11
parçaları olarak inenlerin dahi olduğu ifade edilmekte, hatta kimileri için her yaratığın
eşit olduğu belirtilmektedir.
Bu konuda yapılan çeşitli sınıflandırmalardan biri şöyledir: (1) Saksad, yani
dolaysız avataralar: Bunların direkt tanrıdan kaynaklanan avataralar olduğu ifade
edilmektedir. (2) Avesa avataralar: Bunlar da tanrının kendi gücü veya şekline girerek
hayat veren avataralar olarak tanımlanmaktadır. (3) Vyuha avataralar: Bu tip
avataralar-Vasudeva, Sankarsana, Pradyumma ve Aniruddha-yönetici ve güvenlik
sağlayıcı fonksiyona haiz olmaları nedeniyle sınıflandırılmada yer almaktadırlar. (4)
Antaryamin (iç denetimci): İnsanlara içten ilham veren tanrı olarak tanımlanmaktadır.
(5) Arca (ibadet): Bu ise Vişnu’nun ibadet amacıyla kutsanmış bir imge içinde
gösterildiği avatara olarak tanımlanmaktadır
18
.
Nimbarka okulunun bir sınıflandırması da şöyledir: (1) Üç Gunavatara: Bunlar
Brahma, Vişnu ve Şiva’dan oluşan üçlemedir ( trimurti). (2) Üç Purusavarata: İlki
Praktriyi kontrol etmekte ve mahat ismi verilen evrimi geliştirmektedir. İkincisi bütün
yaratıkların iç kontrolleri olarak tanımlanmakta, üçüncüsünün ise yaratıkların kişisel iç
kontrolleri olduğu ifade edilmektedir. (3) Lilavataralar: İki çeşit oldukları ifade
edilmektedir. (a) Avesavataralar: Bunlar da tanrının bir kısmının girdiği ya da sadece
gücünün bir kısmının girdiği sıradan canlı yaratıklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadırlar.
(b) Savarupavataralar: Bu sınıftakiler de tanrının kendi varlığı, bilinci ve manevi
mutluluğuyla nüzul ettiği avataralar olarak tanımlanmakta ve iki forma sahip oldukları
ifade edilmektedir: (ba) Amsarupa: Tanrının tamamen göründüğü ancak gücünün
niteliklerinin bir kısmının belli olduğu avataralar. (bb) Purarupa: Tanrının gücünün
nitelikleri tamamen görülmekte olduğu avataralardır
19
.
Yukarıda ifade edilenlerden başka Vişnu bazı avataralarında insan, bazılarında
hayvan ve bazılarında ise yarı insan yarı hayvan şeklinde bedenlense de, her birinde tüm
tanrısal niteliklerini devam ettirebilmektedir
20
. Parrinder da, ilk avataraların kısmi
avataralar olduklarını, böylece tanrısallığın, bütün varlığından önce küçük bir kısmını
gösterme amacı taşıdığını belirtmektedir
21
.
18
Sheth, a.g.m., s. 100
19
Jacobi, a.g.md., s. 197; Sheth, a.g.m., s. 100
20
Yitik, a.g.md., s. 746
21
Parrinder, a.g.e., s. 20
12
Diğer taraftan kısmen insan, kısmen hayvan ve hem erkek hem kadın
görüntüsünde zuhur eden avataraların yanında, mesela Dandaka ormanındaki yamuk
Mango ağacı gibi bitki ve salagrama taşı gibi taş şeklindeki avataraların varlığı da söz
konusudur
22
.
Modern dönemde, dindeki mitolojik ve mucizevi unsurlara genel bir nefretin
doğması nedeniyle hayvan avataralara inancın neredeyse yok olduğu; ancak Ramayana
ve Bhagavad-Gita’ya yönelik manevi öğretimin Rama ve Krişna kültlerine dini
düşkünlüğü beraberinde getirdiğine işaret edilmektedir. Ayrıca modern dini liderlerin de
avatara inancından nasiplerini aldıkları, bilhassa Mahatma Gandhi, Satya Sai Baba,
Muhammed ve İsa’nın bunlar arasında yer alabileceği ifade edildiği gibi
23
; sadece
müntesipleri tarafından avatara sayılan Ramakrişna ve Aurobindo gibi mezhep
liderlerinin de mevcudiyetinden bahsedilmektedir
24
.
2. Tanrısallık ve Yaratılış
İlk olarak Veda ve Upanişad metinlerine dayandırılan tanrısallık kavramının,
Hint felsefesinde tek olduğuna inanılan bir tanrı olgusunun yanında halk arasında
Brahma, Vişnu ve Şiva’dan oluşan bir trimurti inancında yer edindiği ve dünyada var
olan bütün nesnelerde tanrısal ruhun bir parçasının mevcudiyetine dair inanışların
benimsendiği bilinmektedir.
Birûni’nin de belirttiği üzere, Hindu dininde teolojik inanışlar açısından halk
ve aydın sınıfı arasında bariz farklar vardır. Brahmanların Allahın birliğine, başlangıcı
ve sonu olmadığına, irâde, kudret, hikmet ve hayat sahibi olduğuna, diriltip devamlı
kılan o olduğuna, benzeri ve ortağı olmadığına, yani Allah’ın maddeden uzak ve bir
birlik içinde, gerçek varlığın kendisi olduğuna inandıklarını nakleden Birûni, onların
tevhid ehli olduklarını belirtmektedir
25
.
Halk arasında ise, Hint edebiyatının en eski kutsal kitabı kabul edilen Vedalara
dayanan, kendi kendisiyle ezelî ve ebedi olarak var olan ve şahsi olmayan bir Tanrı
22
Sheth, a.g.m., s. 100
23
Hein, a.g.md. s. 82
24
Sheth, a.g.m., s.100
25
Tümer, Günay, Biruni’ye Göre Dinler ve İslam Dini, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1991,
s. 176
13
inancının varlığından bahsedilebilir. Her şeyin farkında olan tanrısal varlık, doğası
itibariyle kavranılmaz kabul edilmektedir. En inceden daha ince, en uzaktan daha uzak
görünmesine rağmen, tamamen yakındadır. Tahrip edilemeyen, hiçbir değişmeye maruz
kalmayan bir tabiata sahiptir. Evrenin her bir zerreciğinde bulunduğu halde
keşfedilmemiş olarak kaldığı düşünülmektedir
26
. Bir olan bu Tanrı bütün varlıklarda
gizlenen, her şeye nüfuz eden, her şeyi dolduran ve tüm varlıkların iç benliği olarak
bilinmektedir. O, bütün iradi ve gayri iradi davranışlarının muhafızı ve bütün varlıkların
içinde oturan sakini olarak kabul edilmektedir
27
.
Sanskrit dilinde tek tanrıya Brahma denir. Bu ezelî ve ebedi yüce varlık üç
surette tecelli etmiştir. Bunlar yaratıcı Brahma, koruyucu Vişnu ve yok edici Şiva’dır.
Vedalarda aşkın düzeyde öğrenilen gerçek Brahma en yüksek ilkedir. Evrenin
dışındadır ama ona nüfuz etmiştir. Onun sayesinde her şey idame edebilir. Her şey onda
başlayıp onda bitmektedir. Brahma, insânîn “ben”i olan atmanla özdeştir. Ayrıca
atman, uyanık haldeyken kaba cisimleri algılayan, düşteyken daha ince şeyleri duyan ve
düşsüz uykuda özne ve nesnenin yokluğundan doğan mutluluğu yaşayan insandaki
bilinci ifade etmektedir
28
.
Upanişadlarda bir yaratılmış bir de yaratılmamış Brahma’dan söz edilir.
Yaratılmamış Brahma en yüksek olandır. Her yerde her şeyde var olmakla birlikte
tanımlanamamakta, kelimelerle ifade edilememektedir
29
. Aynı zamanda Nirguna
Brahma olarak da isimlendirilen Yaratılmamış Brahma, bir şahsiyete sahip değildir;
çünkü şahsiyet sınırlayıcıdır. Varlıktan yoksun olduğu için de cinsel figürler iç içedir.
Nirguna Brahma’yı tanımlamak için ne kadın ne de erkek zamirinin kullanılmadığını
ifade eden Bhaskarananda, Vedalar’da Yaratılmamış Brahma’nın yerine, Sanskritçe
nötr bir zamir olan tat’ın kullanıldığına işaret etmektedir
30
.
Transandantal mekanda sonsuz; transandantal zamanda da zamansız veya ebedi
olduğu belirtilen Nirguna’nın, nitelendirilebilen her şey bölünebileceği için niteliksiz
26
Zimmer, Heinrich, Hint Felsefesi, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul 1992, s. 352
27
Zimmer, a.g.e., s.353
28
Nikhilananda, Swami, Ruhun Kurtuluşunda Hinduizm, çev. Sedat Umran, Ruh ve Madde Yayınları,
İstanbul 1978, s. 22
29
Bhaskarananda, a.g.e., s. 68
30
Bhaskarananda, a.g.e., s. 68
Dostları ilə paylaş: |