Dr. Zeki İlke aslan



Yüklə 2,58 Mb.
tarix15.10.2018
ölçüsü2,58 Mb.
#74409


Dr. Zeki İlke ASLAN

  • Dr. Zeki İlke ASLAN


Lens kapsülünün (gerçek) eksfolyasyonu

  • Lens kapsülünün (gerçek) eksfolyasyonu



Enfraruj ışığına uzun süreli maruz kalanlarda nadir görülen bir durumdur. ( çelik ve cam sanayi işçilerinde )

  • Enfraruj ışığına uzun süreli maruz kalanlarda nadir görülen bir durumdur. ( çelik ve cam sanayi işçilerinde )

  • Günümüzde enfraruj ışığına maruz kalmaktan ziyade idiyopatik ve yaşlanmaya bağlı değişiklikler olarak daha sık karşılaşılır.



Gerçek eksfoliyasyon, lensin ön kapsülünün üst katmanlarının bir veya daha fazla tabakaya ayrılması ve ön kamaraya doğru kıvrılmasıdır.

  • Gerçek eksfoliyasyon, lensin ön kapsülünün üst katmanlarının bir veya daha fazla tabakaya ayrılması ve ön kamaraya doğru kıvrılmasıdır.

  • Eksfoliye olan lamel klinik olarak

  • aköz içinde dalgalanırken görülebilir.







Zonülleri etkilemez.

  • Zonülleri etkilemez.

  • Glokomla ilişkisizdir.



Lens kapsülü, iris pigmet epiteli, siliyer epitel , trabeküler bölge , kornea endoteli ve zonüllerde gri beyaz renkte, fibriler ekstrasellüler (amiloid tipi) materyalin birikmesiyle ile karakterize sistemik bir hastalıktır.

  • Lens kapsülü, iris pigmet epiteli, siliyer epitel , trabeküler bölge , kornea endoteli ve zonüllerde gri beyaz renkte, fibriler ekstrasellüler (amiloid tipi) materyalin birikmesiyle ile karakterize sistemik bir hastalıktır.



Psödoeksfolyatif sendromun ilk olarak tek gözde görülmeye başladığını , istatistiksel olarak diğer gözde ise 5 yıl içinde %6,8 ;

  • Psödoeksfolyatif sendromun ilk olarak tek gözde görülmeye başladığını , istatistiksel olarak diğer gözde ise 5 yıl içinde %6,8 ;

  • 10 yıl içinde de %16,8 oranında ortaya çıktığını yapılan çalışmalar ortaya koymaktadır.



İlk defa 1917 yılında Lindberg tarafından tanımlanmıştır.

  • İlk defa 1917 yılında Lindberg tarafından tanımlanmıştır.

  • 1953 yılında Dvorak ve Thebold psödoeksfolyasyonu , gerçek eksfolyasyondan ayırmışlardır.



Senil ekfolyasyon sendromu

  • Senil ekfolyasyon sendromu

  • Fibrillopathia epiteliocapsularis

  • Kompleks pigmenter glokom

  • Senil uveal eksfolyasyon

  • Bazal membran eksfoliyasyon sendromu



Psödoeksfolyatif Sendromunun prevalans oranları değişiklik göstermesine rağmen , dünya genelinde görülen bir hastalıktır. Bu farklılıklara ırk, yaş ve cinsiyet gibi etkenler neden olmaktadır.

  • Psödoeksfolyatif Sendromunun prevalans oranları değişiklik göstermesine rağmen , dünya genelinde görülen bir hastalıktır. Bu farklılıklara ırk, yaş ve cinsiyet gibi etkenler neden olmaktadır.



Her ülkede görülmektedir.

  • Her ülkede görülmektedir.

  • Daha önce verilen prevalanslara oranla son yıllarda dünya genelinde bir artış dikkati çekmektedir.

  • Bu hastalarda pupilla dilatasyonu

  • zayıf olduğundan, birçok olgu gözden kaçabilmektedir.



Yaşla birlikte prevalansı artmaktadır.

  • Yaşla birlikte prevalansı artmaktadır.

  • En sık İskandinav ülkelerinde görülmektedir.

  • Kadınlarda erkeklere oranla daha fazladır.



İskandinavya Pex. sendromunun ilk olarak tanımlandığı yerdir.

  • İskandinavya Pex. sendromunun ilk olarak tanımlandığı yerdir.

  • 60 yaş üzerinde

    • İzlanda’da %25,
    • Finlandiya’da %20 üzerinde,
    • Norveç ve İsveç de %10 civarında,
    • Danimarka’da %10 un altında izlenmektedir.


ABD’ye göç eden Rusya Yahudilerinde yaygın olarak görülmektedir. ABD’de beyazlarda, zencilere göre daha sık görülmektedir.

  • ABD’ye göç eden Rusya Yahudilerinde yaygın olarak görülmektedir. ABD’de beyazlarda, zencilere göre daha sık görülmektedir.

  • ABD’ de 75-85 yaş arası %5 civarındadır.

  • Ayrıca İrlanda’da, Orta Doğu’da, Hindistan’da, ve Japonya’da yaygın olarak görülmektedir.



Ülkemizde Pex. Sendromunun yaygınlığı ile ilgili net veriler yoktur.

  • Ülkemizde Pex. Sendromunun yaygınlığı ile ilgili net veriler yoktur.

  • Yalaz ve ark.yaptığı bir çalışmada, Açık Açılı Glokom’ lu hastalarda Pex. Sendromun görülme oranı %34,3 olarak bulunmuştur.



Pex. Sendromunun herediter özellikleri tam olarak ortaya konamamıştır.

  • Pex. Sendromunun herediter özellikleri tam olarak ortaya konamamıştır.

  • Varyasyon gösteren , Otozomal Dominant bir kalıtım olduğu düşünülmekteydi.

  • Yapılan son çalışmalarda Pex. Sendromunun maternal geçişine dair yeni bulgular , mitokondriyal kalıtım ihtimalinin ağırlık kazanmasına neden olmuştur.



Psödoeksfolyatif materyalin, multifokal kökenli olduğu düşünülmekte ve yaşlanan epitelyal hücrelerin ürettiği anormal bazal membrana sekonder olarak ekvatoryel lens kapsülü, iris pigment epiteli ve pigmentsiz silyer epitel tarafından üretildiği tahmin edilmektedir.

  • Psödoeksfolyatif materyalin, multifokal kökenli olduğu düşünülmekte ve yaşlanan epitelyal hücrelerin ürettiği anormal bazal membrana sekonder olarak ekvatoryel lens kapsülü, iris pigment epiteli ve pigmentsiz silyer epitel tarafından üretildiği tahmin edilmektedir.



Oküler ve sistemik dokularda multifokal olarak anormal fibriler materyal sentezlenir ve depolanır.

  • Oküler ve sistemik dokularda multifokal olarak anormal fibriler materyal sentezlenir ve depolanır.

  • Eksfolyatif materyalde yıkılma olmaz, aksine ilerleyici birikim meydana gelir.

  • Olayın nerede ve hangi biyokimyasal tetikleme mekanizmaları ile başladığı tam olarak aydınlatılamamıştır.



Tipik olarak gelişigüzel düzenlenmiş tüylü eksfoliyasyon fibrillerinden oluşur.

  • Tipik olarak gelişigüzel düzenlenmiş tüylü eksfoliyasyon fibrillerinden oluşur.

  • 18-25 nm çaplı Tip A fibrilleri ve buna 50 nm de bir periyodik olarak sarılı 30-45 nm çaplı Tip B fibrilleri bulunur.

  • Bu fibrillerin yüzeyinde ve arası matrikste “glukozaminaglikan” birikimi vardır.

  • 8-10 nm mikrofibriller alt birimlerin oluşturduğu merkezi, amorf bir matriks sarar.











Eksfoliyasyon fibrilleri oldukça karakteristiktir. Diğer ekstrasellüler matriksten kolaylıkla ayrılabilir.

  • Eksfoliyasyon fibrilleri oldukça karakteristiktir. Diğer ekstrasellüler matriksten kolaylıkla ayrılabilir.

  • Göziçi ve göz dışı eksfoliyasyon fibrillerinde bazı değişikler olduğu tespit edilse de bunun klinik önemi tam olarak anlaşılamamıştır.



Konjunktiva

  • Konjunktiva

  • Kornea

  • İris

  • Ön kamara açısı

  • Lens

  • Zonüller ve korpus siliyare

  • Vitreus ve retina

  • Optik disk

  • Sistemik tutulum



Klinik olarak normal görünümdedir

  • Klinik olarak normal görünümdedir

  • Schirmer testi ve göz yaşı break-up time düşük olarak bulunmuştur.

  • İlerlemiş olgularda flöresein anjiografide regüler limbal görünüm bozulmuş olup, neovaskülarizasyon sahaları görülür.Ön siliyer damarlarda konjesyon vardır.



Endotel yüzeyinde dağılmış eksfoliyatif materyal ince parçacıklar halinde görülür.

  • Endotel yüzeyinde dağılmış eksfoliyatif materyal ince parçacıklar halinde görülür.

  • Endotel santralinde nonspesifik pigment birikimi,nadiren Krukenberg mekiği oluşur.

  • Endotel hücreleri sayıca azalmıştır ve morfolojileri değişmiştir.

  • Santral kornea kalınlığı daha fazladır.

  • Kornea endotel değişikliklerinin, Pex. Sendromu erken tanısında rolü önemlidir.





İris değişiklikleri erken dönemde ortaya çıkar.

  • İris değişiklikleri erken dönemde ortaya çıkar.

  • Eksfoliatif materyal pupil kenarında oldukça belirgindir.

  • İris hareketleri ile pex. materyali lens ön yüzü ile temas eden iris pigment epitelini yırtarak sfinkterinden pigment kaybına ve ön kamarada birikimine ortaya çıkar.



Sfinkter atrofisi

  • Sfinkter atrofisi

    • Transilluminasyonda pupilla kenarında güve yeniği görünümü ile karakterizedir.
    • Zayıf pupil dilatasyonu ile ilişkilidir.
  • İridodonezis







Trabeküler hiperpigmentasyon :

  • Trabeküler hiperpigmentasyon :

  • Geniş açılı psödoeksfolyatif sendromlu olgularda, açıda pigmentasyon artmıştır.

    • Genelde inferiorda meydana gelir.
    • Trabekülum yüzeyi üzerinde yamalı bir görünüm oluşturur.




Schwalbe hattının korneal tarafında uzanan pigmentli bir birikim olan Sampaolesi çizgisi, Pex. Sendromunun açıdaki erken bir işaretçisidir.

  • Schwalbe hattının korneal tarafında uzanan pigmentli bir birikim olan Sampaolesi çizgisi, Pex. Sendromunun açıdaki erken bir işaretçisidir.





Lens ön yüzünde gri-beyaz renkte madde birikimi

  • Lens ön yüzünde gri-beyaz renkte madde birikimi

    • Klinik olarak üç bölge seçilir:
      • Rölatif olarak homojen santral disk
      • Sıklıkla granüler,tabaka halinda periferik bölge
      • Bu iki bölgeyi ayıran saydam tabaka














%20 olguda santal disk yoktur.

  • %20 olguda santal disk yoktur.

  • Saydam bölge, pupilin fizyolojik hareketleri ile iris tarafından lensin ön yüzünün süpürülmesi ile oluşmaktadır.

  • Periferik bölgede granüler, santrale doğru radyal çizgiler seçilir.



Katarakt

  • Katarakt

  • Puska ve arkadaşları 2001 yılında yayınladıkları prospektif çalışmada takip ettikleri glokom bulunmayıp, tek taraflı pex. sendromu olan 62 hastanın bu gözlerinde lens opasitesinin daha erken ortaya çıktığını ve daha hızlı ilerlediğini gözlemlemiş ve pex. sendromunun katarakt oluşmasında bir risk faktörü olduğunu belirtmiştir.



Zonüler instabilite

  • Zonüler instabilite

    • Psödoeksfoliyatif materyal zonüllerde ve korpus siliyarede,pupiller kenar ve lens üzerindeki belirtiler ortaya çıkmadan % 77 oranında her iki gözde de bulunur.
    • Zonüllerde pex. materyali birikimi lensin sublüksasyonuna veya dislokasyonuna neden olabilir.
    • Fakodonezis > İridodonezis






Katarakt ameliyatlarından sonra Pex. materyalleri vitreus ön yüzünde, arka kapsülde ve IOL üzerinde görülebilir.

  • Katarakt ameliyatlarından sonra Pex. materyalleri vitreus ön yüzünde, arka kapsülde ve IOL üzerinde görülebilir.





Psödoeksfolyasyon sendromu ile makula dejenerasyonu arasında bir ilişki olduğu ileri sürülmüştür ve bu yönde araştırmalar devam etmektedir.

  • Psödoeksfolyasyon sendromu ile makula dejenerasyonu arasında bir ilişki olduğu ileri sürülmüştür ve bu yönde araştırmalar devam etmektedir.



Yapılan çalışmalarda kontrol grubuna göre,

  • Yapılan çalışmalarda kontrol grubuna göre,

    • Glokomlu ve glokomsuz Pex. sendromu olgularında ortalama disk alanı daha küçük bulunmuştur.
    • Nöral rim sahasında ve peripapiller atrofi genişliğinde , ortalama GİB daha yüksek olmasına rağmen bir fark görülmemiştir.


Psödoeksfolyasyon Sendromlu hastalarda yapılan otopsi çalışmalarında akciğer,karaciğer, kalp, böbrek, safra kesesi, meninks gibi bazı organlarda da pex. materyali elektromikroskobik olarak tespit edilmiştir.

  • Psödoeksfolyasyon Sendromlu hastalarda yapılan otopsi çalışmalarında akciğer,karaciğer, kalp, böbrek, safra kesesi, meninks gibi bazı organlarda da pex. materyali elektromikroskobik olarak tespit edilmiştir.



Psödoeksfolyatif sendrom ile sensörinöral sağırlık arasında bir ilişki araştırılmış ve aynı yaştaki kontrol grubuna göre Pex. sendromu olan olgularda ciddi sensörinöral sağırlık olduğu saptanmıştır.

  • Psödoeksfolyatif sendrom ile sensörinöral sağırlık arasında bir ilişki araştırılmış ve aynı yaştaki kontrol grubuna göre Pex. sendromu olan olgularda ciddi sensörinöral sağırlık olduğu saptanmıştır.

  • Saudi Med j. 2004 Sep Shaban RI, Asfour WM.



Pigment Dispersiyon Sendromu

  • Pigment Dispersiyon Sendromu

  • Primer Amiloidozis

  • Kapsüler Delaminasyon (gerçek eksfolyasyon)

  • Primer Açık Açılı Glokom



Pigment granüllerinin irisdeki pigment epitelinden serbestleştikten sonra ön segment boyunca yığılmalarıyla karakterizedir.

  • Pigment granüllerinin irisdeki pigment epitelinden serbestleştikten sonra ön segment boyunca yığılmalarıyla karakterizedir.

  • Pigment dökülmesi, iristeki posterior pigment tabakasının lens zonülleri kümesine mekanik olarak sürtünmesinden kaynaklanmaktadır.



Çift taraflı ortaya çıkar.

  • Çift taraflı ortaya çıkar.

  • Trabekulumda pigmentasyon daha yoğun, düz ve yaygındır.

  • İris transillüminasyon defektleri orta periferdedir.

  • Krukenberg mekiği daha sık izlenir.

  • Miyopi, predispozan bir faktördür.



Lens yüzeyinde ve trabekülumda amiloid dispersiyonu vardır.

    • Lens yüzeyinde ve trabekülumda amiloid dispersiyonu vardır.
    • Trabeküler pigmentasyon artmıştır.
    • Perivasküler amiloid dispersiyonu sonucu episkleral venöz basıncın yükselmesi, dışa akımda güçlük, açı kapanması gibi nedenlerle sekonder glokom ortaya çıkabilir.


Dünya çapında en yaygın tanımlanan glokom nedenlerinden biridir. Ayrıca teşhis edilebilen açık açılı glokomların en sık nedenidir.

  • Dünya çapında en yaygın tanımlanan glokom nedenlerinden biridir. Ayrıca teşhis edilebilen açık açılı glokomların en sık nedenidir.



Açık Açılı Glokom ( en sık)

      • Açık Açılı Glokom ( en sık)
      • Kapalı Açılı Glokom
      • Akut Glokom


Açık Açılı Glokom

  • Açık Açılı Glokom

    • Trabeküler hücre disfonksiyonu: Trabekülumun eksfoliyatif materyal ile bloke olması sonucu ortaya çıkar.
    • Açık açıya rağmen belirgin olarak GİB yükselse de, her Pex. Sendromlu hastada glokom gelişmez. Glokom oluşması muhtemelen trabeküler ağda 360 derece biriken eksfoliyatif madde miktarına bağlıdır.


Kapalı Açılı Glokom

  • Kapalı Açılı Glokom

    • Doğu Asya’da daha sık görülür.
    • Gonyoskopik incelemede bazı hastalarda ön periferik yapışıklık ve açının buna bağlı açının kapalı olduğu görülmüştür.
    • Trabeküler pigmentasyon artmıştır.
    • Bazı olgularda lensin büyük olmasına bağlı dar ön kamara görülmüştür.
    • İris kalınlığının artması,arka sineşi, zonüllerin zayıf olması veya diyalizine bağlı olarak lensin öne hareketine bağlı pupil blokajı görülebilir.


Akut Glokom (nadir görülür)

  • Akut Glokom (nadir görülür)

    • Açının açık olduğu hastalarda kızarıklık, kornea ödemi ve 50 mmHg üzerindeki GİB ile açı kapanması glokomunu taklit eder.Bu olgularda ön kamara derinliği daralmıştır.
    • Miyop hastalarda daha sık görülmektedir.






İlaç tedavisi

  • İlaç tedavisi

  • Laser tedavisi

  • Cerrahi tedavi



İlaç tedavisi

  • İlaç tedavisi

    • İlaç tedavisine oldukça inatçıdır.
    • Kesin bir görüş birliği yoktur.
    • Açıda henüz materyalin ve pigment birikiminin yoğun olmadığı erken dönemde, ilaç tedavisine alınan cevap daha olumludur.


Timolol, dorzolamid ve prostoglandin analoglarının etkileri yakındır.

  • Timolol, dorzolamid ve prostoglandin analoglarının etkileri yakındır.

  • Aköz yapımını azaltan ilaçlar trabekulumdan dışa akımı yavaşlatarak pex. materyali ve pigment birikimini arttırabilirler.



Miyotik Ajanlar (pilokarpin, karbakol)

  • Miyotik Ajanlar (pilokarpin, karbakol)

  • Pilokarpin

    • Kolinerjik ajanlar içinde en önemli ilaçtır.
    • G.Amerika’da yetişen bir tür incir olan Pilocarpus tennatifolius’un yapraklarından elde edilen bir alkaloiddir.
    • Trabeküler ağdan hümor aközün dışa akımını arttırarak GİB’nı düşürür.Ayrıca miyotik etkisi ile iris kökü gerilerek trabekulumdan uzaklaşır.
    • Etkisi yaklaşık 30 dk. da başlar ve 4-6 saat sürer.


Pilokarpin yan etkisi

  • Pilokarpin yan etkisi

      • Baş ve göz ağrısı
      • Akomodasyon spazmı
      • Nadiren posterior sineşi, pupiller membran, iris kistlerine de neden olabilmektedir.
      • Ayrıca pilokarpin pupiller blok ile kapalı açı glokomuna davetiye çıkarabilir.


Beta blokerler (Timolol, betaksolol, carteolol,…)

  • Beta blokerler (Timolol, betaksolol, carteolol,…)

  • GİB’nı Timolol %25, Betaksolol %21 düşürür.

    • Siliyer psoseslerden direkt etki ile aköz yapımını azaltırlar. Kısmen episkleral venöz basıncı azaltıcı etkileri de vardır.
    • Yan etkileri: Bronkospazm (beta-2 blokaj), bradikardi, hipotansiyon (beta-1 blokaj), ayrıca depresyon,halusilasyon,impotans gibi yan etkileri de görülebilir.


Selektif Alfa 2 adrenerjik agonistler

  • Selektif Alfa 2 adrenerjik agonistler

  • Brimonidin

    • Selektif bir alfa 2 reseptör agonistidir.
    • Timolol’e eşdeğer GİB düşmesi sağlar.(~%25)
    • Sistemik yan etkileri azdır.(kalp ve astım hastalarında tercih nedeni)


Karbonik Anhidraz inhibitörleri

  • Karbonik Anhidraz inhibitörleri

  • H. Aköz yapımını azaltarak GİB’nı düşürürler.

  • Asetozolamid( 250 mg. tb)

    • Glokom krizlerinde, cerrahi sonrası glokomlarda veya kısa süre tedavi gerektiren sekonder glokomlarda kullanılır.
    • Yan etkileri: Parmak ve dudaklarda karıncalanma (elektrolit kaybına bağlı) ve metabolik asidoza neden olabilir.


Karbonik Anhidraz inhibitörleri

  • Karbonik Anhidraz inhibitörleri

  • Dorzolamid( %2 coll)

    • Korneadan penetre olarak humör aköz yapımını azaltır.GİB’nı %23 oranında düşürür.Beta blokerler ile kombine edildiğinde GİB’nı daha fazla düşürmektedir.
    • Yan etkileri: Batma hissi, korneada punktat epitelyopati, kornea kalınlığında artış, bulanık görme gibi yan etkilere neden olabilir.


Prostoglandin Analogları (Latanoprost,Travoprost,Unoproston)

  • Prostoglandin Analogları (Latanoprost,Travoprost,Unoproston)

  • Latanoprost (% 0.005 coll )

    • Prostoglandin F2 alfa agonistidir ve korneadan geçerken aktif hale gelir.
    • GİB’nı humör aközün dışa akımını arttırarak düşürür.Humör aköz üretimini etkilemez.Etkisini diğer glokom ilaçlarının aksine uveoskleral yol üzerinden gösterir.Günde bir damla ile GİB’nda yaklaşık % 30 luk düşme sağlar.
    • Yan etkileri:Konjuktiva hiperemisi (en sık),iris pigmentasyon artışı, uzun ve koyu renkli kirpiklerdir.




Argon Laser Trabeküloplasti

  • Argon Laser Trabeküloplasti

    • Psödoeksfolyatif glokom, ALT uygulamasına en iyi cevap veren glokom türlerindendir.
    • Yapılan çalışmalar, ALT’ın glokom hastalığının ilerlemesini yavaşlattığını ortaya koymuştur.
    • Başlangıçta alınan iyi cevaba rağmen, tedrici olarak geç dönemde GİB yükselmesi görülür.


Trabekülektomi

  • Trabekülektomi

    • Sonuçları başarılı olmasına rağmen, komplikasyon oranı da yüksektir.
      • Koroid hemorajisi ve efüzyonu
      • Lens subluksasyonu
      • Vitre kaybı ve adezyonları
    • Hastanın yaşı ve kataraktın durumu göz önünde bulundurularak katarakt ameliyatı ile kombine edilebilir.


Psödoeksfolyasyon sendromlu hastaların katarakt cerrahisinde ana iki risk faktörü vardır.

  • Psödoeksfolyasyon sendromlu hastaların katarakt cerrahisinde ana iki risk faktörü vardır.

    • Zonüler diyaliz
    • Vitreus kaybı


Zonüllerin zayıflamasına bağlı zonüler diyaliz ve arka kapsül rüptürü görülebilir.

  • Zonüllerin zayıflamasına bağlı zonüler diyaliz ve arka kapsül rüptürü görülebilir.

  • Arka kapsül kalınlığı normal olmasına rağmen , kapsül açılması normal olgularda %2 , Pex.’li olgularda ise %27 dir.Bu durum kapsülün dejenere olmasına bağlıdır.



Katarakt ameliyatı sonrası, GİB’da ani yükselmeler olabilir.Ameliyat sonunda viskoelastik madde tamamen temizlenmelidir.

  • Katarakt ameliyatı sonrası, GİB’da ani yükselmeler olabilir.Ameliyat sonunda viskoelastik madde tamamen temizlenmelidir.

  • İleri derecede görme alanı kaybı ve ağır optik disk hasarı olan hastalarda, ameliyat sonrası 4-6 saat ara ile GİB ölçülmeli ve yükselmesi önlenmelidir.



GÜNCEL ÇALIŞMALARDAN ÖRNEKLER

  • GÜNCEL ÇALIŞMALARDAN ÖRNEKLER





Açık açılı Pex. glokomlarda Humör Aköz deki homosistein düzeyini inceleyen bir çalışmada; Pex.’ li hasta grubunda homosistein düzeyi yüksek bulunmuştur.

  • Açık açılı Pex. glokomlarda Humör Aköz deki homosistein düzeyini inceleyen bir çalışmada; Pex.’ li hasta grubunda homosistein düzeyi yüksek bulunmuştur.

  • Am J Ophthalmology 2004 Bleich et al



Homosistein vasküler hasara ve ekstrasellüler matriks değişimine neden olduğundan dolayı yüksek humör aköz homosistein düzeyi anormal matriks birikimini tetikleyebilir. Ayrıca homosisteinin plazma ve humör aköz seviyesi arasındaki ilişki pex.li açık açılı glokomlu hastalardaki kan-aköz bariyerinin hasarını açıklayıcı bir neden olabilir.

  • Homosistein vasküler hasara ve ekstrasellüler matriks değişimine neden olduğundan dolayı yüksek humör aköz homosistein düzeyi anormal matriks birikimini tetikleyebilir. Ayrıca homosisteinin plazma ve humör aköz seviyesi arasındaki ilişki pex.li açık açılı glokomlu hastalardaki kan-aköz bariyerinin hasarını açıklayıcı bir neden olabilir.

  • Am J Ophthalmology 2004 Bleich et al



Homosistein

  • Glokomu olan veya olmayan psödoeksfoliyasyonlu hastalardaki yüksek homosistein seviyesi , bu hastalardaki artmış damarsal hastalık riskini açıklar. PAAG, PSX, PXG ve kontrol gruplarındaki NO düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

  • Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol. 2006



Humör Aközdeki ekstrasellüler matriks metabolizmasında görevli matrix metalloproteinase ve metalloproteinaz doku inhibitörleri -1,-2 seviyeleri PAAG’lu , Pex.’ li ve Pex. Glokomlu hastalarda incelenmiş;

  • Humör Aközdeki ekstrasellüler matriks metabolizmasında görevli matrix metalloproteinase ve metalloproteinaz doku inhibitörleri -1,-2 seviyeleri PAAG’lu , Pex.’ li ve Pex. Glokomlu hastalarda incelenmiş;

  • Journal of Glaucoma 2005 February; Marko Maatta et al



Sonuç olarak tip 1 kollajenolitik aktivite düşük bulunmuştur. Ayrıca TIMP-2 seviyesi (Tissue inhibitor metalloproteinase), glokomlu ve Pex.’ li hastalarda yüksek bulunmuştur.

  • Sonuç olarak tip 1 kollajenolitik aktivite düşük bulunmuştur. Ayrıca TIMP-2 seviyesi (Tissue inhibitor metalloproteinase), glokomlu ve Pex.’ li hastalarda yüksek bulunmuştur.

  • TIMP-2 seviyesinin MMTP-2 ‘ye (matrix metalloproteinase) oranla yüksek bulunması Pex.’in patogenezinde bulunan ekstrasellüler matriks degradasyonunun azalmasını, birikiminin artmasını açıklamaya katkısı olur.

  • Journal of Glaucoma 2005 February; Marko Maatta et al



Pex.’ li hastaların aközündeki TIMP-1 (Tissue inhibitor metalloproteinase) seviyesindeki artma ve MMTP-9 (matrix metalloproteinase) seviyesinin düşüklüğü proteolitik aktivitesinin azalmasını etkileyebilir.

  • Pex.’ li hastaların aközündeki TIMP-1 (Tissue inhibitor metalloproteinase) seviyesindeki artma ve MMTP-9 (matrix metalloproteinase) seviyesinin düşüklüğü proteolitik aktivitesinin azalmasını etkileyebilir.

  • Br J Ophthalmology 2005; Ho Sl et al



CTGF(connective tissue growth factor) konsantrasyonundaki artma Pex.’ li hastalardaki fibrotik aktiviteyi açıklamada destekleyici bir bulgudur. MMTP/TIMP ekspresyonunun düzenlenmesi ve anti CTGF terapisi Pex.’ e bağlı oküler morbiditeyi azaltmada yeni bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.

  • CTGF(connective tissue growth factor) konsantrasyonundaki artma Pex.’ li hastalardaki fibrotik aktiviteyi açıklamada destekleyici bir bulgudur. MMTP/TIMP ekspresyonunun düzenlenmesi ve anti CTGF terapisi Pex.’ e bağlı oküler morbiditeyi azaltmada yeni bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.

  • Br J Ophthalmology 2005; Ho Sl et al



Ophthalmology 2.nd Edition M. Yanoff, J.S Duker

  • Ophthalmology 2.nd Edition M. Yanoff, J.S Duker

  • Atlas of Clinical Ophthalmology D. J. Spalton

  • Glokom E. Turaçlı, K. Andaç, M. Önol (2003)

  • Ocular Pathology 5.th Edition M. Yanoff, B. S. Fine

  • Clinical Eye Atlas American Medical Association (2003)

  • www.pubmedcentral.nih.gov





Yüklə 2,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə