Debiyat tarihi, edebî eser ve şahsiyetleri kronolojik ve sistematik olarak incele



Yüklə 449,41 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix23.08.2018
ölçüsü449,41 Kb.
#63847


debiyat tarihi, edebî eser ve şahsiyetleri 

kronolojik  ve  sistematik  olarak  incele-

yen bir bilim dalıdır. Dünya ve Avrupa 

edebiyat tarihi gibi çok geniş coğrafya alanlarını 

ihtiva eden nadir örneklere karşılık daha ziyade 

milletlerin  (Türk  Edebiyatı  Tarihi),  belirli  devirle-

rin  (XIX.  Asır  Türk  Edebiyatı  Tarihi), hatta edebî 

akımların (Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi) ve tür-

lerin (Türk Tiyatro Edebiyatı Tarihi) tarihleri daha 

yaygındır. (Okay, 1994: 403-405) Türk edebiyatın-

da çok erken dönemlerde (XV. yüzyıl) Fars ede-

biyatının etkisiyle başlayan tezkireciliği saymaz-

sak, modern anlamda edebiyat tarihi XIX. yüzyılın ikinci yarısında özellikle 

Fransızların etkisiyle başlar ve gelişir. Yine edebiyat tarihi çerçevesinde düşü-

nülebilecek olan tezkireciliğin devam etmesinin yanında, Ziya Paşa, Namık 

Kemal, Recâizâde Mahmut Ekrem gibi şahsiyetlerin geçmiş ve dönemlerinin 

edebiyat ile ilgili yazı ve kitaplarını, müstakil monografileri (İsmail Hakkı’nın, 

Ahmet Midhat  Efendi, Recâizâde Mahmut Ekrem, Cevdet Paşa ve Şemsettin 

Sami monografilerini)

1

 göz ardı etmememiz gerekir. 



Edebiyat  tarihi  adını  taşıyan  ilk  eser,  Abdülhalim  Memduh’un  Tarih-i 

Edebiyat-ı  Osmâniye’sidir  (1889).  Şahabettin  Süleyman’ın  Tarih-i  Edebiyat-ı 

Osmâniye’si (1912), Fâik Reşad’ın Tarih-i Edebiyat-ı Osmâniye’si (taş bs. 1328 / 

1912, 1923) unutulmayacak eserlerdir. M. Fuat Köprülü’nün Darülfünunda 

okutulan Türk Tarih-i Edebiyatı Dersleri (taş bs. 1329 / 1914) ve Türk Edebiyatı 

1

 İsmail Hakkı (Eldem), Ondördüncü Asır Türk Muharrirleri adlı eserinde 1. Defter Ahmet Mithat 



Efendi’ye, (İstanbul Artin Asaduryan Şirket-i Mürebbiye Matbaası, 1891,  83 sayfa) , 2. Defter 

Recâizâde Mahmut Ekrem’e, (İstanbul Mahmut Bey Matbaası, 1891, 88 sayfa), 3. Defter Cevdet 

Paşa’ya, (İstanbul Alem Matbaası, 1891, 78 sayfa), 4. Defter ise Şemsettin Sami Bey’e, (İstanbul 

Kasbar Matbaası, 1893, 92 sayfa) aittir.

Edebiyat Tarihi Açısından 

Mehmet Fuat Köprülü

HACER GÜLŞEN

51

E




Tarihi (1926) adlı eserleri de önemli eserlerdir. 

Türkiye’de edebiyat tarihinin ve Türkolojinin kurucusu olan Köprülüzâde 

Mehmet Fuat, Türk edebiyatı tarihini bir bütün olarak ele alır ve onu sistem-

leştirir. Daha 1913’de neşrettiği “Türk Edebiyatı Tarihi’nde Usûl” adlı maka-

lesinde edebiyat tarihini, medeniyet tarihinin parçası olarak gördüğünü açık-

lamıştır. İlk baskısı 1919 tarihinde yapılan monografik bir çalışma olan Türk 



Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı eserinde Mehmet Fuat Köprülü, edebiyat 

tarihi hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle açıklığa kavuşturur: 

Edebiyat tarihimiz hakkında şimdiye kadar Doğu’da ve Batı’da 

yazılmış pek az umûmî eserler ve monografiler ekseriyetle ilmî bir kıy-

metten mahrum olduğu gibi, Türk edebiyatının umûmî gelişme mese-

lesi de ilim âlemi için henüz hallolunamamış bir muammâdır; esasen, 

Hammer’den  Gibb’e  ve  eski  tezkirecilerimizden  bugünkü  bazı  nadir 

âlimlere kadar, hiç kimse, Asya içerilerinden Akdeniz kıyılarına kadar 

bütün Türk milletinin en az on üç on dört asırlık edebî tekâmülünü bir 

bütün şeklinde mütâlea ve tetkik lazım geldiğini, esefle söyleyelim ki 

anlayamamıştır. Muhtelif Türk şubelerini birbirleriyle alakası olmayan 

ayrı  milletler  sayarak  aralarındaki  bağ  ve  münasebetleri  anlamayan, 

umûmî Türk tarihini bir bütün şeklinde mütalaaya ihtiyaç görmeyen 

tetkikçilerinin elinde, dünya tarihinin bu mühim parçası ebediyen bir 

muammâ şeklinde kalacaktı. Bereket versin şu son altı – yedi senedir 

memleketimizde mütevâzıâne bir şekilde başlayan tarih araştırmaları, 

müsteşrıkların şimdiye kadar bağlı kaldıkları bu görüş tarzının yanlış-

lığını meydana koyarak, geçmişin tetkik ve yaşatılması için nasıl bir yol 

tutulması lazım geldiğini meydana çıkardı.”

Köprülü, 1920 ve 1921 tarihlerinde iki fasikül 

hâlinde Türk Edebiyatı Tarihi’ni yayımlamaya baş-

lar. Eser, 1926 yılında son şeklini alarak yayımla-

nır. Türk Edebiyatı Tarihi adlı eserinde de, edebiyat 

tarihinin,  “umûmiyetle  tarihin  -daha  açık  ifade  ile 



Medeniyet tarihinin- en mühim bir kısmı” olduğu-

nu tekrarlar. Ona göre, edebiyat tarihi, “Medeni-



yet tarihinin, yahut umûmî ve yaygın manasıyla Ta-

rihin çerçevesi içinde tetkik olunmalıdır.” Filoloji ve 

Tarih ilimlerine dayanmadan bir edebiyat tarihi 

meydana gelemez. Şair ve mütefekkirin hâl tercümelerini sıralayan bir 

52

TÜRK 



D İ L İ


edebiyat tarihi ise bu isme layık olamaz.

 

Sadece  Türk  Edebiyatı  Tarihi  adlı  eseriyle  değil,  aynı  zamanda  meşhur 



“Türk Edebiyatı Tarihinde Usul” (Bilgi Mecmuası, 1913), “Türk Edebiyatının 

Menşei” (Millî Tetebbular Mecmuası, 1916) adlı makaleleriyle ve Türk Edebiya-



tında İlk Mutasavvıflar (1919) adlı monografisiyle, dönemi için ilk ve önemli 

çalışmalara imza atan Köprülü’nün yazıları, bu konudaki düşünceleri ve tar-

tışmaları elbette önem taşımaktadır. Köprülüzâde Mehmet Fuat, edebî eser, 

edebiyat tarihi ve edebiyat tarihçisi hakkındaki düşüncelerini muhtelif ma-

kalelerinde de açıklar. Örneğin, edebiyat tarihi alanında bir eserin kalıcı olma 

şartları üzerinde durur. Edebiyat tarihi anlayışına göre, bir edebî eserin yaşa-

yıp rağbet kazanması o devrin ve halkının eğilimlerine, zevklerine, kaynak 

olmasından ileri gelmektedir. Bir devrin ortak eğilimlerini kendinde topla-

mayan bir eser ne kadar kıymetli olursa olsun, sosyal bir etki yaratamayacağı 

için tarihî kıymetten de mahrum demektir. 

Köprülüzâde Mehmet Fuat, edebiyat tarihçisinin herhangi bir sanatkâr 

hakkında  kendi  şahsi  hükmünü  veren  bir  adam  olmadığını  düşünür.  Ona 

göre, edebiyat tarihçisi incelediği sanatkârın çeşitli asırlar tarafından ne gibi 

değerlendirmelere uğradığını, eserinin ne derece başarı kazanabildiğini, et-

kilerinin derecesini bütün sebepleri ve sonuçlarıyla anlamaya çalışan kişidir. 

Her milletin edebiyat tarihinde daima görülen bir olay üzerinde durur yaza-

rımız. Bu da zamanında büyük bir sanatçı olarak kabul edilen bir sanatkârın, 

ilerleyen devirlerde unutulabilir olması, ya da hayatında hiçbir önem kazana-

mayan diğer bir şairin, ileride büyük bir üstat olarak görülebilirliğidir. 

Köprülüzâde Mehmet Fuat, şahsi hükümlerle edebiyat tarihi yapılama-

yacağını her devirde yazılmış tezkireleri önem ve dikkatle incelemek gerek-

tiğini  sözlerine  ekler.  Bir  başka  yazısında  da,  edebiyat  tarihçilerinin  kendi 

çalışma alanlarına daima biraz fazla önem verdiklerini ifade eder. Edebiyat 

tarihçilerine göre, bir milletin ruhunu bütün çıplaklığıyla gösterebilen en can-

lı belgeler, edebî eserlerdir. Bir iskeletten farkı olmayan siyasi tarihlere karşı 

sanat ve edebiyat tarihinin yüksekliği, tek yaşayan tarih şubesi olmasından 

kaynaklanır. Ona göre, büyük edebiyat tarihçilerinin bir milletin edebiyatını 

incelerken onun asıl tarihini yazdıkları iddiasına kalkışmalarına başlıca sebep 

budur. Sözlerine şöyle devam eder: “mademki bir milletin dehasını en iyi temsil 

edebilenler sanatkârlardır, o halde birer sanat zirvesi sayılabilecek şaheserleri incele-

53

TÜRK 



D İ L İ


yen tarihçilerin bu iddiası kuvvetsiz değildir.” 

Köprülüzade Mehmet Fuat, millî dehayı temsil edebilecek eserleri şahe-

ser olarak görür. Köprülü’nün, oluşturduğu usule göre, edebiyat tarihimizi 

tetkik ettiği: Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseri hâlen önemini koruyan ilmî ve aka-

demik hüviyette ilk edebiyat tarihidir. 

Mehmet  Fuat  Köprülü’nün  bu  çalışması,  döneminde  büyük  ses  getir-

miştir.  Bu  eserle  ilgili  değerlendirmelerden  de  kısaca  bahsetmek  yerinde 

olacaktır. Bu isimlerden ilki Necip Asım, Köprülüzâde Mehmet Fuat’ın Türk 



Edebiyatı Tarihi adlı eserinin umumi Türk edebiyatı tarihi için bir el kitabı ma-

hiyetinde olacağını düşünür. Bu mühim eserin ilk cüzünün çıktığını, ikincisi-

nin de matbaaya verildiğini müjdeler. Necip Asım’ın şu sözleri Köprülüzâde 

Mehmet Fuat ve Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseri için hissettiklerini  de yansıtır: 

Yukarıda arz ettiğimiz gibi Türk edebiyatı ve tarihi hakkında hemen bir fikir sahi-

bi bile olmadığımız bir zamanda bu bahsi tâ esastan tutturarak, her meseleyi ayrıca 

tahlil eden bir terkip vücuda getirmek her yeninin kârı olmadığını itiraf etmeliyiz. 

Necip Asım’a göre bir taraftan böyle edebiyat kürsüsü “feyzler” göstermekte 

iken diğer taraftan da Türk lisanı tarihi ve umumi Türk tarihi kürsüleri de 

hazırlayabildiği eserleri ortaya atabilme imkânına nail olur. Bu geniş sahada 

çalışmak için birçok insan yetişirse ancak o zaman millî mefkûre büyük bir 

olgunlukla kendisini gösterir. Necip Asım, “muhterem bir dostu” olarak gördü-

ğü Köprülüzâde Mehmet Fuat’ın eserinden dolayı onu tebrik ederek sözleri-

ne son verir. Yakup Kadri de, Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseri, (bu eseri yazan, 

genç  ve  güzîde  müderrisin”  (bu  ifadeden  Yakup  Kadri’nin,  Köprülüzâde’yi 

takdir  ettiğini  de  anlamaktayız),  Bilgi  mecmuasında  edebiyat  tarihine  dair 

yazdığı bir mukaddemenin, (bu yazı “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” adlı 

yazısıdır) devamı sayabileceğimizi söyler. Yakup Kadri’ye göre Türk Edebiyatı 



Tarihi başlı başına bir eser olmayıp uzun bir inceleme ve araştırma silsilesinin 

bir halkasını oluşturmaktadır. Yazar şunları söyler: 

Mehmet Fuat Bey bundan evvelki kitabında, bize Türk edebiyatı-

nın menşelerinden bahsetmişti; şimdi de bu edebiyatın İslam edebiyatının 

tesiri altında nasıl bir istihâleye uğradığını afâkî ve nâfiz bir ilmî usûl ile 

şerh ve izâh ediyor. Bu kitap müellifin diğer eserleri gibi her türlü şahsî 

mütalâalardan, husûsî nokta-i nazarlardan, leh veya aleyhte verilmiş hü-

kümlerden tamamıyle ârî ve âdeta bir kamus gibidir.”

54

TÜRK 



D İ L İ


Yakup Kadri’ye göre eserin içinde, 

Bütün alâkadarların ve bu hususta kendisini en ziyade sahib-i 



ihtisas görenlerin bile istifâdesini temin edecek malumat vardır. Lakin 

maatteessüf her şeyin ancak bir dedikodu hâline girdikten sonra ehem-

miyet kazandığı bu şehirde bu gibi ciddî eserler hiç nazar-ı dikkati celp 

etmeksizin 

geçip gitmektedir. 

Sonuç olarak Türk edebiyatı tarihi araştırmalarında en önemli isimlerden 

biri Mehmet Fuat Köprülü’dür. O, Türkiye’de edebiyat tarihinin ve Türkolo-

jinin kuruculuğunu yapmıştır. Mehmet Fuat Köprülü, Türk edebiyatı tarihini 

bir bütün olarak ele almış ve onu sistemleştirmiştir. Türk edebiyatı tarihi hak-

kındaki görüşleri kadar, bu alandaki eserleriyle de hiçbir zaman unutulmaya-

cak değerli bir bilim adamıdır.



Kaynakça

Köprülüzâde Mehmet Fuat, (1918), “Süleyman Fakih ve Mevlid-i Şerif”, Şair, nr. 

2, 17 Kanunıevvel.

Köprülüzâde Mehmet Fuat, (1918), “Hüseyin Daniş Bey’e”, Yeni Mecmua, nr. 44, 

16 Mayıs.

Köprülüzâde  Mehmet  Fuat,  (1919),  “Epope  Meselesi”,  Büyük  Mecmua,  nr.  5,           

9 Nisan.

Mehmet Fuat Köprülü, (1966) “Türk Edebiyat Tarihinde Usul”, Edebiyat Araştır-



maları, Ankara.

Mehmet Fuat Köprülü, “Başlangıç”, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara 

1987.

Mehmet Fuat Köprülü’nün Türk Edebiyatı Tarihi’nin 5. ve son baskısı için bkz., 



Türk Edebiyatı TarihiAkçağ Yay., Ankara 2003.

Necip Asım, “Türk Edebiyatı Tarihi”, İkdam,  nr. 8737, 11 Temmuz 1921.

Okay, Orhan, (1994), “Edebiyat Tarihi”, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

C. 10, İstanbul.

Yakup Kadri, “ Türk Tarih-i Edebiyatı”, İkdam, nr. 8920, 14 Ocak 1922, s. 2.

55

TÜRK 



D İ L İ

Yüklə 449,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə