Esas Sayısı : 2017/87
Karar Sayısı : 2017/71
“…
AÇIKLAMALAR: 31/1/2012 tarihli ve 6273 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle
“Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı şekilde değiştirilen ve daha sonra 15/7/2016
tarihli ve 6273 sayılı Kanunun 63 üncü maddesiyle değiştirilen 5941 sayılı Kanunun (Değişik
15/07/2016-6728/63 md) 5 inci maddesi ile; “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine
göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “ karşılıksızdır” işlemi
yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak,
binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası;
çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre
kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi
oranı üzerinden hesaplanacak faiz ile takip ve yargılama gideri toplamından az olamaz.
Mahkeme ayrıca çek düzenleme ve çek açma yasağına, bu yasağın onanması halinde
devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak
çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek açma yasağı
çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız
çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret
siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek
düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından
09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353. maddesinin 1. fıkrası hükmü
uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas
Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne
ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsili için bankaya ibraz edildiği veya çek
hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikayetçinin
yerleşim yeri mahkemesinde görülür” denilmektedir.
Yukarıda zikredilen kanun maddesine göre çekle ilgili olarak karşılıksız işlemin
yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında 1500 güne kadar adli para cezasına hükmolunacağı
ve buna ilişkin yargılamanın da icra mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmıştır.
İcra mahkemesinin temel olarak hukuk mahkemesi olarak yapılandırılarak sınırlı
ve şekli yargılama yetkisi olduğu, icra ceza suçlarının ise ancak hapis tazyiki mahiyetinde
olup belge üzerinden yargılama yapıldığı kaldı ki söz konusu icra ceza suçlarının tekerrür ve
sabıkaya esas olmayacağı, dolayısıyla karşılıksız çeke ilişkin verilen adli para cezasının
yargılama usulünün icra mahkemesinde görülmesinin kişilerin anayasada vücut bulan
savunma hakkını açıkça zedeler mahiyette olduğu, karşılıksız çeke ilişkin verilen «İli para
cezasının hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte ya da müstakil olarak Türk Ceza Kanununca
düzenlendiği, keza 5941 sayılı Çek Kanununun 15. maddesinde yer alan verilen adlî para
cezasının ödenmemesi durumunda bu ceza 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 106. maddesinin 3. fıkrasına göre
kamuya yararlı bir işte çalıştırma karan verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir hükmü
de göz önüne alındığında; Türk Ceza Kanununa göre doğrudan verilen adli para cezalarının
ertelenemeyip ve her gün karşılığı 100,00TL üzerinden hapis cezasına çevrildiği, bu hususun
Esas Sayısı : 2017/87
Karar Sayısı : 2017/71
genel hükümlere tabi genel mahkemeler tarafından yargılamasının yapılmasının kişilerin
teminatı için anayasal bir güvence olduğu, kaldı ki İcra ve İflas Kanununun 347-349-350-351
352 ve 353. maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümlerin de bu suçlara
uygulanacağı göz önüne alındığında» İcra İflas Kanununun 353 inci maddeye ilişkin itiraz
başlıklı hükümde kanun yolu olarak istinaf ve temyiz usulünün uygulanmayıp aynı seviyedeki
diğer icra mahkemesine itirazın öngörülmüş olması verilen hükme karşı erteleyeceği ve
aktarıcı kanun yollarının da açılmamış olması açıkça savunma hakkını da ortadan kaldırır
mahiyettedir.
Anayasa’nın 36 ve 37. maddelerinde tanımlanan hak arama hürriyeti ve kanuni
hakim güvencesi prensipleri bakımından; şekli yargılama hukuku içerisinde sınırlı inceleme
yaparak belgeye dayalı karar veren icra mahkemesince, maddi gerçekliği kuşkudan ari bir
şekilde tespit edecek ceza mahkemesinin bu faaliyeti sonucu vicdani kanaatinin hasıl olması
halinde verilebilecek normatif değerlendirmeye vasıl olunabilmesi, yargılama prosedürünün
doğasındaki sınırlılık ve farklılık dolayısıyla mümkün olamayacağı için ceza-i tehdit altındaki
sanık indinde etkili hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı mahiyet taşıdığı sonuç ve kanısına
binaen Anayasa’nın 36. ve 37. maddelerine aykırı yasal düzenleme olan İlgili kanun
maddesindeki çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına yönelik suçlardan dolayı açılan
davaların icra mahkemesinde görülmesi ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352
ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanarak icra
mahkemelerinde görülmesine ilişkin hususunun iptali talebi hasıl olmuştur.
NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah edilen sebepler dairesince ve diğer
amiller re sen dikkate alınarak mahkemenizce, ilgi kanun maddesinde geçen ve Anayasaya
aykırı olan “çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına yönelik suçlardan dolayı açılan
davaların icra mahkemesinde görülmesi ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352
ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanarak icra
mahkemelerinde görülmesine ilişkin hususunun iptal edilmesini saygıyla talep ve dava
ederiz.”