BAHAR-2009 C.8 S.28 (068-090)
ISSN:1304-0278
SPRING-2009 V.8 N.28
davranışları ortaya çıkarabileceğini göstermektedir. Genel olarak dağıtımsal adalet algısı ücret
tatmini (McFarlin ve Sweeney, 1992, 626) gibi kişisel sonuçları;
prosedürel adalet ise daha
çok örgütsel bağlılık ve yönetime güven gibi (Folger ve Konovsky, 1989; Lind ve Tyler,
1988; McFarlin ve Sweeney, 1992) örgüt hakkındaki tutumları etkilemektedir.
Yapılan araştrımalara göre, çalışanlar yaptıkları katkılara ve düşüncelerine değer
verildiğini hissetiklerinde kendileri ile ilgili kararların daha adil olduğunu algılamaktadır.
Folger ve Skarlicki (1999, 36) bir örgütte yer alan bireylerin uygulamaları adaletli olarak
algılamalarının değişime direnmeyi azaltacağını bildirmiştir. Folger, Konovsky ve
Croponzono (1992, 27) yapmış oldukları çaılışmada adalet algısının performans
değerlendirmeyle ilişkisini incelenmiştir. Performans değerlendirme sürecini adil olarak
algılayan çalışanların bir takım eylemlerle değerlendirme sürecini etkileme eğilimine
gitmeyeceği savunulmuştur. Erdoğan, Liden ve Kreimer (2006, 395), her iki tür adalet
algısının örgüt kültürüne bağlı olarak yönetici-çalışan ilişikilerini farklı biçimde etkilediğini
ortaya koymuştur.
Uluslar
arası yazındaki kadar kapsamlı olmasa da, ulusal yazında da adalet algılarına
ilişkin önemi çalışmalar yer almaktadır. Örneğin, Özmen, Arbak ve Özer (2007, 18), adalete
verilen değer ile algılanan örgütsel adalet arasındaki ilişkileri araştırmış ve adalet konusunda
hassas olan kişilerin bu hassasiyetin etkisi altında kaldığını ve bunun sonucunda da adalet
algılarının olumsuzlaştığını ortaya koymuşlardır. Çakmak ve Biçer (2006, 11) performans
değerlendirmelerinde örgütsel adalet algılarının önemli yer kapsadığını göstermişlerdir.
Demircan ve Ceylan (2005, 56) adalet algılarının örgütsel bağlılık üzerindeki etkilerinde
güvenin ara değişken etkisini araştırırıken, İşcan ve Naktiyok (2004, 181) dağıtımsal ve
prosedürel adalet algılarının örgütsel bağlılık ve örgütsel bağdaşımlık ile ilişkilerini
incelemişlerdir. Özdevecioğlu (2003, 113) kurumlarda olumlu olarak algılanan dağıtımsal,
prosedürel ve etkileşim adaletinin, çalışanların saldırgan davranışlarını azalttığını deneysel
olarak ortaya koymuş, İşbaşı (2001, 52) adalet algılarının çalışanların örgütsel vatandaşlık
davranışları sergilemelerindeki rolünü ele almıştır.
2.2. Prosedürel ve Dağıtımsal Adalet Algılarının İş Tatmini Üzerindeki Etkileri
İş tatmini genel olarak çalışanın işinden duyduğu memnuniyeti ifade eder (Hackman
ve Oldham, 1975, 160). Araştırmacılar iş tatminini, çalışanların ihtiyaç ve değerlerinin iş
yerinde ne ölçüde karşılanabildiğine dayalı olarak tanımlar. Bu tanımlamalar çalışanların
ihtiyaçlarının oldukça kalıcı olduğunu ve aynı zamanda yapılan işlerin özelliklerinin de
72
BAHAR-2009 C.8 S.28 (068-090)
ISSN:1304-0278
SPRING-2009 V.8 N.28
oldukça kalıcı ve sürekli olduğunu varsayar. Locke (1976, 1300) iş tatminini “çalışanın işi
veya işiyle ilgili deneyimleri değerlendirmesi sonucu elde ettiği
memnun edici veya olumlu
duygusal durum” olarak tanımlamaktadır.
Eroğlu’na (1996) göre tatmin bir başka kişi tarafından gözlenemeyen ve sadece ilgili
kişi tarafından hissedilerek tanımlanabilen ve ifade edilebilen memnuniyeti ve iç huzuru
anlatmak için kullanılır
.
Şimşek, Akgemci ve Çelik (2001) ise işten elde edilen maddi çıkarlar
ve çalışanın beraber çalışmaktan zevk aldığı iş arkadaşları ile bir eser meydana getirmesinin
sağladığı mutluluk şeklinde tanımlamaktadır. Akıncı (2002) yapmış olduğu araştırmada,
işgörene sosyalleşme ve kendini gerçekleştirme konusunda sağlanan olanakların, işgörenin
kendini geliştirmesine, örgüt için önemli olduğu duygusuna sahip olmasına, işgörenin örgüte
bağlılığının artmasına ve iş tatminin yükselmesine katkıda bulunduğunu belirtmiştir.
Bazı araştırmalarda çalışanın iş tatminine ilşkin verdiği genel bir değerlendirme yeterli
görülmektedir. Ancak işin önemli olarak görülen farklı boyutlarını dikkate alarak toplam bir
iş tatmini ölçüsü öngören çalışmalar da bulunmaktadır. Her iki yaklaşımın güçlü yönleri ve
kısıtları vardır. İş tatmininin farklı boyutlarını ölçmek doğrudan belirli problem alanları ortaya
çıkarmaya olanak sağlar. İş tatmininin farklı parçalarından bütünsel bir değerlendirmeye
gitmek de her zaman mümkün olabilir. Ancak ters yönde bir değerlendirme mümkün değildir.
Diğer bir ifade ile sadece bütünsel bir iş tatmini değerlendirmesi yapıldığında, iş tatminin
farklı boyutlarına ilişkin yorumlama yapma imkanı ortadan kalkar. Bu düşüncelerle, iş
ortamını farklı parçalardan oluşan bir bütün olarak ele alındığında iş tatmini de çok boyutlu
bir kavram olarak değerlendirilebilir.
Örneğin Hackman ve Oldham’ın (1975) iş analizi
yaklaşımına göre iş tatmini, beceri çeşitliliği, işin niteliği, işin önemi,
işin özerkliği ve iş
ilişkisinde olunan kişilerden alınan geri bildirimler olarak beş temel boyuta sahiptir. Bu
araştırmacılara göre, çalışanlar işleriyle ilgili herhangibir unsurdan tamamıyla tatmin
oluyorken, bir başka unsurdan dolayı tatminsiz olabilir. Diğer bir ifade ile çalışanın yöneticisi,
aldığı ücret, çalışma ortamı yada iş yerinde sağlanan terfi ve ilerleme imkanları ile ilgili
tatmin düzeyleri farklılık gösterebilir. Smith, Kendall, Lorne ve Hulin (1969) tarafından
oluşturulmuş olan İş Tanımlama Endeksi ise iş tatminini beş ayrı parçadan oluşturmuştur.
Bunlar; yöneticiden, çalışma arkadaşlarından, yapılan işten, ödemelerden ve ödüllendirmeden
tatmin olma olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmada iş tatmini Smith ve ark. (1969) öngördüğü
çerçevede değerlendirilmiş; iş tatminin, yapılan işten tatmin, yöneticiden tatmin ve işle ilgili
terfi/ücret olanaklarından tatmin boyutlarına odaklanılmıştır.
73