Dinler tariHİ BİLİm dali



Yüklə 1,11 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə8/45
tarix22.10.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#75425
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   45

 
14
olduğu ve bölünemeyeceği iddia edilmektedir
31
. Vedalar’da, bütün dillerin güç 
yetiremedikleri için anlatamadıkları  şey olarak tanımlandığı, öte yandan dille temasa 
geçmediği için temiz kaldığı, algılanamadığı, herhangi bir duyu organı tarafından 
kavranılamadığı, tanımlanamadığı ve hareketsiz olduğu halde düşünceden daha hızlı 
olduğu belirtilmektedir
32
.  
Brahma nedensellikten âri olduğu için yaratış sorunu da anlamsız kabul 
edilmektedir. Zira gerçeği bilen kimse sadece katıksız varlığı görürken cahil kimse 
adları, biçimleri, özleri ve nitelikleri görmektedir. Brahma’yı keşfeden doğadaki 
katıksız varlığı keşfetmiştir
33
. Bu bağlamda denilebilir ki yaratılmış hiçbir şey yoktur. 
Çünkü her şey Brahma’dır. Tanrının varlığı, yaşanılan zaman, mekan ve nedenselliğin 
ötesindedir. Tanrı dünyayı yaratırken beraberinde zaman ve mekanı da yaratmıştır. 
Onun varoluş öncesi varlığı da sadece bu dünya ile beraber olduğu için zaman ve 
mekanla beraber olarak tanımlanmaktadır
34
.  
Zahiri dünyanın aciz yaratığı insan, acılar, sıkıntılar, korkular, ölüm, açlık ve 
susuzluğun esiri olduğu için dua edebileceği bir tanrıya ihtiyaç duymaktadır. 
Yaratılmamış Brahma’nın da evrenin yaratıcısı, koruyucusu ve yok edicisi olarak bu 
isteği yerine getirdiği iddia edilmektedir
35
.  
Bhaskarananda, insânîn sınırlı düşüncesiyle sınırsız Brahma’yı düşünmeye 
çalıştığı zaman, üzerinde bilgisizce tasavvurlar geliştirdiğini  ve dolayısıyla da Nirguna 
Brahma’nın insan için sınırlı hale geldiğini belirtmektedir. İnsan beyni insânî terimler 
haricinde düşünemediği için Nirguna Brahma üzerinde insânî karakterler geliştirerek bir 
kişiliğe sahip olmayan bu varlığa, insânî bir şahsiyete oldukça benzeyen bir görünüm 
kazandırmaktadır. Gerçekte Nirguna Brahma’nın herhangi bir değişikliğe uğramadığını 
belirten Bhaskarananda onu bir çift pembe, yeşil, kırmızı gözlükle mavi gökyüzünden 
bakan bir insana benzetmektedir; kırmızı gözlüklerini kullandığında gökyüzü 
kırmızımsı, yeşil gözlüklerini kullandığında ise gökyüzü yeşilimsi ve pembe 
gözlüklerini kullandığında ise pembemsidir
36
.  
                                                 
31
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 68 
32
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 68 
33
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 68 
34
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 67 
35
  Nikhilananda, a.g.e., s. 22-26 
36
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 69 


 
15
Öte yandan Yaratılan Brahma ise tanımlanabilmektedir. Bedeninin ruh, 
biçiminin  ışık, düşüncesinin gerçek olması ve doğadaki bütün eserlere ait kokuların, 
dileklerin çıktığı  akaşaya benzemesi gibi özellikler atfedilen Yaratılmış Brahma’ya 
Iswara olarak isimlendirilmektedir. Bhaskarananda; Iswara’nın Brahma’dan doğduğuna, 
zahiri dünyanın bir kısmı ve bütün dinlere nüfuz eden tanrı olduğuna inanıldığını 
nakletmektedir
37
.  
Saguna Brahma olarak da kişileştirilen Iswara bu dünyanın yaratıcısıdır ve 
şekilsizliğine rağmen sınırsız gücü ile kendini  evrende türlü türlü gösterebilmektedir. 
Değişik  şekilllere tanrısal büyülü gücü maya  ile giren Iswara’nın, dünyayı, iyi ve 
kötüyü de içinde barındıracak şekilde yarattığı ifade edilmektedir.
38
.  
Isvara sadece bir yaratıcı da değildir. Aynı zamanda yok edici ve koruyucudur. 
Yaratıcı, koruyucu ve yok edici olmak üzere üç temel görünümü vardır. Yarattığında 
Brahma, koruduğunda Vişnu ve yok ettiğinde Şiva olmaktadır. Cinsiyetsiz olduğu ifade 
edilen Isvara’ya Hindular’ın  hem anne hem de baba olarak hitap ettikleri 
belirtilmektedir. Ishvara bir arkadaş, bir dost, bir çocuk, hatta bir koca olarak dahi 
düşünülmektedir. Nitekim pek çok büyük Hindu azize kendilerini manevi olarak 
tanrıyla evli gördükleri, bazılarının ona manevi çocukları olarak baktıkları; 
Kamalakanta, Ramprasad ve Shri Ramakrişna gibi pek çok hintli azizin ise onun manevi 
anneleri olduğuna inandıkları nakledilmektedir
39
. Ramakrişna’nın  şu ifadeleri örnek 
olarak zikredilebilir: 
“Kalıplara sığmayan güzelliğin, karanlıklarda kıvılcımlaşır, Anne. 
Zahidin mağaralara koşuşu bundan.  
Yüce nirvananın dalgalarına dayanmış zulmetler, sonsuz zulmetler. 
Ve zulmetlerin üstünde dalgalanan huzur, sonsuz huzur.  
Boşluklaşmış, karanlıktan libasa bürünmüş,  
Samadhi mabedine bağdaş kurmuşsun tek başına,  
Kimsin sen Anne?”
40
 
 
                                                 
37
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 69 
38
 Bhaskarananda, a.g.e., s. 70; Meriç, a.g.e., s. 161 
39
 Bhaskarananda, a.g.e., s.  71; Tümer, Biruniye Göre Dinler ve İslam Dini, s. 134 
40
 Meriç, Cemil, Bir Dünya’nın Eşiğinde, 4.bs., İletişim Yayınları, İstanbul 1998, s. 162 


 
16
Erken dönemlerde çok tanrılı bir inanç sistemi görüntüsünde olan 
Brahmanizm’in M.S. V. yüzyıl.dan itibaren yavaş yavaş tek tanrıcı bir forma dönüştüğü 
anlaşılmaktadır
41

Öte yandan zengin bir çoktanrıcı düşünceye sahip olsa da, Hinduizm’in tanrıcı 
bir din olmadığı iddia edilmektedir. Dünyanın tinsel özünü kişileştiren Hint 
düşüncesinin M.S. ikinci binlerde Hıristiyanlıktan etkilenerek tek tanrı düşüncesini 
desteklediği, bu desteği verenlerin Vişnuizm ve Şivaizm gibi mezhepler olduğu ifade 
edilmektedir
42

Cavit Sunar, Brahma’nın, insanların nefisleriyle, yani küllî nefisle aynı kabul 
edildiğini belirtmektedir. Hint felsefesinde insanların nefisleri Brahma’nın bir parçası 
değil, bütün varlığı ve kemali ile Brahma’nın, yani külli nefsin aynısıdır. Brahma her 
şeyi içine alan tek vücuttur. Her türlü sıfattan münezzehtir. Her şeyi etkileyen, her şeye 
rahmet eden ve bütün gaybı bilendir
43
.  
Ali  Şeriati, Hinduizmdeki tanrısallığı  şahsın kendi “ben”inden sıyrılarak 
atmanı keşfetmesi ve mutlak hakikat, her şeyin bilgisi olan Brahma’nın uçsuz bucaksız 
okyanusuna dalması olarak açıklamaktadır
44
. Böylece insan kendini keşfetmekten öte, 
aynı zamanda bütün evrenle birleşerek varlıkla birliğe ulaşmaktadır. Dolayısıyla her 
şeyin yaratıcısı tanrı Brahma insandadır ve insan da kendi içerisinde tanrısallığı 
barındırmaktadır.  Şeriati’nin Hinduizm’e dair ifadelerinden Yahudilik ya da 
Hıristiyanlıktaki gibi bir tanrı aramak boşunadır. Zira Hinduizm’deki tanrısallık ateşi 
dışardan seyretmekle değil; ateşin sıcaklığını hissetmekle anlaşılmaktadır
45
.  
Hint mitolojisinde, tek tanrıya ve trimurtinin üç tanrısına tapınmanın yanında, 
pek çok ilaha tapınılmaktadır. Ayrıca bazı ilahlar da muhtelif şekillerde birbirine 
akrabadırlar. Mesela Şiva’nın büyük oğlu olduğu düşünülen Ganeşa zenginlik ilahıdır
46
.  
Hinduizm’de, sadece bir dünya devrinde hüküm süren semavi krallar da ilahlar 
olarak tasavvur edilmektedir. Bu anlayışa göre kral da bir insandır ancak ilahlık insan 
olan kralın  şahsında tecelli etmiştir. Bu nedenle kral çocuk dahi olsa ona itaat şarttır. 
                                                 
41
 Demirci, “Hinduizm”DİA, c. XVIII, s. 112-116 
42
 Harré, Rom, Felsefenin Bin Yılı, çev. İbrahim Şener, İzdüşüm Yayınları, İstanbul 2003, s. 48 
43
 Sunar, Cavit, Tasavvuf Tarihi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara 1975, s. 21 
44
 Şeriati, Ali, Dinler Tarihi, çev. Erdoğan Vatansever, Seçkin Kitaplar Yayıncılık, y.y, t.y. s. 286-288 
45
 Şeriati, a.g.e.,  s. 363 
46
 Schimmel, a.g.e., s. 117 


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   45




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə