Dost d jean-François Lyotard



Yüklə 1,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə5/40
tarix17.11.2018
ölçüsü1,8 Mb.
#80921
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   40

ilgili empirik bilime  giriş  (prolegomenon)  olarak,  doğruluğu 
içinde kavranmıştır. Gerçekten de her doğal şey özü gereği 
uzaysallığa  sahiptir  ve  geometri  de  uzayın  eydetiğidir;  an­
cak  o  “şeyin”  tüm özünü  kapsamaz,  diğer  disiplinlerin  or­
taya çıkması da bundandır. Demek ki, empirikten yola çıkı­
larak, hiyerarşik biçimde1 şu ayrımlar yapılacaktır:  1)  Mad­
desel  özler  (örneğin  giysilerin  özleri);  bunları  maddesel 
ontolojiler ya  da eydetik bilimler  inceler;  2)  bölgesel  özler 
(kültürel  nesne);  bunlar  öncekilerin  üzerinde  yer  alır  ve 
bölgesel  eydetikler  tarafından  açıklanırlar;  3)  yukarda  ve­
rilen tanıma göre genel olarak nesnenin özü; bunun etüdünü 
de bir biçimsel  (formel)  ontoloji yapar. Tüm bölgesel özleri 
şemsiyesi  altında  toplayan  bu  sonuncu  öz  bir  “saf eydetik 
form”dur  ve  belirlediği  “formel  bölge”  de  diğer  maddesel 
bölgelerle koordinasyon halinde bir bölge değil, “genel ola­
rak  bölgenin  boş  formu”dur.  Bu  formel  ontoloji  saf man­
tıkla özdeşlenebilir;  o,  Descartes’la  Leibniz’in düşünü  kur­
dukları mathesis  universalis’tir.  Açıkça  bellidir ki,  bu  onto­
loji  yalnız  genel  olarak  kuram  kavramını  değil,  mümkün 
olan tüm kuram formlarını da tanımlamak zorundadır (çok­
luğun  sistemi).
Husserl girişiminin ilk büyük adımı böyledir. Bu  [yakla­
şım],  “bireysel  ve  zorunsuz  orada-oluş”  olarak  tanımlanan 
olguya  (fait)  dayanır;  olgunun  zorunsuzluğu  [bizi]  zorunlu 
olan öze gönderir, çünkü zorunsuzluğu düşünmek, olduğun­
dan başka türlü olabilmenin bu olgunun özüne ait  [bir şey] 
olduğunu düşünmektir.  Demek ki  [şöyle veya böyle]  yapıl-
1) 
Bu  hiyerarşi  elb ette  tek  çizgi  üzerinde  değil,  ağ  biçim inde 
düşünülmelidir.


mışlılc  (facticite)  da içinde bir zorunluluk saklar. Bu hareket 
tarzı  görünüşte  platonizmi  ve  onun  “safdilliğini”  üstlen­
mektedir,  ama  karteziyanizmi de  içerir,  zira özlerin bilgisi­
ni tüm bilginin son hedefi olarak değil, maddesel dünyanın 
bilgisi  için  gerekli bir giriş  bölümü  olarak  görmeye  çalışır. 
Bu  anlamda  eydetiğin  doğruluğu  empiriktedir  ve  bu  ne­
denle, nesnenin zorunsuz yapılmışlığından anlaşılabilir içe­
riğine  geçmek  için  kullanmaya  çağrıldığımız  şu  “eydetik 
indirgeme”nin  hâlâ  “dünyasal”  (mondaine)  olduğu  söyle­
nebilir.  Empirik  bilimlerin  her  birine  denk  düşen,  o  bili­
min incelediği nesnelerin bölgesel eidos’una ilişkin bir eyde- 
tik  bilim  vardır,  ve  fenomenolojinin  kendisi  de,  Husserl 
düşüncesinin  bu  aşamasında,  bilinç  bölgesinin  eydetik bi­
limidir.  Başka deyişle, insan  [tin]  konulu  tüm empirik bili­
mlerde  (Geistesuıissenschaften)  zorunlu  olarak  bilincin  özü 
de  içerilmiş  bulunur,  ve  Husserl  de  Ideen  Il’de  işte  bu 
içerilmişliği  [empirik  bilgiye]  eklemlemeye  çalışır.
II.  -  Aşkın  unsur  (/e 
transcendantal)
1. 
Özne  sorunsalı. 
-   Demek  ki  Fenomenoloji,  “tin 
bilimlerine”  bir  tür  “ön-hazırlık”  (propedeutique)  disiplini 
anlamı  kazanıyordu.  Fakat  daha Mantıksal Araştırmalar'm 
ikinci cildinden itibaren, bizi asıl anlamıyla Felsefeye soka­
cak bir “ribaund” seçilmeye başlar. “Korelasyon sorunsalı”, 
yani  düşüncenin  nesnesiyle  ilişkisinin  önümüze  koyduğu 
problemler  bütünü,  bir  kez  derinleştirilince,  kendi  çekir­
değini  oluşturan  sorunu  su  yüzüne  çıkarır:  Öznellik  (sub
jectivite).
  Husserl’in  üzerinde  (vaktiyle  öğrencisi  olduğu)


Brentano’nun  etkisi  olasılıkla  burada  kendini  hissettirir; 
Brentano  psikolojisinin  anahtar  fikri,  bilincin  her  zaman 
birşeyin  bilinci
  olduğu,  başka  deyişle  bilincin  yönelişsellik 
olduğu idi. Bu tema eydetik düzeyine taşınırsa, genel olarak 
her nesnenin, bizzat eidos, şey, kavram da dahil, bir bilinç için 
nesne  olduğu  anlamına  gelir,  öyle  ki,  şimdi de  benim nes­
neyi nasıl bildiğimi ve nesnenin benim için ne tarzda varol­
duğunu betimlemek gerekir. Peki, bu psikolojizme geri dön­
düğümüz anlamına mı gelir?  Bunu zannedenler oldu gerçi, 
ama durum hiç de böyle değildir..
Bilgiyi kökten  (radikal  olarak)  kurma  kaygısı  Husserl’i 
formel eydetiğe, yani bir tür mantıkçılığa  (logicisme)  götür­
müştü.  Fakat  özler  sisteminden  itibaren  önünde  iki  doğ­
rultu  açılmış  olmaktadır:  ya mantık bilimini geliştirip mat
hesis  universalis
  haline  getirmek,  yani  nesne  yakasında  bir 
bilimler  bilimi  kurmak;  ya  da,  tersine,  bu  bilimin  kullan­
dığı mantıksal kavramların özne için anlamının, bu kavram­
lar  arasında  kurduğu  ilişkilerin  ve  sabitleştirmek  istediği 
hakikatlerin anlamının analizine geçmek, yani kısaca - “ku­
ramını”  kurmak  için  değil,  radikal  eydetik  bilgiyi  daha  ra­
dikal  olarak  yeniden  kurmak  için -  bilginin  kendisini  sor­
gulamak...  Daha  nesnenin  yalın  verilişinde  bile,  ben’in 
analizine  kapı  açacak  bir ben-nesne  korelasyonunun  örtü 
altında var olduğunun bilincine varan Husserl,  ikinci doğ­
rultuyu  seçti.  Eidos’un  radikalliği  daha  temel  bir  radikal­
liği varsayar. Neden? Çünkü bizzat mantıksal nesne de bana 
muğlak veya  karanlık biçimde  verilebilir,  çünkü  böyle  ya­
salar,  böyle  mantıksal  ilişkiler hakkında  da  boş,  formel  ve 
yalnız işgörmeye yarayan “basit bir tasarıma”  sahip olabili­
rim.  Altıncı  Mantıksal Araştırma’da  Husserl mantıksal  (ya


Yüklə 1,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə