Dilbiliminde Büyük Akımlar



Yüklə 65,96 Kb.
tarix04.11.2017
ölçüsü65,96 Kb.
#8513

Başlıca Dil Bilimi Akımları

Henriette Gezundhajt

Çeviri ve Türkçe’ye Uyarlama: Prof. Dr. Rıza FİLİZOK

I Dil Bilimi ve Dil Bilimi Akımları


Her şeyden önce, dil biliminin içinde birkaç temel akım bulunduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Bu akımların her biri “lisan”ı bir inceleme konusu olarak görür, fakat meseleyi farklı yönlerden ele alır:

İç-dil bilimler (Les linguistiques internes) bağımsız araştırma alanlarıdır. Bu dilbilimler, asıl yapısal dilbilimler (fonctionnalisme, distributionnalisme, psychosystématique, değişik derecelerde yapısalcılığa bağlı bir “générativisme”) ile onlardan doğan önerme dilbilimlerini içine alır. Bu sonunculardan bazılarının Culioli gibi temsilcileri yapısalcı-sonrası “post-structurales” sayılmaktadır. Bazı iç-dilbilimler kendi kendilerine yeterken bazı iç-dilbilimler farklı disiplinlerden (sociologie, ethnologie, psychologie, neurologie...) yararlanmaktadır. Meselâ toplumsal dil bilimi (sociolinguistique) dili toplumbilimsel bir bulgu olarak incelemektedir.


Dil bilimi Akımları


Dilbilimi


Dış dilbilimi (Diğer bilimlere bağımlı)

İç dilbilimi (bağımsız)


Yapısal Dilbilimi

Önerme Dilbilimi

Toplum Dilbilimi

Ruh Dilbilimi


Sinir Dilbilimi

II Tarihi :


1916’dan önce dilciler, tarihî dilbilim yani filoloji ile uğraşılıyorlardı. Saussure başlangıçta Hint-Avrupa dil ailesi üzerinde araştırmalar yapan bir uzmandı. 1875’te “l'indo-européen” dillerinin ünlüleri konusunda artzamanlı bir eser yayınladı.

1916’da öğrencilerinden ikisi , Saussure’ün ders notlarını ( Genel Dilbilim Dersleri) « Cours de linguistique générale » adı altında yayınladı (1916).

1930-1975 yılları arasında “structuralisme”in egemenliği vardır.

1956’da Benveniste’in (Zamirlerin Özellikleri) « La nature des pronoms » adlı eseriyle önerme dilbilimi ortaya çıkmıştır ve günümüzde gelişimini sürdürmektedir.




III Yapısalcılığın “Structuralisme” Konusu


Yapısal dilbilimi ( linguistique structurale), dili ayrıştırılabilir bir yapıdan oluşmuş bir sistem olarak ele alan okulları birleştiren bir akımdır.

. Akımlara bağlı olarak anlam bilimi farklı kategorilere bağlanmaktadır. Kursumuz içinde bundan dolayı farklı değerlendirmeler olacaktır. Aynı şekilde bazı dilbilimciler öğretimde yerleşmiş bulunan morfoloji ve sentaks ayırımı yerine “morpho-syntaxe” terimini tercih etmektedir. Dil her biri kendine özgü disiplinler tarafından incelenen tabakalar halinde şu şekilde bölünmektedir:


Belirti (traits)
(Yedi temel belirti)

Ses bilgisi (Phonétique)
Temel ses birimlerinin (des unités sonores) tasviri

Sesbirimler (Phonèmes)
(Türkçede 29)

Ses bilimi (Phonologie)
(Dil sistemindeki seslerin görevlerinin incelenmesi)

Hece (Syllabe)
(Birkaç yüz)

Biçim bilimi (Morphologie)
( Kelimelerin dil bilime ait yapılarının incelenmesi)

Kelimeler (Mots)
(50 000 civarında, fakat liste eksiksiz değildir.)

Sözlükbilimi (Lexicologie)
(Bir dilin söz dağarcığını “lexique” oluşturan kelimelerin “vocabulaires” incelenmesi)

Önerme (Propositions)

Anlam bilimi (Sémantique)
(anlamlandırmanın “signification” incelenmesi)

Cümle (Phrases)
(sınırsız sayıda)

Söz dizimi (Syntaxe)
(Cümleyi kuran yapılar “formes” arasındaki birleşmenin “combinaisons “ ve ilişkilerin “relations” incelenmesi )

Sözce (Énoncés)Söylenmiş cümle
(sınırsız sayıda)

Söyleme (Énonciation) ve Pragmatik (pragmatique)
(Bir konuşmacının belli bir durumda, belli şartlarda gerçekleştirdiği dil üretiminin ve dil algılamasının incelenmesidir)

Yapısalcılık, sıkı ve kesin kurallara dayanır. İşin kötü tarafı filolojiden gelen subjektif bir geleneğe ve Auguste Comte’un pozitivizmine ve bilimciliğine, birciliğe (monisme) bağlıdır. Tabiat bilimlerinden gelen alışkanlıkla inceleme konusunu belirginleştirmek ve saflaştırmak eğilimindedir.

Bu Aristocu bir gelenektir. Dil olguları, birimlerden oluşan ve değişmeyen olgular olarak düşünülmüştür. İndirgeme mantığına (réductionnisme )bağlıdır : böyle bir yaklaşımda ele alınan konunun -zorlanma bahasına (Nasrettin Hocanın leyleği gibi yahut Procuste’ün yatağı masalı gibi)- sert kalıplara sokulması gerekmektedir.


IV Büyük Yapısalcı (structuralistes) Akımlar


1. (İşlevselcilik) Fonctionnalisme (Martinet’in Avrupa Ekolü)

Bu akım fonolojiyi analiz etmek üzere bir yöntem geliştirdi, sonra bu yöntemi diğer sahalara uyguladı (biçim bilimi, sözlük bilimi, söz dizimi) “morphologie, lexicologie, syntaxe”.

Dil birimleri (unités) sadece karşıtlık (mukabiliyet , opposition )yahut birleşme (combinaison) imkanlarıyla dil bilimine has bir değere (valeur) sahip olurlar.



2. Dağılımcılık (Distributionnalisme), İşlevselciliğe paralel olarak Amerika’da gelişen akım(Harris et Bloomfield).

Dağılımcılık 1930 ile 1950 yılları arasında başarıya ulaşmıştır. Bu akım, “uyaran-cevap” ( stimulus /réponse ) dil hali fikrine bağlı olarak Davranışçılık (behaviorisme ) düşüncesinden doğmuştur. Köktenci bir deneycilik üzerine, gözlemlenene dayanır. Anlam bilimi bir zihin olgusu “mentalisme” olarak kabul edilir. Dil bir nesneler bütünlüğüdür (corpus) “algılanabilir nitelikleri olan bürüt dil bilimi verileri kümesidir” ve anlamın yeri dil bilimi içinde değildir. Yabancı, eski bir dil keşfedildiğinde, bu dilin izahı (description), antropolojik dil bilimi (linguistique anthropologique) modeline göre oluşturulmaktadır.

Sahanın önemli eserlerinden birisi: Bloomfield (1933), Language



Seçme ekseni“Syntagme” üzerine kurulan “paradigme” ekseninde birleştirme ve seçme serileri.


V Yapısalcılığın “structuralisme” etkileri


Yapısal dil bilimin etkilediği alanlar :

a . Chomsky’nin Üretici Dil bilimi ( linguistique générative )

Önce sentaks incelenerek oradan üremeyi sağlayan çekirdek tipler bir kavram listesi oluşturacak biçimde tespit edilmiş, buradan elde edilen sonuçlar, ses bilime ( phonologie), biçim bilime (morphologie) et anlam bilime (sémantique) uygulanmıştır.

b. Gustave Guillaume’un psiko-sistematiği (La psychosystématique)

Biçim bilimi (morphologie) üzerine kurulmuştur.


VI Yapısalcılığın (structuralisme) temel yaklaşımları

1. Dizi ve dizim (Paradigme et syntagme)


DİZİ (PARADIGME)

DİZİM (SYNTAGME)

Üzerinde yer değiştirmenin (commutation) gerçekleşebileceği bir seçme eksenidir (axe de sélection). Seçme eksenindeki unsurlar, hem benzer hem farklıdır.

Üzerinde karşılıklı yer değiştirmenin (permutation) yapılabileceği bir sıralama eksenidir (axe de combinaisons)


Sıralama ve seçme eksenlerini bir örnek üzerinde basit bir şekilde şöylece gösterebiliriz: "O bayramda burada kalacak." cümlesini ele alalım. Aşağıdaki tabloda yatay sütunlar "sıralama eksenini ifade etmektedir; düşey sütunlar, dilin "seçme ekseni"ni ifade etmektedir. Yan yana bulunan öğeler "görev birimi bağıntıları" içindedir, alt alta gelen öğeler ise "seçme bağıntıları" içindedir. Her kelime değerini bu çift eksende kazanır:


O

Bayramda

burada

kalacak

Ahmet

29 Ekimde

Ankara'da

oturacak

Bizimki

tatilde

evde

olacak

Arkadaşım

o gün

evden

çıkmayacak


Cümlede yapılan bu değişiklikler, eş anlamlılığı olduğu kadar, karşıtlığı, mukabiliyeti de ifade ederler. Seçme ekseni hem bir benzerlik hem bir mukabiliyet eksenidir, dilin sunduğu imkânların bir listesidir.

Bir örnek daha verelim:

Bu eksen fikri ve bağlam ilişkisi, diziler oluşturan bir oyun makinesinin karşıtlık (mukabillik) ilişkisiyle anlatılabilir: Bu oyunda yedi cins meyve figürü vardır. Bu figürler düşey üç kanalda art arda görünürler. Bu meyve figürlerinden üç aynı meyve figürü yatay hizada yan yana gelirse oyunda puan kazanılır. :


  • Biçimlerin birleşme ekseni: Örn. 3 limon (Dizim, sıralama ekseni, syntagme)  

  • Seçme ekseninde (axe de sélection) “paradigme” diğer biçimlere karşılık, görünmeyen başka bir eksen daha vardır:



Şimdi de ses bilgisine ait şu örneği gözden geçirelim :


Yapısal Gelenek

(Ayırt edici Birimler)


  • Andı

  • Aldı




  1. Birinci düzeyde iki ses birimi (phonèmes) /n/ ve /l/ karşılaştırılmış, karşıt hale getirilmiştir. Bununla gösterilmek istenen şey "n" ve "l" karşıtlığının yarattığı anlam farklılığıdır, "n" et "l" karşıtlığının oynadığı ayırdedici (distinctif) roldür.

  2. İkinci bir düzeyde, yani biçim bilimi (morphologie) düzeyinde değişmeyen “a- dı” yapısının temel oluşturduğu görülür. Bu iki fiilin iki görülen geçmiş zamanı aynı seçme ekseni üzerinde yer alır.

  3. Üçüncü düzlemde, sözlük birimi ((lexèmes)) düzleminde bizi ikisi de deneysel (empirique ) zihnî bir imaja gönderen “anmak” ve “almak” fiilleri birbirleriyle “mukayese edilerek” anlaşılacaktır ( Anmak değil, almak diye akıl yürüteceğiz.)

  4. Dördüncü seviyede söz dizimiyle (syntaxe) bir başka deyişle biçimlerin birleşmesiyle (combinaisons de formes) ilgilenmek gerekecektir.

Özet olarak, yapısalcılara (structuralistes ) göre her türlü dilbilimsel biçimler (forme) kendi aralarında iki fonksiyona göre birleşir:

  • Ayırdedici fonksiyon, karşıt hale koyma “fonction distinctive (mise en opposition)”.

  • Parçaların birleşme fonksiyonu, kontekste bağlama imkânı.

  • Yahut her ikisi bir arada gerçekleşir .

Beşerî diller, diğer dillerden çift boğumlama (double articulation )özelliğiyle ayrılır:

Anlamlı birimler (unités significatives) olan ( unités distinctives) sözlük ve gramer birimleri, birinci eklemleme düzeyine aittir. Tek başına anlamlı olmayan daha küçük birimler, ikinci eklemleme düzeyini oluşturur.

Anlamlı birimleri, aşağıdaki gibi şematik olarak gösterebiliriz :


Dizin (Nomenclature)

Yapı (Structure)

Kelime listesi
Ör.: Sözlük

Birleşmelerin tanzimi (agencement de combinaisons)

Dizin ile yapı, satranç oyunuyla mukayese edilebilir. Satranç oyununda her taş satranç tahtası üzerinde farklı bir biçimde hareket eder, fakat taşların kombinezonu, her taşın oyunun kalan kısmına nazaran kazandığı değere bağlı olur.

2. Şekil ve muhteva (Forme et substance)


Louis Hjelmslev (1968), ifade ve içerik adını verdiği işaretleyen ve işaretlenenin (signifiants ,signifiés) her birini ayrıca şekil (forme ) ve muhteva (substance) olarak ikiye ayırır. Bu ayırımı şöyle bir tablo ile gösterebiliriz:






ŞEKİL (FORME)

MUHTEVA (SUBSTANCE)

İFADE (lafz)(EXPRESSION)

Sesbirim, biçimbirim, sözlükbirim, dizim (phonèmes, morphèmes, lexèmes, syntagmes)

Ses (phones), biçim, (morphes),önerme (énoncés).

Şekillerin fizikî ve ferdî(individuelle) üretimi



İÇERİK(muhteva) (CONTENU)

Zihnî imaj (Image mentale)

(Ör. Düşüncemizde yer aldığı şekliyle bir ev)



Dünyadaki nesne (Référent)

(Ör. Arkadaşımızın davetinde gördüğümüz kır evi)












VII Beyan “söz” (énoncé) olgusunun kavranılması:


Saussure ile başlayan yapısal gelenekte:

Dil (la langue) dünyayı dışarda bırakan bir inceleme nesnesidir, “söz" (la parole)ün mukabilidir ve muhavere, karşılıklı konuşma halini (les situations discursives) gözönünde bulundurmaz.

Bununla birlikte, üretici dilbilgisinde ( grammaire générative): :

Dil uygulama içinde algılanır ve “ideal alıcı”nın birikimi, (compétence) uygulaması (performance) göz önünde bulundurulur. Bununla birlikte “söyleme ortaklığı”nın iki yönlülüğü (co-énonciation) dikkate alınmamıştır.

Söylemecilere göre (Les énonciativistes):

Bunlar söyleyici kavramının (énonciateur) “söyleme ortakları”nı (co-énonciateur, allocutaire) içerdiğini düşünürler.

Söylemeciler, problemi tespit etme “repérage” ( bir kavramın bir diğer kavrama yahut bir diğer hale göre sınırlandırılması) açısından ele alacaklardır ve bu önermelerden birinin bağımsız olmadığına ve sağlam olarak düşünebilmek için konteksin ve hâlin saptanması gerekliliğine dikkat edeceklerdir.

Fiil seviyesinde:

- Fiilin anlamına uygun halin tespiti,

-Mevcut hale nazaran fiilin anlamına uygun düşen hal.
Meselâ: “Gelebilir.” ve “Bilir.” Cümlelerini birbiriyle karşılaştıralım. “Bilmek” bizi önceden kabul edilmiş ve düzenlenmiş bir kavrama götürür. Bu iki cümle kullanıldığında belli şartlar içinde belli birer anlam kazanır. “Bilmek” fiilinin bu iki kullanılışı mukayese edilirse görülür ki birinci kullanımında “bil-“ bir harekete ilave edilen bir unsurdur ve bu tespit (repérage )yapılmazsa söz anlamını kaybeder. Buna karşılık ikinci cümlede “Bilir.” Cümlesinde “bilmek”in anlamı mevcut hale göre tespit edilir. Halbuki birinci cümlede “Gelebilir.” Cümlesinde “bil-“, bir fiil kipliğini (modalité) ifade eder, yani öznenin bir niteliği üzerine konuşmacının (énonciateur ) yorumunu anlatır.


Şeklin analizi (L'analyse des formes), analiz düzeyine bağlı olarak farklı bakış açılarına göre yapılır:

Sözdizim düzeyinde (syntaxique)

Kurucuların görevi (fonction du constituant)

Anlambilim düzeyinde ( sémantique)

Kavramın rolü (rôle de la notion)

Söyleme düzeyinde ( énonciatif)

Bilgilenme hali (statut de l'information)

Form analizi yapılırken bu düzeyler hesaba katılmalıdır.

Bunun sonucunda aynı dilbilimsel nesne analiz düzeyine göre farklı adlar alacaktır:



Phrase (kelam)

Şekil ( formel) düzeyinde

Proposition (ibare)

Anlambilim düzeyinde ( sémantique)

Énoncé (önerme, söylenmiş söz)

Söyleme düzeyinde ( énonciatif)


VIII Söyleme Dilbilimi (La linguistique énonciative)


Bazı dilbilim okulları dili, bir söyleyicinin etkinliğiyle ilgili bir hal olarak görürler.

Söyleme dilbilimi yapısalcılığı kabul eder, onu reddetmez. Ondan şu iki çalışma sürecini miras almıştır:

1.travail de taxinomie. Sınıflandırma bilimi çalışması.
2.construction d'une continuité.Süreklilik sözdizimi.

“Söyleme” kavramıyla sadece incelenen önerme (l'énoncé) değil, bir önermenin üretilmesi aktı da ifade edilir.

Dil, ölü bir dil gibi bağımsız bir bütün olarak değil, kullanım hali içinde incelenir.Yapısalcılık bunu göz önünde bulundurmayarak “eşya”yı (référent) dil dışı dünyaya, dil dışı varlığa ait olarak düşünüyordu. Onu hesaba katmıyordu.

Böylece, bir kelimenin karşıtlarını, mukabillerini yahut diğer dilbilimsel biçimlerini bilmeden o kelimenin anlamının bilinemeyeceğini düşünen yapısalcılara karşılık “söylemeciler” ( les énonciativistes) , söyleme hali eşyayı (référent) açıkça gösteriyorsa yani konuşma anında sözkonusu nesne orada mevcutsa anlatımda dilbilimsel bağlamın (contexte linguistique) göz ardı edilebileceği düşüncesindedirler, yani nesnenin göz önünde olması anlatımı değiştirir görüşündedirler.

Örn.: Ormanda konuşan birisi şöyle diyebilir:

Bu katırtırnağı faydalı bir bitkidir.

Fakat dilbilimsel kontekse bağlamadan şöyle de diyebilir:



Bu katırtırnağıdır.
Aaa ! Katırtırnağı.

Dilbilimsel biçimler (Les formes linguistiques), söyleyenin “énonciateur) sorumluluğunda değişir ve dinleyen de biçimlerin görevini belirler. Söyleyen ve dinleyenin hali biçimlerin görevini tayin eder. Söyleyen ve dinleyenin hali biçimin anlambilimsel ve sözdizimsel değerini belirler.


Söyleme dilbiliminin ( linguistique énonciative) büyük bilginleri:


Benveniste

İki önemli makalesi şunlardır :

"La nature des pronoms" ‘ Zamirlerin Yapısı’(1956) : Bir şeyi, adını anmadan onu başka bir işaretle söyleme (l'énonciation) olgusunu ele alır.

"L'appareil formel de l'énonciation" ‘Söylemenin Biçimsel Araçları’ (1970) Bu yazısında söylemenin (énonciation) temellerini açıklamıştır.

Benveniste, Saussure’ün yapısalcılığına dayanır ve Roman Jakobson’u benimser. Saussure tarafından işlemsel hale getirilen dil/söz (langue/parole) ayırımını temel bir dil olgusu olarak ele alır.



" Dilde, daha önceden sözde(le discours) bulunmamış olan hiçbir şey bulunmaz ‘ Rien n'est dans la langue qui n'ait d'abord été dans le discours’ ".

Ancak Benveniste, dil faaliyeti ile dünyayı birbirine karıştırmış olmakla tenkid edilmiştir.

Ele aldığı başlıca meselelerden birisi şudur : “Ben” in yahut “bu”nun anlamı nedir? Dilde bazı biçimlerin anlamı meselâ “masa” kelimesinin anlamı kadar kesin değildir, onların anlamı konuşma anında, konuşana göre değişir:

Ben yarın geleceğim.

Bana bu kitabı veriniz (bir şey işaret edilerek). Bu tür ifadelere “deixis” denir: (Ben, bu, şimdi, üstte....)


Ducrot

Dil filozofları olan Austin ve Searle’den etkilenmiştir. Söylenmiş söz hali (discursive) ile pragmatiğin (pragmatique ) önemini ortaya koymuştur. Anlambilime pragmatik unsurları eklemiştir. Farklı bir yapısalcılık ortaya koymuştur. Önermelerin, önermenin ortaya çıkış şartları göz önünde bulundurulmadan anlaşılamayacağını söylemiştir.

Söyleme şartlarına uymayabilen sağlam bir anlam çekirdeğinin, bir önermenin var olabileceğini ortaya koymuştur.

locutoire, illocutoire” güçler, “perlocutoire” etkiler.

Ducrot dolaylı, zımnî anlatımla (l'implicite) da ilgilenmiştir:

-Varsaymalar ( les présupposés )
Ali içmeye devam ediyor (Bu varsayma Ali’nin önceden içtiğini tasdik ediyor.)

- İmalar (les sous-entendus)


O sigarasız sokağa çıkmaz. (Dolaylı olarak “o sigarasız yapamaz.”)

Not: Varsayımlar, kesindir, fakat imalar inkar edilebilir.



Culioli

Culioli, halin değişebilirliği ve devamlılığı düşüncesini savunan Stoacı bir felsefeden (philosophie stoïcienne) etkilenmiş olsa da Benveniste’e bağlıdır. (Tuhaf bir şekilde Saussure ve Chomsky’ye yaklaşır)

Her konuşucu (énonciateur) için fiziksel ve kültürel hususiyetler kümesi söz konusudur.

Kavram “la notion”, yüklem olabilen (prédicative ) ve kipler kabul eden (modalisable) bir şeydir. Bu değişkenliğin (l'Instabilité ) dünyasıdır. Kelimeler dünyayı nasıl organize ettiğimizi gösterir.

. Kavramsal alan bozulmaya yeteniklidir (déformable).



Ör.: Benim için bu bir köpek değildir, dört ayaklı bir sosistir.


Yüklə 65,96 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə