Duygusal santaj



Yüklə 15,27 Kb.
tarix15.04.2018
ölçüsü15,27 Kb.
#38579

DUYGUSAL SANTAJ (EVLİLİK OKULU DERS 37)

Sevseydin yapardın!”

Mutsuzum, umrunda değil.”

Böyle yapmaya devam edeceksen, ayrılalım.”

Sen böyle yapınca hastalanıyorum.”

Senin yüzünden öleceğim.”
Eşinizden bu ve benzeri cümleler duyduğunuzda kendini­zi nasıl hissediyor-sunuz ya da siz bu ve benzeri duygusal şantaj cümlelerini eşinize söylüyorsanız, onun nasıl etkilendiğini hiç düşündünüz mü?

Duygusal şantaj doğrudan ya da dolaylı biçimde “insan kul­lanma” sanatıdır.



Şantajcı kişi, eşi üzerinde psikolojik baskı kurar. Eşinin fikir­lerine aldırış etmez. Kendi isteklerinin eşinin isteklerinden daha önemli olduğunda ısrar eder. Evlilikte kendi üzerine düşen yü­kümlülükleri almaktan kaçınır. Çektiği acılardan eşini sorumlu tutar. Eşin kendini iyi ve değerli hissetmesine izin vermez. Hep kendi istekleri olsun ister; olmazsa huzursuzluk çıkarır. “Ben iyi bir eş oldum mu, üzerime düşeni yaptım mı?” diye hiç kendini sorgulamaz, kendi hatalarını görmez. Sürekli eşine onun hataları­nı göstermeye çalışır.

Kısacası eşiniz sizin duygu ve düşüncelerinize kıymet vermi­yor ve sadece kendini düşünüyorsa, kendi isteklerini önemseyip sizinkini görmezden geliyor duygusal şantaj altındasınızdır veya sız sevdiklerinize bunları yapıyorsanız, şantaja sizsiniz.


Duygusal şantajda üç silah kullanılır çoğunlukta:

1) Suçlu hissettirme: Karşıdakine kendini suçlu hissettirerek istediklerini yaptırmak. Bunu birkaç şekilde yapabilirsiniz. Mut­suzluğunuzun, üzüntülerinizin, hasta-lıklarınızın bütün suçunu eşinize atarak yapabilirsiniz.

Onu suçlamıyormuş gibi yapıp, “Ben acıları çekerim, sen yeter ki mutlu ol. Tamam, senin istediğin olsun, ben her şeye razıyım.” tarzında cümlelerle eşte suçluluk duygusu oluşturmaya çalışmak. Burada maksat acıya katlanıyormuş gibi görünüp onun vicdanını harekete geçirmek. Bazı eşler bu tuzağa düşer, “Aman o üzülme­sin.” diye kendi isteklerinden vazgeçerler. Evlilik hayatı içerisinde arada bir bu olabilir, olması da lazım, kişi eşinin hatırı için o mut­lu olsun diye kendi isteğinden vazgeçebilir. Fakat bu süreldi olu­yorsa ve eş bunu yaparken mutsuzsa, problem var demektir.



Eşinize kendini suçlu hissettirerek bir şeyler yaptırmaya çalışı­yorsanız; eşiniz beklentinizi gerçekleştirsin ya da gerçekleştirme­sin, onun sevgisini kaybedersiniz.
2) Korkutma: İçinde gizli ya da açık tehdit vardır. “Boşanı­rım, çocukları göstermem, süründürürüm, annene söylerim, kre­di kartını elinden alırım, çocuğun senden nefret edecek, seni re­zil ederim, tamam sen böyle devam et bakalım ne olacak! Hastala­nırım...” Hatta sinirlendiği zaman cidden hastalanan tipler vardır, eşleri onlar hastalanmasın, üzülmesin diye ömür boyu onların her dediklerini içlerinden gelmediği halde yapmaya çalışırlar. Araların­da sevgi falan kalmaz, hayat mağdur eş için
3) Ümit verme: Yaparsan yaparım. En basiti eşi onun istediğini yaptığı zaman güler yüz göstererek eşi ödüllendirir, yapmadığında ise surat asarak, söylenerek cezalandırır. Sevgi şarta bağlıysa, zaten o sevginin samimiyetine eş inanmaz.

Eğer şantajcı sizseniz hemen bırakın. Sevdiklerinizi bu şekilde elinizde tutamazsınız, tutsanız da onlarla asla mutlu olamazsınız.

Eğer eşiniz tarafından şantaj altında olduğunuzu düşünüyor­sanız, emin olmak için oturun önce evliliğinizin muhasebesi­ni yapın. Eşinizin sözlerinde ne kadar haklılık payı var? O kendi üzerine düşenleri yaptı mı? Siz kendi üzerinize düşenleri yaptınız mı? Onu çok ihmal ettiniz mi? Gerçekten siz mi bencilce davra­nıyorsunuz yoksa o mu? Bu muhasebeyi iyi yapmak lazım.


Duygusal Şantaj Yapmayı Nereden Öğreniriz?

Duygusal şantaj yapmayı çoğu zaman ailelerimizden öğreni­riz. Bazı anne-babalar “Bizi öldüreceksin, sizleri büyütmek için ne fedakârlıklar yaptık, sizin yüzünüzden hastalandım, sizin yü­zünüzden bu evliliği devam ettirdim, sizin yüzünüzden yalnız ya­şadım, sizi okutmak için yemedik içmedik...” gibi cümleleri sık sık söyleyerek psikolojik baskı kurarlar. “Bak biz bu kadar şey yaptık; sen de karşılığını vermek zorundasın, mecbursun” anla­mına gelen cümleleri duyduğunuz zaman onlara minnet duymak yerine içten içe öfkelenirsiniz.

Onlar için yapacağınız şeyi duygusal baskı altında yaptığınız­da kendinizi kötü hisseder ve istemesiniz de karşınızdakine bunu yansıtırsınız. Maalesef ailenizde görüp hoşunuza gitmeyen bu tarz davranışları farkında olmadan modelleyip yetişkin olduğu­nuzda kendiniz de yapabilirsiniz.

Eş, akraba ya da arkadaş yani sevdikleriniz; en yakınlarınız ol­dukları için sizin en hassas noktanızı bilirler. Oradan vururlar. Mesela cömert olmakla övünüyorsanız, sizi cimri olmakla suçlar­lar, düşünceli iseniz bencil olmakla... Vefalı iseniz vefasız olmak­la suçlarlar.

Evlilik hayatı içerisinde şantaj çok yıpratıcıdır. Şantaja gelip kendinizi kötü hissetmeyin. Eşinizle sıkıntısı hakkında konuşun, onu dikkatlice dinleyin. Konu ile ilgili düşüncelerinizi, duygu ve kaygılarınızı söyleyin. İsteğinin niye olamayacağını anlatın. Prob­lem üzerinde kendi üzerinize düşen sorumluluğu alın. Yapacağı­nız bir şey varsa yapın.

İstemediğiniz bir şeyi ısrarla yaptırmaya çalışıyorlarsa, hemen itiraz etmeyin. “Bu konu hakkında düşünmek istiyorum. Şimdi ne hissettiğimden emin değilim. Hemen karar vermek istemiyo­rum ...” gibi cümleler kurun. Bu sayede eşinize de düşünme fırsa­tı vermiş olursunuz.



Hâlâ ısrar ediyor ve sizi suçluyorsa, siz de hemen onu suçla­maya geçmeyin. Sakinliğinizi koruyun. “Şu anda çok kızgın oldu­ğun için böyle söylüyorsun. Burada suçlu yok isteklerimiz farklı. İkimiz de konuyu düşünelim, sonradan pişman olacağımız şeyler söylemeyelim.” gibi cümlelerle eşinizi yatıştırın.

En önemlisi de çocuklarımızı şantaj yaparak büyütmeyelim ki onlar da hayatlarında şantajı kullanarak hem kendilerini hem baş­kalarını mutsuz etmesinler.
Yüklə 15,27 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə