48
öğretildiği bu çocuklar ergenlik çağlarında ve ergen olduklarında, ebeveynleri ile
aralarında çıkacak irade savaşında kim yenik düşecek?
Diğer taraftan, gençler din kurallarına uymaya pek istekli değil, çünkü
kısıtlayıcı geliyor. Birçoğu dini tercihlerinin olmadığını söylüyor, inanç sistemleri
dahi adeta kişiselleşmiş. Liberal görüşlü (özgürlükçü) olmayı bir üstünlük gibi
algılıyorlar. Özgürlük anlayışları oldukça endişe verici. Kendi dinini kendin yarat
derecesinde özgürler.
Gençler yaşadıkları olayların tüm ayrıntılarını herkese rahatlıkla
anlatabiliyorlar. Her şeyi ulu orta konuşabiliyorlar. Duygularını, öfkelerini,
üzüntülerini, sevinçlerini tartmak yerine doğrudan dışarıya yansıtmayı tercih
ediyorlar. Küfürlü ve müstehcen şeyler konuşmayı meziyet sanıyorlar.
Bugünün gençleri her adımda bireyselliğin önce geleceğini aşılayan ve onlar
doğmadan önce sahnede yerini almış bir kültürün ürünü olarak görülmelidir.
Gençlerimiz eğlenceyi, hayal kurmayı, televizyon izleyip internette
dolaşmayı, kendinden memnun olmayı kısacası, tercihlerini haz alacakları şeyler
yönünde kullanmayı yaşamlarının doğal bir parçası olarak görüyorlar. Örneğin,
internet dünyasında hiçbir yetkili yok. Bilgi akışı serbest, herkes her şeye
ulaşabiliyor ve doğru olsun ya da olmasın herkes birçok şey paylaşıyor. Gençler
bilgisayar başında etkileşime geçiyor. İnternetteki mesaj panoları ve sohbet
odalarında her türlü bilgi, fikir ve hatta karşı cinslerin duygusal paylaşımlarına şahit
oluyoruz.
57
İnternet onlar için haz dolu vazgeçilmez bir sanal âlem.
57
Twenge, ss. 11-76.
49
Gençler maddi hazlara adeta bağımlı haldeler. Kendilerini sorumluluk sahibi
bireyler olarak değil, fiziksel açıdan çekici ve zeki olarak tanımlamayı; yaptıkları
işlerin de haz verici olmasını tercih ediyorlar. Peki neden?
58
Düşünce yapımız, ideolojimiz ve düşünce yapımız ne olursa olsun şu gerçeği
görmek gerekiyor: Pozitivizm ve bilimsel materyalizm insanları küresel intihara
sürüklüyor.
Günümüzde televizyon programları, bilgisayar oyunları, kitaplar, dergiler, her
türden ürün reklamları vs. hemen her şey narsisizme ve hedonizme benzeyen
duyguları ön plana çıkaran mesajlarla dolu. Bunları hepsi bireye odaklanmaya
yoğunlaşıyor. Ben diğerlerinden farklıyım, ben özelim, hiçbir niteliğe gerek yok,
güzelim, büyüleyiciyim, ilgincim, muhteşemim, tüm hayallerim gerçek olabilir gibi
mesajlar içeriyorlar. Popüler medya kişinin kendine duyduğu saygıyı hemen her
şeyin tedavisi olarak göstererek öz saygının ününe ün katıyor. Birçok televizyon
filmimde kişinin kendini sevmesinin her şeyden önemli olduğu öğretiliyor.
Birçok okulda uygulanmakta olan rehberlik hizmetlerinde özsaygıyı
geliştirme programı adı altında aslında “BEN” güdülemesi yapılıyor. Özsaygı
programları öğrencilerin kişinin kendisiyle meşgul olması ve kendini övmesinin
kabul edilebilir ve istenir bir şey olduğuna inanmalarını sağlıyor. Yani, sadece teşvik
edilmiyor aynı zamanda gerekli görülüyor. Eğitim seminerlerinde öğretmenlere ve
ailelere çocuklarının özsaygılarını her şeyin üzerinde korumaları gerektiği anlatılıyor.
Peki, bunun sonucunda nasıl gençler ortaya çıkıyor? Eleştiri kabul etmeyen,
çabuk incinen, eleştirildiklerinde düşmanca davranan, kaba, işbirliğinden kaçan,
sorumsuz gençler. Özsaygı gençleri erken yaşta gebeliğe, suç işlemeye, alkolizme,
58
Mustafa Merter, Dr. Jean M. Twenge’in “Ben” Nesli’ne önsöz, İstanbul: Kaknüs Yayınları, 2009,
ss. 7-9.
50
uyuşturucu kullanmaya ya da kronik haz düşkünlüğüne karşı korumuyor. Özsaygı
sanıldığı gibi iyi davranışları, kişisel ve toplumsal sorumluluğu arttırmıyor. Özsaygı
akademik başarının arttırılmasında da etkili olamıyor. Çocuk hiçbir şey yapmadan
kendini mükemmel görmeye güdülendiğinden, temeli olmayan özsaygı çalışkanlığı
değil, tembelliği ve hazcılığı teşvik ediyor.
Özsaygı programları içi boş ve uzun vadede yetersizler. Özsaygının
doğurduğu iniş çıkışlar, fiziksel ve ruhsal sağlığı olumsuz etkiliyor. Gençlerin
sağlam olmayan temeller üzerine inşa ettikleri özsaygıları, hayatın zorlayıcı
gerçekleriyle karşılaşıldığında işe yaramıyor, hatta birçok soruna da sebebiyet
veriyor. Çocukların egolarını şişiriyor. Bu da narsisizme ve hedonizme yol
açabiliyor.
Bu sebeple, çocukların duyarlılıklarını ve becerilerini geliştirerek bir öz saygı
edinmeleri sağlanmalı, hatta özsaygıdan ziyade özdenetim ve özdisiplin
aşılanmalıdır. Özdenetimin, yaşamın karşılarına çıkaracaklarını önceden sezmelerine
özsaygıdan daha çok yardımcı olacağı muhakkaktır.
Çok sayıda aile çocuklarını terbiye etmenin onların ruh sağlıklarına zarar
vereceğini düşünüyor. Oysaki ebeveynlerin sergilediği aşırı hoşgörülü, disiplinden
uzak tutumlar çocukları gerçekçi olmayan hayallere yönlendiriyor.
Genç neslin, hayallerinin peşinden koşmak ve maddi hazlara ulaşmak için
ayırdığı zamanın uzunluğunun sebebi ego ve kişisel odak.
Peki, kişinin kendisine ve zevke bu kadar odaklanması sağlıklı mı yoksa
hastalıklı bir durum mu? Elbette sağlıklı değil, çünkü kişinin kendini sevmesi,
sorumsuzca kendi mutluluğunu her şeyden önce düşünmesi ve sadece kendisi için
var olması, öz saygıdan narsisizme ve hedonizme doğru yol alıyor.
Dostları ilə paylaş: |