İlk
Çağda kuşkuculuk; filozofların varlıklara ilişkin olarak bilginin elde edilemeyeceğini gösteren ruhsal
bir tavır iken Rönesans'tan sonra doğa bilimlerinin doğması ve gelişmesi ile farklı bir değer kazanmıştır.
Nitekim
kuşkuculuk Descartes'ta (Dekart) yöntemsel kuşkuculuk olarak kendini gösterir. Descartes'a göre kuşku duymak
doğru ve kesin bilgiye ulaşmada amaç değil araçtır. Çünkü Descartes'a göre doğru
ve kesin bilgiye ulaşmak
mümkündür.
Sofistler bilgiden ilk şüphe edenlerdir.
Timon mutluluğa ulaşmak ister.
İ
ı her şeyin ölçüsü olarak kabul eden Pyrrhon’dur.
nsan
Gorgias, “Bir şeyi bilsek bile anlatamayız.” der.
Descartes doğru bilgiye ulaşırken kuşkuyu amaç edinir.
Protagoras, herkes için geçerli olan genel geçer bilgiyi kabul eder.
Pyrrhon'a göre insan, yargı vermekten kaçınarak ruh sükunetine erer.
D
2. Bilginin Mümkün Olduğu Görüşü ( Dogmatizm )
dogmatik
Felsefede, bilginin mümkün olduğunu savunanlar
olarak adlandırılır. Dogmatikler, insanın
kendisinden bağımsız olarak var olan gerçekliğin bilgisini bilebileceğini öne sürerler. Dogmatikler, bilginin nereden
geldiği konusunda (akıl, deney, hem akıl hem deney, sezgi, olgu, yarar vb.) farklı görüşlere sahiptirler.
a. Rasyonalizm
Uygulayalım-2
1. Aşağıdaki görüşleri verilen filozoflar öğretmen tarafından açıklanır. Öğrenciler öğretmen
anlatırken merak ettiklerini öğretmene sormazlar. Bunun yerine filozofun yanında bulunan
alana yazarlar.
2. Ders sonunda yazdıkları soruları sırayla okurlar. Bu sorulara diğer öğrenciler cevap verirler.
Cevaplanmayan sorular öğretmen tarafından cevaplanır.
3. Metinden hareketle metnin sonundaki kontrol tablosunda verilen fikirleri ilgili filozof
kutucuğuna işaretleyiniz.
Bilgi mümkündür. Bunun imkânı akıldır. Çünkü aklını kullanan insan doğru bilgiye ulaşabilir.
Rasyonalizm (akılcılık)'e göre bilgi akıldan doğar. Akıl, doğuştan bilgi edinme yetisi ile donatılmıştır. Bunun
için duyum ve algılar bize zorunlu, kesin, genel geçer bilgileri veremezler. Bu nitellikteki bilgiyi bize aklımız,
düşüncemiz sağlayabilir. Deneyden gelmeyen, deney öncesi olan bu bilgiye felsefe alanında
bilgi denir.
Rasyonalizmin en önemli temsilcileri Sokrates, Platon, Aristoteles, Farabi, Descartes, Hegel'dir.
a priori
38
39
Sokrates (MÖ 469-399)
İroni (alaya
alma)
maiotik (doğurtma)
Platon (MÖ 427-347)
idealar
dünyası
görünüşler (fenomenler) dünyası
.
episteme
doxa
(sanı)
Aristoteles (MÖ 384-322)
tekil ve bireysel
Sokrates'e göre, hekesin “doğru” olarak kabul edebileceği bilgiler
vardır. Bu bilgiler deney ve tecrübeyle edinilmez; onlar doğuştandır. Yani insan
dünyaya bilgi ile gelir. Bunu kanıtlamak için Sokrates, geometri bilmeyen bir
köleye yöneltmiş olduğu sorularla bir geometri problemini çözdürür. Bununla
demek ister ki; öğretmen öğrenciye yeni bir şey öğretmez, sadece doğuştan
onun aklında var olan bilgiyi açığa çıkarır.
Sokrates insanlarda doğuştan var olan bilgiyi açığa çıkarırken karşılıklı
konuşma yöntemini uygular. Bu yöntem iki aşamadan oluşur:
ve
. Sokrates, ilk aşamada karşısındakiyle
konuşurken bir şeyler bildiğini sanan kişiye aslında hiçbir şey bilmediğini
alaylı bir şekilde kanıtlar. İkinci aşamada ise, yine ustaca sorduğu sorularla
hiçbir şey bilmediğini benimsemiş olan kişinin, aklında doğuştan var olan
bilgilerini açığa çıkarır.
Platon, doğru bilginin varlığını idealar kuramından hareketle açıklar. O,
birbirinden tümüyle farklı iki varlık alanının olduğu düşüncesindedir:Bunlardan
biri, akıl yolu ile kavradığımız öncesiz ve sonrasız (ezeli ve ebedi) olan
;
diğeri ise içinde yaşadığımız ve duyularımızla kavradığımız
dır
Platon'a göre asıl bilgi, değişmez varlıkların bulunduğu idealar
dünyasına ait bilgidir. İdeaların bilgisi kesin, zorunlu, mutlak, genel-geçer
bilgidir. Platon buna
der.
Görünüşler (nesneler) dünyası, idealar dünyasının duyular aracılığı ile
algılanan bir kopyasıdır. Algıların yanılmalarından dolayı görünüşler
dünyasının bilgisi aldatıcıdır ve doğru bilgi olamaz. Platon bu bilgiye
der. Örneğin; doğada görme duyusu ile kavradığımız bir ağaç, gerçek
ağaç değildir; gerçek ağaç ideasının bir kopyasıdır.
Platon idealar dünyasını bilmemizi ruhun ölümsüzlüğüne dayandırır.
İnsan doğmadan önce idealar dünyasını tanımıştır. Yani ruh, idealar
dünyasından bu dünyaya gelmiştir. Onun için oranın bilgisine sahiptir. İdealar
dünyasının bilgisini insan ancak akılla kavrar. Bu anlamda bilmek, ideaları
düşünmektir. Yani ideaları anımsamaktır. Çünkü insan görünüşler dünyasında
yaşarken ruhu önceden bildiklerini anımsamaya başlar.
Aristoteles'e göre; gerçekten var olanlar
olanlardır.
Bunlar; üzerinde yazı yazdığımız masa, bahçede gördüğümüz ağaç vb.dir.
Aristoteles bilgiye ancak tümel önermelerle ulaşılabileceğini söyler. Tümel
önermelerin içinde tekiller olduğundan yapılması gereken, tekilleri
tümellerden üretmektir. Bunu da tümdengelim yöntemi ile yapabiliriz.
Örneğin; ”Bütün insanlar ölümlüdür
önermesi tümel bir yargıdır. Bu tümel
yargıda Ali'nin ve Ayşe'nin ölümlü olduğunun bilgisi elde edilir.
.”
Sokrates ile ilgili sorular
Platon ile ilgili sorular
Aristoteles ile ilgili sorular