40
ruh hastalığı değildir. Böyle bir şeyi ruh hastalığı terimiyle yorumlayan bir doktor,
hastanın varoluşsal kaygısını, uyuşturucu ilaçlar yığınının altına gömebilmektedir.
Halbuki, onun görevi, varoluşsal gelişim ve gelişme krizi boyunca hastaya yol
göstermektir.
42
Kendini can sıkıntısı ve boşluk duygusu şeklinde dışa vuran kaygıda söz
konusu olan can sıkıntısı; tatsız yaşantılar karşısında canımızın sıkılması değil, ne
yapmak
istediğimizi
bilmediğimizde,
anlamlı
bulduğumuz
amaçlara
yönelmediğimizde duyduğumuz can sıkıntısıdır.
43
Anlam arayışından kaynaklanan kaygı, doğal (fıtrata ait) bir duygudur ve bu
sebeple de her insan kaygıyla bir ölçüde tanışıktır. -Kaygı, ergenlik çağındaki
gençler
ile manevi gelişimi eksik kalmış, (yani; fiziksel gelişimine paralel bir manevi gelişim
süreci yaşamamış) kapasite eksikliği (boşluğu) olan kişilerde daha yoğun hissedilir.-
Kaygının ruhsal gerilime sebep olmadaki asıl işlevi, insanı bu gerilim
durumunu azaltmaya yönelik yapılandırıcı eylemlere motive etmesidir. Söz konusu
yapılandırıcı işlev “anlam bulma arayışı” dır. Kişinin kendi yaşamında bir anlam
bulma arayışı, insandaki temel güdülendirici güçtür.
44
Fakat ne yazık ki, gerilim azaltmaya yönelik çabalar çoğunlukla kaygının asıl
işlevi dışında yani, yapılandırıcı değil de yıpratıcı ve hatta yıkıcı olmaktadır. Böyle
durumlarda anlam isteminden kaynaklanan kaygının
45
kendini gösterdiği çeşitli
maske ve kılıflar söz konusudur. Kaygı, bir başka güç istemi (en ilkel güç istemi
42
Viktor E. Frankl,
İnsanın Anlam Arayışı (6. Baskı), Çev. Selçuk Budak, İstanbul: Okuyan Us
Yayınları, 2012, ss. 116, 117.
43
Üstün Dökmen,
Yarına Kim Kalacak? Evrenle Uyumlaşma Sürecinde Varolmak Gelişmek
Uzlaşmak, İstanbul: Sistem Yayıncılık, 2002, s. 157.
44
Frankl, s. 113.
45
Anlam isteminden kaynaklanan “kaygı” nın, logoterapide de; “varoluşsal boşluk” ve “engellenen
anlam istemi” şeklinde ifade edildiği görülmektedir.