EndüLÜs neresi



Yüklə 27,42 Kb.
səhifə1/6
tarix21.12.2022
ölçüsü27,42 Kb.
#97479
  1   2   3   4   5   6
TARIK bin ZIYAD Endulus un Fethi


ENDÜLÜS NERESİ

Endülüs, İspanya'nın güneyindeki şimdiki 7 eyaletten birinin adıdır.Bizim tarihimizde ise 8 yüzyıl yaşamış bir medeniyetin adıdır.Kuruluşundaki azim ve kararlılığın, yaşayışındaki medeniyet ve ihtişamın, yıkılışındaki tefrika ve hüznün adıdır Endülüs... Muhammed İkbal, Salih bin Şerif, Yahya Kemal ve Mehmet Âkif gibi, müslümanların dertlerini kendisine dert edinmiş nice bağrı yanıklar, ağıtlar yakmış Endülüs için.Müslümanlar, kısa zaman içerisinde İspanya'da muhteşem bir medeniyet kurdular. İkiyüzbin hanelik ve bir milyon nüfuslu Kurtuba şehrinde 80.000 saray ve konak, 600 cami, 80 mektep, 50 hastane, 900 hamam, 600 han yapılmıştı.Yalnız Kurtuba Kütüphanesi'nde 600.000 cilt kitap toplandı. Bunların kataloğu ise 44 cilt tutuyordu.İlmî gelişmeler öylesine ilerlemişti ki, dünyanın her tarafından, öğrenim yapmak için Endülüs'e talebeler geliyordu. Pek çok Fransız, İngiliz, Alman ve İtalyan asıllı öğrenciler Endülüs Üniversitelerinde eğitim görmüşlerdir.Bu öğrenciler ülkelerine döndüklerinde yeni kurulan üniversitelerde hoca oluyorlardı. Endülüs ve Sicilya'da gördükleri İslâm medreselerindeki mîmarî üslûp, ders programları, öğretim metotlarına uygun olarak bu üniversiteleri genişletip sayılarını çoğalttılar.Fransa'da Bologne, Montpellier ve Paris Üniversitesi; İngiltere'de Oxford, Almaya'da Köln Üniversiteleri İslâm medreselerini takliden; İslâm ilim, kültür ve medeniyetinin Batı'ya aktarılması gayesiyle kurulmuş okullardır.Rönesansın, dolayısıyla bugünkü Avrupa ilim ve tekniğinin temelinde, Endülüs Medeniyetinin büyük katkısı vardır.Toplumsal yaşam açısından bakıldığında, belli haklar ve sorumluluklar çerçevesinde, Müslümanlarla Müslüman olmayanların, müşterek bir coğrafya üzerinde ve tek bir devlet çatısı altında, birlikte yaşayabilecekleri anlayışına dayalı yeni bir sosyal model uygulanmıştı.


Yerli halka;
- Can ve mal emniyetlerinin sağlanacağı,
- Dinlerini yaşama ve muhafaza konusunda güçlükle karşılaşmayacakları, dinlerini terke zorlanmayacakları, dinlerinden dolayı kınanmayacakları, mâbetlerine zarar verilmeyeceği,
- Hür olarak yaşamaya devam edecekleri, yani köleleştirilmeyecekleri,
- Ailelerin parçalanmasına yol açabilecek tasarruflarda bulunulmayacağı,
- Kendi aralarındaki mesele ve ihtilaflarda kendi hukuklarını tatbik hakkına sahip olacakları, taahhüt edildi.
Halk, kendilerine tanınan bu haklar karşılığında, tespit edilen miktardaki senelik vergilerini ödeyecek, ayrıca düşmanla işbirliği içine girmeyecekti. M.S. 711 yılında Afrika'dan kendi adını verdiği Cebel-i Tarık Boğazı'ndan 7000 askeri ile Avrupaya geçen ve geri dönmemek için geçtikten sonra kendi gemilerini yakan, Arap komutan Tarık Bin Ziyad, İber Yarımadası'na ayak bastığında; ortaçağ karanlığına gömülmüş Avrupa'ya medeniyet ışığını da beraberinde getirdiğini, hiçbir Avrupalı tahmin edemezdi. Tıpkı, ticaret gemisi sandıkları gemilerle gelen bu tüccar kılıklı insanların, aslında birer asker olduklarını, kendi gemilerini niçin yaktıklarını anlayamadıkları gibi...
Kısa sürede İspanya'yı baştan başa fetheden muzaffer komutanı ancak Prene Dağları durdurabildi. O dönemde Prene Dağları'nı aşabilmeleri mümkün olabilseydi; Fransa'dan başlayarak bütün Avrupa'nın Müslümanların eline geçmesi işten bile değildi. İspanya'da Endülüs Emevileri'nin hakimiyeti çeşitli dönemlerle birlikte sekiz yüzyıl kadar sürdü.
Valiler Dönemi (715-756) olarak adlandırılan dönemden sonra, (756 - 1031) yılları arası Endülüs Emevileri'nin altın çağı oldu, Avrupanın en güçlü devleti olarak tarihe geçtiler.1031 yılındaki iç karışıklıklar sebebiyle Emevi Devleti yıkılınca, Endülüs siyasi olarak bir bölünme sürecine girdi. Bu süreçte hemen her şehir, bağımsız devletçiklere dönüştüler. Tavaif-i Mülük 'Küçük Sultanlıklar' Dönemi olarak adlandırılan bu dönem 1090 yılına kadar devam etti.
Bu tarihten sonra Endülüs'ün idaresi 1228 yılına kadar, yine Kuzey Afrika'dan gelen Muvahhidler tarafından üstlenildi. Beni Ahmer Devleti (Gırnata Emirliği 1232 -1492) Muvahhidler idaresinin 1228 de yıkılması üzerine Hıristiyan İspanya Endülüs toprakları üzerinde hızlı bir işgal hareketi başlattı. Kendilerini savunacak gücü kaybeden Endülüslüler güneydeki Gırnata, Malaga, ve Meriyye dışındaki toprakları kaybettiler. 1231 yılında Nasriler sülâlesi elde kalan bu topraklarda bağımsızlıklarını ilan ettiler. Bu küçük Gırnata sultanlığı, yürüttüğü siyaset sayesinde iki buçuk asır ayakta kalabilmeyi başardı. Gerek İslâm gerekse dünya mimarisinin en gözde eserlerinden biri olan El-Hamra Sarayı bu döneme aittir. Üzerine güneşin son ışıkları düşerken aldığı 'nar' renginden ismini alan El-Hamra Sarayı; Günümüzde eğitim düzeyi ne olursa olsun görenleri büyüleyen Endülüs şaheseridir. 1490 senesinde Hıristiyan orduları tarafından kuşatılan Gırnata (Granada) 1492 de yapılan bir anlaşma ile Müslümanların dini ve medeni hakları garanti altına alınması şartı ile teslim oldu. Böylece, İspanya'da sekiz asırdır devam eden İslâm hakimiyeti son bulmuş oldu. Gırnata sultanlığının yıkılmasıyla beraber İspanya'da Hıristiyan hakimiyetinde çok sayıda Müslüman kalmıştı. 1497 senesinde Katolik kral Ferdinand ve kraliçe İzabella, yaptıkları anlaşmayı hiçe sayarak kalan Müslümanların zorla Hıristiyanlaştırılmasına karar verdiler. Müslümanlar kapalı mekanlara doldurularak üzerlerine vaftiz suyu serpilip artık Hıristiyan oldukları ilan edildi. Kur'an' ı Kerim ve diğer arapça eserler toplatıldı, kütüphaneler boşaltıldı. Avrupa'yı ortaçağ karanlığından, rönesans ve reform hareketlerine taşıyan Endülüs ışığının geride bıraktığı sayısı bir milyon aşan kitaptan kurtulabilen otuz kitabın haricinde bütün kitaplar bu yağmada yakıldı. Öyle ki, asırlar sonrası, Fransız Fizikçi P. Curie: 'Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olurduk', diyerek hıristiyanlar adına hayıflanacaktır. Geleneksel kıyafetleri yasaklanan Endülüslülerin, çocuklarına Arapça öğretilmesi yasaklandı. Camiler kiliseye çevrildi. Aksi davrananlar Engizisyon'a sevkedildi. Kimi İspanyol kaynaklarına göre Engizisyon, müslümanlar için üç binin üzerinde ağır ölüm kararı verdi. Meydanlarda gururla koşturdukları Endülüs'ün şahin duruşlu arap atları ve gülleri haricindeki herşey bu kıyımdan nasibini aldı. Oysa Avrupa kıtası ve özellikle İspanya, Tarık Bin Ziyad'a çok şey borçludur: Avrupa, ortaçağ karanlığına son veren Rönesans ve reform hareketlerini başlatan medeniyet ışığını; İspanya da, barbar kral Vizigot Rodriguez'in zülmünden kurtuluşunu ve en önemlisi günümüzde Dünya'da turizmden en büyük payı alan ülkelerden birisi konumunda olmasını borçludur. Çünkü: İsbiliye'deki (Sevilla) Alcazar Sarayı, Kurtuba'daki (Cordoba) Ulu Cami ve Gırnata'daki(Granada) El-Hamra sarayı, İspanya'da en çok turist çeken yerlerdir ve burada adı geçmeyen yüzlerce eser ile birlikte kendilerine Endülüs'ten kalan mirastır.


Yüklə 27,42 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə