GeçMİŞİ, bugüNÜ ve geleceğİ



Yüklə 8,38 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə6/368
tarix11.04.2018
ölçüsü8,38 Mb.
#37823
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   368

Afina MEMMEDLİ 

U L U S L A R A R A S I   S E M P O Z Y U M  

“AZERBAYCANŞINASLIK: EÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI” 

(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih) 

XIX asrın sonlarından itibaren Azerbaycan edebi muhitinde Osmanlı 

konusu  sıkça  duyulmaya  başlar.  Türk  halkları  Osmanlı  devletine  büyük 

umutlar besliyor, onun etrafında birleşmeğe çalışıyordu. Bu, halkların milli 

benlik  bilincinin  giderek  şekillenmesi,  onların  kendi  kaderini  ve  gelişme 

yolunu  belirlemek  girişimlerinden  kaynaklanıyordu.  Aslında  bu  birleşme 

fikri emperyalist Avrupa ülkelerinin ve Rusya’nın Türk halklarına baskı ve 

işgal  siyaseti  neticesinde  meydana  gelmişti.  Osmanlı  etrafında  giderek 

daralan  çember,  ülke  dâhilinde  milli  harekâtın  güçlenmesine  tesirini 

gösteriyordu.  Fakat  bu  durum  yalnızca  gerginleşen  tarihi-siyasi  hadiselere 

bağlı  değildi.  Türk  halklarının  etnik  ve  manevi  kültürel  birliği  onlar 

arasındaki  edebi  ve  sosyal-tarihi  bağları  daima  koruyup  saklamış,  kritik 

dönemlerde  bu  halklar  bir  birine  arka,  dayanak  olmaya  içten  bir  ihtiyaç 

duymuştur. Bu nedenle XIX yüzyıl sonları ve XX yüzyılın başlarında Türk 

halkları  arasındaki  edebi-kültürel,  tarihi-siyasi  ilişkilerin  güçlenmesi  bir 

tesadüf değildi.  Türkiye’de tahsil alıp Azerbaycan’a geri dönenler kendileri 

ile beraberinde Azerbaycan kamuoyuna Türkiye’deki yeni düşünce akınını, 

yeni edebi örnekleri de getirip tebliğ ediyorlardı. Okulların çoğunda Osmanlı 

edip ve şairlerinin ders demesi de Azerbaycan’da Türk ruhunun ve tesirinin 

güçlenmesine zemin yaratıyordu. 



 

Emperyalist  devletler  kendilerinin  Şark  siyasetleri  karşısında  ciddi 

engel  olarak  gördükleri  Osmanlı  devletini  içten  ve  dıştan  sarsmak  için  her 

türlü fesatlıkları yaptı ve Osmanlıyı 1912 yılında Balkan savaşlarına soktu. 

Balkan  savaşının  asıl  maksadı  Osmanlı’yı  Doğu  Avrupa’daki  güçlerinden 

mahrum bırakmaktı. Bu savaşta Rusya’nın da kendi çıkarları vardı. Avrupa 

ve  Rusya  emperyalizminin  Türk-Müslüman  dünyasına  saldırıları 

Azerbaycan’da  da  Türkçülük  ve  milliyetçilik  duygularının  güçlenmesine 

sebep oldu. Bu devirde çeşitli, yardım cemiyetleri yaratılır, gençler Osmanlı 

Ordusunda savaşmak için Kafkas Gönüllü Hissesi’ne yazılmaya başladı. 

Osmanlı 

devleti 


Balkan 

savaşlarının 

yaralarından 

ve 


mahrumiyetlerinden kurtulamadan kendisini Birinci Dünya Savaşının içinde 

buldu.  Bu  dönem  Azerbaycan’da  yardım  cemiyetleri  hizmet  alanlarını 

Rusya’nın  işgal  ettiği  topraklara  kadar  genişletti.  1905  yılından  faaliyete 

başlamış  olan  “ Bakü Müslüman  Cemiyet-i  Hayriye’si”  hakkında  (Başkan 

Hacı  Zeynelabidin  Tağıyev,  başkan  yardımcısı  Ağamusa  Nağıyev) 

“ Muhtasar Azerbaycan Edebiyatı Tarihi” yazıyordu:  “Cihan muharebesinde 



Türkiye’nin  Ruslara  karşı  muharebe  etmesine  rağmen  Azerbaycan’da 

Osmanlılar  için  bağışlar  toplanır,  Osmanlı  mülteciler  himaye  ve  temin 

ediliyorlardı.  Hatta  bu  alanda  az  gayret  göstermeyen  zenginlerden  Musa 

Nağıyev’e,  Hacı  Zeynelabidin’e  Osmanlı  hükümeti  tarafından  mükâfat 

olarak  madalya  gönderilmişti”.  (Muhtasar  Azerbaycan  Edebiyatı  Tarihi, 

1944, s. 158) 

Bu  kısa  zaman  diliminde  bütün bu  olayların  izini  Azerbaycan  edebi 

muhitinde en iyi şekilde Ahmet Cevat’ın hayatı, faaliyeti ve yaratıcılığında 

görebiliriz. Nitekim Ahmet Cevat bizzat Balkan Savaşları’nda iştirak etmiş, I 

Sayfa 2 / 847




1912-1919 YILLARINDA AZERBAYCAN EDEBİYATINDA TÜRKÇÜLÜK 

U L U S L A R A R A S I   S E M P O Z Y U M  

“AZERBAYCANŞINASLIK: GEÇMIŞI, BUGÜNÜ VE GELECEĞI” 

(Dil, Folklor, Edebiyat, Sanat, Tarih) 

Dünya  Savaşı  yıllarında  Cemiyet-i  Hayriye  hattıyla  Kars,  Ardahan, 

Trabzon, Rize, Artvin gibi yerlerde görev almıştır. Şairin bu devirde 

yazmış  olduğu  mektup  ve  makaleleri  o  devrin  sosyal,  tarihi-siyasi 

hayatına pencere açıyor. 

Ahmet  Cevat  (1892-1936)    kendi  kişiliği,  edebi  faaliyeti  ve 

yaratıcılığıyla Türk dünyasında kendine özgü yer edinmiş milli Azerbaycan 

şairidir. A.Cevat’ı Gence medresesinde tahsil aldığı zamanlardan beri etkisi 

altına almaya başlayan Türkçülük, Balkan ve I Dünya Muharebesi yıllarında 

şairin  hayat  ve  yaratıcılığının  özünü  oluşturmuştur.  Gence  muhitinden 

bahsederken  M.E.  Resulzade  yazıyordu:  “Gence’  de  tesis  edilen 

“Medreseyi-ruhaniye”  vaktiyle  milliyetperverlik  ruhunun  takviye  edildiği 

mühim merkez idi. Buradan Azerbaycan birçok muallimler, muharrirler ve 

şairler kazanmıştır”. (RESULZADE, 1990, s. 19-20).  Bu okuldan kazanmış 

olduğumuz  muharrir  ve  şairlerden  biri  de  A.Cevat  idi.  Bu  okulda  Mirza 

Abbas Abbaszâde, İdris Ahundzâde, Ali Râzi Şemsizâde, Ali Nazmi vs. gibi 

döneminin  tanınmış  eğitim,  kültür  ve  edebiyat  temsilcileri  de  görev 

yapmıştır. Bütünlükte böyle bir verimli bilimsel, edebi ve pedagojik ortamda 

eğitim-terbiye alarak adımlarını atan A.Cevat’ın hem de  Abdullah Sur gibi 

ve  İstanbul’da  Rıza  Tevfik’ten  ders  almış  Hüseyin  Cavit  gibi  öğretmenleri 

olmuştur.  Bu  yıllardan  itibaren  A.  Cevat  Türk  kavminin  refahı  ve  istiklali 

için Turan dünyasına hizmeti hayatının amacı olarak görmeye başlar. Sırf bu 

duygular,  bu  arzu  ve  dilekler  genç  şairi  Balkan  muharebesinin  en  kaynar 

noktalarına  götürür.  Birinci  Dünya  Savaşı  yıllarında  ise  A.  Cevat  yardım 

cemiyeti  hattıyla  Türk  esirlere  ve  göçmenlere  yardım  için  cepheye  yakın 

arazilerde  faaliyet  göstermiştir.  Prof.  Eflatun  Saraçlı  A.  Cevat’ın  bu 

devirdeki  faaliyetinden  bahsederken  vardığı  kanaat  şöyledir:  bunun  "bir 



ehemmiyeti  edebiyatımızda  Birinci  Dünya  Savaşı  mevzusunun  işlenme 

kapsamı ve çeşitliliği idiyse, bir ehemmiyeti de ilk defa bu bölgelerde Türk 

soydaşlarımızın,  komşularımızın  durumunu  objektif  şekilde  öğrenmekti.  A. 

Cevat  için  ise  bu  hem  de  onun  dünya  görüşünün  zenginleşmesi,  gelecek 

sanatsal yaratıcılığı için hayat müşahedesi ve yeni mevzular öğrenmesiydi. 

En  esası  ise  bunlar  A.Cevat’ın  istiklal  ve  Türkçülük  görüşlerinin 

yetkinleşmesinde ve şekillenmesinde hususi rol oynadı” (SARAÇLI, 2007, s. 

158) 

1914  yılının  11  Eylülünde  büyük  Türkçü İsmail  Gaspıralı’nın  ölüm 

haberi  Azerbaycan  edebi  muhitini  de  derinden  sarstı.    Gence  aydınları  bu 

münasebetle  Şah  Abbas  camide  toplanırlar.  A.  Cevat’ın  burada  söylediği 

nutuk  “İkbal” gazetesinin  1914  yılının  eylül  sayısında  yayınlanmıştı.  Şair 

hem  bu  nutkunda,  hem  de  orada  seslendirdiği  “Gaspr inski  için” 

şiirinde,“İslam  âleminin  her  bir  yerinde  bir  dahi  olarak  tanınmış  manevi 



büyük  baba”  olarak  gördüğü  Gaspıralı  için  bütün  Türk  halklarının  yasa 

battığını  yürek  ağrısıyla  anlatır.  Hamdullah  Suphi’nin  Gaspıralı  hakkında 

dediği  “Efendiler,  bugün  İstanbul’a  gelen  bir  Türk  edibi,  Türk  muharriri 

değil,  bir  Türk  kralıdır”  sözlerini  hatırlatarak  şöyle  devam  eder:  “Of! 

Sayfa 3 / 847




Yüklə 8,38 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   368




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə