Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
404
Leibniz tarafından sorulmuştur. Kozmolojik delile göre, bu
evrenin bir açıklamaya ihtiyacı vardır ve evren, kendi açık-
lamasını kendi içinde barındırmaz; evrenin açıklaması ancak
kendi varlığı hiçbir şeye bağlı olmayan zorunlu bir varlık ile
yapılabilir ki, bu varlığa Tanrı denmektedir. Aslında kozmolo-
jik delil, tek bir şekilde formüle edilen bir delil değildir; daha
ziyade kozmolojik deliller ailesi olduğunu söylemek yerinde
olacaktır.
705
Bu delilin, İslam düşüncesindeki kelam ilmi ta-
rafından yaygın olarak savunulmuş şekline ‘hudus delili’ de-
nir; Gazali gibi filozoflar ve kelamcılar tarafından da savu-
nulan bu delil şöyle ifade edilebilir:
1- Her var olmaya başlayan, başlangıcı için kendisi dışında
bir sebebe muhtaçtır.
2- Evrenin bir başlangıcı vardır.
3- O halde evrenin var olmaya başlamasının kendi dışında
bir sebebi vardır.
706
Bu argümantasyonun kalbini ikinci madde oluşturmakta-
dır. Natüralist-materyalist bir anlayışı savunanların itiraz ede-
cekleri madde budur; çünkü bu anlayışa göre maddî evren ön-
cesiz ve sonrasızdır, kendi açıklaması için kendisi dışındaki
hiçbir sebebe ihtiyacı yoktur. Karl Marx ve Friedrich Engels,
Tanrı’nın mı, evrenin mi daha önce var olduğuna dair soru-
nun, idealizm (bu ifadeyle özellikle tektanrılı dinleri kastedi-
yorlardı) ile materyalizm arasındaki en temel sorun olduğunu
belirttiler. Bu soruya verilecek cevaba göre filozofları iki bü-
yük kampa ayırabileceğimizi söylediler.
707
Natüralist-materya-
list anlayışı savunanlar, evrenin önce var olduğunu, sonradan
705 Mehmet S. Aydın, Din Felsefesi, İzmir İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İzmir
(1999), s. 41-56.
706 Ebu Hamid Muhammed Gazzali, El-İktisad Fi’l-İtikâd, çev. Kemal Işık, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara (1971).
707 Karl Marx-Friedrich Engels, Felsefe İncelemeleri, çev. Sevim Belli, Sol Yayınları,
İstanbul (1997), s. 22.
Tasarım Delili
405
bu evrende tesadüfen var olan insanların, Tanrı’yı hayalleri-
nin bir neticesi olarak uydurduklarını savunurlar. Teistler ise
Tanrı’nın önce var olduğunu ve evreni yarattığını söylerler.
Sonuçta natüralizm ve teizm açısından temel ayrılığı belirle-
yen bu sorunu, aynı anlama gelen iki soruya indirgeyebiliriz:
1- Tanrı mı, evren mi öncedir?
2- Tanrı’nın mı, evrenin mi başlangıcı vardır?
Elbette ki ikinci sorudaki Tanrı’nın başlangıcından kasıt,
insan zihninin bir uydurması olması sonucunda ‘Tanrı’ fikri-
nin başlangıcı olmasıdır; yani Tanrı’nın hayal dışında bir var-
lığının olmadığı bir ontolojinin (natüralist-ateist ontoloji) savu-
nulmasıdır. Bu temel konuda, hangi kampın doğru olduğunu
anlamak için evrenin başlangıcı olup olmadığı sorusuna kon-
santre olalım. 19. ve 20. yüzyıl bilimindeki gelişmeler ışığında
bu sorunun cevabını aramadan önce, felsefî argümantasyon-
lar ile bu evrenin bir başlangıcı olması gerektiğinin nasıl gös-
terilebileceğine kısaca değinmek istiyorum.
GERÇEK SONSUZ VE EVRENİN BAŞLANGICI
Evrenin sonsuzdan beri var olduğu söylendiğinde, arka ar-
kaya eklemeli bir diziyle ‘gerçek sonsuz’un (actual infinite)
oluştuğu söylenmiş olur: Evrenin milyar yıl önceki, yüz mil-
yon yıl önceki, yüz yıl önceki gibi tüm geçmişine ait anlarının
bileşimi kastedilerek, evrenin sonsuzdan beri var olduğu söyle-
nir. Bu şekilde eklemelerle oluşan bir diziyle sonsuz oluşama-
yacağını anlamamız için, ünlü matematikçi Hilbert’in verdiği
hotel örneklerini incelememiz faydalı olacaktır. Bu hotelle il-
gili örnekler, eklemeli bir şekilde oluşan sonsuzun bizi saçma
neticelere ulaştıracağını göstermek için verilmiştir.
Bir hotelde ‘gerçek sonsuz’ (sonsuza giden değil) oda olduğu
iddiasını ele alalım. Düşünelim ki bu hotelin sonsuz odaları
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
406
doludur ve sonsuz müşteri de gelip bizden oda istiyor. Bizim
de; “Tamam” deyip bütün tek numaralı odaları boşalttığımızı
düşünelim. Böylece sonsuz yeni müşteri sonsuz odaya yerleşir.
Fakat hotelin odaları hiç artmaz, hotelin doluluk oranı evvel-
den de sonsuzdur, şimdi de sonsuzdur! Diğer taraftan hotelin
boş odalarının dolduğu da görülmektedir! Ayrıca hotelin ya-
nına bir hotel yapıp buraya da birilerini yerleştirsek, hoteldeki
insanların sayısının yine de arttığını iddia edemeyiz (Çünkü
sonsuz + herhangi bir sayı = sonsuz).
708
Sonsuz kavramının yol açtığı buna benzer birçok paradok-
sun incelenmesinden anlaşılmaktadır ki arka arkaya eklemeli
bir diziyle ‘gerçek sonsuz’a ulaşılamaz. Zamanın içinde de her
an, bir diğerini takip etmekte ve zaman böylece tek yönlü ola-
rak ilerlemektedir. Kısacası, her an bir önceki ana eklenerek
geçmiş zaman oluştuğuna göre geçmiş zaman da ‘gerçek son-
suz’ olamaz. Bunu William Lane Craig şöyle özetlemektedir:
1- Zamana ait olaylar dizisi, arka arkaya eklenmeyle de-
vam eder.
2- Arka arkaya eklenmeyle oluşan bir dizi ‘gerçek sonsuz’
olamaz.
3- O halde zamana ait olaylar ‘gerçek sonsuz’ değildir.
709
Bu da zamana ait olayların bir başlangıcı olması gerektiği,
yani evrenin sonsuz olamayacağı, bir başlangıcı olması gerek-
tiği anlamına gelir.
Zihinsel kurgu ile evrenin gerçeğinin en çok karıştırıl-
masına sebep olan kavramların başında ‘sonsuz’ gelmekte-
dir. Oysa evrende sonsuz bir değer yoktur, ‘sonsuz’ bizim hiç
708 Hilbert’in Hotel’i ile ilgili olarak bakınız: George Gamow, 1-2-3 Sonsuz, çev. Celal
Kapkın, Evrim Yayınevi, İstanbul (1995), s. 31.
709 William Lane Craig-Quentin Smith, Theism, Atheism and Big Bang Cosmo-
logy, Clarendon Press, Oxford (1995), s. 30-35; William Lane Craig, Kalam Cos-
mological Argument, Wipf and Stock Publishers, Eugene (1979).
Dostları ilə paylaş: |