Dualar kur’AN’da dua örnekleri peygamber dualari



Yüklə 114,11 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix25.06.2018
ölçüsü114,11 Kb.
#51179


 358 

  DUALAR  

KUR’AN’DA DUA ÖRNEKLERİ

1.  PEYGAMBER DUALARI

Kur’ân’da hem isim zikredilerek, hem de isim zikredil-

meden peygamberlerin yaptığı dua örneklerine yer veril-

miştir. İsim zikredilmeden peygamberlerin yaptığı duaya 

şu örneği verebiliriz:



 359 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

 ىٰلَع اَنْر ُصناَو اَنَماَدْقَأ  ْتِّبَثَو اَنِرْمَأ يِف اَنَفاَر ْسِإَو اَنَبوُنُذ اَنَل ْرِفْغا اَنَّبَر

َنيِرِفاَكْلا ِمْوَقْلا

okunuşu:  “Rabbeneğfir  lenâ  zünûbenâ  ve  isrâfenâ 

fî  emrinâ  ve  sebbit  akdâmenâ  vensurnâ  ‘alel-kavmil-

kâfirîn.”

Anlamı: “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimiz-

deki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sabit 

kıl, kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!” 

(Âl-i İmrân, 3/147)

Bu dua, Kur’ân’da peygamberler ve onunla birlikte Al-

lah yolunda savaşan, bu konuda gevşeklik göstermeyen ve 

sabreden Allah dostlarının duası olarak geçmektedir. 

(Âl-i 


İmrân, 3/146) 

Peygamberler ve Allah dostları dualarında; yüce 

Allah’tan;

Günahlarının ve işlerindeki aşırılıklarının bağışlanması-



nı,

- İmanda kendilerini sebat ettirmesini, 

- Kâfirlere karşı yardım etmesini istemektedirler. 

Bu dua örneği ile yüce Allah, hem mü’minlere nasıl 

dua edeceklerini öğretmekte hem de günahlara tövbe edil-

mesini, imanda sebat edilmesini ve düşmanla mücadeleye 

hazırlıklı olunmasını, zaferin ve başarının ancak Allah’ın 

yardımı ile mümkün olacağını bildirmektedir. 

Bu duayı yapanların, dualarının kabul edildiği ve onla-

rın ödüllendirildiği bir sonraki ayette; “Allah da onlara hem 



dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Al-


 360 

  DUALAR  

lah, güzel davrananları sever” 

(Al-i İmran, 3/148)

 şeklinde haber 

verilmektedir.

Âdem (a.s.), Nuh (a.s.), Lût (a.s.), İbrahim (a.s.), Yusuf 

(a.s.), Şuayp (a.s.), Musa (a.s.), Zekeriya (a.s.), Süleyman 

(a.s.) ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’in yaptı-

ğı ve Kur’ân’da geçen dualarından şu örnekler seçilmiştir:



a) Âdem (a.s.) ve Eşi Havvâ’nın Duası 

Âdem  (a.s.)  ve  eşi,  cennette  kendilerine  yasaklanan 

ağacın meyvesinden yedikten sonra cennetten yeryüzüne 

indirilince şöyle dua etmişlerdir:

َنيِر ِساَخْلا َنِم َّنَنوُكَنَل اَنْمَحْرَتَو اَنَل ْرِف ْغَت ْمَل ْنِإَو اَن َسُفْنَأ اَنْمَلَظ اَنَّبَر

okunuşu: “Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve il-lem teğ-

fir lenâ ve terhamnâ le-nekûnenne minel-hâsirîn.”



Anlamı: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer 

bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen mu-

hakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!” 

(A’râf, 7/23)

Bu duayı Âdem ve eşi, cennette kendilerine yasak edi-

len  ağacın  meyvesinden  şeytana  uyarak  yedikten  sonra 

yapmışlardır. 

(A’râf, 7/19-22; Bakara, 2/35-36)



“Âdem  (vahiy  yoluyla)  Rabbi’nden  birtakım  kelimeler 

aldı, (bu kelimelerle amel edip Rabb’ine tövbe etti ve affı için 

yalvardı. 

Allah da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz 

O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır

.” 

(Bakara, 2/37)

Yüce Allah, Âdem (a.s.) ve eşinin dualarını kabul etmiş 

ve onları affetmiştir. İnsanların atası Âdem ve Havva’nın 




 361 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

tövbe ve duası,  nesli için örnek olmuştur. 

Bu duada yüce Allah, mü’minlere; insanın hata edebi-

leceğini, yasak bir fiili işlediği zaman kendi nefsine zarar 

vermiş olacağını, bu durumda günahtan derhal tövbe edip 

affedilmesi için yalvarması gerektiğini, böyle yaparsa ba-

ğışlayacağını bildirmektedir.

b) Nuh (a.s.)’ın Duası

Nuh (a.s.), kendisine iman etmeyen oğlu suda boğu-

lunca 

(Hûd, 11/43)



“Rabbim! Şüphesiz ki oğlum da ailemden-

dir. Senin vaadin elbette haktır, Sen hâkimler hâkimisin” diye 

Rabbine seslenmiş, bunun üzerine yüce Allah, “Ey Nuh! 



O, asla senin ailenden değildir, onun yaptığı iyi olmayan bir 

iştir.  O hâlde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden is-

teme. Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim” 

(Hûd, 11/45-46) 

buyurmuştur

.

Bu uyarı sonunda Nuh (a.s.), Allah’a şöyle dua etmiş-



tir:

 ي۪ل ْرِف ْغَت َّلِإَو ٌمْلِع ۪هِب يِل  َسْيَل اَم  َكَلَأ ْسَأ ْنَأ  َكِب ُذوُعَأ يِّنِإ  ِّبَر

َنيِر ِساَخْلا َنِم ْنُكَأ يِنْمَحْرَتَو

okunuşu: “Rabbi innî e’ûzü bike en es’eleke mâ ley-

se  lî  bihî ’ılm. Ve  illâ  teğfirlî  ve  terhamnî  eküm-minel-



hâsirîn.” 

Anlamı: “Ey Rabbim! Bilmediğim şeyi istemekten Sana 

sığınırım. Eğer Sen, beni bağışlamaz ve bana merhamet et-

mezsen ben hüsrana düşenlerden olurum!” 

(Hûd, 11/47)

Nuh (a.s.)’ın bu duasından, Allah’tan bir istekte bulu-



 362 

  DUALAR  

nurken dikkat edilmesi gerektiğini, dînen uygun olmayan, 

Allah’ın razı olmayacağı şeyleri istemenin doğru olmadı-

ğını, bunun cahillik olduğunu, böyle bir istek için de af 

dilenmesi gerektiğini öğreniyoruz.

Kur’ân’da Nuh (a.s.)’ın şu duaları da zikredilmiştir: 

ِّبَر ِنوُبَّذَك اَمِب يِنْر ُصْنا  

“Rabbinsurnî bimâ kezzebûn.” 



“Ey  Rabbim!  (Kavmimin)  beni  yalanlamalarına  karşı 

bana yardım et!” 

(Mü’minûn, 23/26)

  ِتاَنِمْؤُمْلاَو َينِنِمْؤُمْلِلَو اًنِمْؤُم  َيِتْيَب  َلَخَد ْنَمِلَو  َّيَدِلاَوِلَو يِل ْرِفْغا  ِّبَر

اًراَبَت  َّلِإ َينِمِلاَّظلا ِدِزَت  َلَو



okunuşu: “Rabbiğfirlî veli-vâlideyye ve limen deha-

le beytiye mü’minen ve lil-mü’minîne vel-mü’minâti ve lâ 

tezidiz-zâlimîne illâ tebârâ.”

Anlamı: “Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mü’min 

olarak evime girene ve bütün mü’min erkek 

ve mü’min kadınla-

ra mağfiret eyle. Zalimlerin de sadece helâkini artır

.” 


(Nûh,  71/28)

Nuh (a.s.), İslâm düşmanlarına karşı Allah’ın yardım 

etmesini; kendisinin, anne-babasının ve bütün mü’minlerin 

bağışlanmasını istemekte, zalimlere de beddua etmektedir. 

Dolayısıyla biz, bu dua örneklerinden; kendimiz için dua 

ettiğimiz gibi yakınlarımız ve mü’minler için de dua et-

memizi,  insanlara  zulmedenlere  beddua  edebileceğimizi 

öğreniyoruz.




 363 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

c) Lût (a.s.)’ın Duası

Lût kavmi, âlemde kendilerinden önce kimsenin yap-

madığı  ahlâksızlığa  (homoseksüelliğe)  düştüler. 

(A’râf,  7/80-

81)

 Lût peygamberin (a.s.) ikazına rağmen bu çirkin işle-



rinden vazgeçmediler, üstelik Peygamberi de yalanladılar. 

Kavminin bu tutumuna karşı Lût (a.s.) Allah’a şöyle dua 

etmiştir: 

َنوُلَم ْعَي اَّمِم يِلْهَأَو يِنِّجَن  ِّبَر



okunuşu: “Rabbi! Neccinî ve ehlî mimmâ ya’melûn.” 

 Anlamı: “Rabbim! Beni ve âilemi bunların yaptıkların-



dan kurtar!” 

(Şu’arâ, 26/169).

َنيِد ِس ْفُمْلا ِمْوَقْلا ىَلَع يِنْر ُصْنا  ِّبَر

okunuşu: “Rabbi’nsurnî ‘alel-kavmil-müfsidîn.” 

 Anlamı: “Ey Rabbim! Bozguncu / ortalığı fesada veren 



bu kavme karşı bana yardım et.” 

(Ankebût, 29/30)

Lût (a.s.), Allah’ın emir ve yasaklarını kavmine tebliğ 

etmiş, ahlâksızlığa saplanan kavmini bu bataklıktan kur-

tarmaya çalışmıştır. Ancak kavmi edepsizlikte ısrar edin-

ce, aynı toplumda yaşayan ailesini, mü’minleri ve kendisini 

bu kötülüklerden korumasını, kavminin azgınlıklarına ve 

zulümlerine karşı yardım etmesini yüce Allah’tan istemiş-

tir.  Biz,  bu  duadan  kötü  ahlâktan,  haramlardan  ve  kötü 

davranışlı insanların kötülük, ahlâksızlık ve zararlarından 

korunmamız  ve  bu  konuda  Allah’tan  yardım  istememiz 

gerektiğini anlıyoruz.




 364 

  DUALAR  

 ç) İbrahim (a.s.)’in Duası 

Azim sahibi peygamberlerden biri olan Hz. İbrahim 

(a.s.);  tanrı  diye  putlara  tapan  kavmini  tevhide/Allah’ın 

bir tek ilâh olduğu inancına çağırmış, putperestlikle müca-

dele etmiştir. Bu mücadele sürecinde putperest hükümdar 

Nemrut tarafından ateşe atılmış, ancak ilâhî lütfa mazhar 

olmuş,  ateş  onu  yakmamış,  güllük  gülüstanlık  olmuştur. 

İşte bu ulu Peygamberin Kur’ân’da bize örnek olacak du-

aları  zikredilmiştir.  İbrahim  Peygamberin  beş  ayrı  duası 

şöyledir: 

َينِحِلا َّصلاِب يِن ْقِحْلَأَو اًمْكُح يِل  ْبَه  ِّبَر

okunuşu: 

“Rabbi!  Heblî  hukmevve  elhıknî  bis-

sâlihîn.”

 Anlamı: “Ey Rabbim! Bana hikmet ver ve beni sâlihler 



arasına dâhil et.” 

(Şu’arâ, 26/83) 

َينِحِلا َّصلا َنِم يِل  ْبَه  ِّبَر  

“Rabbi! Heblî mines-sâlihîn.” 

 “Ey Rabbim! Bana sâlihlerden (bir oğul) ihsan et!” 

(Sâffât,  

37/100)

َءاَعُد  ْلَّبَقَتَو اَنَّبَر يِتَّيِّرُذ ْنِمَو ِةَلا َّصلا َميِقُم يِنْلَع ْجا  ِّبَر



okunuşu:  “Rabbic’alnî  mükîmes-salâti  ve  min 

zürriyyetî Rabbenâ ve tekabbel du’âe.”

 Anlamı: “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri na-



mazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı ka-

bul et!” 

(İbrahim, 14/40)




 365 

  DÖRDÜNCÜ BÖLÜM  

ُبا َسِحْلا ُموُقَي َمْوَي َينِنِمْؤُمْلِلَو  َّيَدِلاَوِلَو يِل ْرِفْغا اَنَّبَر



Okunuşu:  “Rabbene’ğfirlî  veli-vâlideyye  ve  lilmü’-

minîne yevme yegûmül-hısâb.”



Anlamı: “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde 

beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” 

(İbrahim, 14/41)

İbrahim (a.s.), oğlu İsmail (a.s.) ile Kâbe’yi inşa edince 

şöyle dua etmişlerdir: 

  َكَل ِ ْينَمِل ْسُم اَنْلَع ْجاَو اَنَّبَر ُميِلَعْلا ُعيِم َّسلا  َتْنَأ  َكَّنِإ اَّنِم  ْلَّبَقَت اَنَّبَر

  َتْنَأ  َكَّنِإ اَنْيَلَع  ْبُتَو اَنَك ِساَنَم اَنِرَأَو  َكَل ًةَمِل ْسُم ًةَّمُأ اَنِتَّيِّرُذ ْنِمَو

ُميِحَّرلا  ُباَّوَّتلا

Okunuşu:  “Rabbenâ  tekabbel  minnâ  inneke  entes-

semî’ul-‘alîm. Rabbenâ vec’alnâ müslimeyni leke ve min 



zürriyyetinâ  ümmetem  müslimetelleke  ve  erinâ  menâ-

sikenâ ve tüb ‘aleynâ inneke entet-tevvâbürrahîm.”



Anlamı: “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur, hiç şüphe-

siz Sen işitensin, bilensin. Ey bizim Rabbimiz! Hem bizim 

ikimizi yalnız senin için boyun eğen müslümanlar kıl, hem de 

soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir üm-

met meydana getir ve bize ibadetimizin yollarını göster, töv-

bemize rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz tövbeleri kabul eden, 

çok merhametli olan ancak sensin.” 

(Bakara, 2/128)

İbrahim peygamberin dualarında Allah’tan şunlar is-

tenmiştir:

- Hikmet,



 366 

  DUALAR  

- Salihler arasında olma,

- Salih / Müslüman evlat,

- İbadetlerinin kabul edilmesi,

- Dualarının kabul edilmesi,

- Neslinin Müslüman olması,

- İman ve İslâm’da sebat, 

- Tövbesinin kabul edilmesi,

- Affedilmesi.

İbrahim peygamber, kendisi için dua ettiği gibi, anne-

babası, nesli ve bütün mü’minler için de dua etmiş, kendisi 

gibi onların mü’min olmalarını, imanda sebat etmelerini 

ve ahirette bağışlanmalarını istemiştir. Bu dualar Kur’ân’da 

zikredilmek suretiyle biz mü’minlere yol gösterilmiş, nasıl 

dua edeceğimiz, duada neler isteyeceğimiz öğretilmiştir. 

d) Yusuf (a.s.)’ın Duası

Yusuf (a.s.), kardeşleri tarafından kıskançlık sebebiyle 

bir kuyuya atılmış, burada yolcular tarafından bulunmuş, 

Mısır’a  götürülüp  satılmıştır.  Çok  güzel  ve  sevimli  olan 

Hz. Yusuf ’u Mısır Hazine bakanı almıştır. Bakanın evinde 

yaşarken bakanın eşi Zeliha, Hz. Yusuf ’a ahlâksız teklifte 

bulunur. Yusuf Peygamber kabul etmeyince de kendisine 

iftira eder. 

(bk. Yûsuf, 12/4-57)

 Bunun üzerine hapse girmesi söz 

konusu olunca şöyle dua eder:

 َّنُهَدْيَك يِّنَع  ْفِر ْصَت  َّلِإَو ِهْيَلِإ يِنَنوُعْدَي اَّمِم  َّيَلِإ  ُّبَحَأ ُن ْج ِّسلا  ِّبَر




 367 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

َينِلِهاَجْلا َنِم ْنُكَأَو َّنِهْيَلِإ  ُب ْصَأ



okunuşu:  “Rabbis-sicnü  ehabbü  ileyye  mimmâ 

yed’ûnenî ileyhi ve illâ tasrif ‘annî keydehünne asbü iley-

hinne ve ekümminel-câhilîn.”

Anlamı: “Ey Rabbim! Zindan bana bunların davet et-

tikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tu-

zaklarını  benden  uzaklaştırmazsan,  ben  onların  sevdasına 

düşer, cahillerden olurum.” 

(Yûsuf, 12/33)

Hapisten  kurtulup  Mısır’a  Hazine  bakanı  olunca  şu 

duayı yapmıştır:

 َرِطاَف  ِثيِداَحَ ْلا  ِليِوْأَت ْنِم يِنَتْمَّلَعَو  ِكْلُمْلا َنِم يِنَتْيَتٰآ ْدَق  ِّبَر

 اًمِل ْسُم يِنَّفَوَت ِةَرِخٰ ْلاَو اَيْنُّدلا يِف يِّيِلَو  َتْنَأ  ِضْرَ ْلاَو  ِتاَواَم َّسلا

َينِحِلا َّصلاِب يِن ْقِحْلَأَو

okunuşu:  “Rabbi  kad  âteytenî  minel-mülki  ve 

allemtenî  min  te’vîlil-ehâdîsi  fâtıras-semâvâti  vel-ardı 

ente  veliyyî  fiddünyâ  vel-âhıreti  teveffenî  müslimevve 

elhıknî bissâlihîn.”



Anlamı: “Ey Rabbim! Sen bana dünya mülkünden na-

sip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Ey 

gökleri ve yeri yoktan var eden Rabbim! Benim velim sensin, 

benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlih kulların ara-

sına kat!” 

(Yûsuf, 12/101)

Yusuf peygamberin duasında şu hususların öne çıktı-

ğını görüyoruz: 

Allah’ın  haram  kıldığı  bir  fiili  işlememek  için  hapse 



 368 

  DUALAR  

girmeyi göze alan Hz. Yusuf, haram fiilden ancak Allah’ın 

yardımı ile kurtulmanın mümkün olduğunu dile getiriyor 

ve bu konuda Allah’tan yardım istiyor. Allah da onu bu 

kötülükten koruyor. 

(Yûsuf, 12/24)

Mısır’da hazine bakanı olduktan sonra, Allah’ın kendi-

sine verdiği mülkü ve ilmi itiraf ediyor, kendisinin velisi ve 

yardımcısı olduğunu dile getiriyor ve Allah’tan Müslüman 

olarak ölmeyi ve sâlihlerin arasına dâhil etmesini istiyor. 



e) Şuayb (a.s.)’in Duası

َينِحِتاَفْلا ُ ْيَخ  َتْنَأَو  ِّقَحْلاِب اَنِمْوَق َ ْينَبَو اَنَنْيَب  ْحَتْفا اَنَّبَر 



okunuşu: “Rabbeneftah beynenâ ve beyne kavminâ 

bil-hakkı ve ente hayrul-fâtihîn.”



Anlamı: “Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında ada-

letle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın.” 

(A’râf, 7/89)

ُبيِنُأ ِهْيَلِإَو  ُتْلَّكَوَت ِهْيَلَع  ِّٰللاِب  َّلِإ يِقيِفْوَت اَمَو

okunuşu: 

Vemâ tevfîkî illâ billâhi ‘aleyhi tevek-keltü 

ve ileyhi ünîb.” 

  Anlamı: “Başarım  ancak  Allah’ın  yardımı  iledir.  Ben 



yalnızca  O’na  dayandım  ve  ancak  O’na  döneceğim.” 

(Hûd, 


11/88)

Şuayb (a.s.)’ın peygamber gönderildiği toplum (Med-

yen halkı) fesada uğramış, sosyal düzeni bozulmuş, insan 

hakları ihlal edilir olmuştu; özellikle tartı ve ölçüde, alım 

ve  satımda  hile  ve  sahtekârlık  doruk  noktaya  çıkmıştı. 

Allah’a ortaklar koşuyorlardı, çoğu mütekebbir insanlardı; 




 369 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

özellikle ileri gelenleri, toplumun azgınları Peygamberin 

davetine icabet etmediler, peygamberi yalanladılar, yalan-

lamakla  kalmadılar,  peygamberi  ve  iman  edenleri,  kendi 

putperest dinlerine dönmedikleri takdirde taşlayacaklarını 

ve ülkelerinden çıkaracaklarını  söylediler. İşte böyle bir 

ortamda kavminin hidayete yanaşmadığını anlayan Şuayp 

(a.s.); kavminin teklifini kabul etmedi, Allah’a güvendiğini 

ve O’na yöneldiğini, başarısının ancak Allah’ın yardımı ile 

mümkün olduğunu bildirdi, yüce Allah’a yalvardı, kavmi-

nin azgınlarını cezalandırması için dua etti, Allah da pey-

gamberinin duasını kabul etti ve Medyen halkını korkunç 

bir gürültü ve deprem ile helâk etti. 

(A’râf, 7/85–93; Hûd, 11/84–95)



f) Musa (a.s.)’nın Duası

Musa  (a.s.),  azim  sahibi,  ulu  peygamberlerden  biri-

dir.  Firavunların  idaresindeki  İsraillilerin  doğan  erkek 

çocuklarının öldürüldüğü bir zamanda Mısır’da doğmuş, 

Allah’ın lütfu ile Firavun’un sarayında annesi ile birlikte 

büyümüştür. İsrail oğullarına peygamber olarak gönderil-

miş, kendisine Tevrat verilmiştir. Asa ve yed-i beyza mu-

cizeleri vardır. Allah’ın kendisi ile konuştuğu bir peygam-

berdir.  Henüz  peygamberlikle  görevlendirilmeden  önce 

Mısır’da bir İsrailli’yi savunmak için bir kıptîye bir tokat 

vurmuş, kıptî de bu tokat ile ölüvermiştir. 

(bk.Kasas, 28/3-42)

 

Bunun üzerine şu duayı yapmıştır:



ُميِحَّرلا ُروُفَغْلا َوُه ُهَّنِإ ُهَل َرَفَغَف يِل ْرِفْغاَف ي ِس ْفَن  ُت ْمَلَظ يِّنِإ  ِّبَر

okunuşu: “Rabbi innî zalemtü nefsî feğfirlî fe-ğafera 

lehû innehû hüvel-ğafûrurrahîm.” 




 370 

  DUALAR  

Anlamı: “Ey Rabbim! Ben nefsime zulmettim, beni ba-

ğışla! dedi. (Allah) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, 

çok merhamet edendir.” 

(Kasas, 28/16)

Musa (a.s.), bu duasında istemeyerek ölümüne sebep 

olduğu bir kimseden dolayı kendisine zulmettiğini itiraf 

etmekte ve bu kusurun bağışlanmasını Allah’tan istemek-

tedir. Yüce Allah da onu bağışladığını, kendisinin çok ba-

ğışlayan ve çok merhamet eden olduğunu bildirmektedir.

Bir kıptînin ölümüne sebep olduğundan, cezalandırıl-

maktan korktuğu için Mısır’dan gizlice kaçmış ve Allah’a 

şöyle dua etmiştir:

َينِمِلاَّظلا ِمْوَقْلا َنِم يِنِّجَن  ِّبَر

okunuşu: “Rabbi neccinî minel-kavmiz-zâlimîn.” 

Anlamı: “

Ey  Rabbim!  Beni  zalimler  güruhundan  kurtar

.” 

(Kasas, 28/21)

Allah da duasını kabul etmiş ve onu korumuştur.

Musa  (a.s.),  Tur  dağından  döndüğünde  kavminin 

Samirî’nin  yaptığı  buzağıya  taptıklarını  gördü.  Kendisi 

ile birlikte peygamber olan kardeşi Harun’a kızdı. Harun 

(a.s.),  kavminin  söz  dinlemediğini,  nerede  ise  kendisini 

öldüreceklerini söyledi, bunun üzerine Musa (a.s.) şöyle 

dua etti:

َينِمِحاَّرلا ُمَحْرَأ  َتْنَأَو  َكِتَم ْحَر يِف اَنْلِخْدَأَو يِخَ ِلَو يِل ْرِفْغا  ِّبَر



okunuşu: “Rabbiğfirlî ve li-ahî ve edhılnâ fî rahmeti-

ke ve ente erhamür-râhımîn.”




 371 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

Anlamı: “Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi 

rahmetinin içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” 

(A’râf, 7/151)

İsrailoğullarına peygamber olarak görevlendirildiği sü-

reçte kavminin Samirî’nin buzağıya tapmalarından sonra 

yüce Allah kendisi ile Tur dağında buluşma vaad etti. Kav-

minden yetmiş kişi ile Tur’a gitti. Allah ile konuştu, seç-

tiği kimseler buna muttali oldukları hâlde, Allah’ı açıkça 

görmeden inanmayız dediler. Yüce Allah da onları şiddetli 

bir sarsıntı ile sarstı, bayıldılar. Bunun üzerine Musa (a.s.), 

Allah’a şöyle dua etti:

 ُءاَهَف ُّسلا  َلَعَفاَمِب اَنُكِلْهُتَأ  َياَّيِإَو  ُلْبَق ْنِم ْمُهَتْكَلْهَأ  َتْئ ِش ْوَل  ِّبَر

 اَنُّيِلَو  َتْنَأ ُءا َشَت ْنَم يِدْهَتَو ُءا َشَت ْنَم اَهِب  ُّل ِضُت  َكُتَنْتِف َّلِإ  َيِه ْنِإ اَّنِم

 اَيْنُّدلا ِهِذَه يِف اَنَل  ْبُتْكاَو  َنيِرِفاَغْلا ُ ْيَخ  َتْنَأَو اَنْمَحْراَو اَنَل ْرِفْغاَف

َكْيَلِإاَنْدُه اَّنِإ ِةَرِخٰ ْلا يِفَو ًةَن َسَح



okunuşu:  “Rabbi!  Lev  şi’te  ehlektehüm  min  kablü 

ve iyyâye e tühlikünâ bimâ fe’ales-süfehâü minnâ in hiye 

illâ  fitnetüke  tüdıllü  bihâ  men  teşâü  ve  tehdî  men  teşâü. 

Ente veliyyünâ feğfirlenâ verhamnâ ve ente hayrül-ğâfirîne 

vektüb lenâ fî hâzihid-dünyâ hasene-tevve fil-âhıreti innâ 

hüdnâ ileyke.”



Anlamı: “Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok 

ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıkları yüzünden bizi yok 

mu edeceksin? Bu, Senin imtihanından başka bir şey değildir, 

bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bi-

zim dostumuz Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen ba-

ğışlayanların en iyisisin. Bize bu dünyada da iyilik, güzellik ve 

nimet yaz, ahirette de. Biz sana yöneldik.” 

(A’râf, 7/156-157)




 372 

  DUALAR  

Yüce Allah, Musa (a.s.)’a kendisini ilâh yerine koyan 

Firavun’a gidip onu imana davet etmesini emretti. Musa 

(a.s.),  bu görev üzerine şöyle dua etti: 

 يِنا َسِل ْنِم ًةَد ْقُع  ْلُل ْحاَو يِرْمَأ يِل ْر ِّسَيَو  يِرْد َص يِل  ْحَر ْش  ِّبَر  َلاَق

 يِرْزَأ ِهِب ْدُد ْشُا يِخَأ َنوُراَه يِلْهَأ ْنِم اًريِزَو يِل  ْلَع ْجاَو يِلْوَق اوُهَق ْفَي

 اَنِب  َتْنُك  َكَّنِإ ًايِثَك َكَرُكْذَنَو ًايِثَك  َكَحِّب َسُن  ْيَك يِرْمَأ يِف ُهْكِر ْشَأَو

اًي ِصَب


okunuşu:  “Kâle  Rabbiş-rahlî  sadrî  ve  yessirlî  emrî 

vahlül ‘ukdetem  millisânî  yefkahû  kavlî  vec’al  lî  vezîran 

min ehlî Hârûne ahî üşdüd bihî ezrî ve eşrikhü fî emrî key 

nüsebbihake  kesîran  ve  nezkürake  kesîran  inneke  künte 

binâ basîra.”

Anlamı: “Mûsâ, dedi ki: Ey Rabbim! Göğsüme genişlik 

ver, işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çözüver de sözümü iyi 

anlasınlar. Bana âilemden bir vezir ver; Kardeşim Harun’u, 

onunla arkamı kuvvetlendir, onu da (elçilik) görevime ortak 

yap ki Seni çok tesbih edelim ve Seni çok analım. Şüphesiz Sen, 

bizi görensin.”  

(Tâ-hâ, 20/25-35)

Musa (a.s.), Allah’ın emir ve yasaklarını tebliğ etmekle 

görevlendirildiği insanları iman ve ibadete davet etti, onla-

rı haram ve kötü davranışlardan sakındırdı. Sözüne kulak 

vermeyenlere; ‘benim size söylediklerimi yakında anlayacak ve 



hatırlayacaksınız’, dedi 

(bk. Mü’min, 40/37-47)

 ve şöyle dua etti: 

ِداَبِعْلاِب ٌي ِصَب َ ّٰللا َّنِإ  ِّٰللا ىَلِإ يِرْمَأ  ُضِّوَفُأَو



okunuşu:  “Ve  üfevvidu  emrî  ilallâhi  innellâhe 

basîrumbil-‘ıbâdi”




 373 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

Anlamı: “Ben  işimi  Allah’a  havale  ediyorum.  Şüphesiz 

Allah, kullarını görür, gözetir.” 

(Mü’min, 40/44)

Musa (a.s.)’ın dualarında şu unsurlar dikkatimizi çekiyor:

Musa (a.s.);

-  İstemeyerek  bir  hata  işleyince,  hemen  tövbe  edip 

Allah’tan affını istemiştir.

- İnsanların kendisine zarar vermemesi için Allah’a sı-

ğınmış ve kendisini korumasını talep etmiştir.

- Kavminden birtakım azgınların davranışları sebebiy-

le helâk edilmemesi için dua etmiştir.

- Dünya ve ahirette Allah’ın kendisine ve mü’minlere 

iyilik, güzel ve nimet (hasene) vermesini istemiştir.

- İslâm’ı tebliğ görevini yerine getirebilmesi için başa-

rı, kolaylık ve konuşma yeteneği istemiştir.

- İşlerini ve başarısını Allah’a havale etmiştir.

- Dua ederken Allah’ın güzel isimlerini zikretmiştir.



g) Zekeriya (a.s.)’nın Duası

Hz. Musa ile Hz. Hârûn’un babası olan İmrân’ın hanı-

mı hamile kalınca, “Rabbim! Karnımdakini sırf sana hizmet 

etmek üzere adadım. Benden kabul et, şüphesiz sen hakkıyla 

işitensin, hakkıyla bilesin”

 (Al-i İmrân 3/35) 

diye dua eder, çocuğu 

doğunca “Meryem” adını verir. Meryem’in teyzesinin ko-

cası ve İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden olan 

Zekeriyya (a.s.), Allah’ın emri ile Beyt-i Makdis’te çocu-



 374 

  DUALAR  

ğun bakımını üstlenir. Zekeriyya, çocuğun bulunduğu böl-

meye her girişinde yanında bir yiyecek bulur. “Meryem, bu 

sana nereden geldi?” diye sorar. Daha sonra babasız olarak 

Hz. İsa’yı dünyaya getirecek olan Meryem de “Bu, Allah 



katından” diye cevap verir. 

(bk. Âl-i İmrân, 3/35–37; Enbiya, 21/89)

 

 

Zekeriyya, burada Allah’a şöyle dua eder:



ِءاَعُّدلا ُعيِم َس  َكَّنِإ ًةَبِّيَط ًةَّيِّرُذ  َكْنُدَل ْنِم يِل  ْبَه  ِّبَر

okunuşu: “Rabbi heblî milledünke zürriyyeten tayyi-

beten inneke semî’uddü’âi.



Anlamı:  “Ey RabbimBana katından temiz bir soy ih-

san eyle, şüphesiz sen duayı işitensin!” 

(Âl-i İmrân, 3/38)

َينِثِراَوْلا ُ ْيَخ  َتْنَأَو اًدْرَف يِنْرَذَت  َل  ِّبَر

okunuşu: 

Rabbi  lâ  tezarnî  ferden  ve  ente  hayrul-



vârisîn

.”

Anlamı: “Rabbim!  Beni  yalnız  başıma  bırakma  (bana 

bir çocuk ver), Sen varislerin en hayırlısısın.” 

(Enbiyâ, 21/89)

Yüce Allah,  Zekeriya (a.s.)’nın duasını kabul eder ve 

kendisine yaşlı olmasına rağmen Yahya’yı ihsan eder. 

(bk. 

Âl-i İmrân, 3/39–41; Enbiyâ, 21/90)



ğ) Süleyman (a.s.)’ın Duası

Kuş ve karınca dilini bilen, hükümdar peygamberler-

den biri olan, insanlardan, cinlerden ve kuşlardan ordusu 

bulunan, Davud peygamberin oğlu Süleyman (a.s.), ordu-

su ile karınca vadisine gelir, bir karıncanın,  “Ey karıncalar! 



 375 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

Yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları farkında olmadan 

sizi ezmesin” dediğini duyar, karıncanın sözüne güler 

(Neml, 


27/15–19)

 ve Allah’a şöyle dua eder:

 ْنَأَو  َّيَدِلاَو ىَلَعَو  َّيَلَع  َتْمَعْنَأ يِتَّلا  َكَتَم ْعِن َرُك ْشَأ ْنَأ يِنْعِزْوَأ  ِّبَر

َينِحِلا َّصلا َكِداَبِع يِف  َكِتَم ْحَرِب يِنْلِخْدَأَو ُهاَضْرَت اًحِلا َص  َلَمْعَأ

  okunuşu:  “Rabbi  evzi’nî  en  eşküra  ni’metekelletî 

en’amte  ‘aleyye  ve  ‘alâ  vâlideyye  ve  en  a’mele  sâlihan 

terdâhü ve edhılnî bi-rahmetike fî ‘ıbâdikes-sâlihîn.”

Anlamı: “Ey Rabbim! Bana ve anama-babama verdiğin 

nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş 

yapmamı gönlüme 

ilham eyle ve rahmetinle, beni iyi kulların arasına dâhil et

.” 


(Neml, 

27/19)


Süleyman (a.s.), şiddetli bir hastalığa yakalanır, cansız 

ceset denecek hâle gelir, sonra tekrar sağlığına kavuşur ve 

Allah’a şöyle dua eder:

  َتْنَأ  َكَّنِإ يِد ْعَب ْنِم ٍدَحَ ِل يِغَبْنَي  َل اًكْلُم يِل  ْبَهَو يِل ْرِفْغا  ِّبَر

ُباَّهَوْلا

okunuşu: “Rabbiğfirlî  ve  heblî  mülkellâ  yembeğî  li 

ehadimmin ba’dî inneke entel-vehhâb.”



Anlamı: “Ey Rabbim! Beni bağışla ve bana benden sonra 

kimseye lâyık olmayacak bir mülk / hükümranlık bahşet. Şüp-

hesiz, Sen çok bahşedicisin.” 

(Sâd, 38/35)

Yüce Allah, duasını kabul eder. Rüzgârı emrine verir, 

cinleri ona boyun eğdirir. 

(bk. Sâd, 36–38)



 376 

  DUALAR  

Süleyman (a.s.)’ın duasında yüce Allah’tan;

- Nimete şükredebilmeyi nasip etmesini,

- Salih ameller işleyebilmesini,

- Salih kulları arasına dâhil etmesini,

- Bağışlamasını,

- Mülk / saltanat vermesini istemiştir. 

Süleyman  (a.s.)’ın  Allah’tan  hem  dünya,  hem  ahiret, 

hem maddî hem manevî isteklerde bulunduğunu ve dua-

sında Allah’ın güzel isimlerini zikrettiğini öğreniyoruz. 



h) Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.)’in Duası

Miladî 571 yılında Mekke’de dünyaya gelen, 610 yılın-

da peygamberlik ile görevlendirilen, 13 yılı Mekke’de 10 

yılı Medine’de olmak üzere 23 yıl peygamberlik yapan Hz. 

Muhammed (s.a.s.), diğer peygamberlerden farklı olarak 

bir  topluma  değil  bütün  toplumlara,  bütün  insanlara  ve 

cinlere peygamber olarak gönderilmiş, kendisi ile peygam-

berlik sona ermiştir. O, her konuda mü’minlere örnektir, 

âlemlere  rahmettir.  İlk  muhatapları  olan  müşrik  Mekke 

halkını  İslâm’a  davet  etmiş,  ancak  dirençle  karşılaşmış, 

insanların  Müslüman  olması  için  her  türlü  gayreti  sarf 

etmiş, halkı Müslüman olmuyorlar diye çok üzülmüştür. 

(İsrâ, 17/6; Şu’arâ, 26/3)

 Yüce Allah, peygamberini teselli etmiş, 

görevinin sadece tebliğ etmek olduğunu müteaddit defalar 

kendisine bildirmiş, iman etmekten yüz çevirirlerse şöyle 

dua etmesini buyurmuştur:



 377 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

 ِميِظَعْلا  ِشْرَعْلا  ُّبَر َوُهَو  ُتْلَّكَوَت ِهْيَلَع َوُه َّلِإ َهٰلِإ  َل ُ ّٰللا  َيِب ْسَح



okunuşu: “Hasbiyellâhü lâ ilâhe illâ hû. ‘Aleyhi te-

vekkeltü ve hüve rabbül-arşil’azîm.” 



Anlamı: “Bana Allah yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben 

O’na güvendim ve O, büyük Arş’ın Rabbidir.” 

(Tevbe, 9/129) 

َنوُف ِصَت اَم ىَلَع ُناَعَت ْسُمْلا ُن ٰم ْحَّرلا اَنُّبَرَو  ِّقَحْلاِب ْمُك ْحا  ِّبَر

okunuşu:  “Rabbihküm  bilhakkı  ve  Rabbüner-

Rahmânül-müste’ânü alâ mâ tesıfûn.”



Anlamı:  “Ey  Rabbim!  Aramızda  gerçekle  hükmet  ve 

Rabbimiz O Rahmân’dır ki, isnat ettiğiniz (yalan) vasıfla-

rınıza karşı yardımına sığınılacak olan ancak O’dur

.” (Enbiyâ, 

21/112).

َينِمِلاَّظلا ِمْوَقْلا يِف يِنْلَعْجَت  َلاَف  ِّبَر َنوُدَعوُي اَم يِّنَيِرُت اَّمِإ  ِّبَر



okunuşu: “Rabbi immâ türiyennî mâ yû’adûn. Rabbi 

felâ tec’alnî fil-kavmiz-zâlimîn.”

 Anlamı: “Rabbim! Eğer onlara vaad edilen azabı bana 

mutlaka göstereceksen,

 Rabbim! Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bu-

lundurma.” 

(

Mü’minûn, 23/93–94)



ِنوُرُض ْحَي ْنَأ  ِّبَر  َكِب ُذوُعَأَو ِينِطاَي َّشلا  ِتاَزَمَه ْنِم  َكِب ُذوُعَأ  ِّبَّر

okunuşu: “Rabbi e’ûzü bike min hemezâtiş-şeyâtîn. 

Ve e’ûzü bike rabbi eyyahdurûn.”



Anlamı: “Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana 


 378 

  DUALAR  

sığınırım! Onların yanımda bulunmalarından da sana sığı-

nırım.” 

(Mü’minûn, 23/97–98)

َينِمِحاَّرلا ُ ْيَخ  َتْنَأَو ْمَحْراَو ْرِفْغا  ِّبَّر

okunuşu:  “Rabbiğfir  verham  ve  ente  hayrür-

râhımîn.”

 Anlamı: “Rabbim! Bağışla, merhamet et, Sen merhamet 

edenlerin en hayırlısısın

.” (Mü’minûn, 23/118)

Beş  vakit  namaz  ve  kendisine  mahsus  olan  teheccüt 

namazı emrinin akabinde 

(İsrâ, 17/78–79)

 şöyle dua etmesini 

istemiştir.

َكْنُدَل ْنِم يِل  ْلَع ْجاَو  ٍقْدِص َجَر ْخُم يِن ْجِرْخَأَو  ٍقْدِص َلَخْدُم يِنْلِخْدَأ  ِّبَر 

اًي ِصَن اًناَطْل ُس



okunuşu:  “Rabbi  edhılnî  müdhale  sıdkıvve  ahricnî 

muhrace sıdkıvec’allî milledünke sültânen nasîra.”



Anlamı: “Rabbim!  Gireceğim  yere  doğrulukla  girmemi 

sağla,  çıkacağım  yerden  de  doğrulukla  çıkmamı  nasip  et  ve 

benim için kendi katından yardım edici bir kuvvet ver.” 

(İsrâ, 


17/80)

Vahyedilen henüz tamamlanmadan Kur’ân’ı acele oku-

maması konusunda uyardıktan sonra yüce Allah, şöyle dua 

etmesini emretmiştir:

اًمْلِع يِنْدِز  ِّبَّر  

“Rabbi zidnî ‘ılmâ 

Rabbim, ilmimi artır!” 

(Tâ-hâ, 20/114)




 379 

  DÖRDÜNcÜ BÖLÜM  

Yüce  Allah’ın  peygamberimize  emrettiği  dualarda, 

dünyevî ve uhrevî isteklerini özellikle yardım ve ilim iste-

me, şeytan ve zalimlerden uzak kalma arzusunun öne çık-

tığını ve dualarda Allah’ın güzel isimleri ve nitelikleri ile 

övüldüğünü görmekteyiz. 

Peygamber duaları, Allah’tan ne isteyeceğimiz ve nasıl 

dua edeceğimiz konusunda bizim için birer örnektir.

Peygamberlerin  yaptığı  duaların  dışında  Kur’ân’da 

Havârilerin, Ashab-ı A’râf ’ın, Hz. Musa’ya iman edenle-

rin, Ashab-ı Kehf ’in, Tâlut’un ve sâlih mü’minlerin yaptı-

ğı dua örnekleri de vardır.



2. MÜ’MİNLERİN DUALARI 

Yukarıda örneklerini verdiğimiz peygamberlerin dua-

ları dışında yüce Allah’ın ayetle bize bildirdiği mü’minlerin 

yaptıkları dua örnekleri de vardır. Kur’ân’da 

zikredilen şu 

örnekleri verebiliriz:



a) Havârilerin Duası

Havârîler, Hz. İsa (a.s.)’a iman eden ve ona yardımcı 

olan kimselerdir. Hz. İsa (a.s.), kavminin kendisini inkâr 

etmesi üzerine “Allah yolunda kim bana yardımcı olur?” diye 

sorar. Bunun üzerine havâriler; “Biz Allah yolunun yardım-

cılarıyız, Allah’a iman ettik ve biz Müslümanlarız”  derler 

(Âl-i İmrân, 3/52) 

ve şöyle dua ederler: 

َنيِدِها َّشلا َعَم اَنْبُتْكاَف  َلو ُسَّرلا اَن ْعَبَّتاَو  َتْلَزْنَأ اَمِب اَّنَمٰا اَنَّبَر



okunuşu: “Rabbenâ âmennâ bimâ enzelte vetteba’ner-

Rasûle fektübnâ me’aş-şâhidîn.”



Yüklə 114,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə