Din psikolojiSİ BİLİm dali



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/38
tarix20.09.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#674
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   38

iv 
 
ÖNSÖZ 
 
 
Hazcılığı hem bireysel hem de toplumsal açıdan kapasite oluşumunun önüne 
set çekerek, sunduğumuz amaç ve hedefe ulaşmayı engelleyen ve verimliliği düşüren 
bir risk olarak gördüğümüzden, psikolojik ve manevi açıdan inceleme gereği duyduk. 
 
Gördük  ki,  insan  yaradılış  gayesinden  uzaklaşıp  kendine  yabancılaştıkça 
kaygıları da çoğalmakta ve kaygıdan kaçış için bir tür anestezi vazifesi gören maddi 
hazlara yönelmektedir. Neticede yaradılışı sorumluk esası üzerine kurulu olan insan, 
onu  aşağıların  aşağısı  bir  varlık  konumuna  sürükleyen  bayağı  hazlara  bağımlı  hale 
gelebilmektedir.  Nitekim,  hazcı  dünya  görüşü  çağımız  insanını  egemenliği  altına 
aldığından,  birçoğumuzun  yaşantısında  özgürlük  sanılan  gerçek  bir  esaret  hüküm 
sürmektedir. 
Bu noktada, çağımızda adını sıklıkla duyar hale geldiğimiz kavramlardan biri 
olan  kaygıyı  tanımlarken,  onun  esasen  fani  benlik  içine  hapsolmuş  ruhun 
huzursuzluğu,  yüce  hakikatleri  hatırlatmaya  dair  bir  anlam  arayışı  olduğuna  dikkat 
çekmek istedik. Şöyle ki;  
Kişinin  genellikle  nedenini  bilmediği  ya  da  pek  az  bildiği  iç  çatışmalardan 
kaynaklanan  ve  hiç  bir  anatomik  nedeni  olmayan  ciddi  ve  sürekli  davranış 
bozukluklarının sebebi olarak kabul edilen kaygı
, aslında sanıldığı kadar korkulacak 
bir  his  değildir.  Bilakis,  ruhsal  gerilim  yaratarak  insanı  anlam  arayışına  (yüce 
hakikatleri hatırlamaya) yönlendiren doğal bir motivasyon kaynağıdır. 
 
Fakat,  kaygıyı  anlamlandıramayan  insan  onu  bastırmaya,  kendisinden  bile 
gizlemeye, yadsımaya çalışır. Manevi gıdası ihmal edildiğinden ruhunun ihtiyaçlarını 



 
karşılamayı bilemeyen insan, kaygı halini gidermek için bir takım bilinçsiz savunma 
mekanizmaları geliştirir.  
 
“Haz istemi” bu tür savunma mekanizmalarından biridir. Kaygıyı gizlemeye 
ve fark ettirmemeye eğilimli olduğu kadar organizmayı yani, bedeni rahatlatmaya da 
meyilli  olan  insan  kaygı  halini  ruhsal  değil  de  bedensel  doyumla  gidermeyi  dener. 
Ancak,  bu  tür  bir  doyumla  hissedilen  hazlar  tampon  vazifesi  görerek  geçici  bir 
ferahlama hissi sağlasalar da daimi huzuru sağlayamazlar.  Huzuru bulamayan insan 
sürekli yeni hazlar (ki bunlar çoğu kez aklın bertaraf edildiği ve sadece organizmayı 
doyurmaya  odaklı  -yeme,  içme,  cinsellik  gibi-  bedensel  hazlardır)  aramaya  yönelir 
ve gitgide hazza bağımlı hale gelir.     
 
Haz  düşkünlüğü  alışkanlıkla  kuvvetlendiğinde  kişinin  tabiatı  haline  dönüşür 
ve doğuştan sahip  olunan manevi  gelişim kapasitesinin önüne set  çeker.  Onu aşkın 
yönünden,  yani,  gerçek manada insan olmanın değer ve hazzından mahrum bırakır.  
Bu  sebeple,  insanı  aşağıların  aşağısı  bir  varlık  konumuna  sürükleyebilen  bayağı 
hazlara  meyilli  tarafımızın  çok  iyi  tanıması  ve  bu  konudaki  bilgi  eksiklerinin 
giderilmesi önem taşımaktadır. 
Çağımızın  salgın  hastalığı  hedonizmle  mücadelede  İslâm  dini;  tüm  güzel 
davranış  biçimlerini,  ideal  bir  yaşayış  tarzı  ve  toplum  hayatının  güzellik  ve 
metodlarını  insanlığa  sunan  ilahi  bir  reçetedir.  Gösterdiği  “güzel  ahlak  yolu”  ile 
insanın aşkın tarafına yön verir.  
 
Berna KESMEN 
 
 



 
 
GİRİŞ 
 
1. 
ARAŞTIRMANIN AMACI VE ÖNEMİ 
 
Gençlerin  bireysel  ve  sosyal  dünyalarındaki  her  türlü  davranış  ve 
eğilimlerinde  sorumlu  bir  varlık  oldukları  bilinciyle  hareket  etmeleri,  hem 
kendileriyle  hem  de  içinde  yaşadığımız  çağın  getirdiği  sorunlarla  baş  edebilmeleri 
açısından  büyük  önem  taşımaktadır.  Bu  da  ruhen  bir  olgunlaşma  gerçekleşmeden, 
yani,  fiziksel  gelişime  paralel  bir  manevi  gelişim  süreci  yaşanmadan  mümkün 
değildir. 
İslam  dinin  ihsan  boyutunda,  insanı  ruhen  olgunlaştıran  bir  huzur 
motivasyonu  mevcut  olmasına  rağmen,  hem  Müslüman  kimliklerinin  onlara  kattığı 
değer  ve  yüklediği  sorumluluktan  hem  de  sahip  oldukları  insanlık  cevherinden 
habersiz  gençlerimiz  hiçbir  değeri  önemsemeyen,  amaçsız,  idealden  yoksun, 
günübirlik  uğraşlar  ve  maddi  zevklerle  oyalanan  sorumsuz,  verimsiz  tipler  haline 
gelmişlerdir.  
Narsist  ve  hazcı  ahlak  anlayışının  hakim  olduğu  çağımızda,  gençlerin  söz 
konusu durumu hem bireysel hem de toplumsal boyutta risk oluşturmaktadır.  
Bu sebeple, nefsin harekete geçtiği ergenlik döneminin temel özelliklerinden 
olan  bedensel  ve  duygusal  coşku,  dürtüsellik,  kolay  etkilenme,  ilgi  çekme  ve  rol 
sahibi olma çabası da göz önünde bulundurularak, ergenlik çağındaki gençlerimizin 
öncelikle kendilerini tanıma ve yaşamı anlamlandırma ihtiyaçlarının tatmin edilmesi, 
algısal  kapasitelerinin  gelişimine  katkı  sağlayacak  etkili  metodların  uygulanması 
gerekmektedir.  



 
 
 Bunun  yanı  sıra,  gençlere  örnek  teşkil  edecek  olan  yetişkinlerin  de  kendi 
değer yargılarını ve yaşayış biçimlerini gözden geçirmeleri şarttır. 
 
 
2. ARAŞTIRMANIN METODU 
 
Araştırmamızda  önemli  bir  toplumsal  problemi  gözler  önüne  sererek,  bu 
hususta  toplum  ve  ülke  yararına  alınacak  tedbirlere,  kararlara  ışık  tutacak  nitelikte 
bilgiler  sunmayı  hedefledik.  Araştırmamızda  konu  edilen  probleme  ilişkin  bilgileri 
toplarken tarama modelini tercih ettik.  
Taramış olduğumuz yazılı bilgi kaynakları; 
-Araştırma raporları (tezler) 
-Süreli olmayan yayınlar 
-Süreli yayınlar 
-Makaleler 
-Kur’an-ı Kerim 
-Hadis kitapları 
-Risaleler 
 
şeklinde sıralanabilir. 
Araştırma  konumuz  birden  fazla  disiplini  incelemeyi  gerektirdiğinden 
yelpazesi çok geniştir. Bunun için felsefe, psikoloji ve İslam tasavvufuna ilişkin bir 
kaynak taraması yaptık.   
Kaynak  taraması  aşamasında  objektif  olmaya  özen  gösterdik.  Ancak,  elde 
ettiğimiz  bilgilerin  değerlendirilmesi  ve  yorumlanması  aşamasında  kendi  subjektif 
tutum ve tavrımızı sunduk. 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   38




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə