FiLİbe kazasi rüsum defterleri ve XVII. YÜzyilin iKİNCİ yarisinda, FİLİbe-tatarpazari-göBE’DE



Yüklə 175,77 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix02.04.2018
ölçüsü175,77 Kb.
#35762


 

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 



Fırat University Journal of Social Science  

Cilt: 14, Sayı: 2, Sayfa: 361-377, ELAZIĞ-2004

 

FİLİBE KAZASI RÜSUM DEFTERLERİ VE XVII.YÜZYILIN 

İKİNCİ YARISINDA, FİLİBE-TATARPAZARI-GÖBE’DE 

ÇELTİK ZİRAATİ 

The Production of Rice in Filibe According to Nootbook of Tax-

Rusûm Defteri 

Memet KARAGÖZ 

İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. Malatya 

 

Özet  

Filibe, Rumeli’de önemli ziraât ve ulaşım imkânları ola yerleşim yerlerinden biridir. 

Osmanlı Devleti zamanında Topkapı Sarayı’nın pirinç ihtiyacının karşılandığı bu bölge hakkında, 

vesikalarda çok fazla bilgi bulunmaktadır. Bu belgeler ışığında XVII. yüzyılın ikinci yarısındaki 

durum ortaya konulmuştur. 

 

Anahtar kelimeler: “Filibe, pirinç, ziraât, mukataâ, kile” dir. 

 

Abstract 

Filibe, one of the most important provice. Which has both agricultıre and transportation 

facilities, is situated in Rumeli. During the Ottoman Empire time, almost all the rice needed 

Topkapı Palace was provided from this province. There are a lot of documents about this stuation 

of the province. In connection to this documents, the situation of the 2nd half of the XVII. century 

has been tried to put forward in this paper.  



 

Keywords: “Filibe, rice, agriculture, mukatâ, kile”. 


F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

 

Osmanlı Devleti’nde çeltik ziraatı ile ilgili çalışmalar yok denecek kadar azdır. 



Dolayısıyla böyle bir konuda çalışmanın birçok zorluklarının bulunması gayet tabiîdir. 

Bu çalışma bu zorlukları da gözönüne alınarak yapılan bir deneme de kabul edilebilir. 

Ayrıca, çalışmaya böyle bir başlığın verilmesinin de sebebleri vardır. Herşeyden evvel, 

Filibe bölgesi Osmanlı Devleti toprakları içerisinde çeltik ziraatinin yapıldığı önemli 

yerlerden birisidir. Bilahare, çalışmaya kaynak teşkil eden BOA Bâb-ı Defteri Çeltik 

Rüsûmu Kalemi (ÇRS) tasnifinde bulunan yedi defterlerden beş tanesi Filibe bölgesi ile 

alakalıdır

1

. Zikredilen defterlerin, rüsum defterleri olmaları sebebiyle tabiî olarak 



çeltikten alınan vergilerle ilgili bilgiler bulunmaktadır. Ancak, tetkik ettiğimiz defterlerde 

çeltik ziraati hususunda da bazı bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgiler bizi çeltikten alınan 

vergilerle beraber Filibe bölgesindeki çeltik ziraati hususunda da bazı değerlendirmelerin 

yapılabiceği cesaretini vermiştir. Çalışmada, mevzu edilecek çeltik ziraati husussunda 

konunun iyi anlaşılmasına yardımcı olacağı düşüncesi ile kısaca çeltik ziraati

2

 ile alakalı 



nazarî bilgiler verilecek ve konunun çercevesi, Osmanlı Devleti’nde tahıl meselesi 

içerisinde değerlendirilecektir

3



Osmanlı Devleti, tebâsı olarak beslediği halkın temel ihtiyacı olan hububâtın 



temininde ve aynı zamanda bu ihtiyacı karşılarken kurduğu müessis yapı diğer Osmanlı 

müesseseleri gibi sağlam temellere dayandırılmıştır. Bu müesssis yapının muhafazasında 

                                                      

 

1



 BOA Bab-ı Defteri, Çeltik Rüsumu Kalemi (D. ÇRS), Bu kaleme “Çeltik Muhasebesi  Riyaseti” kalemi 

de denilmektedir. Hıristiyan cemaati ruhanî başkanlarıyla, Rumeli’deki bazı çeltik nehirleri başkanlarının 

pişkeşlerine ve beratlarına bakmak başlıca vazifeleriydi. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki Çeltik 

Rüsûmu Defterleri, 926/1520-1244/1828 tarihleri arasındaki dönemi ihtiva etmekte olup, yedi adettir. Bkz. 



Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Ankara 1992, s.268, Çeltik Rüsumu Kalemi için ayrıca bkz., 

Cevdet Türkay, “Osnanlı Devlet Teşkilatında Arşivler”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S. 46, İstanbul 

1972, s .18 vd. Bu tasnifdeki yedi defterden, 25595, 25596, 25597, 25598 ve 25599 numaralı beş defter 

Filibe bölgesine aittir. Bu defterlerden, 25595 ve 25597 numaralı defterler çürük olduğu için 

okunamamaktatır. Bu defterlerden 25596 ve 25598 numaralı defterler birbirlerine yakın tarihleri (XVII. 

asrın ikinci yarısı) muhtevidir. 25599 numaralı defter ise, 1193/1779 senesine aittir. Bu çalışmada, 

yukarıda belirttiğimiz defterlerin haricinde, BOA. Kamil Kepeci Divân-ı Hümâyûn Ahkâm Defteri No: 

72 ‘den de istifade edilmiştir.) 

2

 Bu konuda bilgiler verilirken  iki eser esas alınmıştır. Ömer Lütfü Bârkan, Osmanlı  İmparatorluğunda 



Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları,  İstanbul 1943; Halil İnalcık, “Rice Cultivatıon And The 

Çeltükçi-Re’aya System In The Otoman Empire”, Turcıca, Tome XIV, 1982, s.70 vd. 

3

  İnsanlık hayatında daima temel ihtiyaç maddesi olarak bilinen buğday zaman olarak, M.Ö.5000’li yıllara 



inen bir geçmişiyle önde gibi görünse de M.Ö. 2000’li yıllardan itibaren ekimi yapılan pirinç insanı 

doyurma oranı olarak % 50-70 buğdaya mukabil % 80-90 üstündür. Fernand Braudel, Maddi Uygarlık 



Ekonomi ve Kapitalizm XV-XVIII. üzyıllar I, (Çev. Mehmet Ali Kılıçbay) Ankara 1990, s.119-120 

362


 


Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

daima hassasiyet gösterilmiş, hususi gayret sarf edilmiştir. Osmanlı iktisadî siyasetinde 

buna “iaşe ilkesi” denilmektedir. Umumi manada Osmanlı iktisat siyasetinin önemli bir 

unsuru olarak iaşenin temini mühim bir ilkedir. İaşe ilkesi toplumun huzurlu yaşaması, 

sosyal-siyasi düzenin sağlıklı yürümesi ve devletin faaliyetlerini aksatmadan 

yürütebilmesinin  şartıdır. Bundan dolayı Osmanlı Devleti ziraî toprakların mülkiyet 

hakkını fertlere bırakmaz kendi elinde bulundururdu. Mîrî adı verilen bu mülkiyet 

rejiminde, toprak çiftçilere babadan oğula geçecek şekilde; kiralanmış sayılır, alımı satımı 

devletin sıkı kontrolü altında tutulur ve vakfedilmesine, bağışlanmasına müsaade 

edilmezdi. Çiftçilerin ziraî üretimi düşürmemesine dikkat edilir, üretimin aksamasına 

sebep olacak şekilde yerlerini terk etmelerine izin verilmezdi

4

. Hatta bu dikkat ve 



hassasiyet ziraât sahaları ile sınırlı kalmaz mahsulün elde edilmesinden sonra da devam 

ederdi. Nitekim, tebasının esas tahıl ihtiyaçlarını

5

 karşılamayı birinci derecede önemli 



vazife kabul eden Osmanlı Devleti, gerekli gördüğü hallerde üretime inhisar dahi 

koymaktaydı. Bu müdahalenin sebebi ülkenin ihtiyaçlarını belli bir düzen içerisinde 

ürütmekdi. Bütün ülkede tatbik edilebilen bu durum şartların gerektirdiği hallerde 

süreklilik de arzedebilmekteydi

6



Osmanlı toprakları ülke ihtiyacını karşılayacak ziraat sahaları ve sulama 



imkanlarına sahip olduğundan

7

 Osmanlılar temel gıda maddeleri olarak bilinen buğday, 



arpa, mısır, pirinç vs. tahılların temin edilmesinde zorlanmamışlardır. Osmanlı halkının 

ihtiyacına-talebine uygun olarak tahıl tüketimi buğday ağırlıklıydı. Halkın pirinç talebi 

buğday kadar yüksek değildi. Pirincin daha yüksek besleyici değeri olmasına rağmen 

maliyetinin yüksek olmasından dolayı pahalı olarak satılması halkın talebinin düşmesinin 

en önemli sebebi olmalıdır. Bu durum ülkenin her tarafında aşağı yukarı aynıdır

8

. Çeltik 



ziraâtı daha önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de yaygın olarak 

yapılmıştır. Ziraâtı devlet tarafından teşvik gören pirinç, Anadolu’nun bir çok yerinde 

                                                      

 

4



 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul 2000, s. 46-52  

5

 Lütfi Güçer, XVI-XVII. Asırlarda Osmanlı  İmparatorluğunun Hububât Meselesi ve Hububâttan 



Alınan Vergiler, İstanbul 1964, s.1-2  

6

 Osmanlı iktisadî siyâsetinin bir düstûru olarak tatbik edilen bu biçim kuralların ülke için arz-talep-fiyat vb. 



dengelerin sağlanması gibi bir çok hayatî sebepleri bulunmaktadır. Bkz. A.Tabakoğlu, Türk İktisat 

Tarihi, İstanbul 1986, s.360 

7

 Ahmet Tabakoğlu,  a.g.e., s.349-350; Bkz.Mustafa Akdağ,  Türkiye’nin  İçtimaî ve İktasadî Tarihi, II, 



Ankara 1979 

8

  Suraıya Faroqhı, Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam, İstanbul 1998, s.226 



363

 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

yetiştirilmekteydi. Osmanlılar, Rumeli’ye geçtikten kısa bir süre sonra Meriç nehri 

havzasının fethini tamamlamışlar ve tarihî rolü “İstanbul’un tahıl ambârı” Trakya’da 

da pirinç ekimine bâşlamışlardır. Rumeli’de şartları müsait bölgelerde; Filibe ve 

Tatarbazarı’ndaki deneme üretiminde verimli neticeler alınmasıyla

9

 zira’atının yapılması 



yaygınlaştırılmıştır. Bilindiği gibi Osmanlı ülkesinde çeltik ziraatının yapıldığı birçok yer 

bulunmaktadır

10



Kabuğu ayıklanmamış pirince (oryza sativa) ve bitkisine çeltik denir



11

. Çeltik, 

sürekli suya muhtaç bitki olması dolayısıyla ziraati zor bir bitkidir. Belki de ekiminden 

mahsulün kaldırılmasına kadar geçen süre zarfında sürekli bakım istemesi dolayısıyla 



“kıymetli tahıl” bitkileri arasında yer almıştır. Umumiyetle nehirlerin kenarlarında başka 

bitkilerin yetişmediği topraklarda, halkın bir kısmı “çeltükçü işâret olunûb”

12

 tahrirleri 



yapılır ve çeltik ziraâtı yapmak üzere yerleştirilirlerdi ki, bu topluluğa  “Çeltükçü 

reâyası”

13

 denilmektedir. Bu düzenleme Osmanlı Kanûnnâmeleri’nde  “kânûn-ı 



çeltükçiyân”

 

 şeklinde geçmektedir



14

. Çeltikçi reayanın vazifeleri Kanunnâmelerde şöyle 

anlatılmaktadır: çeltikçiler evvela, “kürekçileri ile nehr-i mezbûru suya kifâyet idecek 

miktar yer ayırtlayûb hazır eyleyeler”,  sonra “evvela çeltük ekilen yerün suya 

bastıralar”, sonra “tohumların kendü yanında virüb” tohumu toprağa serpeler, 

bilahare,  “ta’yin olunân tohumları bittemam idûb otun urmakda ve koruyûb 



gözetmekde” ve “çeltik tamam yetişdikde kürekçi ektiği çeltüğü biçüb düvûb 

harman ide”

15

,  “biçtirdikden sonra harman olub hıfz oluna”



16

  ve “adet olduğu üzre 

                                                      

 

9



 Fernand Braudel, Akdeniz ve Akdeniz Dünyası (Çev. Mehmet Ali Kılıçbây), Ankara 1994, s. 150 (F. 

Braudel, eserinde, Meriç ovasına susamı, Köstendil, Makedonya ve Serez civarına pamuğu Türklerin 

getirdiğini yazmaktadır. Asya’da Türklerde pirinç ziraâtı içn bkz. B. Ögel, a.g.e., s. 202-212) 

10

 (Osmanlı ülkesinde başta Tosya, Malatya, Niksar olmak üzere birçok yerde piricin  üretildiği 



bilinmektedir.Huricihan İslâmoğlu-İnan, Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Köylü, İstanbul 1991, s. 100)  

11

 Feridun Emecen, “Çeltik”, DVİA  8,  İstanbul 1993, s. 265 (Türklerin Anadolu’ya gelmeleriyle ekimi 



yaygınlaşan bitkinin eski Türkçe’deki adı  “tuturkan”  dır. Kaşgarlı Mahmud, Divân-ı Lügât-ı Türk, I, 

(Nşr.Besim Atalay) Ankara 1985, s. 571. Türkiye Türkçe’sinde ve bâzı diğer Türk topluluklarının dilinde 

bilahare  “birinç” veya “pirinç”  şeklinde kullanılan kelimenin aslının Farsça veya Sanskritçe  olduğu 

kabul edilmektedir.) 

12

  Ö.L.Barkan, a.g.e., s.54 



13

 Kanunnâmelerde, “hîn-i tahrîrde çeltükçülerin üzerine çeltükçü işareti olunmuştur”  şeklinde kayıtlar 

bulunmaktadır.  

14

 H. İnalcık, a.g.m., s. 84; Ö.L.Barkan, a.g.e., s.54 



15

  Ö. L. Bârkan, a.g.e., s. 54,205 

16

  Ö.L.Barkan, a.g.e., s.202 



364

 



Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

çeltikçi hizmeti ne ise eda ide”

17

 nler bulunmaktadır. 



Çeltik tarlalarında bir kişinin ekib-biçebileceği toprak, diğer tarım ürünleri için 

tahsis edilenlerden daha azdır. Bir çeltik işçisinin işleyebileceği saha elli okka

18

 tohumu 


ekmek için gerekli toprak yada 2,5 dönüm yüzey alanıdır ki, “erlik” denilir

19

. Birden 



fazla erliğin meydana getirdiği ve bir “re’is”in başında bulunduğu reislik veya riyâset 

idarî bir birimdir.Bir nehirde birden fazla reislik bulunur ve reislikler “nezâret” denilen 

en üst idarî yapıyı meydana getiriler. Devlet kendisine bu idarî birimi muhatap kabul 

etmektedir. Osmanlı Devleti, ziraatin zorluğu dolayısıyla çeltükçi reâyayı daima koruyup 

gözetmiş bu maksatla başta vergi yükünü hafifletmek olmak üzere birçok muafiyetler 

getirmiştir. Bu muafiyetlerin en önemlisi Çeltikçi reâyanın “avârız” vergilerinden muaf 

tutulmalarıdır

20



Çeltik ziraâtı sahaları Osmanlı Devleti’nin, gelir kaynakları arasında yer alan 

mukataâların işletme usûlüne uygun olarak yürütülmüştür. Daha ziyade emânet usûlüyle 

işletilmişlerdir. Emânet usulü, daha ziyade gelirinin düşük olması dolayısıyla halk 

tarafından rağbet edilmeyen işletmeler için tatbik edilmekteydi. Halbuki, bâşta Rumeli 

olmak üzere Anadolu’daki çeltik mukataâları, gelirlerinin yüksek olmasına rağmen 

Padişah, Şehzadeler, hanedan mensupları ve yüksek devlet vazifelilerine haslar oldukları 

için emânet usûlüyle verilmişlerdir

21



Rumeli’de Tunca ve Arda nehirlerinin meydana getirdiği Meriç havzası, coğrafî 

şartları sebebiyle tarih içerisinde önemli tahıl merkezlerinden birisidir. Osmanlı’lar 

Rumeli’ye geçtikten sonra sürdürdükleri fütûhat içûnde Filibe ve Tatarbazarı’nın fethi 

işini  I. Murat zamanında Lala Şahin Pâşâ’ ya verilmiş, 1362-1363 de fetih 

tamamlanmıştır

22

. Filibe’nin fethinden sonra bölgeye; önce I.Bâyezid zamanında 



                                                      

 

17



  Ö.L.Barkan, a.g.e., s.205 

18

 Okka, bir ağırlık ölçüsüdür , yerine vukıyye ve kıyye de kullanılmaktadır. Ölçüsü beldelere göre 



değişmesine en tanınmış olanı 1.282 gr. dır. 1 okka 420 dirhemdir. Mehmet Zeki Pakalın, Tarih eyimleri 

ve Terimleri Sözlüğü II, İstanbul 1983, s.723 

19

 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Sosyal ve Ekonomik Tarihi I, İstanbul 2000, s.442  



20

 Halil İnalcık, “Osmanlılarda Raiyyet Rüsumu”, Osmanlı İmparatorluğu Toplum ve Ekonomi, İstanbul 

1996, s.49 ( Aynı yerde, XVI. asrın sonlarında Osmanlılarda vergi değişikliği olmuş ve “avârız” esas 

raiyyet vergileri arasına girmiştir denimektedir.) 

21

  F. Emecen, a.g.m., s. 265-266 



22

 Hoca Saadeddin Efendi, Tacü’t-tevârih (Nşr.  İsmet Parmaksızoğlu), I, Ankara 1992, s.121, (Filibe’nin 

fethi ile ilgili olarak farklı tarihler vermektedirler: Mehmed Neşri’nin Kitab-ı Cihan-nüma Neşri Tarihi I, 

(Nşr.F.Reşit Unat- M.Altay Köymen) Ankara 1987, s.197-199, Colin İmber, The Otoman Empire 1300-

1481, İstanbul 1990, s. 30 da !370 den önce diye yazmaktadır.) 

365


 


F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

Kırım’dan Tatarlar daha sonra 1418 senesinde, Candaroğulları Beyliğinin Osmanlı’ya 

ilhakından sonra Erzincan, Erzurum, Şebinkarahisar ve İskilip bölgesinden bir çok insan 

Filibe ve Tatarbazarı’ na yerleştirilmişlerdir

23



XVI. asrın ilk yarısında Rumeli Eyâleti’nin Pâşâ Livası’na bâğlı kadılıklar arasında 



zikr edilen bu iki yerleşim yerinden biri olan Filibe 

24

 adını Makedon hükümdar Filip’den 



almaktadır. Osmanlı kaynaklarında Filibe, Bâzârcık-Pâzârcık veya Tâtârbâzârı ile birlikte 

zikredilmektedir. Rumeli’de önemli ziraât alanlarından biri olan bu bölge, aynı zamanda 

İstanbul’dan Avrupa’ya uzanan yollar üzerinde de önemli geçit yerlerindedir. Nüfusları 

hakkında azda olsa bilgi bulunmaktadır. Filibe, 1485 de 918 hâne ve 105 bekâr vergi 

nüfusu 4500-4700 kişi, 1516 da ise, yaklaşık 5000-5500 kişidir. Tâtârbâzârı 1516 da 800-

900, 1570 de 1100-1200 dür

25

. 1585 de 1119 nefer, XVII. asrın başlarında 1130 



neferdir

26

. Filibe nüfusunun % 80 i Türk iken Tâtârbâzârı’nın % 100 ü Türk’tür. 



Yukarıdaki rakamların arasında Göbe yerleşin yerinin nüfusu ile ilgili rakamlar 

bulunmamaktadır. Bu yerleşim yeri hakkında rakamlara ulaşamadık. 

Filibe çeltiği ile ilgili ilk bilgiler 1455 senesinden itibâren elde edilebilmektedir. 

“Filibe-i zeâmet ve gayrûha..”  şeklinde yazılan vesikadan çeltik üretim ve gelirinin 

miktarı hakkında bilgi sahibi olmak mümkün olmamaktadır. 6 Kasım 1478’de Filibe, 

Tavûslu, Yanbolu, Akçe-Kızanlı, Burgaz, Çorlu, Keşan, Eski-Hisar, Ergene, Yenice-

Çırpan ve diğer yerler diye bâhsedilen gelirin toplamı ise 6155 mûd ve 3 keylçedir

27



1480 senesinden itibaren mukataâ-ı çeltük-i Filibe... şeklindeki ifadelerden daha önceleri 



de mukataâya verilen çeltiğin vesikalara da tam olarak mukataâ şeklinde yazıldığını 

göstermektedir. 1484-1497 seneleri arasında üçer senelik mukataâya verilen çeltik, 



“Filibe, Tavuslu ve Burgaz...” ın üç seneliğinin 2.650.000 akçeye verildiği 

                                                      

 

23 


Aşık Pâşâoğlu Tarihi, (Nşr.Nihal Atsız), İstanbul 1992, s. 78; M. Akdağ, a.g.e.I, s.251; İlhan Şahin, “XV. 

ve XVI. Yüzyıllarda Sofya, Filibe-Eski Zağra ve Tatar Pazarı’nın Nüfus ve İskân Durumu”, Türk 

Dünyası Araştırmaları, S 48, İstanbul 1987, s. 249

 

24



 Tayyib Gökbilgin, XV ve XVI. Asırlarda Edirne ve Pâşâ Livası, İtanbul 1952, s. 10  

25

  İ.  Şahin,  a.g.m., s. 251-252 (İ.Şahin, Tahrîr Defterleri’ni esas alarak tahmini hesaplamalar yapmıştır.) 



Turan Gökçe, “XV-XVI. Yüzyıllarda Filibe Şehri Nüfusuna Dair bazı Gözlemler”, Ethoses and Cultures 

on Balkans, Vol. 2, Sofya 2000, s.167-190 

26

 T. Gökçe, a.g.m., s.187-189 



27

 M.T. Gökbilgin eserininin 128. sayfasında, 1479 senesinde pirincin muddunun 200 akçeden satıldığını 

yazmaktadır. Bu rakamı yaklaşık hesaplamaya esas alırsak 6155x 200= 1.231.000 akçe eder. Bir mudd 20 

kile, 6155x20+3=123103 kile pirinç eder. 

366

 



Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

anlaşılmaktadır

28

. Filibe civarında bulunan çeltik tarlaları mirî



29

 ye aittir. Topkapı Saray’ı 

aş ocağının (Matbah-ı Amire) pirinçleri Filibe bölgesinden temin edilirdi

30

. Zira, Filibe 



civarında pirinç ziraâtı yapılan padişah haslarında inhisarın tatbik edildiği görülmektedir. 

Bu maksatla İstanbul’dan Filibe’ye gönderilen fermânlarda, “altı ay tamam olunca 



bâzâr tutulup benim pirincimden gayri şehirlerde ve köylerde ve sair cümle 

yerlerde ve sohbetlerde pirinç almaya ve satmaya” denilmekte olduğu ve “beylik 

pirincin” şatışlarının emniyeti için çeltiklerin ve madrabazların ve ambârlarının kadı ve 

eminler tarafından altı ay müddetle mühürlenmesi lüzumu hatırlatılmaktadır

31

. XVI. ve 



XVII. yüzyılın ilk yarısında Filibe bölgesindeki çeltik ziraâtı hakkında yeteri kadar 

çalışma yapılmamış olduğu için fazla bilgi bulunmamaktadır. Bundan dolayı bu süre 

içerisinde Filibe  bölgedeki çeltik ziraatının durmunu takip etmek mümkün 

olmamaktadır. Bizim çalışmamıza esas olan XVII. yüzyılın ikinci yarısında ise durum 

şöyledir. Osmanlı vesikalarında, Filibe ve Tatarbazarı ve Göbi’deki ark veya nehirler 

“Riyâsethâ-yı Çeltük Enhâr-ı Filibe ve Tatar Bazarı…”  şeklinde ifade edilmekte ve 

“Nezâret-i Filibe”ye bağlı idarî yapılanma içerisinde kaydedilmektedir

32

. Filibe, 



Tâtârbâzârı ve Göbe yerleşim yerlerindeki Çeltik Mukataâsı’nın idarî merkezi 

Filibe’dedir.  “Filibe kadısı olanlar Filibe ve tevâbi’ mukataâsına müfettiş 



olâgelmegin kânûn-ı kadîm”

33

 üzere olduğu ve XV. asırdan beri devam etmektedir. 



XVII. yüzyılın ikinci yarısında, “yevm-i seksen akçe yevmiye ve rençberândan tohum 

başına birer kile çeltük ve birer nehirden altışar tohum yevmiye”

34

 aldıkları 



belgelerden anlaşılmaktadır. Filibe bölgesindeki idaeri yapının ikinci idarecisi çeltik 

nazırlarıdır. Tetkik ettiğimiz dönem içerisinde Filibe bölgesinde Çeltik Nazırlığı’nda 

bulunanlar aşağıya çıkarılmışlardır. 

 

                                                      



 

28

 M.T.Gökbilgin,  a.g.e., s. 125-134 (Osmanlı resmi kaynaklarına göre, 1487’de üç yıllık zaman dilimi 



içerisinde 3.400.000 akçelik gelir elde edildiği belirtilmektedir. H. İnalcık, “Rice Cultivatıon  and The 

Çeltükçi-Re’aya System ın The Otoman Empire” Turcıca, Tome XIV, 1982, s.70) 

29

 Bu durum, numaralarını zikrettiğimiz Çeltik Rüsûmu Defterleri’nde “Mîrî” şeklinde yazılmış olmalarından 



anlaşılmaktadır. 

30

 Mustafa Nuri Paşa, Netayicü’l-Vukuat (Nşr.Neşet Çağatay), III-IV, Ankara 1987,s.139 



31

 Ö.L. Barkan, “Öşür”, Türkiye’de Toprak Meselesi, İstanbul 1980, s.842 

32

 BOA. Bab-ı Defteri Kalemi Çeltik Rüsumu (ÇRS), No: 25996; BOA ÇRS; No: 25998BOA. Kamil 



Kepeci Divan-ı Hümayun Ahkam Defteri No: 72)  

33

 BOA. K.K. Divân-ı Hümâyûn Nu: 72, s.219 



34

 BOA. K.K. Divân-ı Hümâyûn Nu: 72, s.217 

367

 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

Nazırın adı Görev 

yaptığı seneler 

Mehmed 1659 

Mehmed 1668 

Ahmed 1670 

Hacı Ömer 

1671 


Ahmed  

1684 


Mustafa - 

Ahmed - 


Mehmed 1687 

Çeltik nazırları, kendilerine işlerinin karşılığı olarak tahsis edilen “Nâzır Erliği” 

denilen arazilerin gelirleriyle geçinmektedirler. Bu yerlerin ziraâtlerini kendilerinin 

yapmadığı ve mutasarrıflar vasıtasıyla işletildiği anlaşılmaktadır. Bu süre içerisinde, tayin 

edilen mutasarrıfların listesi ve gelir miktarları aşağıya çıkarılmıştır

35



 

Nâzırlara tayin edilen nehirler ve miktları      

Mutasarrıfı Seneler 

Kılâguz bir tohum, Kurd Ahmed Pâşâ bir 

tohum, Tekfûr nehri bir tohum 

İbrahim 1679 

Kılâguz bir tohum, Kurd Ahmed Pâşâ bir 

tohum, Çavuş bir tohum 

Mehmed 1680 

İbrahim Pâşâ Mehmed 

Emin 

1680 


Canıngir bir tohum, Kuruçay bir tohum 

El-Hâc Eyüb 

1683 

Canıngirbir tohum, Kuruçay bir tohum, 



Çavuş bir tohum 

Derviş İbrahim 1684 

Karabikâr bir tohum 

İbrahim 1684-1687 

Balludere’de bir tohum, Çavuş’da bir tohum, Kılaguz’da bir tohum, Kurt Ahmed 

Paşa’da bir tohum, Tekfur’da bir tohum, Kuruçay’da iki tohum ve Hayatlenk nehrinde bir 

tohum olmak üzere sekiz tohum  Nazır Erliği adıyla geliri yazılmıştır

36

. Çeltik 



nazırlarının toplam sekiz tohumluk gelirleri bulunmaktadır. Bir tohuma karşılık en az on 

ve en fazla otuzüç kile pirinç karşılığında yaklaşık bir hesaplamayla; 8x10=80 veya 

8x33=274 kiledir. Bir İstanbul kilesi 24.215 gr.dır. 24.215x 274=21682 kilo 10 gr. pirinç 

geliri etmektedir. 

Filibe Çeltik Nezâreti’ne bağlı olmak üzere her nehirde “riyâset”  likler teşekkül 

ettirilmiş ve her bir riyâsetlik en az bir veya birden fazla reisliklere taksim edilmiştir

37

. Bu 


reislikler tevcih edilirken “tohum-ı hâs” veya “tohum-ı hâssa” tabirleri kullanılmaktadır 

ki, bu durum buraların Padişah veya şehzâde hasları olduğunu göstermektedir. 

Reisliklerin kuruluşunda esas alınan ölçü ise, nehrin ark sayısıdır. Bir nehirde kaç ark 

                                                      

 

35

 BOA. ÇRS, No:25996, s.1, bel,2,3,4,5 ; s. 3, bel, 1; BOA ÇRS; No: 25998, s.7, bel. 4,5,6,7 



36

 BOA. ÇRS, No:25996, s.1, bel.4; BOA ÇRS; No: 25998, s.7, bel.11,12 

37

 Defterlerde: “Riyâset-i ….”  şeklinde noktalı yerlere nehir isimleri yazılmış ve “…. reis” diye noktalı 



yerlere isim yazılarak, her bir reisin ismi belirtilmiştir. 

368


 


Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

açılacağına karar verme hakkı nazırın olmalıdır. Belgelerde “ark ve bendi kendi 



mallarından görmek” veya “ark ve bendi kendi yanlarında itmek” 

38

 ifadesi ile 



reâyanın pirinç ziraâtine yetkilendirilmesinin şartı olarak ark açmak ve bend yapmak 

kabul edilmektedir. Her bir reislik bir kişiye veya bazen birden fazla kişiye 

verilebilmektedir. Birden fazla kişiye verilenler “ber-vech-i iştirak” verilmektedir

39

. Bir 



reislik her hangi bir sebeple boş kalınca, usulüne uygun olmak kaydıyla başka birisine 

verildiği gibi, kişinin çocuklarına da verilebilir

40

. Hatta çocuklarına vermek tercih sebebi 



de olabilmektedir. 

Çeltik ziraâtı yapılan sahalar “re’is-i pişkeş” adıyla bir miktar akçe karşılığında 

mukataâ işletmecisine verilmiştir. Bişkeş veya Pişkeş şeklinde de yazılan kelime lügâtte; 

hediye, bâğış demektir

41

. Istılah olarak da, Padişahların devlet işlerinde önemli vazifeler 



yapan kişilere verdikleri ihsanlardır. Yalnız, buradaki pişkeşler hususunda kısa bir 

aydınlatıcı bilgi verilmesi, konunun iyi anlaşılması için zaruri olmaktadır. Eğer pişkeş 

kelimesinin padişaha verilmesi gereken hediye şeklinde izah edersek, belgelerden 

çıkarılacak bilgiler hususi duruma getirilmiş olur. Padişahların hâsları olarak, Filibe 

bölgesi çeltiğinin konu edilmesi sırasında maksada uygun bilgi verilmiş olabilir. Ancak, 

aynı değerleri Osmanlı iktisadî hayatı için kullanırken itraz edilebilir duruma düşürmüş 

olmak da mümkündür. Halbuki, pişkeşin, bu belgelerdeki bilgiler esas alındığı zaman 

dilimi ölçü alınırsa, XVII. asrın ikinci yarısında hediye, bağış manasından daha geniş 

hatta farklı bir maksat için kullanılmış olduğunun tespit etmek durumu ortaya 

çıkmaktadır. O da pişkeşin kamu hazinesinin bir kaynağı olarak kullanılan “teknik” bir 

kelime durumuna gelmiş olmasıdır

42

. XVII. asrın ikinci yarısından itibaren pişkeş, kamu 



hazinesi gelir kaynakları arasındadır. Pişkeş karşılığı her bir nehirde ziraât için verilen 

toprak  “tohum hakkı” veya “hassa tohum hakkı” biçiminde tevcih edilmiştir. Bir 

tohum herhangi bir sebeple mahlul ise; “tohuma mutasarrıf olân Abdan fevt olûb 

                                                      

 

38

 BOA. ÇRS, No: 25998, s. 3, bel. 4 



39

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.3, bel.10; BOA ÇRS, No: 25998, s. 3, bel.13; s. 4, bel. 2 

40

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.3, bel. 4;  BOA ÇRS, No: 25998, s. 3, bel. 4 



41

 Ferit Develioğlu,  Osmanlıca-Türkçe Lügat, Ankara 1992, s.1040; (Üst mevkideki birine verilen, üstün 

otoritesinin  ve himayesinin kabul edildiğini simgeleyen armağan. H. İnalcık, a.g.e., s. 455)  

42

 Pişkeş konusunda, Osmanlı’da, Resmî Makâmların Devletçe Satışı, Pişkeş ve Rüşvet, hususunda bilgiler 



veren Halil İnalcık,  “Pişkeş, kamu hazinesi için bir çeşit açık artırmalı gelirkaynağı”  şeklinde bir izah 

getirmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi I, İstanbul 2000, s. 114-115 

369

 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

mahlûl olmağla Ordu-yu Hümâyûn’a arz-ı hâl idûb”

43

,  “alîl olûb edâ-yı hizmet 



idememekle”

44

“rençberleri zayıf olûb harklarının ta’mirine kudretleri olmamağla 



iki seneden berû ziraât olunmayûb”

45

 gibi sebeplerle bir kişiye berâtla verilmektedir. 



Bir kişiye tevcih edilen reislikler ya “berât-ı cedîd” 

46

 “tahrîr-i beât-ı kerd-kird” 

47

le yenilenebilir



48

. Bir mutasarıfa verilmiş olan pirinç sahasından bir tohuma karşılık 

olmak üzere de mahsul talep edilmektedir. Tohum hakkı biçiminde verilen tohuma 

karşılık on ile otuzüç kile karşılık talebler bulunmaktadır. Mesela; Süleyman nehrinde on 

kile

49

, Ali nehrinde onbeş



50

 Gelincik nehrinde yirmibeş

51

, Sinan nehrinde altmış tohuma 



800 kile pirinç talebi yaklaşık otuzüç kiledir

52

. Tohum karşılığı kile de hangi kıstaslar 



esas alındığı belgelerden belli olmamakla beraber ekilen arazinin verimliliği diye kabul 

etmek yanlış olmasa gerekir. Filibe nazırlığına bağlı olmak kaydıyla ne kadar tohum 

hakkı vardır, bunu tespit etmek mümkün değildir. Bundan dolayı bir senede toplam 

mahsul miktarı tam olarak ne kadardır? Bu tespit etmek mümkün değildir. 

Filibe bölgesinde; rençber veya rençberân denilen ve pirinç ziraâti yapan kişilerin 

sayılarını tespit etmek mümkün değildir. Özellikle kırlık bölgede bulunan ve ziraâtla 

uğraşan halkın önemli bir kısmının pirinç ziraâtı yapması akla uygun gelmektedir. 

Yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi ağır ziraât işçiliği olan pirinç üreticilerinin bu 

tetkik ettiğimiz dönem öncesinde günlük ve aylık kazançları hakkında bilgilere ulaşmak 

mümkün değildir. 

Filibe Çeltik Nezâretine dahil olan yerlerde ziraâti yapılan pirincin mahsulünün 

ölçülmesi ciddi ve itimatı gerektiren bir iş olduğundan mutemet insanlara ihtiyaç 

bulunmaktadır. Bu kişilere Keyyâl

53

 denilmektedir. Tetkik ettiğimiz süre içerisinde vazife 



yapan keyyâllerin isimlerini tespit etmek mümkün olmamştır. 4 Nisan 1682 senesinde 

                                                      

 

43

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.1, bel. 3 



44

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.2, bel. 3 

45

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.1, bel. 9 



46

 BOA. ÇRS, No: 25998, s.6, bel. 1 

47

 Kerd veya kird şeklinde okunan kelime; “kerdiden” fiilinden dönen devreden manasına gelmektir. 



Şemseddin Sami, Kamûs-ı Türki, İstanbul 1989, s.1156 

48

 BOA. ÇRS, No: 25998, s. 6, bel. 3, 4, 5 



49

 BOA. ÇRS, No: 25996, s. 3, bel. 8 

50

 BOA. ÇRS, No: 25996, s. 3, bel. 7 



51

 BOA. ÇRS, No: 25996, s. 1, bel. 11 

52

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.3, bel. 3 



53

 Keyyâl, kileci , ölçen demektir. H.İnalcık, a.g.e., s.625 

370

 



Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

fermân ile El-Hâc Rıdvân Abdulmennân tayin edilmiştir. Bir günlük yevmiyesi “tohum 



başına senede beş akçe virmek üzre” tespit edilebilmektedir

54

. Mahsulün 



kaldırılmasından sonra mirîye ait olanlar belli bir düzen içinde toplanacak ve teslim 

edilecektir. Filibe çeltiğinin mirîye ait olanlarını “Câbi-i mîrî” toplamakta ve yaptığı bu 

işe karşılık da senelik 200 kile pirinç almaktadır

55



Tetkik ettiğimiz 1650-1687 seneleri arasında Filibe, Tâtâr Pâzârı, Göbe yerleşim 

yerlerindeki  riyâsetlerin adları ark sayıları ve sahipleri ile birlikte pişkeş miktarları her 

iki defter için ayrı ayrı çıkarılmıştır. 

“Sûret-i Defter-i Riyâsethâ-i Çeltük Enhâr-ı Filibe ve Tâtâr Bâzârı ve Göbe 

 ve tevâbbihâ tâbi-î nezâret-i Filibe”

56



Riyaset adı 

Ark 


adet 

Pişkeş sahibi 

Pişkeş 

miktarı 


(akçe) 

Riyâset-i neh-i Yeni Harık  

Süleyman Bey veledi Mehmed Paşa (Defterdar) 



2000 

Riyâset-i Balludere    

Abdan, Ömer bin Yusuf,Mustafa, Hasan,Mehmed, 



Osman,Mustafa bin Hasan Paşa Defterdar-ı sabık, 

Hüseyin, Mustafa ve İsmail (ber-vech-i iştirak) 

17350 

Riyâset-i kıt’a-ı nehr-i Selim  



Mehmed bin Hacı Mehmed 

2000 

Riyâset-i nehr-i Cedîd riyâset-i Sinân Pâşâ    



Abbas 


1000 

Riyâset-i der mezbûr  

Ali 


1000 

Riyâset-i nehr-i Kaynak tabi-i nehr-i Kurûçây 

Mustafa ve Mehmed (ber-vech-i iştirak) 1000 



Riyâset-i nehr-i Sarây 

Süleymân, Hasan bin Hâcı Tûrân 



7000 

Riyâset-i Kırçma-I Bâlâ nâm-ı diger Karabikâr 

1 El-Hâc 

Mahmûd 


4800 

Riyâset-i Kırçma-I Zeber nâm-ı diger Karye-i Safî     

Mehmed bin Hasan 



1500 

Riyâset-i Kurt Ahmed Paşa nâm-ı diger Karye-i Ada  

Mehmed Ser Şâtırbân-ı Rikâb-ı Hümâyûn,Abdan 



bin Mahmud 

3000 


Riyâset-i Kılâguz 

Mustafa bin Kenan 



4000 

Riyâset-i nehr-i Begnur 

Hacı İbrahim 2500 



Riyâset-i Canıngir 2 

İbrahim Meden? Osman 

6000 

Riyâset-i Kuniş 1 



Ahmed 

Paşa (Defterdar) 

1000 

Riyâset-i nehr-i Sekin 



Osman bin Abdulhalil 

2500 

Riyâset-i nehr-i Gelincik 



Mustafa 


3000 

Riyâset-i nehr-i Çuricek 

Osman bin Abdulhalil 



1000 

Riyâset-i Eğerci 

         - 



Riyâset-i Ferli 

         - 



Der Nâhiye-i Göbe tâbî-i nezâret-i m. 

 

             



 

Riyâset-i nehr-i Alacalar nam-ı diger İnhızır    

Hafid Ahmed Paşa (Defterdar-ı Şıkk-ı Evvel) 



Hüseyin, Mehmed 

9500 


Riyâset-i nehr-i Kiber       

Ahmed bin Mustafa 



3000 

Riyâset-i Eynikçi                

Yusuf, Mustafa 



8000 

Riyâset-i nehr-i Tafgun      

Şeyh Mehmed Efendi  (Şeyhülislam berâtıyla) 2000 



                                                      

 

54



 BOA. ÇRS, No: 25998, s. 8, bel. 7 (Keyyâlliğe tayin edilen El-Hâc Rıdvan Abdulmennân için belgede, 

“cemaâtin muhtarı” denilmektedir. Buradan bir seçimin yapıldığı ve yapılan seçimin neticesinde ve 

padişahın da tasdik etmesiyle vazifeye başladığı anlaşılmaktadır.) 

55

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.3, bel.4 



56

 BOA ÇRS, No: 25996 

371

 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

Riyâset-i Arzalar               

Mustafa (Şeyhülislam Bahani Efendi’nin kızları 



Hatice ve Esran’a) 

3000 


Riyâset-i nehr-i Asılkaralar  

Hüseyin ve Mahmud (ber-vech-i iştirak) 600 



Riyâset-i Gökçeler              

Mustafa bin Hasan (sabık Defterdâr) 



Der Nâhiye-i Tâtâr Bâzârı tabi-i nezîret-i m. 

 

 

 



Riyâset-i İbrahim  Paşa  

Ahmed, Şeyh Ömer Efendi, İbrahim Ahmed 



6000 

Riyâset-i Kölemen           

Derviş Mehmed ve Mustafa Mahmud, Mustafa 



Vahid 

3000 


Riyâset-i nehr-i Sinan      

Hacıbegzade Ali,Mehmed bin Hacı Hüseyin 



3000 

Riyâset-i nehr-i Yakub     

1.5  Yusuf bin el-Hac Yahya 

30? 


Riyâset-i nehr-i Çavuş      

Mehmed, El-Hac Mehmed 



6000 

Riyâset-i nehr-i Karabikâr  

Ali, Hüseyin ve Mehmed (ber-vech-i iştirak) 4000 



Riyâset-i nehr-i Yahya Paşa  

Mirza Mehmed  



Riyâset-i nehr-i Süleyman Paşa  

Süleyman Beg veedi Mehmed Paşa (Defterdar-ı 



şıkk-ı evvel) 

Riyâset-i Yanarlı             



Ördet? 


1500 

Riyâset-i Kuruçay           

Halil Efendi 



300 

Riyâset-i nehr-i Hıyyât-ı Kebîr 

Yusuf ve Ahmed (ber-vech-i iştirak) 2000 



Riyâset-i nehr-i Ali Beg   

Yahya, İbrahim ve İsmail (ber-vech-i iştirak) 2000 



Riyâset-i nehr-i İlyar? nâm-ı diger Bağçe       

Halil ve Mehmed (ber-vech-i iştirak) 1000 



Riyâset-i Hüseyin           

Mehmed bin Hüseyin 



Toplam 43.5 

 

114200 


 

Bu deftere göre; Filibe Neâreti’ne dahil 43.5 riyâset 63 reislik bulunmaktadır. 

Riyâsetlerin 18’i, reisliğin 12’si Filibe’de, riyâsetlerin 14’ü, reisliğin 22.5’i Tâtâr 

Pâzârı’nda, riyâsetliğin 7’si, reisliğin de 9’u Göbe’dedir. Bu defterdeki pişkeş miktarı 

114200 akçedir. Kile toplamı ise 6040’dır. Bu da 6040x24.215=146258.600 gr. pirinç 

eder. 


“Derter-i Kûyûdât-ı Enhâr-ı Çeltük-i Filibe ve Tâtârbâzârı”

57

.  



Riyâsetin adı    

Ark 


adet* 

Pişkeş sahibi 

Pişkeş 

miktarı 


(akçe) 

Riyâset-i nehr-i Sarây der kazâ-ı Filibe     

Süleymân, Hasan 



7000 

Riyâset-i nehr-i Kiriçma-i Bâlâ der kazâ-ı Filibe     

Siyâvûş bin Abdân 



4800 

Riyâset-i nehr-i Kırıçma-i Zeber der kazâ-ı Filibe nâm-ı 

diger karye-i Saç 

Mustafa (tahrir-i berât-i kird) 



1500 

Riyâset-i nehr-i Kurt Ahmet Pâşâ nâm-ı diger Karye-i 

Ada 

2 Mehmed 



Ağa, Abdân Mustafa 

3000 


Riyâset-i nehr-i Kılaguz der kazâ-ı Filibe     

İbrâhim 4000 



Riyâset-i nehr-i Belgur der kazâ-ı Filibe     

El-Hâc Yakûb 



2500 

Riyâset-i nehr-i Canıngir  der kazâ-ı Filibe     

Mehmed İbrahim, Abdân 



5500 

Riyâset-i nehr-i Kuniş der kazâ-ı Filibe     

Hüseyin Çargirdârât-ı Pâşâzâde 1000 



Riyâset-i nehr-i Sekin der kazâ-ı Filibe     

Mehmed 



2500 

Riyâset-i nehr-i Gelincik der kazâ-ı Filibe     

Mustafa 


2500 

Riyâset-i nehr-i Çuricek der kazâ-ı Filibe 

İsmail ve Halil 



1000 

Nâhiye-i Göbe tâbî-i nezâret-i Filibe  

 

 

 



Riyâset-i nehr-i Alacalar nâm-ı diger İnhızır 2 

El-Hâc 


Ali, Sinân Pâşâ Ser 

8500 


                                                      

 

57



 BOA ÇRS, No: 25998, s.2 

372


 


Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

Sipâhiyân-ı Edirne 

Riyâset-i nehr-i Kiber der nâhiye-i Göbe 

Ahmed, Abdülkerim 



6000 

Riyâset-i nehr-i Eynebelci  der nâhiye-i Göbe 

Mehmed, Mustafa bin Mehmed 



8000 

Riyâset-i nehr-i Tafgun  

Yusuf 


2000 

Riyâset-i nehr-i Asılkaralar 2 

Mehmed ve Süleyman (ber-vech-i 

iştirâk),Mustafa 

600 

Riyâset-i nehr-i Gökçeler tâbî-i Göbe 



Mustafa bin Defterdâr Hasan 

Pâşâzâde 

Riyâset-i nâhiye-I Tâtâr Bâzârı tâbî-i nezâret-i Filibe     



 

 

 



Riyâset-i İbrâhîm Paşa 4 

Mehmed, Ebubekir, Turak oğlu 

Ahmed, Emin Mehmed 

3000 


Riyâset-i nehr-i Lülemi        

Ali Pâşâ, Ali Pâşâ 3000 



Riyâset-i nehr-i Sinân          

Mehmed 



1500 

Riyâset-i nehr-i Ya’kûb         

Yusuf bin El-Hâc Ali 



30 krş. 

Riyâset-i nehr-i Çavûş            

Yusuf ve Mehmed (ber-vech-i 



iştirâk) 

4000 


Riyâset-i nehr-i Kırkpınar     

Mustafa Efendi, İsmail ve Mehmed 



(ber-vech-i iştirâk) 

4000 


Riyâset-i nehr-i Ali Pâşâ        

Mirzâ Mehmed 



Riyâset-i nehr-i Süleymân Pâşâ 

Mahmûd ve Mustafa 



100 krş. 

Riyâset-i nehr-i Mabendlü      

İbrahim Ağâ   



1500 

Riyâset-i nehr-i Ali Beg         

Mehmed  


2000 

Riyâset-i nehr-i Hıyyât-ı Kebîr      

Kadîzâde Mehmed ve Abdurrâhmân  2000 



Riyâset-i nehr-i İlhaya Fakı Nâm-ı diger Bağçe kıt’ası       

Mehmed ve diger Mehmed  (ber-



vech-i iştirâk) 

2000 


Riyâset-i nehr-i Hüseyin         

Ali 



Riyâset-i nehr-i Yeni Hark      

Süleymân veledi Defterdâr Pâşâ 2000 



Riyâset-i nehr-i Ballûdere       

Mehmed, Osman Abdân, Mustafa 



bin Hüseyin Pâşâ (Defterdâr-ı sâbık) 

5400 


Riyâset-i nehr-i Ballûdere tâbî-i Filibe 

Mustafa, Hasan 



3000 

Riyâset-i nehr-i Ballûdere tâbî-i nezâret-i Filibe 

Hasan, Ahmed veledi Ömer, 



Mustafa 

5500 


Riyâset-i nehr-i Ballûdere tâbî-i Filibe 

Halil ve Ali veledi Ömer, İsmail 



Beg veledi Defterdâr Hüseyin 

2600 


Riyâset-i nehr-i kıt’a-ı Selim tâbî-i enhâr-ı Tâtâr Bâzârı 

Mehmed Efendi El-Hâc Câferzâde 



2000 

Riyâset-i nehr-i Cedîd evkâf-ı Sinân Pâşâ der Filibe (an 

hasıl Sadrazam Mustafa Pâşâ) 

2 Abbâs, 

Süleymân 

2000 


Riyâset-i nehr-i Cedîd-i Kaynak tâbî-i nehr-i Kuruçay der 

nezâret-i Filibe 

Vezir Azâm İbrâhim Pâşâ 



hazinedârı İbrâhim Ağa 

Toplam 58 



 

128400 


 

Bu deftere göre; Filibe Tâtâr Pâzârı ve Göbe’deki riyâset sayısı 39, reislik ise 

58’dir. Riyâsetlerin; 11’i, reisliğin 13’ü Filibe’de, riyâsetleri 22’si, reisliğin 35’i Tâtâr 

Pâzârı’nda, riyâsetleri 6’sı ve reisliğin 10’u Göbe’dedir.  Yine bu defterdeki pişkeş 

miktarı 128.400 akçedir. Pirinç ise 7.110 kiledirki,  172168.650 gr. pirinç etmektedir. 

Defterlere göre pişkeş verilen önemli devlet vazifelileri de aşağıda çıkarılmıştır. 

 

   


373

 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

Pişkeş verilen kişinin adı Pişkeş sahibinin makamı 

Mehmet Pâşâ Vezir-i 

Azâm 


Kethüdâsı Diyarbakır Valisi 

Mehmed Pâşâ  

Defterdâr 

Hatice ve Esrân 

Şeyü’l-İslâm Bâhâî Efendi’nin

**

kızları 



Mustafa bin Hasan 

Defterdâr 

Şeyh Mehmed Çelebizade Şeyh Ömer Efendi 

          - 

Süleyman Beg veledi Mehmed Pâşâ Defterdâr-ı Şıkk-ı Evvel 

Hafîd Ahmed Pâşâ Defterdâr-ı Şıkk-ı Evvel 

Hüseyin Çargirdârât-ı Pâşâzâde 

Sinân Pâşâ Ser 

Sipâhiyân-ı Edirne 

Mustafa bin Hasan Defterdâr Pâşâzâde Defterdâr 

Mehmed Ser 

Şütürbân-Rikâb-ı Hümâyûn 

İbrahim Ağa Sadrazam 

İbrâhim Pâşâ’nın Hazinedârı 

El-Hac Mustafa Efendi 

Reisü’l-Küttâb 

Mehmed Ağa - 

Şeyh Mehmed  

Şeyh Abdülkadir 



Şeyh Mustafa 

Mustafa Pâşâ - 



Ahmed Pâşâ Defterdâr 

 

Yukarıdaki tabloda Filibe Çeltik Nezâreti’nden pişkeş verilen kişilerin ikisi 



Şüyhü’l-İslâm’ın kızları, birisi Vezir-i Azâm Kethüdâsı ve aynı zamanda vali, üç kişi  

defterdâr, ikisi Defterdâr-ı Şıkk-ı Evvel, birisi Ser Şütürbân, birisi Sadrâzâm hâzinedârı, 

birisi Reisü’l-Küttâb, iki kişi Pâşâ rütbeli ve ikisi yeniçeriliğe mensup Ağa sıfatlı  akerî 

erkândadır. Osmanlı toplumu içerisinde itbar sahibi Şeyh sıfatlı dört kişi bulunmaktadır. 

Diğer pişkeş verilen kişilerin “sosyal itibar”larını tespit etmek, belgelerdeki bilgilerden 

mümkün olmamaktadır. Bu durum; Osmanlı Devleti’nde Padişah ve Şehzâde haslarından 

kişilere tevcihler yapılırken devlet ve toplum hayatında itibarı olan kişilerin tercih 

edilmesi geleneğinin XVII. asırda da devam ettiğini göstermektedir. 

Hülasa yukarıdaki bilgiler bize XVII.asrın ikinci yarısında Filibe Çeltik 

Nezâreti’ne ait pirinç miktarını tam olarak heaplamamamıza yetmemektedir. Zira, bütün 

Filibe bölgesinde,  XV. asrın son çeyreğinde, 3.000.000 akçe gelir ve 123.103 kile pirinç 

alındığı hakkında bilgier bulunmaktadır. Bu bilgilerde Filibe bölgesi “Filibe, Tavûslu, 



Yanbolu, Akçe-Kızanlı, Burgaz, Çorlu, Keşan, Eski-Hisar, Ergene, Yenice-Çırpan 

ve diğer yerler…” şeklinde ifade ettiği için yukarıdaki miktar bu bölgenin tamamına ait 

olarak verilmiştir. Bizim çalışmaya esas aldığımız XVII. asrın ikinci yarısında sadece 

                                                      

 

**



 Hoca Saadeddin Efendi’nin oğlu olan Şeyülislâm Bahaî Efendi, 1649 ve 1654 seneleri arasında toplam üç 

sene iki ay iki gün olmak üzere iki defa vazife yapmıştır.İsmail Hami Danişmend,  Osmanlı Tarihi 



Kronolojisi, İstanbul 1971, s.124;İ.H. Uzunçarşılı, a.g.e., s.472 

374


 


Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

Filibe, Tatarbazarı ve Göbe için yaklaşık 7-8 bin kile kadar pirinç geliri hesap 

edilebilmektedir. Bu rakamların çok sağlıklı olduğunu iddia etmiyoruz. Pekala bilgilerin 

eksik olduğunu daha önce belirtmiştik. Ancak, XVII. asrın ikinci yarısındaki pirinç 

gelirlerinin, XVI. asrın ikinci yarısına göre daha düşük çıkması muhtemeldir. Zira, XVII. 

asırda Osmanlı Devleti’nin içerisinde bulunduğu siyasî, iktisadî ve içtimaî şartlar dikkate 

alınırsa belli makul izahlar yapılabilir. XVI. asrın ortalarından itibaren sarsılmaya 

başlayan Osmanlı devlet ve toplum düzeni iktisadî ve içtimaî bir çok meselenin ortaya 

çıkmasına sebep olmuştur. Beklide siyasî sebeplerle başlayan ve iktisadî sebeplerle 

büyüyen  şartlar devlet ve toplum düzenin bozulmasına sebep olmuştur. Ortaya çıkan 

sıkıntılar bir yumak gibi gittikçe büyümüştür.Köylerde çiftbozanların-levendât-şehirlerde 

başta medreselilerin ve bir kısım diğer halkın yer yer bir araya gelerek isyan etmeleri 

Anadolu ve Rumeli’de “haramî” ve “isyancı” toplulukların kalabalıklaşmalarına sebep 

olmuştur. Bilindiği gibi bu kalabalık topluluklara umumi bir adlandırma ile “celâli” 

denilmektedir. Osmanlı topraklarını adeta istila eden topluluklara karşı devlet ciddi 

tedbirler alarak düzeni sağlamaya çalışmışsa da başarılı olmakta zorlanmıştır. İktisadî ve 

malî sebeplerle ağırlaşan ülke meseleleri uzun süren harplerin getirdiği ağır masraflarda 

eklenince devletin içine düştüğü durum iyice ağırlaşmıştır. Ülkede asayiş ve düzeni 

bozmuş, halkın dirlik ve düzeni kalmamıştır. XVII. asrın başlarındaki  “büyük 

kaçgûnluk” da ziraî hayatı adeta felç etmiştir. Devlet idarecilerinin halktan “salma” 

şeklinde vergilendirme usulüyle halk daha fakirleşmiş, bu şartlar iktisadî ve içtimaî 

düzeni bozmuş ve dengeler alt üst olmuştur

58

. Ayrıca, XVI. asrın sonunda Avrupa’da 



meydana gelen iktisadî gelişmelerde Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir. 

Yukarıda ifade ettiğimiz durumun tetkik ettiğimiz vesikalarda bazı tezahürlerini 

takip etmek mümkündür. Bir vesikada “nehr-i mezbûrun 700 kile mirîsi olûb 

yigirmidört seneden berû ziraâtı olmamağla” denilmektedir. Osmanlı Devleti gibi 

iktisadî hayatının temeli ziraâta dayanan bir devlette, ziraât yapılır bir toprağı bir sene 

dahi boş  bırakmamanın kanunlarla yasaklanmış olduğu hatırlanırsa böyle bir durum 

vahimdir. Yukarıda verdiğimiz örnek bir istisna da değildir

59

. Dikkat çeken bir husus da 



                                                      

 

58



  Bkz.  M.  Âkdağ,  Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası, Ankara 1998,  s.128-178; S. Faruqhi, 

“İktisat Tarihi (17. ve 18. Yüzyıllar)”  Türkiye Tarihi, 3, İstanbul 1995, s. 191-192; İsmail Hakkı 

Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/2, Ankara 1982, s.332-333; S. Faruqhi, Osmanlı’da Kentler ve 

Kentliler, İstanbul 1993, s.334-337 

59

 M.Akdağ, “Genel Çizgileriyle XVII. Yüzyıl Türkiye Tarihi”, TAD IV, S. 6-7, Ankara 1966, s. 201-230 



375

 



F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

aynı sahanın yeniden ekilmek üzere bir kişiye verilirken kullanılan ifade de, “senede 



ikiyüz kile piriç” ile tevcih edilmiş olmasıdır

60

. Yaklaşık üçte birine karşılık gelen daha 



az bir ölçüyle verilmiştir. Bir diğer vesikada da; “25 hassa tohum ile ziraât edilirken 

rençberleri zâyıf olûb arkların tamirine kudretleri olmamağla iki seneden berû 

ziraât olunmamağla” 

61

 denilmektedir. Bu vesikalar Osmanlı Devleti’nin XVII. asrın 



içerisinde içine düşütüğü durumu göz önüne alınırsa ziraât hayatının çok önemli ölçüde 

zarara uğradığı üretimin azaldığı durumunu açıklamaktadır. Ancak, bütün bunların 

yaklaşık hesaplayabildiğimiz rakamların izahına yetse bile pirinç gelirlerinin tam olarak 

hesaplanmasına yetmemektedir. 

Nihayet  şunu söyleyebiliriz ki, siyasî, iktisadî vb. birçok sebeplerle XVII. asrın 

ikinci yarısında Filibe bölgesindeki çeltik ziraâtı ciddi sıkıntılar içerisinde yapılmaktadır. 



EK: 1   

  

 FİLİBE ÇELTÜK YASAKNÂMESİ 

Bâ’is-i fermân-ı âlî -Enfezehullahu’l-Melikü’l-Müte’âlî- odur ki; Filibe enhârına ve ana 

tâbi’ olân enhâra Yasaknâme taleb ettikleri sebebden buyurdum ki: 

1. Ol vilâyete varan yasak kulları, kadılar ma’rifetiyle mâ-tekaddemden olıgelmiş kanun ve 

kaide üzre zikrolân enharda yüriyüb hilâf-ı emr iş edenlerün haklarından gelüb tehdîd 

edeler. Amma tehdid her kişinin cürmüne göre gerektir ki, bâ’zısını döğüb tazmîn ettirmek  

ve bâ’zısının sakalını kesmek ve bâ’zısının burnun delüb bâzarda gezdürmekdir. 

Fil,cüme kudât ve ümenâ ma’rifetiyle her kişinin günahına göre bir vechile tehdîd ve te’dib 

ola ki, bir daha anun gibi hilâf-ı emr iş etmeyeler. Ve galîz cerîmesi  olânları ale’t-tafsîl 

yazub ve rikâb-ı ma’lume i’lâm edler  ik gereği gibi hakkından gelinüb siyâset oluna.* 

2. Ve çeltüğü vaktiyle kulum ekdirüb ve suvardub tamam olıcak biçdirüb ve yığdırub  

denklerde döğdürüb ağarda ve suyunu dahi görüb gözedüb bi-vech kimesneye dahl 

etdirmeyüb çeltüğe zarar ve noksan etmeyeler. 

3. Ve bir imesne çeltük uğurlayacak olursa, kadı ma’rifetiyle tazmîn  etdirdükden sonra 

muhkem let edüb burnını delüb bâzarlarda gezdirib teşhîr eyleye. Ve bir kimesne kasd ile 

çeltük içûne davar koyacak olursa, zararın tazmîn etdirüb hakkından geleler. 

4.Ve şimdiyadeğin bâzar dutılu-gelen bâzarlara pirinç iletdürüb gurre-i Receb’ den altı ay 

tamam olınca bâzar dutılub benim pirincimden gayrı, şehirlerde köylerde ve düğünlerde ve 

sayir cem’iyyetlerde ve sohbetlerde hiç ehad kâinen men kân pirinç almayalar ve 

satmayalar. 

                                                      

 

60

 BOA. ÇRS, No: 25998, s.3, bel. 3 



61

 BOA. ÇRS, No: 25996, s.1, bel. 8     

376

 



Filibe Kazası Rüsum Defterleri … 

Ve gurre-i Receb’den pirinçlerin ve çeltükçilerin  ve madrabâzların pirinçlerin ve anbârların 

kızât ve ümenâ ma’rifetiyle mühürleyüb emin adamları bile mhürleye. Altı ay tamam 

olmayınca açmayalar. 

5. Ve bâzarlar dutulmağa karîb olıcak pirinçciler ve çeltükçiler hile edüb pirinçlerin narh-ı 

rûziden eksüğü verüb malıma andan fevk’aı-hadd zarar ve noksan gelir imiş. İmdi ol bâbda 

emrim budur ki, anun gibi edenleri kulum gözetleyüb kadı ma’rifetiyle tehdîd edüb yerine 

koya, bu hususda kimesne mani olmaya. Ve bir kimesne uğurlayın ol eyyâmda  pirinç satsa, 

ol pirinci beğlik eyleyüb alanın hakkından geleler. 

6. Ve zikrolân enharın ahalisi mezbûr kulumı yasakçı bilüb yasağa müte’allık umurda ve 

kazâyada kulumun sözünden tecavüz etmeyeler. Amma  emr-i hümayûmun budur ki, 

kulum, emin ve kadı ma’rifetinsüz kimesneye te’addi ve zulm etmeye ve akçelerin almaya. 

Ve illâ gerekdir ki, siz ki, kadılarsız, ale’t-tafsİl yazub Dergâh-ı mu’allâma arz edesiz ki, 

zâlimi yerine koyub kendünün hakkından gelem. 

7. Ve kulumın ulûfesi, yevmî on akça ola, on akçeden ziyâde almaya. Emin olânlar ziyade 

verecek olurlarsa, inde’l-muhsebe kabul olunayub anlardan alınur. Şöyle bileler. 

8. Ve ol yerin kadıları ve subâşıları ve tımar erenleri ve gayrı, kuluma gereği gibi 

mu’âvenet ve muzâheret gösterüb malımbâbında sa’y edeler. Ve bu hükm-i Hümatûnum 

suretin siz ki, kadılarsız, sicillatınızda kayd edesizki, vakt-i hâcetde mürâcâ’at olına. 

Şöyle bileler, alamet-i şerife i’timâd kılalar. 

 

*A.Akgündüz’ün eserinde, 1.maddenin son cümlesi eksik yazılmış olduğundan yan sayfadaki asıl metinden 



okunarak tamamlanmıştır.  

377


 


F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi 2004 14 (2)  

 

378



 

Yüklə 175,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə