedeki bu alıntılar henüz yeterince ara tırılıp incelenmemi tir.
Bununla beraber Eski Türkçedeki ödünçlemelerin büyükçe bir bölümünü yabancı ve Altay dilleri bilginleri konu ile ilgili eserlerinde
açıklamı lar ve bunların hangi dillerden alınmı olduklarını az çok kesin bir ekilde ortaya koymu lardır.”
Türkçe-Farsça dil li kileri, iki toplumun bireylerinin birbirleriyle kar ıla tı ı zamanlara
kadar gider. Ya anılan co rafya üzerinde kom uluk ili kisi beraberinde kar ılıklı temas
durumunu getirir. Fars kökenli So dlar diplomaside kabiliyetli oldu u için Türkler birçok
devlet kurumunda bu toplulu a yer vererek karma bir yönetim ortaya koymu tur. Bu ortak
yönetim anlayı ı Sogdça kelimelerin dile girmesini sa lamı tır. Süer Eker (2010: 324-325),
So dlar hakkındaki de erlendirmeleri ile bu toplumun Türkler açısından önemine i aret eden
bilgiler sunar:
“Orta rancanın Kuzey Batı de i kelerini konu an halklar, özellikle So dlar, Türklerle yo un temas içindeydi. Bu,
dindar, entelektüel, diplomat ve tüccar ranlı halk So diyana’dan, pek Yolu boyunca Çin’e hatta Hindistan’a de in uzanan
kolonileri ile dinleri, kültürleri ve dilleri adeta birbiriyle harmanlıyordu. Çinlilerin yakınmalarına neden olan, So dak kökenli
bürokratlar, danı manlar ba ta diplomasi olmak üzere, Ka anlı ın her kademesinde görev yapıyordu. So dlar tedricen Türkle irken,
ironik biçimde So d dili ve kültürü Türk seçkinlerinin dünya görü ünü biçimlendiriyordu. Örne in, Birinci Türk Ka anlı ı
dönemine ait ilk yazılı belge sayılan ve tipik Göktürk mezar kitabeleri özelliklerini ta ıyan Bugut Yazıtı’nın toplam 29 satırdan
olu an üç yüzü So dca idi, yani Türk Ka anlı ı nın bilinen ilk resmî belgeleri, bir ranî dille yazılmı tı. Yazıtları kaleme alan,
Türk toplumunun yapısını, devletin örgütlenmesini yakından tanıyan, çok iyi So dca bilen bir Türk veya çok iyi Türkçe bilen bir
So d idi. “
Türkler ve Farslıların uzun zamandır var olan kom uluk ili kileri kültürel olarak iki
toplumun sosyal tabakaları üzerinde kar ılıklı etkile imlere yol açmı tır. Türkçenin ilk yazılı
dönemi olarak belgelenen Eski Türkçe döneminde Eski Fars dillerinden ödünçlemeler söz
konusudur. Sogdlardan ba layan Türk-Fars ili kileri ilerleyen zaman dilinde geli imini
sürdürerek devam etmi tir.
“Hint-Avrupa dil ailesinden olan Sanskritçe, Toharca, Sogdça gibi dillerin yanı sıra, Farsçanın Türkçe ile ili kisi
konusu, hemen hemen, Türkçe-Çince ili kileri kadar zor ve çetin bir konudur. Çinlilerden sonra en eski kom ulu umuz ranlılarla
olmu tur. Sasanilerden ba layarak yirminci yüzyılın ikinci çeyre ine kadar ran co rafyasında daima bir Türk devletinin yönetici
oldu u dü ünüldü ünde, Türklerle ranlıların ili kisinin sadece uzun de il, aynı zamanda çok derin bir ili ki oldu u anla ılır.”
(Öztekten, 2004: 17)
Do an Aksan ( 2010: 324-325), Türk dilinin ilk yazılı dönemi olan Eski Türkçeden Dil
Devrimine kadar ki süreçte dilde ya anan de i imler ve sözcük alı veri leri noktasında
istatistiksel bir çalı ma olu turur. Bu çalı ma, söz hazinesini matematiksel açıdan
somutla tırması bakımından önemlidir.
“Türk yazı dilinin ilk evresinde sözvarlı ımızda ödünçlemelerin payı çok dü üktür. Yabancı kültürün güçlü etkisine
kar ın bu oran, Uygur metinlerinde, slam-Türk yazının ilk ürünlerinde ve Eski Anadolu Türkçesinin ba langıcında da yüksek
de ildir. Bu son saydı ımız evrenin Sultan Velet ve A ık Pa a gibi temsilcilerinde yabancı ö e oranı % 15-20'ye, Dede Korkut
kitabında ise, ço u yerde % 5'e dü mektedir. Eski Anadolu Türkçesinin sonlarından dil devrimine de in, ödünçlemelerin sayısı
sürekli olarak yükselir; kimi yazarlarda % 70'e varır. Bu durum, dil devrimini gerekli kılmı tır. “
Bu görü ler, söz hazinesi yönünden Türkçenin geçirmi oldu u evrelere i aret eder
Maniheizm, Budizm ve slami dönem Türk Dili açısından önemli kırılma noktalarındandır.
Nitekim Maniheizm ve Budizm ile beraber bu dinlerin ö retilerini yansıtma ödünçleme
durumunu gerekli kılmı tır. slamiyetle beraber bu do rultuda seyre giren Türk dili Kur’an-ı
Kerim ö retilerini açıklama amacı ile birtakım dinsel terminoloji ürünlerini bünyesine katmı tır.
- 179 -
1.1. Dünya Dillerinde Ödünçleme li kisi
Dünya dillerinden biri olan ngilizcede çoban kelimesi üzerinde tanıklayabilece imiz
birçok örnek vardır. Bu çalı mada, sorguladı ımız nokta Türk dilinde çoban anlamını veren
orijinal yapılara ra men yabancı bir dilden çoban anlamını veren sözcü ün alınması olayının
sadece Türkçeye özgü bir durum olup olmadı ıdır?
Türk dillerinde çoban anlamına gelen udçı, koyçı gibi biçimlerin yanı sıra Fa.çup n
kelimesi ödünç alınmı tır. Bu durum, sadece Türkçeye özgü bir durum de ildir. Bu durumu
genelle tirecek örneklerimiz unlardır:
ngilizcede “mücadeleci, sava çı” anlamına gelen combatant, warrior ve fighter gibi
sözcükler mevcuttur.
Combatant:
“mücadeleci, sava çı” Fransızca “combattre” sözcü ünden yapılan bir
ödünçlemedir. Tüm Roman dillerinde durum böyle olup, etimolojik olarak *com-battre” eklindedir.
Bu sözcük, Eski Fransızca “combatant”’tan gelir ve muhtemelen tarih olarak 15.yüzyılın sonları
diyebiliriz. (Weekly, 1921: 334)
Fighter:
“sava çı, mücadeleci” anlamında bir kelime olup tarihsel olarak kelimenin Eski
ngilizce’de “feohtere biçiminden Modern ngilizceye dönü tü ü dü ünülür.(Weekly,1921: 563)
Warrior:”
sava çı, mücadeleci” anlamlarına gelir. Eski Fransızca’da “guerriour” biçiminde
görülen kelime ngilizceye ödünçlenmi olup, asıl köken olarak Latince “guerroyer” oldu u söylenir.
(Weekly, 1921: 1613)
Orijinal biçimlerin var oldu u terminolojide yabancı bir dilden kelime alınarak önceki
yapıların kullanımdan dü mesi olayı ya da bu yapıların beraber kullanılması olayı dilin bireyler
aracılı ıyla kendini güncellenme ihtiyacından ileri gelen bir durumdur. Nitekim Fa.hasta
sözcü ü , sayru-sökel gibi Türkçe yapıların kullanımdan dü melerini sa larken teacher-tutor ve
instructor gibi yapılar belli kullanım sıklı ı dairesi içinde yer almaktadır.
1.2. Balkan Dillerinde Çoban Kelimesi
Dil li kileri noktasında evrensel bir sınırın olmayı ı ve kültür yolu ile toplumların
süregelen etkile imleri dil olayının ne denli güncel ve hareketli oldu unun göstergesidir. Dilin
canlı ve sürekli olu u , birçok toplumda kendini göstermi tir.
Kültürel temaslar sonucu toplumlarda kendini gösteren durumlardan biri de kelime
alı veri idir. Kelime alı veri leri ço u zaman dilde var olan terminolojideki eksikliklerden
kaynaklanırken ço u zaman da baskın rolde olan kültürle temas sonucu görülür. Alıcı dilde
ya anan eksikli i gidermek adına ço u dil konu urları kültürel temasa geçtikleri toplumların
söz hazinesinde var olan kavramları kullanarak zamanla bu kavramların dile yerle mesini
sa lamı tır. Bu durum, dilde var olan orijinal kavramların kullanım sıklı ının en aza
indirgenmesine neden olmu tur.
Osmanlı mparatorlu unun baskın konumda olu u birçok kültür ve dil üzerinde ço u
zaman kar ılıklı etkiye neden olmu tur. Bu bakımdan duruma en iyi örnek asırlardır Balkan
co rafyasına hâkim olmu Osmanlı mparatorlu unun dili olan Osmanlıcadan birçok sözcü ün
ve ekin Balkan dillerine giri idir. yiyol ve Kesmeci (2007: 623-627), Baalkan co rafyasında
hakim konumda olan Osmanlı imparatorlu unu izledi i politikaya i aret eder:
“Osmanlıların Balkan co rafyasındaki siyasi ve askeri etkisiyle birlikte, Türk kültürü ile Balkan topluluklarının
etkile imi de ba lamı tır. Fetihlerden önce ba layan dolaylı ileti im fetihlerle birlikte do rudan ve daha kapsamlı bir etkiye
dönü mü tür. Osmanlı döneminde Türkçe kelimeler Balkan dillerine farklı yollarla girmi tir. Balkan kökenli Müslüman gençlerin
özellikle dini e itimlerini stanbul gibi Osmanlı ehirlerinde yapmaları temel sebeplerden biridir. Osmanlı- slam kültürüyle
donanmı bu gençler, memleketlerine döndüklerinde ö rendikleri dile ait kelime ve kavramları kendi yerel dilleriyle birlikte
kullanmı ve halk kitlesine Türkçe kelimeler bu ekilde geçmi tir. Osmanlı- slam kültürüyle donanmı bu gençler, memleketlerine
döndüklerinde ö rendikleri dile ait kelime ve kavramları kendi yerel dilleriyle birlikte kullanmı ve halk kitlesine Türkçe kelimeler bu
ekilde geçmi tir. Osmanlı Türkçesinden Balkan dillerine geçmi kelimelerin bir kısmı, Türk devlet gelene inin kavramlarıdır.
Bo nakça, Sırpça ve Hırvatçadaki kelimelerin 453 adedi, devlet sistemi, yönetim ve hukuk ile ilgilidir.”
- 180 -
yiyol ve Kesmeci (2007: 628), çoban kelimesinin Balkan dillerindeki durumunu öyle
açıklar:
“Çoban kelimesine Bo nakça-Sırpça-Hırvatça üçlü dil grubunda rastlarız. Çoban sözcü üne +lık eki getirilerek
obanluk” çobanlık” sözcü ü türetilmi tir. Bu duruma paralel olarak, Arnavutça-Bo nakça-Sırpça ve Hırvatça’da kullanılan –ça,-
ce,-ca,ce ekleri , çoban sözcü ü üzerine gelerek “çobanca” yani “çobanlık” anlamını verir.
Balkan dillerindeki bu durumun yanı sıra Clauson (1972, 397-398), bu kelimenin žup n
eklinde Balkan dillerine geçti inden bahseder. Skulj v.d kelime hakkında de elendirmelerde
bulunur ve bu de erlendirmeler, kelimenin kökenine yöneliktir:
“Tarihsel olarak, Župan terimi, jopan olarak da yazılan M.S 777’de ilk kez bahsedilen “bir köyün ya da kasabanın en
kıdemli ki isi” olarak tanımlanırdı. Sonradan onlar, feodal lordların memurları oldu. Župan ,j -p na’dan alınmı olabilir ve anlamı
“kabileyi koruyan” dır. Bu kabileye liderlik etmek ya da korumak için Župan’ın fonksiyonunun göstergesidir. Hatta Farsçada, çoban
anlamına gelen benzer bir sözcük vardır. Fakat Alinei, Türk dili yoluyla Balkanlara ula an benzer açıklamayı sorgular.
(Skulj
v.d.2006:54)
2. Tarihsel Olarak Çobanlık Mesle i
Peygamberler mesle i olarak bilinen çobanlık mesle inin tarihi geli imi insanlıkla
ya ıttır. nsanlık ve uygarlık tarihinin ilk çobanı Hz.Adem’in o lu Habil’dir. Hz.Âdem, Kabil’e
bu day ekip biçmeyi, harmanı savurup elde etti i bu dayı un haline getirmeyi; Habil’e de
koyun, keçi, inek otlatıp çobanlık yapmasını ö retmi tir. Çoban sözcü ü dini anlamda önemli
bir vizyona sahiptir. lerleyen bölümlerde bahsedilece i üzere, özellikle D.L.T’de Çoban
sözcü ünün özünde var olan “yöneticilik, sorumluluk” anlamı birçok hadiste kendini
göstermi tir.
“ Hepiniz bir çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile ve halkının
çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz.”
(çev. Sofuo lu, 2013:1011-1012)
Birçok medeniyete be iklik eden Anadolu her dönem dünya üzerinde önemli üretim
merkezlerinden biri olmu tur. Anadolu co rafyası birçok üretici topluma mekân olarak bir nevi
bu dönemlerin tarihsel olarak tanı ı olmu tur.
Koyuncu (2012:1), çobanlık mesle inin Anadolu’daki seyrine dair bilgiler verir. 6.000
yıllık tarihi süreçte çoban mesle inin görevleri ve ya am tarzı noktasında u yorumlar söz
konusudur:
“
Çobanlık, Anadolu’da yakla ık 6.000 yıl önce ba layan en eski mesleklerden biridir. Sonraki bin yılda koyun ve çobanlık
Avrasya’ya do ru yayılmı tır. Çobanlar, genellikle toplumdan ayrı olarak göçebe bir ya am devam ettirirler. Çobanların görevi,
sürüsünü yönetmek ve yırtıcı hayvanlardan korumaktır. Çobanlar genellikle çiftçinin en genç o lundan seçilir ve o ki inin arazi
i leri ile pek ilgisi olmazdı. Toplumlarda halen çobanlı ı a ırlıklı olarak aileden biri yapmakta bu da genelde çocuk, genç, ya lılar ya
da kadınlardan olu maktadır. “
Anadolu co rafyası dı ında çobanlık mesle inin ortaya çıkı ına ve toplumsal yapıyı
temsil eden sınıfların çobanlık mesle ine olan bakı açısına dair yorumlarımız üphesiz
Anadolu’nun kom u co rafyalara yayılan dönemini kapsar. Bu süreç, çe itli kültürel ili kiler
yoluyla hız kazanmı ve bu do rultuda birbirleri ile kültürel temasa geçmi olan bireyler
arasında ortak bir tarım-hayvancılık kaynaklı terminolojinin var olmasını sa lamı tır.
en (2007: 22), çobanlık mesle inin Türk topluluklarındaki önemine dair bilgiler sunar.
Bu bilgiler, bu mesle in bir toplumda ne derece önemli olu u noktasında önem arz eden
ifadelerdir. en’e göre çoban, Türk toplumunun iktisadi hayatının en önemli parçasıdır.
“
En eski ça lardan beri, Orta Asya Türk topluluklarında koyun iktisadi hayatta önemli yer tutmu tur. Koyun, attan
sonra bozkır Türk topluluklarında ikinci dereceyi almakta idi. X.yüzyıldan itibaren ise konargöçer Türk topluluklarının hayatında
ilk sıraya çıktı ı görülmektedir. On iki hayvanlı Türk takvimini olu turan hayvanlardan birinin koyun olması, bu hayvanın Eski
Türkler arasında bilindi ini ortaya koymaktadır. “
Çobanlık mesle inin Türk toplumundaki yeri üphesiz önem arz etmektedir. Kimi Türk
topluluklarında bu mesle e atfedilen özellikler ve misyon son derece önemlidir. Koyuncu
(2012:2), çobanlık mesle inin Anadolu’daki tarihi rolü noktasında görü ler bildirir. Bu
görü lerin yanı sıra, Türk co rafyasında mitik bir unsur olarak “Çolpan Ata’dan bahseder.
- 181 -
“
Çobanlık mesle i, küçük farklılıklarla her yörede aynı ekilde yapılmaktadır. Hayvan güdücülük, Türk yurtlarında
önemli mesleklerdendir ve bir piri oldu u dü ünülür. Bu yüzden bugün dahi Türkmenistan’da “Çolpan Ata” çobanların koruyucu
piri olarak kabul görmektedir. Peygamber mesle i olarak da bilinen çobanlık, mukaddes bir vazife olarak kabul görür.”
3. Sözlüklerde Çoban Kelimesi
Çobanlık mesle i, iktisadi hayatın önemli kavramlarından biridir. Tarihsel olarak büyük
bir öneme sahip olan bu meslek, birçok toplumda ekonominin bel kemi i olmu tur. Sözlükler
yoluyla kelimenin anlamına dair açıklamalar u ekildedir:
1)
simler Sözlü ünde çoban kelimesi hakkındaki de erlendirmeler unlardır:
“
Çoban sözcü ünün sözlük anlamı, davar ve mal sürülerini güdüp otlatan kimse, sı ırtmaç. “Çobansız sürüyü kurt
kapar” , “Çobanın gönlü olsa tekeden süt çıkarır”, “Çoban arma anı çam sakızı” gibi atasözü deyimlerimiz yanında; Çoban ismi
iir, masal, ninni, mani ve türkülere konu olmu tur
.
(Yardımcı, 1998: 79)
2)
Osmanlı Türkçesi Sözlü ü’nde;
“çoban: Evcil hayvanları gezdirip otlatan kimse”
(Parlatır, 2006: 301)
3)
TDK Türkçe Sözlükte;
“çoban=> (isim) Far. ç b n , b n “ Koyun, keçi, sı ır, manda sürülerini otlatan kimse “
(TDK Türkçe
Sözlük, 2005: 443)
4)
Misalli Büyük Türkçe Sözlükte:
“ çoban isim. Fars.ç b n – b n [Kelime Türkçeden Balkan dillerine de geçmi tir.] Koyun, keçi, manda, sı ır gibi ehlî
hayvan sürülerini otlatan kimse
“.
(Yardımcı, 2011: 238)
5)
Elektronik veritabanlarından biri olan Enclopedia ranica Farslılar hakkında kapsamlı
bilgiler sunan bir eserdir. Çoban kelimesi hakkında Jean-Pierre Pigard u
de erlendirmeleri verir:
p n ya da b n, Orta Farsça ve Yeni Farsçada šoban eklindedir. Bugün bile çoban ran dünyasında tüm hayvan
yeti tirme sistemlerinde hem sembolik ya amın hem de teknolojik ya amın merkez figürü olarak kalmı tır. Çobanlar arasında en
yaygın tür köy çobanlı ıdır. Köy ba lamında koyun ve keçi kaldırma esasen bir aile giri imidir. Ailenin ihtiyacını sa lamak için
çiftçilikle ba lantılı yönetilir. Belli bir köyde ailenin grup lideri ya da tümü bir çobana emanet edilen ortak bir sürü içinde onların
hayvanları ile birle ebilir. Bu çobanın esas i i, köy etrafında ortak ya da hasat edilen alan üzerindeki sürüleri almaktır. Çoban
geçimlerini koyun sürüsü üzerinde yapan ve bu aktiviteye uyum sa lamı ya am biçiminde olan kabileler arasında önemli rol oynar.
Çobanlar, genellikle en geni sürüye sahip olan efler tarafından i e alınır ve genç nesillerden üye toplanır. Göçebeler arasında,
çobanlar fiziksel ve psikolojik olarak her zaman görev üzerinde olmalıdır. Genellikle onlar genç ve bekar olanlardır.
4. Köken Olarak Çoban Sözcü ü
Morfoloji çalı malarının vazgeçilmez kaynaklarından olan Etimolojik sözlükler,
herhangi bir kelimenin kökenine dair bilgiler vermesi bakımından önemli kaynaklardandır.
Çoban kelimesi üzerinde de erlendirmelerin yer aldı ı köken sözlükleri unlardır:
1)
Hasan Eren Türk Dilinin Etimolojik Sözlü ü (1999:396-397)’nde çoban sözcü ü hakkında u
yorumlamalara ba vurur.
“
Çoban:”davar veya sı ır sürülerini güdüp otlatan kimseler”
~Tkm.çopan”sı ırtmaç,çoban”-Krg. Çopan”koyun çobanı” Kırgızlar, çolpan biçimini de kullanır. –
Kklp.(KaraKalpakça) opan”sı ırmaç”. Orta Türkçe’de çupan”kizir” olarak geçer.
Bu kelimenim etimolojisi,
(gov,g ”cow” ,-ban”keeper”)
Hasan Eren, kelimenin kökeni hakkında tarihsel ba lamda ngilizce cow türevli bir
isimden cow>gov>g ’ya uzanan bir geli me öne sürerek isme eklenen Fa.b n “koruyan” ekinin
birle imi ile bu kelimenin ortaya çıktı ını belirtir.
Eren (1999:364), çoban maddesinin yanı sıra Türk dilinin tarihi dönemlerinde kullanılan
sı ırtmaç yapısından da bahseder.
Sı ırtmaç: sı ırtmaç”sı ır çobanı”
- 182 -
köküne getirilmi tir. Türkçe sı ırtmaç’taki -t- sonradan türemi tir. Türkçe çekirge yapısının Türkmence de çekirtge kullanımı
örnektir
.
2)
Sir Gerard Clauson, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkısh (1972,
397-398) adlı eserinde çoban kelimesine dair u de erlendirmelerde bulunmu tur.
Çupan:
Sözcü ün ilk anlamı, Küçük memur, köy muhtarı ‘dır. Sözcük en erken Proto-Bulgarca’da ortaya çıkmı tır. Bu sözcük,
Macarca’da ve bazı Slav Dillerinde župan (jupan) ve bunun gibi “bölge müdürü”gibi anlamlarda kullanılmı tır.
Divanü Lûgatit-t-Türk’te geçen çoban “ köy muhtarının yama ı-giziri” maddesi
Clauson’un i aret etti i bilgiyi do rulamaktadır. Clauson’un župan de erlendirmesi,
Ka garlı’da kelimeye dair verilen bilgi ile e de erdir. Çoban sözcü ünde var olan “yöneticilik,
belli bir grubun ba ı olma “ özelli i Balkan dillerinde de aynı anlama sahiptir. Clauson , çoban-
župan ba lamında tutarlı bir de erlendirmede bulunmu tur.
3)
Tuncer Gülensoy, Köken Bilgisi Sözlü ünün A-N (2007:246-249) cildinde çoban kelimesi
hakkında yorumlamalarda bulunur.
ÇOBAN:~Sümer. sipad(Tuna,11)=OT.(DLT)çupan“köy büyü ünün yama ı,gizir”
Çoban(Azerice) Harık kötövsi(B k.)
Çopån(Özbekçe)
Çopan(Türkmence, Uygurca)
Çaban(Kırgızca)
opan(kazakça)
Çapan(B k, Tatk.)
Sarık kötüçisi(TatK)
Koyçu(Kırgızca)
Koyçi(Uygurca)
Tablo 1: Köken Bilgisi Sözlü ü (2007:246-24
.)
Kelimenin Sümerce sipad kelimesinden alınmı oldu u görü ünden hareket eden
Gülensoy, kelime hakkında Türk dillerinde var olan kar ılıklarla yetinmeyi yerinde bulur.
Kelimenin hangi ko ula göre Sümerceden alınmı olu u noktasında belirsizlikler hâkimdir.
Kelimenin kökeninin açıklanaca ı yerde kar ıla tırmalı bir kelime listesi sunulması köken
olarak belirsizli e yol açmı tır.
Tuncer Gülensoy’un sözlü ünde dikkat çeken nokta çoban kelimesi hakkındaki
de erlendirmelerinin ünlem i areti ile sona ermesidir. Üstü kapalı bir varsayımı öne süren
Gülensoy, bu kelime hakkında u de erlendirmede bulunur:
“Çoban sözcü ünü; xšuban,tšuban, uvân,gôban, obân, ubân, ebân, ubân,çuban= upan gibi köklerde arayanlar,niye
Türklerin çoban-çulpan sözcüklerine itibar etmezler acaba!”
Cümlenin ünlem i areti ile bitmesi çulpan eklinde bir yapının Türkçe oldu u
üzerinedir. Osman Nedim Tuna’nın Sümerce ulpae-sipad görü ünü savunan Gülensoy,
Sümerce kökeni yeterince açıklayamamı tır. Sümerce oldu unu iddia etti i bu varsayım
Türkçenin ilk yazılı metinleri olan Orhun Abideleri ve Uygur yazıtlarında yer almaz. Bu
sözcü ün Türkçenin ilk yazılı dönemi olan Eski Türkçe döneminde Runik ve Uygur eserlerinde
kullanılmayı ı bu görü ü zayıflatmaktadır. Her ne kadar Eski Türkçe dönemi Türkçenin ilk
yazılı dönemi olsa da üst bir dil oldu u yazıtlarda var olan geli kin kavramlardan
anla ılmaktadır. Sümerce ulpae-sipad yapısının Türkçede var oldu u noktasında herhangi bir
tanıklama söz konusu de ildir. Nitekim yazıtlarda Miran C5’te ko çı eklinde geçen çoban
kelimesi Uygur yazıtlarında udçı-koyçı eklindedir.
Ayrıca, Çoban kelimesinin bir de “Zühre, Venüs” gibi anlamlara geldi i noktasında
Gülensoy (2007 :249) kar ıla tırmalı dil listelerine ba vurur.
Çolpan: [~Sümer. ulpae(Tuna,11) :”Çoban yıldızı;Zühre;Venüs”
Çolpån(Özb.)
Çulpan(TatK.)
Sulpan(B k.)
olpan(Kzk.)
Çolpan(Kırg.)
- 183 -
Çolman(Alt.)
Solpan(Kzk.)
Tablo 2:Köken Bilgisi Sözlü ü (2007 :249)
4)
Sevan Ni anyan, Sözlerin Soy A acı, Ça da Türkçenin Etimolojik Sözlü ü (2009:113) adlı
eserinde çoban kelimesine dair u de erlendirmelerde bulunmu tur:
“Çoban:Fa.ç b n/çub n/ ub n/ iv n
“davar
güden”.Orta
Farsça
–Pehlevice”
ƒ u-p na
:ƒ u”davar”+p na”koruyan”gözeten”
Kürd. v n. Orta Asya Türkçesinden itibaren kaydedilmi olan sözcü ün Türkçeye Kürtçeden alınmı olma ihtimali
yoktur.
5)
A.Von Gabain’in Eski Türkçenin Grameri(çev. Akalın, 2007: 94) adlı eseri etimolojik
olmasa da bize çoban kelimesi hakkındaki de erlendirmelerde bulunmamıza yardımcı
olur. A.Von Gabain’in bu eserinde, çoban kelimesine kar ılık olarak sözlük bölümünde,
udçı çoban sözcü ü kullanılmı tır.
6)
Ka garlı Mahmud’un Divanü Lûgati’t-Türk II Dizin (Çev. Atalay,2013:161) cildinde çoban
kelimesi çupan “köy muhtarının yama ı, gizir “ eklindedir.
Orhun yazıtlarının önemli dikili ta larından olan Bilge Ka an, Tonyukuk ve Kül Tigin
yazıtlarında çoban anlamına gelen herhangi bir kelimeye rastlanmamı tır. Ancak Miran C5’te
ko çi eklinde bir yapı söz konusudur. (Tekin, 2000: 248) Ayrıca qoyçi ”koyuncu” eklinde yine
aynı yazıtta kullanılan bir kavram söz konusudur. (Orkun, 2011:844) Göktürklerin göçebe
konumda olu u ve yerle ik hayatın vazgeçilmezi olan tarım ve hayvancılık kültürünün var
olamayı ı bu kelimenin bu toplulukta sıklıkla kullanılmadı ını gösterir. Yer yer kimi yazıtlarda
koyçı-koynçı eklinde görülen bu kelime udçı ekli ile Uygur metinlerinde ortaya çıkar. Bu kelime,
Uygur Türklerinin yerle ik hayatı benimsemesi ile dilde tarım ve hayvancılık niteli i ta ıyan
terminolojinin do masını sa lamı tır. Eski Türkçeden Orta Türkçeye uzanan süreçte udçı/koyçı
eklinde varlı ını koruyan bu kelime slamiyet’in etkisi ile dilde etkisini gösteren etkile imin
ürünü olarak çolpan-çulpan-çupan-çoban eklinde çe itli yazı ve konu ma dillerinde kar ımıza
çıkmı tır.
Çoban kelimesinin kökeni hakkındaki nihai sonuç, Sevan Ni anyan yönlü olup
kelimenin xšu kökünden f u “davar “+ Fa. –pana “koruyan, gözeten” eklinde türemesidir.
Fonolojide, çıkı noktası aynı olan birbirine benzer seslerin birbirine geli mesi kuralı bu
kelimenin kökenini açıklama noktasında daha sa lam bir delil olmu tur. Benzer nitelikte olan
xš ve f ünsüz çiftlerinin ç’ye geli imi do aldır.
5.Tarihi Metinlerde Çoban Kelimesi
Tarihi metinler, dilbilimsel açıdan kelime kökenlerine dair bilgiler vermesi bakımından
son derece önemli kaynaklarından biridir. Bu do rultuda tarihi metinler, çoban kelimesinin
geçirmi oldu u evreleri morfolojik ve semantik açıdan yansıtması bakımından önemlidir.
1)
Ceval Kaya’nın kitapla tırdı ı Altun Yaruk adlı eser, Uygur döneminin Budizm
odaklı eserlerindendir. Altun Yaruk’ta çoban anlamına gelen herhangi bir
kelime bulunmamasına ra men ud anlamında sözcükler mevcuttur.
Uygurca ud sı ır anlamında kullanılan kelimeden udçı çoban kelimesinin
türedi i bilinmesine ra men çoban anlamına gelen herhangi bir yapı söz konusu
de ildir.
4/11:tıltagınta ud koyn tonguz kaz ödirek takıguda ulatı…(
Kaya, 1994:61)
- 184 -
2)
James Russell Hamilton’un Budacı yi ve Kötü Kalpli Prens Masalının
Uygurcası adlı eserinde: ud
sı ır anlamındaki kelime eserde toplam üç kez
geçer.
(bkz.Hamilton III.1; LXV.2; LXV.6.)
III.1. yunt ud çokar koy yunt ud
(Hamilton, 1998: 229)
Metinde Udçı “çoban “anlamında ise 4 kez kullanılan bir yapı söz konusudur.
(bkz.Hamilton LXV.1. LXVII.; LXVIII.7; LXX.2.)
LXV.1.Satır. olurur erkän kon udçısı
(Hamilton, 1998: 59)
3)
Orta Türkçe dönemine geçi te köprü rolünde olan Harezm Türkçesinde bu
sözcük udçı ve koyçı kimli inden sıyrılarak ç p n eklini almı tır. Aysu Ata’nın
üzerinde çalı tı ı Kı a ü’l Enbiy adlı eserde bu kelime ç p n
eklindedir. (Ata II,1997:165)
“
222r-10.satır: ç p nım ediz yerge a dın, bu i seni i i ermes,meni sünü a a yetmegen, anı sünüsi meni ucamda
“
(Ata
I,1997:318)
4)
János Eckmann’ın üzerinde çalı tı ı ve Semih Tezcan’ın yayımladı ı Nehcü’l-
Fer d s “Cennetlerin Açık Yolu” adlı eserde çoban kelimesine kar ılık olarak
ç b n kelimesi kullanılmı tır.
“329/11 [köydürdiler] taqı bl s ‘al bir ç b n suratı üze bolup Ayy b pey ambarqa keldi. Baqar, Ayy b pey ambar ‘as
namaz…
“(
Eckmann,2000:228)
5)
Eski Anadolu Türkçesi dönemi Türkiye Türkçesinin ilk devrelerinden biridir. Bu
dönemde söz varlı ı açısından Arapça ve Farsça sözcük kullanımları söz
hazinesini olu turur. Nitekim Do an Aksan (2013: 54) bu dönem hakkında ve
çoban sözcü ü hakkında u de erlendirmelere yer verir:
“
Bu dönem dilinde, ba langıçta daha küçük ölçüde olan, ancak zamanla, özellikle kültürlü zümre edebiyatında günden
güne artan Arapça ve Farsça etkisi kendisini belli etmekle birlikte kavramlar dünyasının zenginli i yine dikkati çekmekte, bu
Türkçenin de dilin bütün gücünü ortaya koydu u, türetme yollarını kullanma çabası içinde bulundu u görülmektedir. Örne in
Türkçenin hemen her kesiminde Farsça kökenli “çoban” kullanılırken Eski Anadolu Türkçesinde güden ve güdücü sözcüklerine
rastlanmaktadır. Bunun yanı sıra kimi kaynaklarda davar eri ve yunt o lanı tamlamaları geçmektedir.”
6)
Cem Dilçin’in düzenledi i Süheyl ü Nev-Bahãr adlı eser, Eski Anadolu
Türkçesinin önemli eserlerinden biridir. Bu eserde, çoban sözcü üne kar ılık
olarak çop n sözcü ü kullanılmı tır.
‘
aceb olmaya uzı apan ki i
Çop ndan yir olursa apan ta ı
(53a/1733) (Dilçin ,1991:311)
7)
Muharrem Ergin tarafından iki cilt halinde yayımlanan Dede Korkut Kitabı adlı
çalı mada çoban sözcü ü çoban eklinde hikâyelerde yer alır.
D40
aran u a am olanda aygulu çoban
ar-ile ya mur ya anda ça ma lu çoban
südi peyniri bol ayma lu çoban
(Ergin, 2009: 97)
11.yüzyıldan itibaren çopan-çupan ekli ile dilde görülmeye ba layan bu sözcük,
Türkiye Türkçesinde çoban eklinde temsil edilen yapıda kendini gösterir.
Tarihsel metinler e li inde, 11.yüzyıla dek udçı/koyçı/koñçı biçimleri hakkındaki tarihsel
tanıklamalar, bu kelimenin –CI meslek yapan ek yoluyla kuruldu unu gösterir. Zülfikar
(2007:173), bu ek üzerinde tarihsel bilgiler sunarak ekin Türk dilindeki yerinden bahseder:
- 185 -
“Meslek yapan –CI eki, Türkçenin bilinen en eski metinlerinden bugüne kadar kullanılagelen eklerinden birisidir. Köktürk Anıtları’ndan
Uygurcaya oradan lk slami eserlere ve günümüze kadar ula an 1300 yıllık süreç içinde bu ek yaygın bir ekilde kullanılır.
“
(Zülfikar,
2007:173)
Tarihsel metinlerden hareketle, çoban anlamını veren yapıların günümüzü geli i ve
Standart Türkiye Türkçesi’nde kullanılı ı iki süreç yoluyla sa lanmı tır.
Birinci süreç, kelimenin 7.yüzyıldan 11. Yüzyıla dek udçı, koyçı, konçı eklinde
görülmesidir.
kinci süreç, kelimenin 11. yüzyıldan itibaren udçı, koyçı biçiminden sıyrılarak çupan,
çopan, çulpan eklinde kullanılmasıdır. Ayrıca güden, güdücü gibi kavramların da kullanılarak
günümüze geli idir.
Tablo 1: Tarihi metinlerden çıkarılan sonuçlar e li inde bu tablo olu turulmu tur.
6. Türk Dillerinde Çoban Kelimesi
Türk dillerinde çoban anlamını veren yüzde yüz Türkçe sözcükler bulunmaktadır.
Türkçe udçı-koyçı-konçı gibi örneklerin yanında Kıpçak Türkçesinde küdiçi-kütövçi gibi
örnekler de mevcuttur.
Orhun Türkçesi
Udçı –Koyçı-Konçı
Uygur Türkçesi
Udçı-Koyçı-Konçı
Karahanlı Türkçesi
Çûpân
Harezm Türkçesi
Ç b n
Eski Anadolu Türkçesi
Çop n
Osmanlı Türkçesi
Çoban- Çûbân
Türkiye Türkçesi
Çoban
Tablo: 3Tarihi metinler
Türk Dillerinde Çoban Kelimesi
Altayca
Koyçı
Uy inek
( en, 2007 : 23)
Azerice
1)
Goyuncu:
Koyunculuk
sahasında
uzman, koyun yeti tirmekle u ra an
adam.
2)
Satmak amacı ile koyun yeti tiren
adam
( en, 2007:23)
Karahanlı Türkçesi
Çûpân (Ü enmez, 2010 : 83)
Harezm Türkçesi
Çoban
( en, 2007 : 23)
Kıpçak Türkçesi
Küdiçi çoban
Kütövçi çoban
(Güner,2010 : 1431)
Kazakça
Koy ı
( en, 2007 : 23)
Teleüt Türkçesi
Koyçı
( en, 2007 : 23)
Türkmence
Goyundarçılık
( en, 2007 : 23)
Yeni Uygurca
Koyçi
Uy öküz
( en, 2007 : 23)
Kırgızca
Uy sı ır türü
( en, 2007 : 23)
Tablo 4: Serkan en’in Orhon, Uygur ve Karahanlı Metinlerindeki Meslekler Ba lamında Eski Türk Kültürü adlı
tezinden ve Galip Güner’in “Kıpçak Türkçesindeki Meslek Adları Üzerine çerik ve Yapı Bakımından Bir Sınıflandırma
Denemesi” nden derlenmi tir.
- 186 -
Türkiye Türkçesi
çoban
Azerbaycan Türkçesi
Çoban
Ba kurt Türkçesi
Çaban- Harık kötövsi
Kazak Türkçesi
opan
Koy ı
Kırgız Türkçesi
Koyçu
Çaban
Özbek Türkçesi
Çopán
Tatar Türkçesi
Çaban
Sarık kötüçisi
Türkmen Türkçesi
Çopan
Uygur Türkçesi
Çopan-Koyçi
Rusça
Çaban-Pastuh
Tablo 5: Kar ıla tırmalı Türk Lehçeleri Sözlü ü I (s.136,137)
Tablolar halinde sunulan kar ıla tırmalı kelime listesinden hareketle, Türkiye Türkçesi
dı ında kullanımdan dü mü koyçı-udçı-konçı gibi yapıların di er Türk Lehçelerinde varlı ını
sürdürdü ü görülmektedir.
SONUÇ
1)
Çalı manın iskeletini olu turan nokta dil ili kileri ve çoban kelimesi üzerindeki
de erlendirmelerin aynı uzantıda birbirini tamamlamasıdır. Eserde dil ili kileri noktasında
Türkçenin di er kültürlerle olan ili kisi ve kültür durumu Do an Aksan ve Talat Tekin gibi
akademisyenlerin görü leri do rultusunda i lenmi tir.
2)
Türkçede udçı-koyçı gibi çoban anlamını veren sözcükler var olmasına ra men Farsça
Çoban kelimesinin ödünçlenmesi kar ılıklı ili ki ve temasın ürünüdür. Orijinal biçimlerin
oldu u kavramlar yerine yabancı bir dilden bu kavramları kar ılayan kelimelerin alınması
sadece Türkçeye özgü bir durum de ildir.
3)
Çoban sözcü ündeki ödünçleme ili kisi üphesiz ihtiyaçtan kaynaklanan bir ödünçleme
ili kisi de ildir. Socıal Cachet (Toplumsal Prestij), toplumsal saygınlık amaçlı bir
durumdur. Nitekim Türkçede udçı/koyçı/koñçı eklinde çoban anlamını kar ılayan orijinal
sözcükler var olmasına ra men Farsçadan çoban kelimesinin alınması prestij kaynaklı,
ödünçleme olayıdır. Farslıların dönem dönem ya adıkları co rafya etrafında hakim kültür
olu u, Türklerde saray ve edebiyat dilinin Farsça olu u bu denli ödünçleme olgularını gözler
önüne sermi tir.
4)
Çoban kelimesinin dilde varlı ını hissettirdi i dönem üphesiz slamlıktan sonraki dönemi
kapsayan 11.yy sonrası Orta Türkçe dönemidir. Göktürk ve Uygur eserlerinde udçı-koyçı-
koñçı eklinde kar ımıza çıkan ve artık zayıflayarak yerini çoban kelimesine bırakan bu
sözcük orijinal yapılarda kullanım sıklı ı dairesinde sıfıra yakla arak o dilin sözcük
envanterinde yerini yeni bir kavrama bırakmı tır.
5)
Türkçenin ödünçleme tarihini Eski Türkçe dönemine kadar götürebiliriz. Nitekim bu
dönemde yerli kelime sayısı yo un olmasına ra men Sogdça ve Çinceden birtakım kelimeler
alınmı tır. Temas sonucu ba ka dilden alınan kelime sayısı ise Uygurlar döneminde artmaya
ba lar. slam dininin kabul edilmesi ile dilde a ırlı ını daha fazla hissettirmeye ba layan bir
Arapça ve Farsça terminoloji olu mu tur.
6)
Kelimenin kökeni noktasındaki görü ümüz, Sevan Ni anyan yönündedir. xšu kökünden f u
“davar “+ Fa. –pana “koruyan ,gözeten” eklinde türeyen bu kelime Orta Türkçe dönemle
beraber dilde kullanım sıklı ına ula ır. Çıkı noktası aynı birbirine benzer seslerin birbirine
geli mesi kuralı bu kelimenin kökenini açıklama noktasında daha sa lam bir delil olmu tur.
Benzer nitelikte olan xš ve f ünsüz çiftlerinin ç’ye geli imi do aldır.
KAYNAKÇA
AKSAN, Do an (2003). Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, Ankara: TDK Yayınları
AKSAN, Do an (2013).Türkçenin Gücü, Ankara: Bilgi Yayınevi
- 187 -
ATA, Aysu (1997), Kıssasü’l-Enbiy , Giri -Metin-Tıpkı Basım, Ankara: TDK Yayınları
------------------------(1997). Kıssasü’l-Enbiy II DizinAnkara: DK Yayınları
ATA, Aysu (1998).Nehcü’l-Fer dis-Dizin-Sözlük, Ankara: TDK Yayınları
CLAUSON, S. G. (1972).An Etymological Dictionary Of Pre-Thirteenth –Century Turkish , Oxford: Oxford
University Press
D LÇ N, Cem (1991). Mes’ûd bin Ahmed –Süheyl ü Nev-Bahãr nceleme-Metin-Sözlük, Ankara: TDK Yayınları
ECKMANN, János (2000) . Nehcü’l-Fer dis Metin Tıpkı Basım, Yayımlayanlar Semih Tezcan-Hamza Zülfikar,
Ankara: TDK Yayınları
EKER, Süer (2010). “Orhun Yazıtlarının Bulunu undan 120 Yıl Sonra Türklük Bilimi ve 21.Yüzyıl” Konulu III.
Uluslararası Türkiyat Ara tırmaları Sempozyumu, 26-29 Mayıs 2010
EREN, Hasan (1999). Türk Dilinin Etimolojik Sözlü ü, Ankara: Aydın Kitabevi Yayınları
ERG N, Muharrem (2009). Dede Korkut Kitabı I-II, Ankara: TDK Yayınları
GABAIN, A.Von (2007).Eski Türkçenin Grameri, çev. Mehmet Akalın, Ankara: TDK Yayınları 5.Baskı
GÜLENSOY, Tuncer (2007). Köken Bilgisi Sözlü ü A-N, Ankara: TDK Yayınları,
GÜNER, Galip (2010), “Kıpçak Türkçesindeki Meslek Adları Üzerine çerik ve Yapı Bakımından Bir
Sınıflandırma Denemesi”, Turkish Studies -5/3summer
HAMILTON, J.Russell (1998). Budacı yi ve Kötü Kalpli Prens Masalının Uygurcası, Çev. Ece Korkut, smet
Birkan, Ankara: Simurg Yayınları
Y YOL, Fatih; KESMEC , Ahmet M.(2011). “Balkan Dillerindeki Türkçe Kelimelerin Tanımlanması Problemi
Üzerine Tespitler”, Turkish Studies - 6/4 Fall , TURKEY
Kar ıla tımalı Türk Lehçeleri Sözlü ü I (1991) . Ankara: Kültür Bakanlı ı /1371 Kaynak Eserler /54
Ka garlı Mahmud (2013). Divanü L gat-it-Türk Dizin, Çev.Besim Atalay, Ankara: TDK Yayınları
KAYA, Ceval (1994). Altun Yaruk, Ankara: TDK Yayınları
KOYUNCU, Mehmet (2012). “Küçükba Hayvan Yeti tiricili inin Anahtarı “Çoban”, 2012 Yılı Hayvancılık
Grubu Bölge Bilgi Alı veri Toplantısı Bildirileri 17-20 Eylül 2012, Manisa. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlı ı Ege
Tarımsal Ara tırma Enstitüsü Müdürlü ü Yayınları No: 152
N ANYAN, Sevan (2009). Sözlerin Soy A acı, Ça da Türkçenin Etimolojik Sözlü ü, stanbul : Everest Yayınları
ORKUN, H.Namık (2011). Eski Türk Yazıtları, Ankara :TDK Yayınları
ÖZTEKTEN, Özkan, “Türkçenin Dünya Dillerine Etkisine Genel bir Bakı ”, Haz. Günay Karaa aç (2004).
Türkçenin Dünya Dillerine Etkisi, V.Lefke Bulu ması (29-30 Nisan 2004), Ankara : Akça Yayınları
PARLATIR, smail (2006) . Osmanlı Türkçesi Sözlü ü, Ankara: Yargı Yayınevi
SKULJ, Joseph v.d. (2006). “ Lexical Self –Datıng’ Evidence For A Common Agro-Pastoral Orıgın Of Sanskrıt
‘Gopatı’, ‘Gospatı’ And Slavıc ‘Gospod, ‘Gospodın’ Meaning Lord / Master/ Gentleman/ More Than 8,000
Years Ago”, First Published in (Prvi objavljeno v): Vedic Science ,8 (1),5-24
EN, Serkan (2007). Orhon, Uygur ve Karahanlı Metinlerindeki Meslekler Ba lamında Eski Türk Kültürü,
Yayınlanmamı Doktora Tezi , Samsun: On Dokuz Mayıs Üniversitesi,
---------------------------- (2005). TDK Türkçe Sözlük, Ankara
TEK N, Talat (2000). Orhon Türkçesi Grameri, Ankara: Simurg Yayınevi
TEK N, Talat (2003). Makaleler II Tarihi Türk Yazı Dilleri,”Türkçedeki En Eski Ödünç Sözcükler”, Ankara : TDK
Yayınları
Ü ENMEZ, Emek (2010). Karahanlı Türkçesinin Sözlü ü, stanbul: Do u Kitabevi I.Baskı
WEEKLY, Ernest (1921). An Etymological Dictionary Of Modern English , London
YARDIMCI, lhan (2011). Misalli Büyük Türkçe Sözlük, stanbul: Kubbealtı Lügati, 2.Baskı
Haz. YARDIMCI, lhan (1998). Açıklamalı, Ansiklopedik sim ve Soyadları Sözlü ü-A’dan Z’ye kadar,
stanbul : Milli Gazete
ZÜLF KAR, Hamza (2007) . ” Meslek Adları ve –CI Ekinin Türkçedeki levleri “–Belleten 2007/I
Elektronik Kaynaklar
mam Muhammed smail Buhari (2013) . Sahih-i Buhari , Çev.Mehmet Sofuo lu Ötüken Yayınları
https://ia601704.us.archive.org/0/items/SAHIHIBUHARI1.CILT/SAH%25C4%25B0H-
%25C4%25B0%20BUHAR%25C4%25B0%201.C%25C4%25B0LT.pdf
Enclopedia ranica : http://www.iranicaonline.org/articles/cupan
AKSAN, Do an. “Köktürkçeden Bugüne Türkçede Ödünçlemeler Üzerine Bir Sözcük statisti iAra tırması
http://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20DILI/dogan_aksan_kokturkce_odunclemeler_istatistiksel.pdf
Dostları ilə paylaş: |